• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Aşka,sevgi ve sevgiliye dair paylaşımlar...


SENİ SEVİYORU!ÇÜNKÜ SEN BENİM ZUUZUUUMMM SUUNN!!!
:smilewinkgrin:
http://rapidshare.de/files/30985881/zuzum.mp3.html :biggrin:
 
SENİ SEVİYORUM çünkü bana aşkım kelimesini taa yüreğinden diyorsun. O bir tek sözcüğe aşkın bütün anlamlarını yüklüyorsun. Bana her seferinde iyi ki senin aşkınım dedirtiyorsun
 
Çok güzeldi ... acayip duygulandım okurken... teşekkürler paylaştıgın için Che...

Mavi üzerine siyah yazılmış sözcükler kararlı ve kesindir...
Titreyen ve cansızlaşan parmakları son bir kez tuşları
gezinir kadının
“Hoşçakal”
Düşer Bulut adamın gülen yüzü ekrandan.
Ve
KADIN ÖLÜR...
 
ne diyim?aynisini yasadim ayni duygulari tattim.yalniz bunlari yazmakta senin kadar cesaretli olamadim..eline,yuregine ve cesaretine saglik!!!!!!!!!
 
böyle bir aşk varmı ya canını verecek kadar çok duygulu bir yazıydı emeğine sağlık canım
 
:( böyle aşkların varlığına inanmak isterdim...

çok güzel hikayeydi paylaşımın için teşekkürler elif..
 
kibritbütüklüğündeki bir taş nasıl oluyorda ölüme sebeb oluyor ?
çok ilginç geldi bana:uhoh:
 
walla ne olursa olsun içim tuhaf oldu yine iyi yazılmış daha öncede okumuştum.
 
Arthur, Merlin 'in yanından ayrılmadan önce çok karamsarlaştı. Nerdeyse onbeş yaşındaydı ama diğer insanları çok az görmüştü.

- Onlara katılacağın için üzgün müsün ? diye sordu Merlin.

- Herşeyden önce sen de onlardan birisin.

Arthur uzaklara baktı.

- Hüzünlüyüm ama sebebi bu değil.

- Peki ne öyleyse?

- Sana bir şey sormak istiyorum ama nasıl soracağımı veya sorsam mı sormasam mı bilmiyorum.

- Durma

Arthur kararsız bir şekilde baktı.

- Bana öğrettiğin dersler hakkında değil.Ama herşeyden çok bilmek istediğim bir şey, yani bana söyler misin acaba...

Boğazı düğümlendi ve durdu.

- Belki de aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istiyorsun?

Arthur kafa sallayarak onayladı. Merlin 'in önsezisi ile kurtulmuş olmaktan mutluydu. Yaşlı büyücü bir süre düşündü ve

- Herşeyden önce unutma ki gerçekten önemli bir şey sordun. Aşk hakkında sözlerle anlatılamayacak bir şey vardır, ama önce benimle gel dedi.

Arthur 'u öğle güneşinin parladığı bir açıklığa götürdü. Merlin'in elinde güneşe doğru tuttuğu, yanan bir mum belirdi.

- Yanıp yanmadığını görebiliyor musun ? diye sordu.

- Hayır dedi Arthur.

Güneş o kadar parlaktı ki mumun alevi görünmüyordu.

- Ama bak dedi Merlin. Bir pamuk parçasını muma yaklaştırdı ve pamuk hemen yanıverdi.

- Bunun aşkla ne ilgisi var? diye sordu Arthur, ama Merlin yanıtlamadı. Sadece yılan otunun çiçeğini alıp suyundan iki damla Arthur 'un parmaklarına sıktı.

- Tadına bak dedi.

Arthur yüzünü ekşitti.

- Çok acı dedi.

Merlin çocuğu göle götürüp ellerini yıkamasını söyledi.

- Şimdi suyun tadına bak dedi.

- Acılık kaldı mı?

- Hayır dedi Arthur.

- Ama bunun aşkla ne ilgisi var?

Merlin yine karşılık vermedi ve çocuğu ormanın daha da derinlerine götürdü.

- Şimdi kıpırdamadan otur dedi sessizce.

Arthur söyleneni yaptı. Biraz ileriden bir fare açıklığa fırladı, ama daha hareket edemeden bir kartal fareyi kaptı ve avıyla birlikte yüksek sarp kayalıklardaki yuvasına uçtu.

Arthur şaşkınlıkla,

- Ama bana aşktan bahsedeceğini söylemiştin. Tüm bu gösterdiklerinin aşkla ne ilgisi var? dedi.

- Dinle dedi ustası.

- Güneşe tutulduğunda görünmeyen mum gibi egon da aşkın dayanılmaz gücünde eriyecek. Gölün suyuyla yıkandığında kaybolan acılık gibi, hayatının acılığı da aşkla karıştığında en berrak sular kadar tatlı olacak. Ve kartalın avını yakalaması gibi kendine verdiğin önem de, seni içine alan aşkın gözünde bir pırıltıdan ibaret kalacak.

Sevginin gücü, saflığın gücüdür. Sevgi kelimesi bir çok şekillerde kullanılır ama o, büyücü için kutsal bir kelimedir, çünkü onun için sevgi,

- Tüm kötülükleri yok ederek sadece asıl ve gerçek olanı bırakan demektir.

- Korktuğun sürece gerçekten sevemezsin diye uyardı Merlin.

- Öfkelendiğin sürece gerçekten sevemezsin. Bencil egon var olduğu sürece gerçekten sevemezsin.

- Peki o zaman nasıl sevebilirim ki? dedi Arthur, korku öfke ve bencilliğin sıkça deneyimlediği şeyler olduğunu bilerek.

- İşte işin gizemli kısmı burası diye yanıtladı Merlin.

- Saflıktan ne kadar uzak olursan ol, sevgi seni arayacak ve sen sevene kadar seninle uğraşacak.

Sevgi, kötülükleri ortadan kaldırmak için hep iş başındadır. Sevgisiz insan diye bir şey yoktur; yalnızca, sevginin gücünü hissedemeyen insanlar vardır. Görünmeyen ve ebedi olan sevgi, duygu ve heyecandan öte bir şeydir; o, hazdan ve hatta bir vecd halinden de ötedir. Büyücünün gözünde o, soluduğumuz hava, her hücredeki devinimdir. Sevgi evrensel kaynağından herşeye nüfuz eder. O, mutlak güçtür. Çünkü zor kullanmadan herşeyi kendine çeker. Sevgi, acı çekilirken bile, zihin ve ego'dan uzaklarda görevini yapar. Sevgi ile kıyaslandığında diğer tüm güç çeşitleri zayıftır.

- Sen bir kral kadar güçlü müsün? diye Merlin'e sordu Arthur.

- Bir kralın güçlü olduğunu nerden çıkarıyorsun? diye karşılı verdi Merlin.

- Krala gücü, her zaman ayaklanıp bu gücü geri alabilecek halkı tarafından verilir. Bu yüzden tüm krallar korku içinde yaşar bilirler ki sahip oldukları herşey ödünç alınmıştır. Ülkenin en fakir kişisi bile kraldan daha zengindir; ta ki kral, gücünü bırakıp sevgiye teslim olana kadar.

- Hayattaki gerçek güç içten gelir. Dünyayı sadece içten gelen sevginin ışığında görmek, zedelenmez bir huzurda korkusuz yaşamaktır.

- Sevgi ile ilgili, insanların dikkatinden kaçan birçok sır vardır. Sevilmek için önce sevmeniz gerekir. Birisinin sizi koşulsuz olarak sevdiğinden emin olmak istiyorsanız, onu koşulsuz sevmeniz gerekir. Birini sevmeyi öğrenmek için önce kendinizi sevmeniz gerekir.

- Bunların çoğu açık gibi görünüyor. Peki o zaman niye böyle yapmıyoruz?

Büyücünün cevabı şudur:

- Sevgi ortaya çıkarılmalıdır; onu reçine gibi gizleyen öfke, korku ve bencillik katmanları soyulmalıdır. Tamamıyla sevgi dolu bir hayat için şu anda sahip olduğunuz hayatı saflaştırın. Sevgiye yaklaşmanın doğru ve yanlış bir yolu yoktur.

Ümitsizce sevgiyi arayan bir insan dedi Merlin, ümitsizce suyu arayan balığı hatırlatır.

Yaşam çok sevgisiz gibi görünebilir, ama insanı sevgiden yoksun bırakan dışarıdaki dünya değil, onu algılayanın gözleridir.

Sevgiyi hayatınızın değişmez ve tam bir parçası haline getirmek istiyorsanız, önce şu an sevgi dediğiniz şeyi yeniden tanımlamanız gerekir. Çoğumuz sevgiyi birine duyulan çekim, önemsendiğimizi hissettiren bir beslenme kaynağı, haz ve keyif, güçlü bir his veya heyecan olarak düşünürüz.Her ne kadar bunlar sevginin birer yönüyse de, büyücü bunların en iyi ihtimalle tam olmadığını söyleyecektir.

- Ölümlülerin tarif ettiği sevgi, zayıflayıp yok olmaya mahkumdur dedi Merlin.

- Sizin sevgi dediğiniz şey gelir ve gider. Bir arzu objesinden diğerine atlar. Arzularınız reddedildiğinde çabucak nefrete döner. Gerçek sevgi değişmez. Onun bir objeyle ilgisi yoktur ve başka bir duyguya dönüşmez, çünkü en başta o, bir duygu değildir.

Tüm sahte sevgileri terkettiğinizde geriye ne kalır? Yanıtı kendini kabullenmeyle ortaya çıkmaya başlar. İçsel bir güç olan sevgi önce içinizde, yine kendinize yöneltilmiş olarak belirir.

- Ölümlüler sevgi için huzursuz ve endişeli bir şekilde telaşlanıp dururlar dedi Merlin.

- Sevdiklerine sahip olamazlarsa öleceklerini zannederler. Ama gerçek sevgi sizi huzursuz etmez, çünkü onun ifade edilmeye ihtiyacı yoktur. En sevilen kişi bile sizin bir parçanızdır. Başkasından alacaığınızı zannettiğiniz sevgi, farkındalığınızdaki bir sınırlılığın belirtisidir. Büyücü için tüm sevgiler benlikten gelir.

- Bu, kulağa çok bencilce geliyor diye itiraz etti Arthur.

- Benliği ego ile karıştırıyorsun, ama gerçekte benlik ruhtur diye yanıtladı Merlin.

Bencillik ise sahiplenmek, kontrol etmek ve hakim olmak isteyen ego 'dan kaynaklanır. Ego, Seni seviyorum, çünkü sen benimsin dediğinde sevgiden değil, üstünlük kurma ve sahiplenmekten bahseder. Gerçekten sevmeyi öğrenenler ilk önce bencilliği bırakmışlardır. İşte bundan sonra çok değişik bir deneyim başlar.

- Peki bu nasıl bir şeydir? diye sordu Arthur.

- Bunu hiç bilebilecek miyim?

- Bir gün bu huzursuzca telaşın bittiğinde, ufak bir ışık göreceksin kalbinde. İlk önce bir kıvılcım büyüklüğünde olacak, sonra bir mum alevi ve nihayet cayır cayır yanan bir ateş. Sonra uyanacaksın ve bu ateş güneşi, ayı ve yıldızları kaplayacak. İşte o anda evrende sevgiden başka bir şey kalmayacak, ama yine de bunların hepsi kalbinde olacak.
 
benim bildigim su ki kibrit kutusundan kücük bir tas bile bir insani öldürebilir.tecrübe ile sabit .bende az kalsin bir insaat ustasinin kurbani oluyordum.mütahhit bi dostumuzun söyledigine göre tasin hizi merminin hýzýna nerdeyse esdegermis.
 
Krdi"ye katılıyorum ... söylenmedikten sonra hissediliyor olmasının ne önemi var ki...

Teşekkürler saliha54 paylaştıgın için.. güzel bir hikayeydi...
 
Yalniz Olanlara;

Ask bir kelebek gibidir,pesinden kostukça hep senden kaçar..
En iyisi birak uçsun, inan ki hiç beklemedigin bir anda gelip omzuna
dokunuverir...Ask mutlu eder, bazen de üzer ama ask
özeldir, askini hak eden birine sunarsan eger..


Sevgilisi Olanlara;

Askin amaci birileri için "mükemmel insan" olmak degildir,seni
mükemmellige en çok yaklastiracak insani bulmaktir..


Capkinlara;

Sevmedigin birine asla "seni seviyorum" deme.. Içinde olmayan duygulardan
varmis gibi sözetme.. Kimsenin hayatina kalbini kirmak için girme.. Sevgi
dolu bakan gözlere asla yalan söyleme,cünkü birine verebilecegin en büyük
aci, asik olmadigin birini kendine asik etmektir...

Evli Olanlara;
Seven insan "senin hatan" yerine "özür dilerim" diyendir... "neredesin"
yerine "ben buradayim" diyendir.. "nasil yaparsin" yerine "niye yaptigini
anliyorum" diyendir.. ve ask "keske" yerine daima "iyi ki" diyendir...

Kalbi Kirik Olanlara;

Kalp yarasi siz kanatmaktan vazgeçinceye kadar sürer ve ilaci bu aciya
alismak degil, ondan ders çikarabilmektir.

Asik Olmaktan Korkanlara;

Aska düs ama tökezleme,anla ama bekleme, paylas ama isteme,yaralan ama
asla aciyi içinde büyütme...

Sevdigini Fazla Sahiplenenlere;

Sevdiginin bir baskasiyla mutlu oldugunu görmekten daha aci bir sey
varsa,o da sevdiginin seninle mutsuz oldugunu görmektir..

Askini Itiraf Etmeye Cekinenlere;

Sevdiginden ayrilinca ask aci verir,sevdigin seni terk edince daha da çok
aci verir ama en acisi, onu ne kadar sevdigini bilmesine hiç firsat
vermemektir..

Dönmeyecek Birini Hala Bekleyenlere;

Hayatin en hüzünlü ani, deli gibi sevdigin insanin buna hiç degmedigini
gördügün andir ve en büyük kaybin onun için harcadigin yillardir...Senin
askini su gün hak etmeyen, bilki 10 sene sonra yine hak
etmeyecektir...Birak, GİTSİN...
 
Dönmeyecek Birini Hala Bekleyenlere;

Hayatin en hüzünlü ani, deli gibi sevdigin insanin buna hiç degmedigini
gördügün andir ve en büyük kaybin onun için harcadigin yillardir...Senin
askini su gün hak etmeyen, bilki 10 sene sonra yine hak
etmeyecektir...Birak, GİTSİN...


hala dönmeyecek birini bekliyorum ama bu cümlelerle değil!!!
HAYATININ EN HÜZÜNLÜ ANI;ÖLÜRCESİNE SEVDİĞİN İNSANIN GİDERKEN DAHA YAŞANABİLECEK GÜZEL YILLAR VARKEN MECBUREN GİTTİĞİ ANDIR.SENİN AŞKINI TEK HAKEDEN...!KEŞKE BIRAKMASAYDIM DA GİTMESEYDİ:(
 
Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme,cünkü birine verebilecegin en büyük
aci, asik olmadigin birini kendine asik etmektir... tam benlik çok beğendim
 
SeN Git "Aşk" Bana Kalsın..!

Her gidişine ayrı anlam yüklüyorum, yapma allah aşkına! Ya hep kal benimle yada söz etme gidişlerden, yada silinsin isminde cismin de... Oynama benimle, dengemi bozuyorsun. Aşkı yaşayacak yürek bırakmıyorsun insanda, böyle değildin sen...

Bittiyse heyecanın bileyim ben de. 'seni çok seviyrum' diye başlayan ve 'Ama..' ile devam eden cümleleri duymakan bıktım. Seviyorsan seviyorsundur, aması olmaz bu işin. Üstelik bir cümlede 'Ama' varsa bir önceki yargının hiç bir hükmü yoktur. 'Seni çok seviyorum ;ama, birlikte olmamız imkansız ... İmkansız diyebiliyorsan eğer sevmiyorsun demektir. Bahanelerin arkasına sığınma.
İnsanların hayatına sorgusuz sualsiz girip, darmadağın eden, sonra da hiçbir şey söylemeden gitmeye çalışanlardan nefret ediyorum.
Böylemisin sen de? Gerçekten gitmek mi istiyorsun? Yürekli ol biraz, hadi konuş. Söylemek istediğin ne varsa.

İki çift sözü haketmedimi bu aşk? Yaşanılan bunca şeye hiç mi saygın yok?
Ah ben, niye yanılıyorum hep? Niye tam "işte bu" dediklerim sömürüyor aşkımı? Biraz daha mı katı olmalıyım? Biraz daha mı kapalı tutmalıyım kapılarımı? Bazen bu dünyadan olmadığımı düşünüyorum. Bu devrin insanı değilim ben. Oyun çeviremiyorum,hesap yapamıyorum. Ban ait olmayan kişilere bürünüp bir plan dahilinde hareket edemiyorum. İnsanız biliyorum, hepimizin zaafları var, ve hepimiz egolarımıza boyun eğebiliyoruz. İyide hep beni mi bulacak bunlar?
Hiçbir kaygıya yer vermeden, hiç bir hesabı düşünmeden açsaydın bana yüreğini işte o zaman görürdün bir aşkın nasıl efsaneye dönüşe bileceğini.
Sen gözlerini kapıyorsun, sen varsın, başka hiç kimseye bakmıyorsun. Her şey senin çevrende şekillenmeli, ve herşey sana göre düzenlenmeli. Beceremiyorum, kusura bakma .
Aşk, tam teslimiyet ister, Kendini aşkın kollarına ya bırakırsın ya da bırakmazsın. "Bir yanım dışarda kalsın" dediğin noktada aşkı boğarsın. Yok edersin o güzelim duyguyu. Bu yüzden hep cesurların işidir aşk. Kaşışları, yalanları, aptalca oyunları kabul etmez. Aşk; saf, duru insanları sever. Kafasında binbir tilki dönenler aşkı yaşayamaz. Arınmalısın. En saf, en duru halinle dönmelisinki yaşaya bilesin aşkı. Kısacası sevgilim, sana göre değil bu iş.. SENİN YOLUN AÇIK OLSUN, BIRAK AŞK BANA KALSIN.....

Mehmet COŞKUNDENİZ​
 
Günün birinde bir çiçekle su karsilasir ve arkadas olurlar.
Ilk önceleri güzel bir arkadaslik olarak devam eder birliktelikleri, tabii zaman lâzimdir birbirlerini tanimak için.

Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sigmaz artik ve anlar ki, su'ya asik olmustur.

Ilk kez asik olan çiçek, etrafa kokular saçar, "Sirf senin hatirin için ey su" diye...

Öyle zaman gelir ki, artik su da içinde çiçege karsi birseyler hissetmeye baslamistir. Zanneder ki, çiçege asiktir ama su da ilk defa asik oluyordur.

Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba "Su beni seviyor mu?" diye düsünmeye baslar.

Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Halbuki çiçek, aliskin degildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.

Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der.

Çiçek, sabirlidir. Bekler, bekler, bekler...

Artik öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der.

Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der ve gün gelir çiçek yataklara düser. Hastalanmistir çiçek artik. Rengi solmus, çehresi sararmistir çiçegin. Yataklardadir artik çiçek. Su da basinda bekler çiçegin, yardimci olmak için sevdigine...

Bellidir ki artik çiçek ölecektir ve son kez zorlukla basini döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben, gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu durum karsisinda ve son çare olarak bir doktor çagirir nedir sorun
diye...Doktor gelir ve muayene eder çiçegi. Sonra söyle der doktor:

"Hastanin durumu ümitsiz artik elimizden birsey gelmez."

Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalik nedir diye ve sorar doktora. Doktor, söyle bir bakar suya ve der ki:

"Çiçegin bir hastaligi yok dostum... Bu çiçek sadece susuz kalmis, ölümü onun için" der.

Ve anlamistir artik su, sevgiliye sadece "Seni seviyorum" demek yetmemektedir...
 
benneyaptımkisenağlamasenağlamaben bu yazıyı çok sevmiştim ama kimse beğenmemiş:)Çok üzgünüm çoook:dilcikar:
 
''hep cesurların işidir aşk''
CaNo m içimi parçaladın be
nereden buldun bu yazıyı? sanada böyle soru sormak -susuz balık olurmu- diye sormak kadar saçma olur çünkü sen hep dolu dolu çok güzel yazılar paylaşıyorsun bizlerle senin zengin bakışının ürünleri bunlar
aslında,etkilendiğimden sordum işte duramadım
sağol canımmmm çok derin sarsıcı bi yazı
ben daha çok beğendim Viyolet ayrıca:)
 
Back
X