• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Anket Anayasa değişikliği için referandumda oyunuz ne olacak ?

Anayasa değişikliği için referandumda oyunuz ne olacak ?

  • Evet

    OY: 590 27,1%
  • Hayır

    OY: 1.587 72,9%

  • Ankete Katılan
    2.177
Benim ne oy verdiğim belli. Dakika başı bunun üzerinde durmuyorum , kimseye bir şey açıklamak zorunda değilim çünkü.

Ancak bir yerde koyu bir nefret var , bu nefrete tahammül edemiyorum. Ve bu nefret çoğunlukla hayır grubunda.

Yukarıda çok yakışıksız konulara deginilmis. Gelecek üzerine konuşulması gerekirken hakaret ediliyor. Cahillik , okumamaşlik var deniliyor. Ve burada yazılıyor bu. Vatan haini hayır diyenler var mi gormedim, varsa sözüm onlarada .
Bu platformda yazıyorum ve buradaki sözler benim icin önemli.

Üyelerin isimlerine çok.
dikkat etmediğim için hatırlayamıyorum . Mesela bir üyemiz , erdogandan beklediklerimiz , biz istiyoruz hadi yapsınlar demiş. Böyle mesajlar lazım bize. Laf atsada , ironi de yapsa yinede akılcı cevaplar bunlar.

Bilmem hangi edepsizin videosunu paylaşıp , işte bu kesim böyle diyenin sözünü kaale bile almam. Çünkü ilerleme yok. Amaç sadece yazmak.

Mesela ben buradaki dili degil;politikaci dilini onemsiyorum. Onlarin dili cok ama cok daha onemli. Toplum kutuplasmis durumda, yapacak bir sey yok.Bu noktaya bir gunde gelmedi;adim adim geldi ne yazik ki. Neyse ben kaciyorum.
 
bu seçimin tek kaybedeni var bana göre,bahçeli

amiyane tabirle adam rezil oldu
 
bu seçimin tek kaybedeni var bana göre,bahçeli

amiyane tabirle adam rezil oldu


öyle olduğunu düşünmüyor kendisi:KK53:
Milliyet gazetesinde köşesi bulunan bir ezik, "Referandumun kaybedeni MHP" demiş. Sen necisin, bre ahlaksız, bre kemiksiz! Tabanımızın yüzde 80'i hayır demiş, çünkü canı öyle çekiyor. Öyle olsun istiyor. Kafa almıyor, sanırsınız bidon.
 
öyle olduğunu düşünmüyor kendisi:KK53:
Milliyet gazetesinde köşesi bulunan bir ezik, "Referandumun kaybedeni MHP" demiş. Sen necisin, bre ahlaksız, bre kemiksiz! Tabanımızın yüzde 80'i hayır demiş, çünkü canı öyle çekiyor. Öyle olsun istiyor. Kafa almıyor, sanırsınız bidon.

ben mhp ile bahçeliyi ayrı tutuyorum aslında ve bahçeli baha çok kızsa da hahaha :) kendisini rezil ettiğini düşünüyorum.evet dediği için değil söylemleri yüzünden.
 
[

Tahminin neydi %51 hayır dı değil mi
Mümkün değildi
Senin haklı çıkmanı isterdim:)

Neden mümkün değildi? Haziran AKP %40, Kasım %49.5 MHP-AKP arasındaki geçişkenliğin zaten bu kadar olacağı belliydi. BBP+Hüdapar'da eklenmiş olsun, max %53 almaları lazım. Ama yahu onca olay oldu 7 kasım 2015 sonrası, fetö olayı, binlerce insanın işten çıkarılması, patlayan bombalar, bozulan ekonomi. Hiç mi bu %53 düşmeyecekti, YSK'ya göre %1.5 düşmüş
 
ben mhp ile bahçeliyi ayrı tutuyorum aslında ve bahçeli baha çok kızsa da hahaha :) kendisini rezil ettiğini düşünüyorum.evet dediği için değil söylemleri yüzünden.


istifa etmesi lazım zafer nidaları atacağına ama farkında bilincinde mi değil, yoksa koltuğa mı yapıştı anlamıyorum
 
Neden mümkün değildi? Haziran AKP %40, Kasım %49.5 MHP-AKP arasındaki geçişkenliğin zaten bu kadar olacağı belliydi. BBP+Hüdapar'da eklenmiş olsun, max %53 almaları lazım. Ama yahu onca olay oldu 7 kasım 2015 sonrası, fetö olayı, binlerce insanın işten çıkarılması, patlayan bombalar, bozulan ekonomi. Hiç mi bu %53 düşmeyecekti, YSK'ya göre %1.5 düşmüş
Bunlar reel veriler diğer faktöleri işin içine koyarsak %53 oranında evet bile olabilirdede biraz tedbirde işin içine girince az farkla evet kazandı
 
20170418_120114.png
 
Ya Illina sen degilsin ama insanlarin cogu boyle;sokaklara Erdogan t-shirtleri, kafada Erdogan yazan bantlar ile ciktilar. Okudugumuza, gordugumuze, duydugumuza da mi inanmayalim
İnanın philly ama herkezi aynı kalıba sokmalarına benim tavrım
Hayır kısmı topyekün dopdoğrumu değil
Ama ben tutup onlarında hepsi şöyle böyle diye itham etmiyorum
Birbirimizi karlayarak nereye varacağız ki
Düzgün insanlar çokk
İki taraftada
Neden seviyeyi koruyamayalım
 
İnanın philly ama herkezi aynı kalıba sokmalarına benim tavrım
Hayır kısmı topyekün dopdoğrumu değil
Ama ben tutup onlarında hepsi şöyle böyle diye itham etmiyorum
Birbirimizi karlayarak nereye varacağız ki
Düzgün insanlar çokk
İki taraftada
Neden seviyeyi koruyamayalım

Tamam var öyleleri de he de gec. Gözardı et. Anayasa önemli 1924 anayasası 1961 e kadar yürürlükte kaldı. 1961 1982 ye kadar, o da bugüne kadar.en az yırmı yıl anayasa kalıyor ki, bu kadar yetki ile donatılmış bir başkanla o anayasa zor değişir bir daha. Gelecek en az 30 yıl ipotek altında.
 
Tamam var öyleleri de he de gec. Gözardı et. Anayasa önemli 1924 anayasası 1961 e kadar yürürlükte kaldı. 1961 1982 ye kadar, o da bugüne kadar.en az yırmı yıl anayasa kalıyor ki, bu kadar yetki ile donatılmış bir başkanla o anayasa zor değişir bir daha. Gelecek en az 30 yıl ipotek altında.
Bak bu görüşüne saygı duyarım
Keşke herkez bu şekilde konuşsa
Sen güzel insansın
Muhalefetinde akıllısı gerek tabandada tavandada
Örnek alsınlar seni
 
Uzun ama cok güzel bir yazı Levent Gültekinden, tavsiye ederşm okuyunuz:KK54:
Referandum sonuçları ne anlama geliyor?

levent-gultekin-kelle-150x150.jpg
LEVENT GÜLTEKİN

Anayasa değişikliğinin ülkeyi tek adama teslim etmek olduğunu, bağımsız yargıyı yok ettiğini, ülkeyi parti devletine dönüştürdüğünü, 80 milyonun değil, bir kişinin huzurunu teminat altına aldığını yazdık, konuştuk. Dilimiz döndüğünce, imkan buldukça anlatmaya çalıştık.

Fakat tam olarak ne olduğunu, ne getirip ne götüreceğini topluma anlatacak imkanımız olmadı.

Medya onların kontrolündeydi. Her gün 25 kanalda sabah akşam halka yalan söylediler. Yalancı bir cennet vaat ettiler.

Para onlardaydı, dağı taşı afişle donattılar. Kaymakamı, valisi, askeri, polisi, bürokratı… devletin tüm imkanlarını kullanarak ‘Evet’kampanyası yaptılar.

Tehdit ettiler. ‘Hayır’ diyenleri ‘terörist’, ‘vatan haini’ ilan ettiler.

“Evet vermek farzdır” dediler. “Eğer ‘Hayır’ derseniz cehenneme gidersiniz” gibi ipe sapa gelmez sözler sarf ettiler.

Sınırsız maddi imkanları vardı. Devleti kullandılar, dini kullandılar.

İnsanları işsizlikle, açlıkla, ölümle, tehdit ettiler.

“Evet’ çıkmazsa ekonomi bozulur, elinde kalan o son lokma da gider”diyerek, bir lokma ekmek bulduğunda sevinen insanları açlıkla korkuttular…

Ve yüzde 51 gibi kıl payı bir farkla istediklerini elde ettiler. Halkın kararı buysa bize uymaktan başka seçenek kalmıyor.

Kurulan tek adam rejiminin ülkeye bir zararı olacak. ‘Evet’ veren de ‘Hayır’ diyen de maalesef bu zararı çekecek.

YSK’nın son dakika şaibelerinden bağımsız olarak söylüyorum: Bunca tehdide bunca hakarete, bunca baskıya, bunca devlet ve medya imkanına rağmen alınan rakam yüzde 51!

Büyük çoğunluğu milliyetçi ve muhafazakârlardan oluşan bir topluma cenneti vaat ettiler, buna rağmen ikna edebildikleri toplumun ancak yüzde 51’i.

Bu oran, dinin siyaset malzemesi yapılmasının iflasının da göstergesidir aynı zamanda.

Diğer taraftan İstanbul’u kaybettiler, Ankara’yı, İzmir’i, Adana’yı, Diyarbakır’ı, Mersin’i kaybettiler. Bunca baskıya, tehdide, yalana, medyatik bombardımana rağmen yüzde 49 direndi. ‘Hayır’ dedi.

Yüzde 51 ‘Evet’ çıkmış olması her şeyin sonu değil.

Biz demokrasi mücadelesi veriyoruz, iktidar mücadelesi değil. Akşamdan sabaha iktidarı ele geçirmek için yola çıkmadık.

‘Hayır’ çıksaydı bir şey değişmeyecek, sadece ülke için ‘bela’ olarak gördüğümüz bir durumu engellemiş olacaktık.

Gerçek bir demokrasiye ulaşmak için ‘Hayır’ dedik. Herkesin inancını, kimliğini, giyimini, yaşamını teminat altına alan, ortak aklı devrede tutan bir anayasa yapma umudumuzu korumak, bunun zeminini oluşturmak için çabaladık.

Anlaşılan o ki, bütün bunlar için biraz daha uzun soluklu bir mücadele gerekiyor.

Yüzde 55-60 ‘Hayır’ çıksaydı işler daha kolay olabilirdi.

Fakat yüzde 51 ‘Hayır’ çıksaydı ne olurdu? Biraz düşünün.

Ne yazık ki uzmanlar, büyük bir ekonomik krizin hızla yaklaştığını söylüyor. Tüm veriler, ekonominin son derece kırılgan olduğunu gösteriyor.

Fiili tek adam rejimi uygulamalarının ülkede yarattığı büyük tahribat var. Bütün bunların ağır sonuçları olacak.

‘Hayır’ çıksaydı, iktidar, bütün bunların sorumlusu olarak ‘Hayır’diyenleri gösterecekti. Aynen 7 Haziran sonrasına benzer bir durumla karşı karşıya kalacaktık. Döviz artacak “Sorumlusu ‘Hayır’cılar” diyecekti.

İç barış daha da bozulacak “‘Evet’çıksa böyle olmazdı”diyecekti. “İstikrarı ‘Hayır’cılar bozdu, bize engel oldular, hepsi onların yüzünden…” diyecekti.

Ama artık bir bahanesi yok. Artık anayasal olarak da ‘tek adam.’

Yani tek yetkili. Elini tutan da, “Onu öyle yapma” diyecek kimse de yok. Tek yetkili olduğu gibi, aynı zamandan tek sorumlu. En azından, en büyük sorumlu. Yetkiyle birlikte, sorumluluğu da üstüne aldı.

Ne biliyorsa yapacak, uygulayacak. ‘Hayır’ diyenler açısından dün ile yarının bir farkı yok.

Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten tek yetkiliydi. Anayasa zaten askıya alınmıştı. Ülkeyi zaten KHK’larla yönetiyordu.

Yargıda istediğini alıp istediğini atayabiliyordu. Hükümete zaten başkanlık ediyordu.

Bunları, bundan sonra anayasal kılıfla yapacak.

Fakat yüzde 51 çok hassas bir oran. İktidarın rahatça hareket etmesini engelleyecek bir oran.

Yani hem bahaneleri ellerinden gitmiş oldu hem de kontrolsüzce hareket edecekleri kadar bir orana ulaşamadılar.

Halk “Ne istiyorsan al, dilediğini yap, her şey sonsuza dek senin, daima arkandayız…” demedi.

Halk “Eh, gerçekten çok mu istiyorsun başkan olmayı? Madem öyle… hatırını kırmayalım, görelim bakalım ne yapabiliyorsun…” demiş oldu.

Şu bir gerçek ki tüm yetkinin tek bir kişiye verildiği bir ülke uzun süre varlığını sürdüremez. Ekonomisini yürütemez. Dünyada sağlıklı ilişkiler geliştiremez.

Bütün bunların bir faturası olacak. İşte yüzde 51 ‘Evet’, o faturanın ‘Hayır’cılara kesilmesini engelledi. Ve yüzde 49 ‘Hayır’ iktidarın coşmasını engelleyecektir.

Muhalefet, yani demokratlar bu süreçten güçlenerek çıktı. Birlikte hareket etmeyi, demokratik üslubu daha iyi öğrenmiş ve çok büyük siyasi tecrübe kazanmış olarak çıktı.

Birbirimizle konuşmayı, birbirimizin dilinden anlamayı, birbirimizin hassasiyetlerine saygılı olmayı öğrendik.

Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Atatürkçü, sağcı, solcu ülkücü, başı açık, başı kapalı… Her kesimden insan el ele verdik, bir mücadele yürüttük.

Dostluğun tadını aldık. Kaynaşmanın, yardımlaşmanın ne demek olduğunu böyle yaparak neler yapılacağını gördük…

Şimdi top iktidarda. Eğer dedikleri gibi işler yolunda gidecekse ne âlâ. Gitmeyecekse, çok değil birkaç yıl içinde halkın karşısına çıkacaklar. Sebep oldukları tahribatın faturasıyla karşılaşacaklar.

Bize düşen, ‘Hayır’ kampanyası ile başlattığımız mücadeleye devam etmek.

Kimliklerimizi, inançlarımızı, mezheplerimizi, ideolojilerimizi kalbimize gömmek ve toplumun bütün kesimleriyle diyalog kurmak, duygu birliği oluşturmak, ortak değerlerimize vurgu yapmak. Demokrasinin, özgürlüğün, ortak aklın değerini, yaşamımıza katkısını anlatmak.

Burayı herkes için yaşanabilir, saygın bir ülke yapabileceğimize insanları ikna etmek.

Yalancı cennet vaat edenlere karşı, gerçek cennetin eşitlikte, özgürlükte, demokraside olduğunu, bunu kurmak için el ele vermek gerektiğini anlatmak…

Yüzde 49 bize bu gücü sağladı. Bu umudu verdi.

Farkında mısınız, yüzde 40’la iktidar olabilen Erdoğan’ın artık yüzde 51’e ihtiyacı var. Ama önünde devasa sorunlar bulunuyor ve artık tek bir bahanesi yok.

Yüzde 60 ‘Evet’ çıksaydı “Burası da böyle bir ülkeymiş oturalım kaderimize razı olalım” deyip her şeyi boş verebilirdik. Fakat öyle değil.

Ancak tamamen kaybedince değerini anladığımız demokrasi ve özgürlük gibi değerler için mücadele zemini oluşturduk.

Daha yeni başladık.

Henüz yolun başında olmamıza rağmen çok iyi başladık.
 
Bak bu görüşüne saygı duyarım
Keşke herkez bu şekilde konuşsa
Sen güzel insansın
Muhalefetinde akıllısı gerek tabandada tavandada
Örnek alsınlar seni

Beni niye örnek alsınlar, gerek yok. İyi insanlar onlar da; ama kimse de tahammül kalmamış artık. Toplum patlama noktasında İllina. Ülkenin yarısı kendını ötekileştirilmiş hissedıyor, ve her gün her gün aynı dille. Bu dil ülkeyi felakete sürüklüyor , toplumun ortak paydada birleştiği bir değer kalmadı artık. Bu referandum bunun tuz biberi oldu.
 
Uzun ama cok güzel bir yazı Levent Gültekinden, tavsiye ederşm okuyunuz:KK54:
Referandum sonuçları ne anlama geliyor?

levent-gultekin-kelle-150x150.jpg
LEVENT GÜLTEKİN

Anayasa değişikliğinin ülkeyi tek adama teslim etmek olduğunu, bağımsız yargıyı yok ettiğini, ülkeyi parti devletine dönüştürdüğünü, 80 milyonun değil, bir kişinin huzurunu teminat altına aldığını yazdık, konuştuk. Dilimiz döndüğünce, imkan buldukça anlatmaya çalıştık.

Fakat tam olarak ne olduğunu, ne getirip ne götüreceğini topluma anlatacak imkanımız olmadı.

Medya onların kontrolündeydi. Her gün 25 kanalda sabah akşam halka yalan söylediler. Yalancı bir cennet vaat ettiler.

Para onlardaydı, dağı taşı afişle donattılar. Kaymakamı, valisi, askeri, polisi, bürokratı… devletin tüm imkanlarını kullanarak ‘Evet’kampanyası yaptılar.

Tehdit ettiler. ‘Hayır’ diyenleri ‘terörist’, ‘vatan haini’ ilan ettiler.

“Evet vermek farzdır” dediler. “Eğer ‘Hayır’ derseniz cehenneme gidersiniz” gibi ipe sapa gelmez sözler sarf ettiler.

Sınırsız maddi imkanları vardı. Devleti kullandılar, dini kullandılar.

İnsanları işsizlikle, açlıkla, ölümle, tehdit ettiler.

“Evet’ çıkmazsa ekonomi bozulur, elinde kalan o son lokma da gider”diyerek, bir lokma ekmek bulduğunda sevinen insanları açlıkla korkuttular…

Ve yüzde 51 gibi kıl payı bir farkla istediklerini elde ettiler. Halkın kararı buysa bize uymaktan başka seçenek kalmıyor.

Kurulan tek adam rejiminin ülkeye bir zararı olacak. ‘Evet’ veren de ‘Hayır’ diyen de maalesef bu zararı çekecek.

YSK’nın son dakika şaibelerinden bağımsız olarak söylüyorum: Bunca tehdide bunca hakarete, bunca baskıya, bunca devlet ve medya imkanına rağmen alınan rakam yüzde 51!

Büyük çoğunluğu milliyetçi ve muhafazakârlardan oluşan bir topluma cenneti vaat ettiler, buna rağmen ikna edebildikleri toplumun ancak yüzde 51’i.

Bu oran, dinin siyaset malzemesi yapılmasının iflasının da göstergesidir aynı zamanda.

Diğer taraftan İstanbul’u kaybettiler, Ankara’yı, İzmir’i, Adana’yı, Diyarbakır’ı, Mersin’i kaybettiler. Bunca baskıya, tehdide, yalana, medyatik bombardımana rağmen yüzde 49 direndi. ‘Hayır’ dedi.

Yüzde 51 ‘Evet’ çıkmış olması her şeyin sonu değil.

Biz demokrasi mücadelesi veriyoruz, iktidar mücadelesi değil. Akşamdan sabaha iktidarı ele geçirmek için yola çıkmadık.

‘Hayır’ çıksaydı bir şey değişmeyecek, sadece ülke için ‘bela’ olarak gördüğümüz bir durumu engellemiş olacaktık.

Gerçek bir demokrasiye ulaşmak için ‘Hayır’ dedik. Herkesin inancını, kimliğini, giyimini, yaşamını teminat altına alan, ortak aklı devrede tutan bir anayasa yapma umudumuzu korumak, bunun zeminini oluşturmak için çabaladık.

Anlaşılan o ki, bütün bunlar için biraz daha uzun soluklu bir mücadele gerekiyor.

Yüzde 55-60 ‘Hayır’ çıksaydı işler daha kolay olabilirdi.

Fakat yüzde 51 ‘Hayır’ çıksaydı ne olurdu? Biraz düşünün.

Ne yazık ki uzmanlar, büyük bir ekonomik krizin hızla yaklaştığını söylüyor. Tüm veriler, ekonominin son derece kırılgan olduğunu gösteriyor.

Fiili tek adam rejimi uygulamalarının ülkede yarattığı büyük tahribat var. Bütün bunların ağır sonuçları olacak.

‘Hayır’ çıksaydı, iktidar, bütün bunların sorumlusu olarak ‘Hayır’diyenleri gösterecekti. Aynen 7 Haziran sonrasına benzer bir durumla karşı karşıya kalacaktık. Döviz artacak “Sorumlusu ‘Hayır’cılar” diyecekti.

İç barış daha da bozulacak “‘Evet’çıksa böyle olmazdı”diyecekti. “İstikrarı ‘Hayır’cılar bozdu, bize engel oldular, hepsi onların yüzünden…” diyecekti.

Ama artık bir bahanesi yok. Artık anayasal olarak da ‘tek adam.’

Yani tek yetkili. Elini tutan da, “Onu öyle yapma” diyecek kimse de yok. Tek yetkili olduğu gibi, aynı zamandan tek sorumlu. En azından, en büyük sorumlu. Yetkiyle birlikte, sorumluluğu da üstüne aldı.

Ne biliyorsa yapacak, uygulayacak. ‘Hayır’ diyenler açısından dün ile yarının bir farkı yok.

Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten tek yetkiliydi. Anayasa zaten askıya alınmıştı. Ülkeyi zaten KHK’larla yönetiyordu.

Yargıda istediğini alıp istediğini atayabiliyordu. Hükümete zaten başkanlık ediyordu.

Bunları, bundan sonra anayasal kılıfla yapacak.

Fakat yüzde 51 çok hassas bir oran. İktidarın rahatça hareket etmesini engelleyecek bir oran.

Yani hem bahaneleri ellerinden gitmiş oldu hem de kontrolsüzce hareket edecekleri kadar bir orana ulaşamadılar.

Halk “Ne istiyorsan al, dilediğini yap, her şey sonsuza dek senin, daima arkandayız…” demedi.

Halk “Eh, gerçekten çok mu istiyorsun başkan olmayı? Madem öyle… hatırını kırmayalım, görelim bakalım ne yapabiliyorsun…” demiş oldu.

Şu bir gerçek ki tüm yetkinin tek bir kişiye verildiği bir ülke uzun süre varlığını sürdüremez. Ekonomisini yürütemez. Dünyada sağlıklı ilişkiler geliştiremez.

Bütün bunların bir faturası olacak. İşte yüzde 51 ‘Evet’, o faturanın ‘Hayır’cılara kesilmesini engelledi. Ve yüzde 49 ‘Hayır’ iktidarın coşmasını engelleyecektir.

Muhalefet, yani demokratlar bu süreçten güçlenerek çıktı. Birlikte hareket etmeyi, demokratik üslubu daha iyi öğrenmiş ve çok büyük siyasi tecrübe kazanmış olarak çıktı.

Birbirimizle konuşmayı, birbirimizin dilinden anlamayı, birbirimizin hassasiyetlerine saygılı olmayı öğrendik.

Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Atatürkçü, sağcı, solcu ülkücü, başı açık, başı kapalı… Her kesimden insan el ele verdik, bir mücadele yürüttük.

Dostluğun tadını aldık. Kaynaşmanın, yardımlaşmanın ne demek olduğunu böyle yaparak neler yapılacağını gördük…

Şimdi top iktidarda. Eğer dedikleri gibi işler yolunda gidecekse ne âlâ. Gitmeyecekse, çok değil birkaç yıl içinde halkın karşısına çıkacaklar. Sebep oldukları tahribatın faturasıyla karşılaşacaklar.

Bize düşen, ‘Hayır’ kampanyası ile başlattığımız mücadeleye devam etmek.

Kimliklerimizi, inançlarımızı, mezheplerimizi, ideolojilerimizi kalbimize gömmek ve toplumun bütün kesimleriyle diyalog kurmak, duygu birliği oluşturmak, ortak değerlerimize vurgu yapmak. Demokrasinin, özgürlüğün, ortak aklın değerini, yaşamımıza katkısını anlatmak.

Burayı herkes için yaşanabilir, saygın bir ülke yapabileceğimize insanları ikna etmek.

Yalancı cennet vaat edenlere karşı, gerçek cennetin eşitlikte, özgürlükte, demokraside olduğunu, bunu kurmak için el ele vermek gerektiğini anlatmak…

Yüzde 49 bize bu gücü sağladı. Bu umudu verdi.

Farkında mısınız, yüzde 40’la iktidar olabilen Erdoğan’ın artık yüzde 51’e ihtiyacı var. Ama önünde devasa sorunlar bulunuyor ve artık tek bir bahanesi yok.

Yüzde 60 ‘Evet’ çıksaydı “Burası da böyle bir ülkeymiş oturalım kaderimize razı olalım” deyip her şeyi boş verebilirdik. Fakat öyle değil.

Ancak tamamen kaybedince değerini anladığımız demokrasi ve özgürlük gibi değerler için mücadele zemini oluşturduk.

Daha yeni başladık.

Henüz yolun başında olmamıza rağmen çok iyi başladık.
Hislerimize tercüman olan harika bir paylaşım olmuş. Tşkr ederim gunnur.
 
Beni niye örnek alsınlar, gerek yok. İyi insanlar onlar da; ama kimse de tahammül kalmamış artık. Toplum patlama noktasında İllina. Ülkenin yarısı kendını ötekileştirilmiş hissedıyor, ve her gün her gün aynı dille. Bu dil ülkeyi felakete sürüklüyor , toplumun ortak paydada birleştiği bir değer kalmadı artık. Bu referandum bunun tuz biberi oldu.

ben şurada iki cümle yazarken yazıp yazıp siliyorsam yazdığımı okuyan bazı arkadaşlarım bana mesaj atıp yazma vs diyorsa acaba şikayet mi edilirim diye korkuyorsam evet veren biri bana üsluptan bahsedemez neden bahsedemeyeceğini de anlattım önceki mesajlarım da.

sonra bunu aşağılamak olarak algılıyorlar.değil kardeşim değil,bu artık bıkkınlık.
 
Back