• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Aile İçi Şiddete Son

Aile içi şiddet, ailenin bir üyesinin ailenin diğer üyelerine karşı gösterdiği her türlü saldırgan davranıştır. Aile içi şiddet yalnız kaba kuvvet kullanılmasını ifade eden bir kavram değildir. Kişiyi isteği dışında belli bir biçimde davranmaya zorlayan her türlü tutum ve davranış aile içi şiddet içinde değerlendirilmelidir. Sanıldığından çok daha yaygın olan aile içi şiddet, insanların ruh sağlığını olumsuz etkileyen bir etmendir. Çocukluk yıllarında şiddete maruz kalan çocuklar erişkin yaşamlarında bir çok ruhsal sorun yaşamaktadırlar.
 
20 yaşındaki genç kız 'Uyandığımda babamı yanımda görüyorum" dedi. Savcılığa giderek öz babası hakkında suç duyurusunda bulundu.




Kandıra Çakırcıali Köyü Muhtarı Muhterem Baldan kızını taciz ettiği gerekçesiyle gözaltına alındı. Kandıra Lisesi'nde eğitim gören N.B. (20) annesiyle birlikte anneannesinde kalıyordu. Baba Baldan, önceki gece kızını ve eşini köye götürmek istedi. Ne olduysa bundan sonra oldu. N.B. öz babasının tacizine uğradığı gerekçesiyle eve gitmek istemediğini söyledi. Bunun üzerine anne-kız savcılığa giderek baba Muhterem Buldan hakkında suç duyurusunda bulundu.

ŞOK İFADELER...
Karakolda anne ve kızın verdiği ifadeler, herkesi şoke etti. Anne N.B., baba Buldan'ın uzun zamandan beri öz kızını taciz ettiğini iddia etti. Annesinin ifadesini doğrulayan N.B. ise "Evimizde her uyandığımda babamı yanımda görüyorum" diye konuştu.



TAKVİM
 
malesefki bu duruma magdur kalan cok kadinlarimiz cocuklarimiz evlatlarimiz var allahim sen koru o insanlari
canim bu konuyada degindigin icin cok cok tsklera.s.iyilik melegim:nazar:
 
sardunyacım bu konuya deyindin için çok teşekkür ederim sana
malesef bizim ülkemizde dail olmak üzere dünyada bu durum çok ve artık biz kadınlar el ele verip sessizliğimizi bozmalıyız lütfen şiddet gördüğümüzde gerekli yerlere müracat edelim artık korkmayalım kimseden tekrar saol bitanem Şeniz
 
cocuk7fbeh4vj4pb7vj4.jpg

17389063df0.jpg

vallahi de billahide söyleyecek söz bulamıyorum.
 
Son düzenleme:
FIKRALARDA bile yoktur, yarim hamile olmak. Ama hayatta var.
Bu devirde kadin olmak, yari hamile olmak gibi bir sey. Ayni anda hem hamile olmak, hem olmamak, hem de olmak-olmamak gibi yani...
Hem seksi ve erkeksi savasci Zeyna, hem de giyinip suslenip Ken'i bekleyen Barbie Bebek olmak.
Hem erkeklerle, ayni okullarda esit sartlarda okumak. Hatta daha iyi olmak. Hem de ise girebilmek icin patronlara 30'una kadar evlenmeme, cocuk yapmama sozu vermek. Her sabah cocuklarinin anasi,sevdiginin kadini olarak uyanmak. Tum disi icgudulerinle aynada hos birini gorene kadar cabalamak. Ve ardindan ekmegin pesine dusmek.
Erkek gibi calismak. Isinde mantikli.Disarda duygusal olmak.
Isinde atik, yirtici, tuttugunu koparan.
Evinde narin, hassas, sefkatli olmak.
Guzellik bir yere kadar deyip.
O bir yere bir turlu varamamak. Hic bitmeyen guzel, bakimli, ince, genc kalabilme cabalari vermek. Kozmetiklere,estetik mudahalelere servet yatirmak. Nice okullar, universiteler okumak.
Masterlar, doktoralar yapmak. Ama hayatin anlamini ille de bir erkekte bulmak. Hem saygideger es, muhtesem ev sahibi,basarili is kadini. Hem de orospu olmak. Cok ciddi toplantilar, buyuk pazarliklar yapmak.
Bunlari yaparken giydigin ciddi pantolon takimlarin altina seksi jartiyer giymeyi unutmamak. Ah seni becermek icin ne taklalar atan bu adamlarin, senin namusunu korumak icin seferber olup kurallar koymasina gulmek.
Bu devirde kadin olmak. Ardi ardina degisimler gecirmek. Bitmek tukenmek bilmeyen sizofreniler yasamak.
Bu devirde kadin olmak. Dedim ya.. Yari hamile olmak gibi birsey.
Ayni anda hem hamile olmak, hem olmamak, hem de olmak-olmamak gibi....


Can Dündar

guzel bi konu acmisin canim,tesekkur ederim sana,,,,
 
sonuna kadar destekliyorum sana çok teşekkür ederim duyarlılıgndan dolayı...a.s.
 
51.jpg



Aile içi şiddette çocuklar

Çocukluk döneminde fiziksel şiddet gören erişkinlerde ruhsal rahatsızlıkların yanı sıra başka rahatsızlıklarda görülüyor.


Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Didem Öztop, çocukluk döneminde fiziksel şiddet gören erişkinlerde, ruhsal rahatsızlıkların yanı sıra, kalp, karaciğer ve romatizmal hastalıklar ile alerji ve psikiyatrik ilaç kullanımıyla daha sık karşılaşıldığını söyledi.


Depresyonda olan çocuk
Öztop, ''şiddetli karın ağrısı'' şikayetiyle cerrahi müdahalede bulunulan bir kız çocuğunun aslında aile içi şiddet nedeniyle depresyonda olduğunun belirlendiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: ''12 yaşındaki bu kız çocuğu şiddetli karın ağrısı şikayetiyle uzun bir süre genel cerrahi servisinde yattı. Daha sonra cerrahi müdahale yapıldı, ama karın ağrısını açıklayacak bir şey bulunamadı. Ardından çocuk psikiyatrisine gönderildi. Değerlendirme sürecinde babanın alkol kullandığı ve anneye şiddet uyguladığı ortaya çıktı. Çocuk, bu şiddete şahit oluyor. Çocuğun, anne şiddet gördüğünde onu koruması, sakinleştirmesi, rahatlatması gerekiyordu. Depresyon tanısıyla anne ve kızı uzun süre takip edildi. Baba da başlangıçta gelmesine rağmen daha sonraki süreçte görüşmelere katılmadı. Bu vakayı yaklaşık 3 yıl takip ettik.''

Fiziksel şiddetin olduğu, çocuğun duygusal ihtiyaçlarının karşılanamadığı durumlarda da ''duygusal istismarın'' ortaya çıktığını dile getiren Öztop, ''Çocuğun üzüntüsü, sevinci, korkusu, endişesi yetişkinler tarafından fark edilemiyor. Evdeki mutsuzluk nedeniyle temel ihtiyaçları karşılanamıyor, okul durumu takip edilemiyor, fiziksel istismara ihmal ve duygusal istismar da eşlik etmiş oluyor'' dedi.

FıZıKSEL ŞıDDETıN ETKıLERı
Yrd. Doç. Dr. Didem Öztop, çocukların da fiziksel şiddete, duygusal, bilişsel, davranışsal, toplumsal ve fiziksel tepkiler verdiğini belirtti. Öztop, fiziksel şiddetin, çocuklarda suçluluk duygusu ve ebeveyne karşı duygularda karışıklığa sebep olduğunu anlattı. Şiddet gören çocuğun, sevgi ve nefreti aynı anda yaşadığını dile getiren Öztop şöyle devam etti:

''Bununla beraber terk edilmekten, duygularını ifade edememekten, en önemlisi de fiziksel olarak zarar görmekten, yaralanmaktan korkuyor. Bu tip duygular kızgınlık duymasına, evde olan bitenlerden utanmasına, kendisini çaresiz ve güçsüz hissetmesine, ardından da bir ruhsal bozukluk olan depresyonun eklenmesine neden oluyor. Kendi davranışları nedeniyle başkalarını suçlama, düşük benlik algısı, istediklerini ve ihtiyaçlarını belirtememe, başkalarına güvenememe ve bunun sonucunda derin ilişkiler geliştirememe ve sosyalleşememe, rollerle ilgili katı yargılara sahip olma ve cinsiyetçi bir bakış açısı geliştirme ortaya çıkmakta.''

''SOMATıK YAKINMA''
Öztop, hekim, öğretmen ve ailelerin en çok karşılaştıkları şeyin aşırı hırçın, isyankar, saldırgan ya da içine kapanık, pasif, okulda başarısız, okula gitmeyi reddeden ya da tam tersi başarı için aşırı gayret gösteren çocuklar olduğuna dikkati çekti. Didem Öztop, bu çocuklarda ''somatik yakınma'' olarak tarif edilen ağrı şikayetleri, parmak emme, altını ıslatma gibi davranış sorunları, intihar amaçlı olmayan, kendi vücuduna zarar verme vakalarının sık görüldüğünü anlattı. Fiziksel şiddet gören çocuklarda, erişkin dönemde alkol ve madde kullanım oranının arttığına dikkati çeken Öztop, ''Bu çocuklarda ruhsal hastalıkların yanı sıra, kalp, karaciğer ve romatizmal hastalıklar ile alerji ve psikiyatrik ilaç kullanımı daha sık karşımıza çıkmaktadır. ıntihar düşünceleri ve davranışları ile depresyon da daha sık görülmektedir'' dedi.

ŞıDDETı ÖNLEME YÖNTEMLERı
Fiziksel şiddeti önleme yöntemlerinin, ''toplumu bilgilendirme, risk gruplarını destekleme ve etkilenenlere müdahale ile olayın yenilenmesini önleme'' olduğunu vurgulayarak ''Ne yaparsa yapsın hiçbir çocuk dövülmeyi ya da istismar edilmeyi hak etmiyor'' diyen Öztop, şunları kaydetti: ''Çocuğun bu tür davranıştan öğreneceği tek şey, bunun bir sorun çözme yolu olduğudur. Peki ne yapabiliriz? Şiddete yol açan kişileri ya da olayları yok etmemiz, değiştirmemiz de mümkün değil. Aile içinde şiddeti önleyebiliriz, ama çocukların okulda, televizyonda, toplumda karşılaştığı şiddeti, anne babanın engellemesi çok zor. Bu nedenle çocuklara böyle durumlar karşısında göstereceği içsel ve dışsal tepkileri nasıl kontrol edeceğini ve nasıl yapıcı bir şekilde yöneteceğini öğretebiliriz.''

Saldırgan davranışların bazen çocuk için ''istediği şeyi elde etme aracı'' olduğunu vurgulayan Öztop ''Bunu çocuğa biz öğretebiliyoruz. Çocuk, kardeşine vurduğu zaman, kardeşine karşı çıktığı, saldırgan davranışlar sergilediğinde istekleri yapılıyorsa ödüllendirilmiş oluyor. Saldırgan davranışın istenmeyen bir davranış olduğunu hemen göstermek gerekiyor, ama tabii ki dayakla değil sakin davranmak ve anormal duygusal tepkiler vermemek, saldırgan davranışlarla istediğini elde edemeyeceğini göstermek gerekiyor'' dedi.

Çocuklara kendileri gibi düşünmeyenlerle kavga etmeme, farklılıkları kabul etme ve sorunları karşısındaki kişinin bakış açısından görmenin öğretilmesi gerektiğini ifade eden Öztop, ''Sorumluluk vermek, başarma duygusunu yaşatmak ve sosyal faaliyetler, çocuğu şiddetten uzak tutacak en önemli şeylerden bazılarıdır'' diye konuştu.


200932273949HWDWVOLZPAETNTW.jpg
 
Son düzenleme:
Ekonomik sıkıntı, kadına şiddeti artırdı


Aydın'ın Söke ilçesinde faaliyet gösteren Söke Korunmaya Muhtaç Kadınlara Sığınma Evi Yaptırma ve Yaşatma Derneğinin Başkanı Hatice Atay, ekonomik sıkıntı ve işsizliğin, kadına yönelik şiddeti arttırdığını ileri sürdü.

Atay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Söke'de 2009 yılının ilk 6 ayında aile içinde kadına şiddet vaka sayısında büyük bir artış yaşandığını, bu sürede polis kayıtlarına giren kadına yönelik şiddet vakasının 140 olduğunu söyledi.

''Bir de polis kayıtlarına geçmeyen şiddet olayları var. Bunların da sayısı çok fazla'' diyen Atay, kesin olmamakla birlikte bu sayının 400'ün üzerinde olduğunu düşündüklerini bildirdi.

Türkiye'nin değişik yerlerindeki kadın sığınma evlerine Söke'den 60 kadın yerleştirdiklerini belirten Atay, bu rakamların bir ilçe için çok büyük olduğunu kaydetti.

Atay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kadına yönelik şiddet olaylarındaki artışın en büyük nedeni, işsizlik ve ekonomik sıkıntılardır. Aile içindeki şiddet, bu iki nedenle başlıyor. Geçmiş yıllarda Söke'nin ekonomik yapısı çok daha iyiydi. Bundan dolayı da şiddet olayları yaşanmıyordu. Ekonomik sıkıntının veya işsizliğin sorumlusu kadın değildir. Aileler bunun için birbirlerini suçlamasın. Şiddet, hiçbir şeyi çözemeyeceği gibi sorunları daha da artıracaktır. Sevgi, şefkat, tatlı dil ve dayanışma ise sorunların çözümünü oldukça kolaylaştıracaktır.''



867977c1-0731-4212-b62f-e7be3d27b3f5.jpg
 
harıkasın ablacım.. opuyorumnanaktan emegıne yuregıne saglık.. boylesıne toplumun kanayan yarası halınde olan ve bıtmek tukenmek bılmeyen bu aıle ıcı sıddete boylesıne duyarlı oldugun ve bızlerı de bılınclendırıp on ayak oldugun ıcın sag olasın.. :delphin: umarım bu yontem ıse yarıyordur.. :1closedeyes:
 
Back
X