Ağrı Yöresel Örf Ve Adetleri

Nevreste

Yeniden ☀
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
293.104
603.056
43
DOĞUM
Hamile kadının yiyeceğine dikkat etmek gerekir. Zira hamilelikte yenilen yemekler, çocuğun hal ve hareketlerine etki eder. Çocuk henüz doğmadan ona ad vermek, cinsiyetini tahmin etmek, adettendir. Doğum sırasında mutlaka bir sağlık kuruluşuna götürmeğe, ebe çağırmaya gerek yoktur. Köylülere göre bunu daha çok şehirliler yapar. Doğumların çoğunu bilgili ve tecrübeli kadınlar gerçekleştirir. Doğuran kadına Kuymak yemeği yedirilir.
Doğumdan sonra, özellikle erkek çocuk haberi verene, babası bahşiş verir. Yeni doğan çocuğa akraba ve komşular hediye götürür. Kırkı çıkmayan çocuk gelene- gidene fazla gösterilmez. Yeni doğan çocuk kırk gün boyunca yalnız bırakılmaz. Çocuk yalnız kalırsa, al karısı onu değiştirir. Al karısı lohusa kadını bile boğar veya ciğerini söküp götürür. Çocuğun kırkı, çimdirilirken başına kırk kaşık su dökülerek çıkarılır. Nazar değmemesi için dualar okunur, altında üzerlik yakılır, üzerine muska, kurşun, mavi boncuk vs. dikilir. Çocuğun dişi çıkınca hedik pişirilir; komşu ve akrabalara dağıtılır

SÜNNET
Erkek çocukların oyun çağında kendini bilmeden sünnet ettirilmesi görüşü yaygındır. Aile, kirve tutacağı kişinin sayılı ve varlıklı birisi olmasını ister. İlde kirvelik önemlidir ve akraba sınıfına girer. Çünkü kirve kirvenin dostudur, birbirinin hayrına şerrine koşarlar. Sünnetten bir hafta önce kirve tutulan kişiye koç, teke, tosun gibi hayvan veya bunlara eşdeğer hediye gönderilir. Kirve de çocuğa/ çocuklara hediye alır, masrafların bir kısmını karşılar.
Sünnet davul çaldırılarak yapıldığı gibi, mevlit okutturularak da yapılır. Sünnetten hemen sonra yemek yenir ve davetlilerin getirdikleri hediyeler, ad söylenerek orta yerde tepsi içerisinde toplanır. Hediye yerine para da atılır. Tören sona ereceği sırada çocuk babası ortaya çıkarak bütün malını, servetini Kirve ye hediye ettiğini söyler. Kirve de basit bir hediye alarak ötekini kirveme bağışlıyorum der. Artık bunlar birbirlerine kirve diye hitap ederler ve birbirlerinin eteklerine kan döktükleri için kız almamaya çalışırlar.

ÖLÜM
Ölüm haberi, Anadolu'nun her yerinde olduğu gibi, İlde de üzücü olur ve çabuk yayılır. Konu komşu, akraba ve yakınlar hemen yardıma koşarlar. Herkes durumuna ve yapabileceği işe göre ölü evine yahut ölü sahibine yardımcı olmaya çalışır. Ağrı'nın her yerinde ölünün yıkanması, kefenlenmesi cenaze namazı ve ölünün mezara konulması İslam esaslarına göre yapılır. Cenaze defnedildikten sonra topluca ölü evine gidilerek Fatiha okunur, elhükmüllah denip başsağlığı verilir. Erkekler odada, kadınlar varsa başka bir odada, oda yoksa aşhane gibi yerde toplanır. Başsağlığına gelenler, başınız sağ olsun, Allah rahmet eylesin, Allah gittiği yerde utandırmasın, geride kalanlar sağ olsun gibi cümleler söyleyerek taziyede bulunurlar. Ölü sahibi gelenlere çay ve sigara ikram eder. Köyün veya mahallenin imamı devamlı ölü evinde bulunur; Fatiha okunmasına yardım ve öncülük eder. Ölüm sebebi, ahiret ve hayatın geçiciliği hakkında bilgi verir, ara- sıra Kuran okur.
Yakın komşular, akrabalar başsağlığına gelenleri evlerine götürür, çay ve yemek ikram ederler. Köylerde bir ölüm olduğunda, köyün ileri gelenleri dışarıdan, başka köylerden geleçekleri kendi aralarında taksim ederler. Herkes gelecekleri bilir ve kim hangi köylüleri misafir edecekse, hazırlığını ona göre yapar ve başsağlığı bittikten sonra misafirlerini götürür. Uzak yerden gelinmişse ve gece kalınacaksa, o adamın evinde konaklanır.

YÖRESEL YEMEKLER:

ABDİGÖR kÖFTESİ En tanınmış yemeği Abdigor Köftesidir. Doğubeyazıt ilçemizde yaygın olan bu köfte, içli köfteye benzer.Yöremizin en lezzetli yemeğidir. Yağsız, sinirsiz, kemiksiz sığır eti, çok az miktarda soğan, bir adet yumurta ve baharatlardan yapılır. Hazırlanması taze et, bir tokmak ile taş üzerinde merhem şeklini alıncaya kadar dövülür. Hamur haline gelen et, soğan ve su katılarak elle çırpılır. Çırpıldıktan sonra bir saat dinlendirilen köfteler pilav üzerine konularak servis yapılır.[/B]

GOSTEBERG ET
Tereyağı, soğan, salça ve aynı addaki ot harmanlanıp hayvan postuna doldurulur ve nemli toprağa gömüldükten sonra üzerinde ateş yakılarak pişirilir ki, buna buğulama da denir.

SELEKELİ (SAÇ KAVURMA)
Taze oğlak veya kuzu eti, sarımsaklı yoğurt ve tereyağından yapılır. Hazırlanışı; taze et doğranır, içine tereyağından eritilmiş salça konulur. Bu şekilde kızartılan et indirilip bir süre dinlendirilir, üzerine sarımsaklı yoğurt dökülerek servis yapılır.

ALABALIK
Balık Gölü, Çuma Çayı ve derecik sularında bulunan kırmızı pullu kızıl alabalık güzel tadından öte kırık, çıkık gibi ortopedik tedavilerde ilaç olarak kullanılır.

BEYAZ BAL
Türkiye'nin en güzel çiçek balı burada elde edilir. Binbir renk ve çeşitli kokulardaki yayla çiçeğinden elde edilen bembeyaz balın tadına doyum olmaz.

HAŞIL;
Haşıl yapılırken ince yarma önce bulamaç şeklinde pişirilir. Sonra ortası havuz gibi açılır ve üzerine tereyağı konur. Çevresine ise sarmısaklı yoğurt gezdirilir. Haşıl ortasına açılan yağ havuzu nedeni ile ayrı tabaklara bölünmez ve tek bir kaptan yenir.

HENGEL
Buğday unundan hazırlanan hamur bir süre dinlendirilir, yufka şeklinde ince olarak açılır ve kareler şeklinde kesilir. Kaynar suda haşlandıktan sonra süzülür ve bir tepsiye çekilir. Üzerine sarımsaklı yoğurt veya hengel sosu dediğimiz yöremize has kurut isimli bir malzeme ezilerek dökülür yine içinde küçük soğan parçacıkları kavrulmuş tereyağı dökülerek servis yapılır. Bekletilmeden ve soğutulmadan yenmesi gerekir.

ERİŞTE:

Evde kesilen erişte ve yeşil mercimekle hazırlanır. Önceden haşlanan yeşil mercimek, erişteyle kaynatılıp süzüldükten sonra yağlanmış tencerenin tabanına patates dizilir, üzerine mercimekli karışım konur. Son olarak üzerine kızdırılmış yağ gezdirilir ve patatesler kırmızı renk alıncaya kadar pişirilir. Ters çerilip servis edilen bu yemek, kimi zaman patates yerine lavaş ekmeği ile de yapılır[/B]

KUYMAK:
Önce bir tavaya kaymak konulur ve ısıtılır. Daha sonra alabildiği kadar Mısır unu veya buğday unu konularak sürekli bir biçimde karıştırılır. Biraz su dökülerek karıştırılamaya devam edilir. Ta ki kaymağın yağı çıkıncaya kadar, yağ çıktığı zaman yenmeye hazırdır.

KETE:
Mayalanmış hamurun, yufka seklinde açılarak doğrudan sacın üzerinde pişirilmesidir. Yağlanarak veya kuru olarak yenir. Yufkadan kalın lavaştan ince olduğu için yöremize özeldir.

PİŞİ(BİŞİ) ERDEK:
İsteğe göre, süt veya su ile mayalanarak yoğrulan hamur, biraz bekletildikten sonra, elle hafif ekmek boyutuna getirilinceye keder çevrilir, yuvarlak hamur kızgın yağa atılarak kızarıncaya kadar pişirilir. [/B]

HASUDE:

Hasuda tatlı bir yiyecektir. Önce şerbet hazırlanır. Şerbetin içine çok az un atılır ve çırpılır. Daha sonra tavada yağ ısıtılır ve içine hazırladığımız şerbetle un dökülerek karıştırılır. 5-10 dakika böylece ateşte pişirildikten sonra hazır olan hasuda yenmeye hazırdır.

YALANCI KÖFTE:
Bulgur, kabuğu alınmış buğdayın öğütülmüşü ve un karıştırılıp misket haline getirilen köfteler su,salça ve yağ karışımında kaynatılmak suretiyle yemeye hazır hale getirilir.

AYRANAŞI:
Kabuğu alınmış buğdayın güzelce suda kaynatılıp, ayran eklenerek nane ve doğranmış kabağın içinde kaynatılması ile yemeye hazır hale getirilir.

HALİSE:
Kabuğu alınmış buğday ve Tavşan etinin tandırda kiremit kaplarda saatlerce tuz katmadan kaynatılıp hazır hale getirildikten sonra üzerine yağ ve tuz katmak suretiyle yemeye hazır hale getirilir.

ÇİRİŞ KETESİ:
Buğday unundan hazırlanan hamur bir süre dinlendirilir, yufka şeklinde açılır ve içine yöremizde yetişen çiriş isimli bir bitki konularak sac üzerinde pişirilir. Biraz dinlendirildikten sonra içine tere yağı dökülerek yenilir

MURTUĞA:
Un,şeker,süt ve suyun karıştırılması ile yağda kızartılıp helva şekline getirildikten sonra içine ceviz içi,fındık atılabildiği gibi sade olarak ta yeme haline getirilir.

YÖRESEL GİYİM:

ERKEK GİYİMİ : Erkek giyimleri moda ve klasik giyime uygundur.Köyde çalışma zamanları ve sıcak günler hariç, her erkek ceket ve pantolonla dolaşır. Orta yaştaki erkekler ve yaşlılar, altta uzun don(tuman) ve fanila giyerler. Soğuk günlerde buna birde pijama eklenir.Pantolon, işlik gömlek ve kazak bunların üzerine geçirilir.Gömleğin üzerine ceket giyilmez, arada mutlaka yelek veya kazak vardır.Baştaki şapka bütün giyecekleri tamamlar. Yaşlılar şapka yerine fes yada papak giymeyi tercih ederler.

Erkekler mutlaka bıyık bırakır. Sonbahar ve kış mevsimlerinde yün ve tiftikten örülmüş papak, çorap, eldiven ve kazak giyenler çok olur. En üste sako(palto) giyilir.Tiftik atkı, pazıbent, pamayıl, tütünlük(tabaka); tiftik veya yün eldiven ile tespih, erkek aksesuarlarıdır.

KADIN GİYİMİ : Köylerde kadınların giysileri daha milli ve mahallidir.Kadın giyeceğinde entari egemendir Kadın ve kızlar gelişigüzel , açık-saçık giyemezler. En altta can gömleği ve iç tuman giyilir. Üst üste entari giyme eski alışkanlıktan ve iklim şarlarından ileri gelmektedir. Entarilerin üzerine hırka veya kazak geçirilir. İş zamanları öne peştamal, kola kolçak takılır. En üstteki entarinin kadife , ipek veya simli olmasına dikkat edilir. Gümüş madeni ve öteki kemerler bunun üzerine bağlanır. Ayakta, çorap ve diz kapağının altına kadar uzanan tuman vardır. Genç kız ve gelinler başlarına eşarp bağlar, orta yaştakiler leçek, yaşlı kadınlar beyaz bezle(cuna) örter, üzerini renkli yazma(heyrat) ile bağlar.Kadınlar evden dışarı çıkacağı yahut başka bir yere gideceği zaman, başlarına şal veya çar(örtü) örterler.

Günlük ve özel giyimlerde bazı kadın ve kızlar başlarına kofi takar, boyunlarına altın asarlar. Kadınlarda günlük süslenme pek olmaz. Süslenme; düğünlerde, bayramlarda, şehre veya bir yere giderken ve özel günlerde olur. Kadınların ellerine ve saçlarına kına yakmaları kadın güzelliğini tamamlayan öğedir. Boyuna ve bileklere takılan mavi ve renk renk boncuklar, süslenmek içindir. Şeve, sırğa, hızıma, hakgığ, sürme, altın ve bilezik, ben, mavi boncuk, yüzük, küpe ve kına kadın süs ve takı aksesuarlarındandır.

HALK OYUNLARI VE FOLKLOR:
Ağrı'da halk müziği oyunlara paralel olarak gelişmektedir. Oyunlara özgü müzik türleri vardır. Ağrı türkülerininenyaygın larışunlardır:

AğrıDağınınTipisine
AğrıDağındanUçtum
AğrıDağıBuzludur
OyEleşkirt
NeDersin

Ağrı'da oynanan oyunlarda genellikle yavaştan hızlıya doğru bir artış gözükür. Halaylar hızlı ve coşkulu oyunlardır.Ağrı yöresinin başlıca oyunları şunlardır;

Bassa
SarıBülbül
Papuri
Laççi
Sallama
Zeyno
Koffi
Çep
Meyrıko
ÜçAyak
ÖmerAğa
AğrıGülüm
Tilara
Çimen-iÇiçek
Hessıko

NELERİ İLE ÜNLÜ:
Ağrı Dağı, İshak Paşa Sarayı, Balık Gölü, Göktaşı Çukuru, Gürbulak Sınır Kapısı, Günbuldu Mağaraları

İL İSMİ NEREDEN GELİYOR?
İsmi sınırları içindeki "Ararat" dağından alır. Çok eski çağlarda yeryüzü korkunç bir su baskınına uğradı.(Nuh Tufanı) Nuh peygamber bütün canlılardan bir çifti alarak bir gemiye bindirdi. Gemi Cudi (İslam kaynaklarına göre) (Hristiyan kaynaklarına göre de Ararat-Ağrı) dağına kondu. Ararat, önce aran sonra da Ağrı adını aldı



Ağrı Yöresi Düğün Geleneği


Ağrı'da gelenek ve göreneklerin seramonilerin halk kültürünün en canlı biçimiyle uygulandığı yerler toplu eğlentiler olan düğünlerdir. Bu göz alıcı eğlenceler daha çokhalkın boş zamanının fazla olduğu ve cebine para girdiği ilkbahar ile sonbahar aylarında yapılır. Düğün tarafların anlaşmasına göre çalgısız veya çalgılı (davullu-zurnalı) yapılır. Çalgısız (davulsuz-zurnasız) düğünlerde de eğlentiler yapılır oyunlar oynanıp türküler söylenir. Düğün yapılan mekâna göre kaval def tulum kaset çalınır düğüne âşık veya dengbej çağrılır; mevlit okutturulur.
Davullu-zurnalı yapılan düğünler uzun sürer ve katılım fazla olur. Her iki şekilde yapılan düğünde gerçekleşen örf ve âdetler formaliteler aynıdır. Geleneğe dayalı düğünlerin başlangıcı elçiliktir.
Geçmişte evlenecek oğlanla kızın birbirini görüp konuşmaları evlenmeğe karar vermeleri gerekmezdi. Önemli olan oğlanın baba ve anasının kızı beğenmesi idi. Günümüzde bu durum değişmiş evlenecek eşlerin de istekleri dikkate alınmaktadır.
Kızlar elçilik yapılarak ailesinden istenir. Elçiliğe hatırı sayılan kişiler götürülür.
Oğlan tarafı ön elçilik yapmış kız tarafından "He" sözü almışsa yakın akrabalarını ve komşularını alarak elçiliğe gider. Erkekler misafir odasında kadınlar başka bir odada toplanır. Oğlan temsilcisi geliş sebeplerini söyler. Kız temsilcisi haberleri yokmuş gibi davranır. Sohbet ve şakalaşmalardan sonra hediye hil'at ve süt parası kesilir. Geline belge denilen yüzük takılır. Oğlan tarafının götürdüğü tatlı kuru yemiş çerez ikram edilir.

Haftalık:

Geline yüzük veya nişan takıldıktan bir hafta ya da 15/20 gün sonra oğlan tarafı kız evine haftalık götürür. Oğlan ana - babası birkaç yakın akrabası ziynet giyecek - yiyecek eşyası alarak kız evine gider. Götürülen ziynetler geline takılır hediyeler misafirlere gösterilir. Nişan ve düğün günleri belirlenmemişse haftalıkta kararlaştırılır. Haftalığın diğer bir adı "Gelin Görmesi" dir. Yüzük takma ile düğün arasında dinî bir bayram olursa bayramda gelin görmeğe gidilir ve götürülen hediyeye "Bayramlık" adı verilir.

Nişan:

Tarafların anlaşmasına göre nişan ayrı yapıldığı gibi düğünle birlikte de yapılır. Nişanda hediye olarak şunlar alınır: Yüzük altın bilezik gelinin giyim ve kullanım eşyası gelinin aile fertlerine hediye çerez misafir şekeri sigara yemek eşya ve malzemesi etlik hayvan.
Nişandan bir veya iki gün önce oğlan babası konu - komşuyu davet ederek çay verir ve isteğini belirtir. Uzak yerlere davetiye gönderilir. Topluca kız evine gidilir. Kız ailesinin yakınları ve köylüler gelen atlıları misafir ederler. Akşam getirilen nişan hediyeleri bir tepsi içerisine bırakılarak odada toplanan halka takdim edilir. Oğlanın yakınlarından başlayarakatlılar geline ne hediye getirmişlerse adı yüksek sesle söylenerek belirtilir. İsteyen para da atar. Oğlan tarafından gelenler şerbet içmezlerse onların hatırına bağış yapılır. Sonunda nişan şerbeti içilir çerez dağıtılır. Benzeri bir uygulama kadınların toplandığı odada da yapılır. Nişan takıldıktan sonra gelen misafir ve atlılara yemek verilir.
Nişan yüzüğü takma törenine damat gelmemişse ve aynı köylü ise geline yüzük takıldığı gün veya müsait bir zamanda dağmata da nişan yüzüğü takılır. Geline oğlanın yakını dağmata gelinin bir akrabası nişan takar. Gelin bu adamın elini öper eli öpülen de geline bir hediye verir. Damat da kendisine nişan yüzüğü takana hediye takdim eder. Nişan günü kız evi aldığı nişan armağanları ile birlikte bir sürahi şerbeti tepsi içerisinde dağmata gönderir.
Nişan töreninden önce ve sonra gençler köy meydanında kız evinin bahçesinde gece müsait bir binada veya geniş bir ahırda oynar halay çekerler. Davul ve zurna varsa bu oyun ve eğlenceler daha şen daha gösterişli olur. Eğer çalgı yoksa genç erkek ve kızlar ayrı ayrı yerlerde toplanıp türkü söyler oyun oynar eğlenirler. Atlıların toplandığı odada da eğlence ve şakalar yapılır. Dengbej veya âşık varsa türküler söyler.

Düğün:

Düğün gününün belirlenmesine "gün kesimi" denir. Düğüne yakın bir tarihte köyde veya mahallede biri ölmüşse onun yası kaldırılarak müsaade alındıktan sonra yapılır.
Şehir merkezlerindeki düğünler daha kısa süreli ve Belediye Düğün Salonu Halk Eğitimi Mer-kezi Salonu gibi yerlerde yapılan törenlerden ibarettir. Bunlar köy düğünleri kadar neşeli ve gös-terişli olmaz. Ancak kapısı ve bahçesi müsait evlerde köylerdekine benzer düğün tören ve şenlikleri yapılır.
Düğünler hayırlı gün diye genel olarak perşembe günü başlar iki veya üç gün sürer. Çalışma (mesai) günleri ve memurlar da dikkate alınarak son yıllarda cumartesi ve pazar günlerine kaydırılmıştır.
Düğünden iki-üç gün önce çeyiz açma demek olan "saçı" yapılır. Saçıya sadece kadınlar gider hediye götürür veya para bahşişi yaparlar.

Toy adı da verilen düğünlerde bir de "toy babası" tayin edilir ki bu düğün yapan adamın komşusu kirvesi yahut yakın bir akrabası olur. Düğünü olan (toy babasına) önceden bir hediye verir. O da düğün işlerine yardımcı olur vekillik yapar gerektiği yerlerde bahşiş verir. Bazı köylerde toy babası oğlanın sağdıcıdır. Formaliteleri yerine getirir birçok harcamaları o yapar.
Düğüne (kız evine) oğlan tarafı atlıları ile topluca gider. İlk gün davul çalar toplananlar oynar.
O akşam gelinin eline kına yakılır. Kınanın kalan kısmı erkek evine yollanır. Kına tepsisi üzerinde mumlar yanar vaziyette ortalığa gelince orada bulunanlar tepsiye para bırakırlar. Erkek evinde yapılan çabuk biter ve ayrıntılı olmaz. Esas tören kız evinde yapılır. Kız evindeki kına gecesine saçıda olduğu gibi yalnız kadınlar katılır. Gelinin çeyizi köylülere / misafirlere gösterilerek sayılır. Bu işlemin adı çeyiz yazma'dır.
Kız evindeki eğlence geç saatlere kadar devam eder. Harman yerinde evin bahçesinde veya müsait bir mekânda yapılan düğünde halaylar çekilir yörenin oyunları oynanır düğün türküleri söylenir. Düğün eğlencesine katılmayıp odada oturanlar da kendi aralarında çeşitli oyunlar sergiler şakalar yaparlar. Âşık yahut dengbej varsa türküler söylerdinleyenleri eğlendirir.
Nişan için alınan hediye ve yiyecekler düğün için de alındığından kız babası misafirlere komşulara yemek verir.
Gelin evinde yapılan eğlenceler bitince gelin törenle evden çıkarılır. Gelinin çıkarılmasına ata arabaya bindirilmesine oğlan akrabalarından bir yenge eşlik eder.
Gelin çıkarılmadan birkaç saat önce çeyiz yollanır. Gelinin erkek kardeşi çeyiz sandığı evden dışarı çıkarılacağı sırada sandık üzerine oturur bahşişini almadan sandığı vermez. Gelin kapıdan dışarı çıkarken bir kişi kapıyı basar; önemli ve kıymetli bir hediye almadan gelini bırakmaz. Buna "kapı basması" denir. Ayrıca gelinin erkek kardeşi gelinin kemerinin altına para yahut başka bir armağan koyar ve belini bağlar. Gelin ata bindirilip uğurlanırken arkasından su serpilir. Gelin çıkarılırken evin önünde topluluk oluşur davul-zurna farklı biraz acıklı havalar çalar.
Gelin alayı yolda giderken önü kesilir ve bahşişler alınır. Eskiden gelin atla götürülürken yolda at yarışları yapılırdı. Birinci olan at müjde yastığını oğlan evine ulaştırarak hediyeler alırdı. İkinci üçüncü gelen atlara da hediyeler verilirdi.
Gelin oğlan evine yaklaştığı sırada damat sağdıcı ile birlikte evin damına çıkar. Başlarına bir pardesü çekmiş halde gelini beklerler. Gelin kapıda attan / taksiden indirilirken damat bacadan gelinin başına demir para ve karışık meyve atarelmayı gelinin başına vurmaya çalışır. Gelin ba-ba evinden çıkarılırken ve oğlan evine indirilirken silâh atılır.

Düğüne oğlan evinde devam edilir. Misafirlere komşulara ve düğün için orada bulunanlara ye-mek verilir. Düğün yemekleri genel olarak etli yemek pilav ve yoğurttur. Durum ve zamana göre bunlara eklemeler olur. Yemeği yapan aşçı bahşişini almadan servis yapmaz. Buna "kazan ağzı açma" denir. Ağrı'da sünnet nişan ve düğün yemeklerinde içki bulundurulmaz.
Yemekten sonra düğün eğlenceleri devam eder. Oyunlar ağırlıklı olarak halaydır. Gelini de oyuna çıkarırlar gelin oynarken gelinliğe ve elbisesine damatın yakasına para takılır. Gelinin bu şekilde oynatılmasına damat ile el ele tutup halayda yer almasına "gelini kuyruklama" adı verilir.
Geline götürülen hil'at ve hediyelerin takdimi de çoğunlukla bu sıralarda olur. Atlıların getirdiği hediyelerin takdiminişandaki gibi bir kişi tarafından orada bulunanlara yüksek sesle duyurularak ve gösterilerek yapılır. Düğün eğlenceleri gecenin uygun bir saatinde bitirilince sağdıç damadı tokatlayıp gelin odasına bırakır.
Düğünden üç gün sonra gelin ve damat önce anne ve babalarına sonra tüm aile büyüklerine el öpmeğe giderler. Bu ziyarette kendilerine armağanlar verilir.


Alıntı.
 
X