Arkadaşlar merhaba,
Ben de apartmanda yaşayan bir hayvan severim:) geveze iki papağanım var, çok şükür bir şikayet yok; ama bir köpek sahiplenmeyi düşünüyoruz eşimle.. İnşallah o zaman da, tatsız bir olayla karşılaşmayız. İnsanların, hayvanlardan ürkmelerini bir yere kadar anlıyorum; geçmişte saldırıya uğrayanlar, aileleri yüzünden hayvanlara karşı hissiz, duyarsız yaşayanlar vs. Ama bunların psikolojik açıklamaları olduğuna inanıyorum, yani, korku veya tiksintileri illa ki ruhsal bir sorunla ilişkilidir diye düşünüyorum ve etraflarındaki hayvanlardan önce rehabilite olmaları gerekmekte bence. Çünkü, severek büyüyor kalplerimiz, çevresine, canlılara, komşularına özenle ve ilgiyle yaklaşan insan nerede, kalbi büzüşmüş, katılaşmış, korkak, geçimsiz, kötü ruhlu insan nerede... Evet elbette, insanın da arızalısı, sapığı, manyağı var. Bunu tüm insanlara mal etmeyip nasıl ki yaşıyorsak toplum kuralları içinde, arızalı, hasta ruhlu bir köpek, kedi de bizlerde kötü bir anı bıraktı diye, tüm hayvanları zan altında bırakmak bana yanlış geliyor. Bir çocuğa sevgiyi, paylaşımı, sosyalliği sadece ana okula göndererek değil, öncelikle ona "karşılıksız sevgiyi" öğreterek verebiliriz. Bunu ailede öğrenmeyen bir çocuk, ana okulunda da oyuncaklarını, yemeğini, sevgisini, dostluğunu arkadaşlarından esirgeyecektir elbette. Keşke, insanlar çocuklarına nefreti, tü kakayı, ıyy pisi, köpek hav ısırır ı değil, sevmeyi, hoşgörüyü, cesareti ve paylaşmayı öğretse... O zaman apartmanlar da, bizler ve hayvan dostlarımız için huzurla yaşanabilir alanlara dönüşecektir.
Sevgilerimle