İlk hamileliğim rahim içi gelişim geriliği sonucu fetüsün kalbi atmadığı için 9 haftalıkken sonlandırıldı. Fetüs üzerinde yapılan testlerde herhangi bir anormalliğe rastlanmadı. Oğluma ise bu olaydan 2 - 2.5 sene sonra hamile kaldım. İlk hamileliğimde gelişim geriliği yaşandığı için 2. hamileliğimde her haftasonu kontrole gittim. Hamileliğimin 10. haftasında genel tahliller yapıldı. Herşey normal çıktı ama ben bir Hipotriodi hastasıymışım. Bebeğin gelişiminde sıkıntı yaşatacak bir hastalık. Hemen ilaç tedavisine başlandı. Rahimimde anamoli çıktı; armut şeklinde olması gereken rahim kalp şeklindeydi ve erken doğum riski vardı. Bebeğin gelişiminin takibi ve erken doğum bulgularının takibi için yaklaşık 5 ay her haftasonu rutin kontrollere gittim. Bu arada 2'li testte Down Sendromu riski çıktı. Doktorum Bebeğin gelişimini takip edelim ve 3'lü test dönemini bekleyelim dedi. Ben hemen amniosentez yapılsın dedim ama doktorum ' Sende Hipotriodi var ve tekrar hamile kalma ihtimalin düşük, bu bebek bizim için çok değerli, Amniosentez'de bebeği kaybetme riskin var, beklememiz lazım' dedi. Bekleme süreci sancılı bir dönem, üstelik erken doğum riski var. 3'lü test dönemi geldi, kan verdim ve doktorumun yönlendirmesiyle ayrıntılı ultrason için bir uzmana gittik. Gittiğimiz uzman kontrol başlarken 'lütfen kontrol bitene kadar konuşmayın ve söylediklerimi yapın' dedi. Aman Allah'ım o kontrol ediyor benim aklımdan binlerce şey geçiyor. 15 - 20 dakikalık bir tetkikten sonra herşeyin normal olduğunu, herhangi bir anormallik olmadığını söylediğinde ben eşimin gözlerine bakarak ağlıyordum. Herşey tamam derken bir akşamüstü eşimle işten eve dönerken cep telefonu çaldı. Telefondaki ses doktorumdu ve 3'lü test sonucununda da Down Sendromu riski çıktığı için ertesi sabah dokuzda hastanede olmamı istiyordu. Amniosentez yapılacak ve sonuca göre gebelik ile ilgili karar verilecekti. Çünkü gebeliği sonlandırmadaki yasal süre dolmak üzereydi. Eğer kötü sonuç çıkar ve biz gebeliği sonlandırmak istersek yasal süreleri aşmamamız gerekiyordu. Ertesi gün hastaneye gidildi, 6 kişilik bir ekiple amniosentez yapıldı. Yani bir balonu patlatmadan o balonun içinden su alındı. Çok da masum bir şey yapılmıyordu, doktorumun en son yapılacak şey derken demek istediği buydu. Amniosentez sonrası sürekli kendini dinlediğin ve kontrol ettiğin 3 gün. Mümkünse hapşırmayacaksın, öksürmeyeceksin, su geliyormu diye sürekli kontrol edeceksin, bebeğin hareketlerini takip edeceksin vs. Bunları atlattık bu sefer test sonucunu bekleme süreci başladı. Ya problem çıkarsa bebiş doğacak mı yoksa sonlandırılmalı mı? Hangisi adil olan? Yaşam hakkını elinden almak mı, yoksa onu bir ömür boyu yaşayacağı bu hastalıkla yaşatmak mı? Yaşasın dersek bize bir şey olursa ona kim bakacak? Bunun gibi binlerce soru ve senaryo. Eşim gerçekten çok kötü bir durumda, biliyorum ama canım benim beni rahatlatmak için elinden geleni yapıyor. Gözlerinden anlıyorum benden gizli saklı ağlıyor ama bana hiçbir şey yokmuş, her şey yolundaymış gibi davranıyor. Sonuçlar temiz çıktı, bebekte herhangi bir problem yok. Ohhh Allah'ım dedik, sana şükürler olsun. Bundan sonraki süreç bebek ve bizim açımızdan normal rutine döndü ama erken doğum riski devam etmekte ve bebek iri bir bebek. Hem kalp şeklinde bir rahim hem de iri bir bebek :) Ama onu da atlattık sayılır ve Ağustos başı dokuzuncu ayıma girmek üzereyim, tahmini doğum tarihi 15 Ağustos. Temmuz'un son haftası kotrollere girdim, bebek gelişimini tamamlamış ama NTS taramasında doğum emaresi yok. 1 hafta sonra tekrar kontrole gideceğiz. Bu arada bebeğin eksikleri ve benim eksiklerim tamamlandı. Ağustos sıcağı, tahmini doğum tarihi 15 ağustos ve kontrol gününe kadar Foça'daki evde kalmaya karar verdik. Cuma günü herşeyi tamamladık ve yola çıktık. Evdeki hesap çarşıya uymadı ve Cumartesi sabahı suyum geldi. Apar topar İzmir'e dönüldü ve biz sevgili oğluşumuzu öğlen saat 12'de kucağımıza aldık. Biraz uzun oldu ama iyisiyle kötüsüyle herşeyi paylaşmak istedim. Bütün olumsuzlukların yaşandığı bir hamilelik ama mutlu son. Olumsuz başlayan bir şey kötü bitecek diye bir şey yok. Bunu ben yaşadım ve gördüm. Zor ama sabır, sabır, sabır. Birine can verebilmek bu kadar kolay değil.