Amasya Örf ve Adetleri

Elif

Onur Üyesi
Pro Üye
12 Temmuz 2006
35.047
30.494
61
Düğün Adetleri
Yörede evlenme yaşı yirmili yaş civarıdır. Genellikle tek eşliliğin tercih edildiği yörede, akrabalarla evlendirme isteği ön plandadır. Mirasın bölünmemesi amaçlandığından alınacak gelinin veya damadın aynı kültürden, tanıdık bir yerden olması da etkendir.
Bir genç evlenme isteğini ailesine hissettirebilmek için, babasının ayakkabısının birisini ters çevirir,
Düğün Adetleri
Yörede evlenme yaşı yirmili yaş civarıdır. Genellikle tek eşliliğin tercih edildiği yörede, akrabalarla evlendirme isteği ön plandadır. Mirasın bölünmemesi amaçlandığından alınacak gelinin veya damadın aynı kültürden, tanıdık bir yerden olması da etkendir.
Bir genç evlenme isteğini ailesine hissettirebilmek için, babasının ayakkabısının birisini ters çevirir, bazen de ayakkabıyı kapı eşiğine çivi ile çakar veya baba yanında iken ayakkabısını ters giyer (sağ ayakkabı sola, sol da ayakkabı sağa). Bu; ‘beni evlendirin’ anlamına gelir.
Genç kızlar, evlenme isteklerini bazen davranışlarındaki canlılıkla, bazen de aile fertleriyle geçimsizlik olarak dışa vururlar.
Evlenemeyen kızların kısmetlerinin bağlı olduğuna inanılır ve açılması için evliyalara gidilip dua edilir, Cuma günleri selâ vakti kilit açılır. (bahtım böyle açılsın diye).
Evlenecek çağa gelmiş erkek için, düşünülen kızın evine gidilir. Öncelikle kızdan su istenir, bardağın ve halıların temizliğine, evin düzenine bakılır. İzlenim olumlu ve gençler de birbirini beğenmişse birkaç gün sonra dünür gidilir ve buna ‘dünür düşme’ denir.
Erkek tarafının aile büyükleri, oğullarına almayı düşündükleri kız evine giderler. Yapılan sohbet içerisinde en yaşlı kişi konuya girer ve ‘Allah’ın emri Peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz’, kız evi de ‘kısmetse olur’ derler. Ancak, kız hemen verilmez, birkaç kez gidilir.
Kız evi, kızı vermeye niyetliyse, erkek tarafını araştırıp soruşturduktan sonra, uygun görülmüşse, gelmeleri için haber gönderir.
Söz Kesme
Kız evinin davetinden sonra, erkek tarafı aile büyükleri, bir araya gelerek kız evine giderler. Bu toplantıda gelin ve damada ‘söz yüzükleri’ takılır. Nişan, düğün tarihleri, kız evinin istekleri konuşulur ve karara bağlanır. Söz kesildikten sonra, gelin ve damat adayı tarafından orada bulunanların elleri öpülür, dualar okunur. Bütün işlerin tatlılıkla gitmesi için şerbet içilir veya lokum yenir.
Eksik Görme
Gelin adayı, annesiyle birlikte, erkek evince, alış-verişe götürülür. Takı ve eşyalar yanında, nişan kıyafeti ve düğün için gelinlik, ayrıca kız tarafının yakınlarına da hediyelik gömlek, elbiselik, çorap vs. alınır. Buna ‘eksik görme’ denir.
Nişan
Genellikle hafta sonları kız evinde yapılır. Nişana davet için, erkek evinden birisi çıkar ve davet ettiği her eve bir şeker veya davetiye verir. Daveti yapan kişiye ‘okuyucu’ denir.
Kız evinde, gelenlere yemekler verilir, getirilen hediyeler, sesi gür biri tarafından bağırılarak çevreye duyurulup orta bir yerde oturan gelinin başında çevrilir (töre çevrilmesi), takılar takılır.
Nişanlılık süresinde, dini bayram olursa kız evine kurbanlık ve hediyeler gönderilir.
Düğün
Erkek evinde, davul-zurna ekibi cuma gününden itibaren çalmaya başlar, düğün evinin belli olması için bayrak dikilir, düğün kahyası, yiğitbaşı tespit edilir. Gelin ve damat adayları tarafından sağdıç (gelin ve damadın düğün boyunca her işini takip eden tecrübeli bir kişi) seçilir. Gelen misafirlere yemek ikram edilir. Buna danışık yedirme denir.
Cumartesi günü, köyde ise geniş bir mekan, şehirde ise düğün salonunda kız ve erkek tarafları bir araya gelir. Müzik eşliğinde eğlenilir, davetlilere ikramlar yapılır. Düğün, gelin ve damada takı takılması ile son bulur. Bütün masrafları erkek evi karşılar.
Kına Gecesi
Cumartesi akşamı kız evinde kına gecesi yapılır. Kızın annesi tarafından karılan kına, bir tepsi ortasına konulup etrafına mumlar dikilir. Bulunulan mekanın orta kısmına oturan geline kına seti giydirildikten sonra kına türküleri ve ilahilerle gelin ağlatılır. Avucuna altın konularak geline kına yakılır.
Davul zurna eşliğinde damatla birlikte kız evine kına almaya gelinir. Karılmış olarak hazır duran kına, etrafında mumlar, çerez, havlu, mendil konulan tepsi içerisinde damadın sağdıcına satılır. Kına alındıktan sonra (köy ise kız evinden bir de tavuk alınarak) oynaya oynaya erkek evine dönülür.
Damat Kınası
Damada kına yakılırken; sağdıç parmağını kınaya banarak elini yukarı kaldırır, bir iki üç diye saydıktan sonra bekar gençler kınalı parmağa ulaşmaya çalışırlar. Kim önce kınayı almışsa ilk onun evleneceğine inanılır. Kalan kına damadın arkadaşlarına dağıtılır (darısı bekarların başına olsun diye).
Kına gecesinde gelinin ve damadın yanında arkadaşları kalır, bu gecede gelinin ayakkabısının altına bekar kızların isimleri yazılır, kimin ismi silinirse onun evleneceğine inanılır.
Gelin Alma
Pazar günü, gelin getirmek üzere gelin arabası süslenir. Akraba, arkadaş, komşu, ve ahbaplara ait araçlardan oluşan konvoyla, gelin evine hareket edilir. Kız evince, gelen araçlara yemeni, şifon, havlu gibi hediyelik takılır.
Gelin alıcılardan, genç kızlar bahşiş almak için kapıyı açmazlar ve gelin sandığının üstüne de otururlar. Düğün kahyasınca bahşişler verilir, kapılar açılıp gelinin çeyizi taşınır. Gelin çeyizi yüklenirken alınan "müjde yastığı" damat evine getirilip (gelin geliyor anlamındadır) evde bekleyen kaynanaya bahşiş karşılığı verilir.
Gelinin beline, erkek kardeşi kırmızı ‘kardeş kuşağı’ nı bağlar. Gelin, yakınları ile vedalaştıktan sonra babası tarafından gelin alıcılara teslim edilip dualar okunur.
Gelin gezdirilerek damadın evine getirilir. Kaynata, bahşiş vermeden gelin arabadan inmez. Gelin eve girmeden, damat yüksek bir yerden gelinin üzerine çerez ve bozuk para serper veya kaynana içinde bozuk para bulunan bir çömleği kırar (kötü huylardan kurtulsun, bolluk olsun diye). Gelin; kuzu postuna bastırılır (kuzu gibi olması için). Eline verilen yağı, kapı eşiğine sürer (yağ gibi eriyip evine ısınsın diye). Üzerine basıp geçmesi için ayağının altına demir leğen konulur (demir gibi sağlam olsun diye).
Gelin içeriye girdikten sonra, kendi çeyiz sandığının üstüne kıbleye doğru oturtulur, kucağına erkek çocuk verilir. Gelin, kaynanaya, görümcelere ve orada bulunanlara şeker verir (tatlı dilli olalım diye). Çevreden gelin görmeye gelinir.
Asker Uğurlama
Askere gidecek gençleri; haftalar öncesi akraba, komşu ve ahbaplar sırayla yemeğe davet eder, harçlık, giyecek gibi hediyeler verirler. Gençler askere gidecekleri gün bütün yakınları tarafından davul – zurna eşliğinde halaylarla, dualarla uğurlanır.
Sünnet Düğünü
Sünnet düğünleri genellikle hafta sonları yapılır. Sünnet olacak çocuk hamama götürülür. Sünnet elbisesi giydirilir. Gelen davetlilerle birlikte araç konvoyu oluşturulur, sünnet olacak çocuğa ve arkadaşlarına çevre gezisi yaptırıldıktan sonra eve getirilerek sünneti yapılır. Gelen davetliler, çocuğu ziyaret ederek hediyelerini verirler. Yemekler ikram edilir, sazlı sözlü eğlenceler yapılır. Ayrıca mevlit okutarak sünnet yapanlar da vardır.
Yöresel Halk Oyunları

Genellikle düğünlerde, kına gecelerinde, özel gecelerde ve askere giden geçler uğurlanırken oynanmaktadır.
Yelleme
Bu oyun daha çok askere giden gençler tarafından oynanır. Özünde yiğitlik duygusu taşımaktadır.
Mahir Çavuş
Mahir Çavuş, Amasya’nın Göynücek İlçesi’nde yaşamış olan bir yiğittir. İlçenin bir köyünde yaşayan bir kıza sevdalıdır. Onların sevgisine ithaf edilen bu oyun, yöre halkı tarafından halen oynanmakta, benimsenip sevilmektedir.
Sim Sim
Ateş etrafında dönülerek, bir el arkada, diğeri havaya kaldırılarak davul-zurna eşliğinde oynanır. Diğer oyuncu kendini göstermeden ortada oynayan kişiye vurarak kovmak amacıyla, nara atarak hızlı bir şekilde oyuna girer ve gösterisini yapar. Burada önemli olan, oyuncunun hareketlerinin çabukluğu ve oyunundaki estetiktir. Ayrıca, anlaşan iki oyuncu karşılıklı gösteri yaparlar.
 
Ben amasyalıyım eşim erzurumlu biz adetleri uygulayamadık pek fazla hatta hiç uygulanmadı gibi.farklı kültür olduğu için onlarda siz uygularsanız bizde uygularız bizim adetlerimiz çok ağır demişlerdi,tatsızlıklar olmuştu..o yüzden kaldı..ne şamın şekeri ne arabın yüzü kendi yörenden huyunu suyunu kültürünü bilmediğin biri olunca adetler problem oluyor.
 
AMASYA ŞİVESİ

Alengirli : çarpraşık , karışık
Amanheri : aman be , anlamında
Ağız : Defe - Kere
Aha : İşte ,şaşma ,hayret ve teaccüp etme
Akbakla : kuru fasulye
Aze : organ , vücut
Ahana : burada
Ağrıklı : hastalıklı
Ağrınmak : incinmek
Aha anağan babağan : hayret ,şaşma
Böcük : böcek
Badal : merdiven
Bağraç : bakraç su kovası
Bannak : parmak
Bucaklık : raf ,terek
Böğür : gövdenin yan tarafı
Bizağal : biraz önce
Bisokum : çok küçük
Bidıkım : küçük lokma
Bicimcik : çok az
Bişibaba : yağda kızarmış hamur
Belemek : sarmak
Bi gayde ki : bir tutum ki , davranış ki
Gaydeli : tutum ve davranışı farklı olan
Bıldır : geçen sene
Barimiye : hiç olmazsa
Bırak heri : yapma bırak sende
Bidane : bir tane
Bun : sıkıntı
Cücük : civciv
Cırcır : fermuar
Cimcik : eti sertçe sıkma ( eylemine verilen isim )
Cof coflu : her hali ile fevkalade
Çatal çorba : hamur ve mercimekli çorba
Çıkı : bohça
Çaynik : çaydanlık
Çimmek : yıkanmak
Çalkama : ayran
Çaput : bez
Cin arabası : bisiklet
Çene : köşe başı(SOKAK BAŞI)
Çerez : leblebi
Çıt : anahtar ( Çıtlı kapılar için)
Çıt çıt : patlamış mısır
Çiğit : meyva çekirdeği
Çömelmek : eğilmek
Döşşek : yer yatağı
Dayak : destek ,payanda
Değer mi ? : eder mi ?
Dıkım : lokma
Dürme : katlama
Dönderme : mayasız hamur kızarması
Demin : az önce
Deydaha : işte , orda
Dibek : taştan havan
Düş : rüya
Dinelme : ayakta durma
Dikelme : ayakta durma
Dene : tane ( Bidene : bir tane )
Dutak : tutaç
Dekmük : tekme
Denmiki : der misin
Dombalak : takla atmak
Dingil Dombalak: ters takla
Dümbelek : darbuka
Esbap : çamaşır
Eccük : az , biraz
Ellağam : zannederim , öyledir , zahir
Enek : bilye , misket, bölünmüş kısım
Ezme : marmelat
Essah : gerçek
Emme : ama
Emmi : amca
Ellehem, ellağam : galiba
Ezücük - Etcük : az
Ele : değilmi
Eserük : gelgit akıllı
Esük : eksik
Esük etek : kimsesiz yetim kız
Emi ? : tamam mı?
Eşelek : meyvelerin yendikten sonraki işe yaramaz kısmı
Evmek : acele etmek
Eyi : iyi
Eze : gövde , vücut
Essah : doğru
Ferağımak : iyileşmek
Gubat : kaba
Gaydeli : süslü nazlı
Gavi : sağlam
Göresi gelmek : özlemek
Göresimek : görmeyi arzu etmek
Gıdık : çene
Gulaklı : iki saplı bakır kap
Güğüm : su kabı
Gasnak : elek
Gavım : akraba , hısım
Gı : bayanlara kullanılan bir hitap
Gınnap : kendir ipi
Gıyak : güzel , torpil geçme
Gidişmek : kaşınma
Helke : kova
Hazitmek : sevmek
Hüşkü : çöp
Hüşkülük : çöplük
Hedik : kaynatılmış buğday
Heri : aman canım sende
Hemi : öyle değil mi
Hapaz : avuç dolusu
Hele : yaptığına bak
Helle çorbası : un çorbası
Hüdüklenmek : huylanma , tedirgin olma
Irgalamak : sallamak , silkelemek
İlağen : leğen
Irılık : aralık , boşluk
İbik : bir şeyin kenarı
İşleme : oya , örgü örme
İşlik : pamuklu gömlek
Kelem : lahana
Keşkek : mahalli bir yemek
Kocabaş : şeker pancarı
Keşik : sıra
Katık : yağsız yoğurt
Kos kos : kızarak uzaklaşmak
Odura : Lades
Şilepe ;Meyva yedikten sonra elde kalan pislik
Tuyma :Bir seyi ezberinden yapmak. -Bu garanlıgda tuymuna gidiyon valla
Pinlik : Kümes
Tokaç: çamaşır yıkarken kullanılan, odundan yapılan bir sey. çamaşırı tokacı üstüne vurarak yıkarsın.
Esbap taşı: tokacla camaşır yıkarken, çamaşırın altına koyulan taş.
Küskü: önceden ağır esalari taşımaya yarayan, genelde 2 metre uzunluğunda olan bir odun!!
Zeklenmek: birinin taklidini yapmak, yaptığını tekrarlamak
Ağu: Zehir
Dangıdan: Aniden
Galuk: Evde kalmış ve yaşı geçmiş kız
Garamak: Kötülemek, karalamak
Gulaklı: İki saplı bakır yemek kabı
Kemre: Hayvan gübresi
Makat: Sedir
Modurdanmak: Kendi kendine söylenmek
Öllüğün körü: Elinin körü (kızma ifadesidir)
Öllük: Elenmiş killi toprak (kundaktaki çocukların altına ısıtılarak konurdu eskiden)
Pahla: Fasulye
Peşkür: Havlu
Seğirtmek: Koşmak
Sokranmak: Söylenmek
Somak: Mısır koçanı
Şallak: Çıplak
Tumman: Pantolon, uzun paçalı külot
Zımzık: Yumruk
Biyol : Bir kere, Bir defa, Birkez
yüğürt : Hızlı yürü, koş
Ağartu: Süt Ürünleri
Evvela : ilk önce
Tuymuna; EzbereAfur : Ahır
AğaImiş : Eğilmiş
Avar : Salatalık
Bandik : Şalvar
Bedel : Merdiven
Barama : İpek Böceği kozası
Cimin : Küçük sinek
Çağ : Çocuk
Delme : Cepken
Dıldıbız : Fakir
Ebe kulağı : Salyangoz
Ellek : İşinin ehli olan
Eselük : Gelgit akıl
Fağrimek : İhtiyarlamak
Fodula : Somun Ekmek
Gadaşım : Kardeşim
Gındak : Bilye
Heri : Herif, yahu, boşver
Hörpüm : Bir yudum
Hapaz : Avuç dolusu
Irışgan: Nispet etmek
İlam : Hayret
İlistir : Süzgeçli kap
İşgefe : Yufka ekmek
Kekitmek : Atlamak, aldanmak
Küflek : Hareketsiz, tembel kimse
Mamir : İyi olmak
Mangaş : Cımbız
Nönnük : Çocukları korkutmak için söylenir
Öncek : Önlük
Ötöğön : Geçmiş gün, geçen gün,
Öğendere : Ucu çivili uzun sopa
Parpu : Azar
Pehli : Patlıcan yemeği
Pirpirim : Semizotu
Sorutmak : Ayakta durmak
Şilepe : Yapış yapış
Şibermek : Şımarmak
Şallak : Çıplak, yoksul
Tavatır : Çok iyi
Tağar : Ağzı geniş su küpü
Teccal : Açık göz,zeki ve yaramaz kız çocuğu
Topuklu : İçinden pazarlıklı
Unutma Beni : Ekmek, pekmez ve cevizle yapılan bir tatlı
Yağarnı : Omuz veya sırt
Yeğnicek : Tezcanlı
Yiti : Sert, acı
Yüğürtmeç : Kısır hayvan
Zartalak : İri, patavatsız
Zarzalak : Leylak çiçeği
Zımzık : Yumruk
Zarilemek : İnlemek, yalvarmak
Zeklenmek : Alaylı taklit etmek
 
YÖRESEL YEMEKLERİ

Amasya, tarihsel yaşamı nedeniyle köklü bir kültür birikimine, ekolojik yapısı itibari ile zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Bu zenginlikler mutfak kültürüne de yansımıştır.

Her yörenin kendine özgü yemekleri vardır. Bazı yemekler ise diğer yörelerde de bilinmesine rağmen yöremizde değişiklik arz eder. İlimiz yöresel yemeklerinin başlıcaları:

Çorbalar

Çatal Çorba, Sakala Çarpan, Toyga Çorbası, Cilbir, Helle Çorbası, Kesme İbik Çorbası, Yarma Çorbası.

Etli Yemekler

Bakla Dolması, Etli Bamya, Keşkek, Ciğer Sarması, Göbek Dolması, Madımak, Mıhlama, Mumbar-İşkembe, Pastırmalı Pancar, Patlıcan Pehli, Pastırma Gağallemesi, Pirpirim, Sirkeli Ciğer ve Sulu Köfte.

Tatlılar

Dene Hasudası, Kuymak, Yuka tatlısı, Ayva Gallesi, Elma Tatlısı, Fırın Sütlüç, Gelin Parmağı, Gömlek Kadayıfı, Kalbur Tatlısı, Höşmerim, Peluza (Hasuda), Şeker Böreği, Unutma Beni, Vişneli Ekmek ve Zerdali Gallasi.

Hamur İşleri

Amasya Çöreği, Yağlı-Katmer, Kabak Kabuklu Pilav, Bişi, Cırıkta-Cızlak_Akıtma, Döndürme, Ekmek Aşı (Papara), Eli Böğründe, Haşaşlı Çörek, Haşaşlı-Cevizli Puaça, Hengel (Kıymasız Mantı, Kaypak, Mayalı, Patlıcanlı Pilav, Sini Su Böreği, Tepsi Böreği, Yakasal Böreği ve Yanuç.
 
AMASYA’DA RAMAZAN ADETLERİ

Amasya’da¸ geçmişi yaklaşık 150 yıl öncesine dayanan müzikle iftar açma geleneği ile kent sakinleri belediye bandosunun çaldığı yılın popüler parçaları eşliğinde iftar yapıyor¸ sahura kalkıyorlar.
Zamanın Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa’nın 1860’lı yıllarda bir ramazan günü Amasya Kalesi’nden davul zurna çaldırmasıyla başladığı bilinen geleneği bugün belediye bandosu verdiği konserlerle sürdürüyor.
Kente hakim en yüksek yer olan Harşena Dağı’ndaki Amasya Kalesi’nde iftardan yaklaşık bir saat önce başlayan konserlerde¸ yılın popüler şarkıları ile Amasyalıları iftara hazırlayan bando¸ konserlerini sahurda da sürdürüyor.
Genellikle yöreye özgü türkülerin icra edildiği konserlerde¸ zaman zaman istekler doğrultusunda yılın popüler parçalarına da yer veriliyor. Bando¸ ramazan ayında seslendireceği parçaların provalarına ise ramazan öncesinde başlıyor.
 
X