Ülkenin güvenliğini temin ve tahsis etmesi gereken hükümetin bu işte parmağı var mı sorusuna cevap veremiyoruz ki biz daha.
Pkk şehir yapılanmasını nasıl bu kadar güçlnedirdi, bu kadar mühimmat, adam nereden bulundu, nasıl bu kadar çok mayın döşendi tuzak kuruldu sorusunun cevabını ekranlardan canlı canlı almadık mı bu yaz "çözüm süreci boyunca kandırıldık" "mitten bu duruma ilişkin istihbarat geliyordu ama cözüm sürecine zarar gelmesin diye müdahale etmedik" diye. Bilerek belli amaçlar ugruna göz yumulmasının mümkün oldugu açık açık ekranlardan bagırılmadı mı?
Bütün sosyal medya komplo teorileriyle dolu şu an. Ve hicbirini okuduğumda yok artık daha neler diyemiyorum gönül rahatlığıyla, adım kadar eminim ki olmamıştır diyemiyorum, bu kadarını yapmazlar diyemiyorum.
"Başkanlık görüşmelerinin askıya alındığı, anayasa komisyonunun dağıldıgı günden 2 gün sonra ülkenin başkenti olmuş yangın yeri; başkanlık sistemini referanduma götürme yoluna gidecekler ve destek bulabilmek için korkuyla halkı yönlendirilmeye çalışıyorlar, ışid eylemlerine göz yumuluyor" deniyor mesela. Bi bakıyorum twitter a patlamadan beri acı üzüntü bilgi paylaşılacagına iktidara yakınlıgıyla bilinen pek çok hesapta ucu başkanlıkla biten algı operasyonu içeren saçma sapan twitler. Seçim sonuçlarına bakıyorum mitinglerde başkanlık diye bagırıldıgında oylarda düsüs ama büyük bi terör olayı ve ardından askeri müdahale geldiginde oylarda yükseliş var.
Suriye'ye yapılmak istenen kara harekatına ve YPG' ye yapılan ve devam edilmek istenen müdahaleye meşru zemin arayışıyla bilinçli güvenlik zafiyeti var diyenler var. Birleşmiş Milletlerin bu müdahalelerle daha yeni ilgili olumsuz görüş belirtmişken, NATO destek çıkmazken neden olmasın diyorum.
Doğudaki sokağa çıkma yasakları ve çatışmalara misilleme olarak mesaj iletme kaygısıyla PKK'nın yaptığı konuşuluyor. Doksanlardan beri bazen ince ince bazen şiddetli adete fışkırarak kanayan ama hiç kapanmayan yaramız. Bu da yüksek bi ihtimal.
Gardımızı nereye alalım, kendimizi, sevdiklerimizi, aynı topraklarda dogdugumuz masum insanları kimden nasıl koruyalım diye düşünmekten cidden yoruldum. Muhalefetin çaresizliği, kolunun kanadının kırılışı ve basiretsizliği deseniz gerçekten hıçkıra hıçkıra ağlamak istememe neden oluyo.
Hükümete güvenemezsin, muhalefete güvenemezsin, asker eskisi gibi değil kendi başına insiyatif alamaz (alsa bi der almasa bi dert ya neyse) talimat yoksa elleri kolları bağlü ona da güvenemezsin; ya hepsini bırak yan sokaktaki Suriye'li dilenci aslında savaş suçlusu mu, düne kadar bi terör örgütünde kafa mı kesiyodu, rejim devirme peşinde kendi ülkesinde kendi komşusunu mu katlediyordu onu bile bilemezsin.