- 25 Temmuz 2007
- 38
- 0
- Konu Sahibi lonely girl
- #1
Aşk....
Yazmak istemiyorum aslında, ama soranlar için birde isteyenler için yazıyorum bakın şimdi aşkın ömrü sahiden kısadır tıpkı söylenişi gibi ''AŞK'' deyin bakın .......
Gördünüz mü ? ağzınızdan bir çırpıda çıkıverdi, işte kendide böyledir aşkın ''A''sındayken bir bakmışsınız ki ''K'' sına gelmişsiniz .
Ben aşkı 3' e ayırıyorum '' BAŞI'' ''ORTASI'' ve ''SONU'' ki sonu en tatsız bölümüdür ve en uzun. Evet bazen sonu başından ve ortasından daha uzun sürer, neden derseniz insan aşkın ''başında'' çok heveslidir hatta bazen ''ortasını'' başı olduğunu bile zanneder hevesten ,ama buna karşılık nedense ''sonu'' fark etmesi zaman alır.Bazen fark etsede kabul etmez ya da kabul etse işine gelmez, ya da inanmak istemez, istesede karşı tarafı ikna edemez, böyle uzar gider aşk...
Çok acıdır ki ''sonu'' geçip gittikten sonra bile taraflar bir süre etkisinden kurtulamazlar ,sanki başı ve ortası hiç yaşanmamış gibi ,sanki sonunu hiç yaşamamış gibi ,helede başka bir aşkın sonundaysanız eski yaşadığınız aşkın başı ve ortası yüreğinizi sızlatır zaten sonu unutmazsanız bir süre sonra yeni aşklara yelken açamazsınız yaaa ...... işte böyle devam eder tıpkı kısır bir döngü gibi benim söyleyeceklerim bu kadar umarım söylediklerimi anlamışsınızdır ama sözün bittiği yerler varki işte onlardan birisinin itirafı.......
Aşk bitmişti. En zor şey ölen aşkın cenazesini kaldırmaktır. Kimse ilk söyleyen olmak istemez. Kimse ileride olacakların mesuliyetini tek başına almaya cesaret edemez. Ya mutlu olmazsam korkuları hop deyip dümeni ele alır. Ben de söyleyemedim ve böylece iki yıl daha geçti ve bir gün hangimizin ilk söylediğini fark edemeyeceğimiz bir kavgada ayrılmayı telaffuz ettik. Telaffuz ettiğimiz sözcük soğumadan da ayrıldık. Biz de albümlerdeki ikili resimleri temizledik. Ortak anıları olan eşyaları tanıdıklara ya da eskicilere verdik. Veremediklerimizi elden geçirdik. Aşkı kazıdık tüm gücümüzle. Geride hazımsızlık yaratan, midede mi kalpte mi olduğu belli olmayan bir yumru kaldı. Sert, taş gibi. Ruh eşi, hayat arkadaşı sözlerini duyduğunuzda bu yumru kendini hatırlatır. Bilirsiniz artık aşık olmadığınızı ve bilirsiniz aşkı kaybettiğinizi.. Ama gün gelir hata yaptığınızı anlarsınız. Ona özleminizin sonsuz olduğunu, sevginizin sonsuz olduğunu ve ondan başkasıyla birlikte olamayacağınızı anlarsınız. Geç mi kalınmıştır? Evet.. Güzel bir ilişkiyi onu hiç anlamayarak, ona hakkettiği sevgiyi vermeyerek, ona değer göstermeyerek bu hale getirdiğim için kendimden nefret ediyorum. Onu başkasına kendi elimle verdiğim için kendimden nefret ediyorum. Siz siz olun sevginizin kıymetini bilin.
Eros’un ucu kalpli okunu, zavallıcığın poposuna dayadığımdan beri tam 3.5 yıl geçmiş. O günden beri nasıl masalımsı seyrediyor hayatım, bir tanık edebilsem keşke sizi... Aşkların büyük ikramiyesi vurmuş bana, var mı boş durmak? Her saniyesinin kıymetini bilerek yaşıyorum onu, inanın bana... İç çekişinden, göz kırpışına, nefes alışından, uzaklara dalışına kadar yaptığı ne varsa içimi titretiyor işte! Başını başıma dayayıp kondurduğu kaçamak öpücükleri neler anlatıyor, sözün bittiği yerde gözler nasıl konuşuyor bir bilseniz... Aşkı, hiçbir beklentiye köle etmeden, sevgimizi hiçbir şeyle kirletmeden, birbirimizden asla şüphe etmeden, çoğunuzun şu anda içinden geçirdiği “iyi kandırıldığıma” dair şüphelerine hiç aldırış etmeden, varlığından emin olduğumuz “daha iyi”lerinin peşine düşmeden, biz “her neysek” o kadarını istiyoruz işte! Sadece birbirimizi... Çok basit görünür dışardan bakıldığında belki ama elleri çıkarsız birleştiren şeyin ne olduğunu bilir misiniz siz? O, bunu bilen biriydi. Aşkımı istedi, dayanamayıp kalbimi verdim
Yaaaa işte AŞK böyle birşey gitse bile izi kalır hiç bir şeye geç kalmamanız dileğiyle ....:)
Yazmak istemiyorum aslında, ama soranlar için birde isteyenler için yazıyorum bakın şimdi aşkın ömrü sahiden kısadır tıpkı söylenişi gibi ''AŞK'' deyin bakın .......
Gördünüz mü ? ağzınızdan bir çırpıda çıkıverdi, işte kendide böyledir aşkın ''A''sındayken bir bakmışsınız ki ''K'' sına gelmişsiniz .
Ben aşkı 3' e ayırıyorum '' BAŞI'' ''ORTASI'' ve ''SONU'' ki sonu en tatsız bölümüdür ve en uzun. Evet bazen sonu başından ve ortasından daha uzun sürer, neden derseniz insan aşkın ''başında'' çok heveslidir hatta bazen ''ortasını'' başı olduğunu bile zanneder hevesten ,ama buna karşılık nedense ''sonu'' fark etmesi zaman alır.Bazen fark etsede kabul etmez ya da kabul etse işine gelmez, ya da inanmak istemez, istesede karşı tarafı ikna edemez, böyle uzar gider aşk...
Çok acıdır ki ''sonu'' geçip gittikten sonra bile taraflar bir süre etkisinden kurtulamazlar ,sanki başı ve ortası hiç yaşanmamış gibi ,sanki sonunu hiç yaşamamış gibi ,helede başka bir aşkın sonundaysanız eski yaşadığınız aşkın başı ve ortası yüreğinizi sızlatır zaten sonu unutmazsanız bir süre sonra yeni aşklara yelken açamazsınız yaaa ...... işte böyle devam eder tıpkı kısır bir döngü gibi benim söyleyeceklerim bu kadar umarım söylediklerimi anlamışsınızdır ama sözün bittiği yerler varki işte onlardan birisinin itirafı.......
Aşk bitmişti. En zor şey ölen aşkın cenazesini kaldırmaktır. Kimse ilk söyleyen olmak istemez. Kimse ileride olacakların mesuliyetini tek başına almaya cesaret edemez. Ya mutlu olmazsam korkuları hop deyip dümeni ele alır. Ben de söyleyemedim ve böylece iki yıl daha geçti ve bir gün hangimizin ilk söylediğini fark edemeyeceğimiz bir kavgada ayrılmayı telaffuz ettik. Telaffuz ettiğimiz sözcük soğumadan da ayrıldık. Biz de albümlerdeki ikili resimleri temizledik. Ortak anıları olan eşyaları tanıdıklara ya da eskicilere verdik. Veremediklerimizi elden geçirdik. Aşkı kazıdık tüm gücümüzle. Geride hazımsızlık yaratan, midede mi kalpte mi olduğu belli olmayan bir yumru kaldı. Sert, taş gibi. Ruh eşi, hayat arkadaşı sözlerini duyduğunuzda bu yumru kendini hatırlatır. Bilirsiniz artık aşık olmadığınızı ve bilirsiniz aşkı kaybettiğinizi.. Ama gün gelir hata yaptığınızı anlarsınız. Ona özleminizin sonsuz olduğunu, sevginizin sonsuz olduğunu ve ondan başkasıyla birlikte olamayacağınızı anlarsınız. Geç mi kalınmıştır? Evet.. Güzel bir ilişkiyi onu hiç anlamayarak, ona hakkettiği sevgiyi vermeyerek, ona değer göstermeyerek bu hale getirdiğim için kendimden nefret ediyorum. Onu başkasına kendi elimle verdiğim için kendimden nefret ediyorum. Siz siz olun sevginizin kıymetini bilin.
Eros’un ucu kalpli okunu, zavallıcığın poposuna dayadığımdan beri tam 3.5 yıl geçmiş. O günden beri nasıl masalımsı seyrediyor hayatım, bir tanık edebilsem keşke sizi... Aşkların büyük ikramiyesi vurmuş bana, var mı boş durmak? Her saniyesinin kıymetini bilerek yaşıyorum onu, inanın bana... İç çekişinden, göz kırpışına, nefes alışından, uzaklara dalışına kadar yaptığı ne varsa içimi titretiyor işte! Başını başıma dayayıp kondurduğu kaçamak öpücükleri neler anlatıyor, sözün bittiği yerde gözler nasıl konuşuyor bir bilseniz... Aşkı, hiçbir beklentiye köle etmeden, sevgimizi hiçbir şeyle kirletmeden, birbirimizden asla şüphe etmeden, çoğunuzun şu anda içinden geçirdiği “iyi kandırıldığıma” dair şüphelerine hiç aldırış etmeden, varlığından emin olduğumuz “daha iyi”lerinin peşine düşmeden, biz “her neysek” o kadarını istiyoruz işte! Sadece birbirimizi... Çok basit görünür dışardan bakıldığında belki ama elleri çıkarsız birleştiren şeyin ne olduğunu bilir misiniz siz? O, bunu bilen biriydi. Aşkımı istedi, dayanamayıp kalbimi verdim
Yaaaa işte AŞK böyle birşey gitse bile izi kalır hiç bir şeye geç kalmamanız dileğiyle ....:)