Uzman değilim ama anksiyete konusunda bilgi sahibi olduğumu düşünüyorum.
Normalde hafif düzeyde anksiyete bozukluğu olan kişiler içten içe kaygılı tipler olsa da çevrelerine bunu pek belli etmemeye çalışırlar. Uzlaşmacı insanlardır çünkü problem çıksın istemezler.
Ama ileri düzeyde ise artık kendilerine bile tahammülleri olmadığından hayat hem kendileri hem çevresi için zindana döner. Hiçbir olaya olumlu tarafından bakamazlar. Her senaryo felaketle bitecektir, o yüzden kestirip atma gibi çok net tepkileri olur. Sakin dönemlerde "mücadele edebilirim, halledeceğim" cesareti gelse bile karşısındaki ile en ufak fikir ayrılığında öfke ve suçlama patlamaları geri gelir.
Tedavi edilmesi şarttır. Akıl hastalığı değildir. Pek çok irili ufaklı sebep bu hastalığa zemin sağlamış olabilir. İlerleyen aşamalarda bile isteye yalnızlığa sürüklendikçe depresyon, okb (takıntılar, şüphecilik) ve panik ataklar da duruma eşlik edebilir.
İlaç tedavisini reddeden bi hasta için yapabileceğiniz bir şey yok. Siz çabaladıkça kendinizi tüketeceksiniz çünkü. Keşke erken davranıp baştan boşansaymışım deme ihtimaliniz çok yüksek. O yüzden direnmeyin derim. Gerçekten düzelmek istemeyen, düzenli olarak kontrollere gitmeyen yoğun anksiyete bozukluğu olan bi adamla işiniz çok zor. Rest çekerseniz ilk başta şaşırıp, sonra şans isteyip, sonra yine eskiye döneceğini düşünüyorum. Bi süre sonra bu döngüde cebelleşip duracaksınız.
Ben bu hastalığı ilaç tedavisiyle atlattım. Şu an hafif dereceli endişeler (hastalık, uçak korkusu vs) ve herhangi bi durumda hep b planı yapma etkileri dışında 10 yıldır kendimi çok iyi hissediyorum.
Ama yakın çevremde eşi veya kendisi tedavi görmediği için evliliği biten tam 3 arkadaşım var. Bırakın kendi kendine iyileşsin.