Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız. Mercedes kullanmak yerine tosbaya binmek gibi... Websiteleri düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz. Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
sus dedin,
konusma..
bu sevdayi anlatma...
sustum!
ikimize ait son resmi,
kilitledim yüregime..
kapattim acilarimi
en derinlere..
sen
ne dersen o .
hic degismedi..
iki kislikti ask..
simdi ,
tek kisilik
umutsuzluk....
orta yerinde duruyorum hayatin,
özlem nehirleri gecmekte icimden..
köpük köpük sevdam..
zaman hasin,
zaman acimasiz..
ben icinde, kapildim gidiyorum.....
gözlerin degiyor her bir yamacima,
acilar sancilar derken..
sevdam tutuyor ellerimden,
beni birakmiyor..
yasiyorum..
git istersen... sen gidersen bir pencere kapanir ruhumda günese dogru, karanliklar kaplar sol yanimi.. sevda cicegim solar,büker boynunu kal demek ister icimdeki ses /susarim diyemem.. tutuklanir icimde tüm senli cümleler.. gögün lacivertinden bahseder ya siirler bana karanlik olur hayat, yirmi dört saat sürer geceler--
git istersen.. hic birsey demem benden gidisine.. alem biliyor ,yüregim biliyor, gözlerimden okudun cümlelerimi; sevdam sana mahkum ve ebedi git istersen. al götür ,sende ki beni/ ez , yok et, ne istersen ona yap hic birsey beni daha fazla üzmez.. sadece .. sadece,resmi kalsin gidisinin bendeki camurdan ayak izlerinde...
Kaç yönedir yüzüm - ölüme,hayata ve içimedir yolculuğum Kaç ömre sığar acılar Kaç kişiliktir isyan - hep susmayı öğrettiler ya bize Kaç kez acıtır sözler Ve kaç ölümdür kelimeler
Tanrı bile hergün başka bir maviye boyarken gökyüzünü Ne demek hep gece mavisi dünya gözlerimde
git /me kal öyle,gözlerin geceme girsin.. derinlemesine sıraya dizelim yıldızları gökyüzümüzde hepsini çağıralım bilmediğimiz en uyduruk isimlerle türkü söylesin göz bebeklerin en solundan yüreğinin,en kösesinden biraz mahçup,biraz cesur aşktan konuşalım.. dokun/sen benim için/de sen olan kelimelerime"
Tanrı bile hergün yeniden çizerken günesin resmini ne demek hep karanlık, yokluğun gözlerimde
Kaç çeşit silah donanmalıyım gardımı almak için hayata ve kaç kurşun sıkmalı aşka kaç ağıt dokunmalı dudaklarıma senden sonra...
Bir hazan mevsimi gülüş döküntüsü
Kapıma bırakılmış
Ölü yaprak süprüntüsü bir yığın anı
Oysa göçmen kuşlarına emanet vermiştim ben
Ellerimde kalan son sevdayı
Rüzgarın saçlarına takıp getirdiği bir buluttun
İçinde alev söndürülmüş
Toprağına kavuşma meramında
Mevsim beklentisi bir avuç yağmurunda
uzadıkça zaman ,
eskidikçe resimler
Taş duvarlar arasına gizlendi
umutlar
Genişledi dünya gözbebeklerimde
ağırlaştıkça
Yüküm
yalnızlık oldu
gül kurusu sayfalarda eridi hayalin
---
Saatlerin kovalamadığı düşler
Yarına yüklenmemiş
Dünden çalınmamış
Resimler olmayacaktı ceplerimde
Eylül yortusu yaprakların üzerine dökülmeyecekti
Meçhul bir aksam kızılı aşk
Seni doyasıya
Sevecektim gözlerimle..
iki mevsim nedir ki bir ömür de bir ilk bir de son olsa yazgısında ortasında hep yaz, hep alev kenarlarında ayaza vurgun kışlar...
acının güneşinde ağarmakta duygular hayalim de ne varsa.. beldesi öksüz çocukluğuma v/atan bir yürek için de kalan ne varsa uçurumdan atılmış izbe kalıntılar...
bir sürü yalandan bozma ölü mevsim düzmeceleri hikayemdir artık seni bitirdiğim kendi bitişime asılı kömür gözlerine karanlığın resmini astığım kasım cicekleri solgunluğunda kokusu s/on bahar döküntüleri ayak altına serili gazelden sözcük süprüntülerinde (sen…
düş gezintilerinde elinden tuttuğum hayal/sin simdi bir şömine içinde alev alev yanmakta kadın sureti ve sen izlenmektesin garp cephesinden zırhı aşk yüreği aşk, prangalar dar geliyor doldukça gözlerine özlemin katreden birikme ateşi…
„simdi senin kentine yağmur yağıyor koca bir şehir ağlıyorsa benimle“ külü mü kalır yoksa izleri mi yıkanır senden kalan son deminde ecel artığı acıların yürekte