- 12 Temmuz 2006
- 35.018
- 30.375
- 60
Türkiye sinemalarında bu hafta 5'i yerli 7 film vizyona girecek.
AÇLIK OYUNLARI: ALAYCI KUŞ BÖLÜM 1
Aslında şanslıyız. Baksanıza, büyük hayran kitlesine sahip serilerin yeni bölümlerini dünyayla aynı hafta izleme şansına sahip oluyoruz. Ama bir o kadar da şanssızız; zira yapımcılar, serinin sonu yaklaştıkça daha fazla para kazanma uğruna o son bölümü ikiye bölüyorlar. Harry Potter serisinde olduğu gibi bir durumla karşı karşıyayız. “Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Bölüm 1”, adından anlaşılacağı üzere, final bölümünün ilk yarısı sadece.
Süresi de ilk iki bölüme göre kısa (2 saat 3 dakika). Aksiyonu ve heyecanı daha bol olması beklenen asıl finale hazırlık görevi üstleniyor. Filmin hikayesi de, tam anlamıyla büyük finale hazırlık minvalinde ilerliyor. Katniss (Jennifer Lawrence), yıkıma uğrayan evine yani 12. Bölge’ye dönüyor. Oyunları kazananlara ait olanlar dışındaki evlerin yerle bir edildiğini görüyor. İnsanlar yeraltında örgütlenmişler, aslında kendilerine liderlik edecek birini arıyorlar. O kişi Katniss olabilir mi? Suzanne Collins’in yazdığı roman serisinin beğenilen özelliklerinden olan “güçlü kız, aşık olduğu erkek için savaşır” konsepti yine işliyor. Katnis, “hayatı tehlikede olan Peeta için acaba neler yapacak?” cümlesi bu yüzden. İkinci filmde beğenilen bir iş çıkartan Francis Lawrence yine yönetmen koltuğunda. Başrollerde de Jennifer Lawrence ve Josh Hutcherson ikilisi yerlerini koruyor.
ŞEFLERİN SAVAŞI
Kısa süre önce sinemalarımıza gelen Jon Favreu imzalı leziz “Şef”ten sonra bir kez daha mutfak sanatının inceliklerini anlatan bir filmle karşı karşıyayız. Bu kez daha amatör bir aşçıyla tanışıyoruz. Jacky Bonnot, hayalleri büyük, kariyeri ise kısa bir aşçıdır.
Para kazanmak için küçük işler yapmayı kabul eder, ama inatçıdır, asıl hayali bir gün büyük bir restoranın şefi olmaktır. Yolu bir gün, ünlü şef Alexandre La Garde ile kesişir. İşin ilginç tarafı, bu genç amatöre ünlü şef de ihtiyaç duyacaktır. Çünkü inceleme için kendisini görmeye gelecek yetkililere kısa sürede orijinal bir sunum yapabilmek için genç birinin yardımına ihtiyacı vardır. Daniel Cohen’in yönettiği 2012 yapımı filmin oyuncu kadrosunda usta aktör Jean Reno, Michael Youn, Raphaelle Agogue gibi isimler yer alıyor.
ASFALT ÇİÇEKLERİ
Resim ve müzik arasında nasıl bir ilişki vardır? Birindeki varoluşsal sancıların ilacı, diğeri olabilir mi? Bu ilginç noktadan hareket eden yapımda “Asfalt Çiçekleri” isminde, sokak müziği yapan bir grupla tanışıyoruz.
Fransa’da yaşayan Haifa, grubuyla yolculuğa çıkar. Yolları günün birinde Türkiye’ye düşer. Ressam Hasan ise eser üretmekte zorlanmakta, bir çıkış yolu aramaktadır. Bir gün sevgilisiyle yolda yürürken bu sokak müzisyenleriyle tanışır. Haifa’dan etkilenir. Tuhaf bir biçimde, yaşadığı sıkıntıları aşmak için Haifa’nın peşinden gitmesi gerektiğini düşünmeye başlar. Yalnızlık temalı bu yol hikayesinin senaristliğini ve yönetmenliğini Kamil Koç üstlenmiş. Başrollerde ise Hilmi Korkmaz, Sema Şahingöz ve Sinem İslamoğlu var. .
KARIŞIK KASET
Kaset çağına yetişmiş bizim gibiler, sevdiği insana karışık bir kaset doldurmanın ne keyifli olduğunu, ne anlama geldiğini iyi bilir. Sinema yazarı Uygar Şirin’in aynı adlı romanından uyarlanan film de bu tanıdık duygudan hareket ediyor.
Ama hikaye hayli ilginç. Neredeyse 20 yıldır birbirini tanımalarına rağmen bir türlü sevgili olamamış bir çiftle tanıştırıyor bizi. Bunun sebebi ise Ulaş’ın utangaçlığıdır. İrem’e aşıktır ama bir türlü söyleyemez. Yıllar sonra babasının tavsiyesi üzerine aşkını, dolduracağı karışık kasetle ilan etmeye karar verir. Türk popunun klasikleriyle anlatacaktır, söyleyemediklerini. Peki ama İrem buna hazır mıdır? “Aşk, bu kadar bekletilir mi?”. Tunç Şahin’in yönettiği filmde genç çifti Sarp Apak ve Özge Özpirinçci oynuyor. Yerli sinemamızda ender rastlanan romantik komedi türündeki yapım, özellikle genç çiftlerin ilgisini çekecektir.
SENİ SEVİYORUM ADAMIM
Hani çoğumuzun zaman zaman sözünü ettiği bir hayal vardır: “Herşeyi geride bırakıp bir sahil kasabasına yerleşmek”. Berk Ataman bunu yapar işte. Müzik yapımcısıdır ama artık işler eski günlerdeki gibi değildir. Gönül ilişkilerinde de yenik düşmüştür. Soluğu, Kıbrıs’ta bir sahil kasabasında alır.
Orada yıllarını yalnızlığı ve teknesiyle geçirir. Ta ki, hayatına genç bir kız girinceye kadar. Onun ışık saçan ruhu, artık örümcek bağlamaya başlayan kendi ruhuna iyi gelir. Elbette, sahil kasabasına yerleşen herkesin başına iyi şeyler gelecek diye bir kural yok. İkilinin arasındaki ilişkiyi gölgeleyecek bir sınav ufukta görünür. Biray Dalkıran’ın yönettiği filmin başrollerinde Gizem Karaca ve Barış Kılıç var. Onlara Asuman Dabak ve Ayşen Gruda gibi isimler eşlik ediyor.
KUMUN TADI
Yine sahil kasabasında geçen bir yerli film. Ama konu bu kez başka. Hamit, hayatını insan kaçakçılığı yaparak kazanıyor. İşler bir gün ters gidiyor. Kaçak göçmenler, kasabada mahsur kalıyor. Daha önce para kazandıran birer meta olarak gördüğü bu insanlarla ilişki kurmaya başlıyor. Ayın kasabada bulunan botanik bilimcisi Denise ile tanışması ise hayatını değiştiriyor.
Duygularının peşinden gitmeye hazırlanıyor ama önce o kaçak göçmen sorununu çözmesi gerek. Günümüzde hemen her gün bir trajedi haberiyle gündeme gelen insan kaçakçılığı sorununa eğilen farklı bir filmle karşı karşıyayız. Yönetmen Melisa Önel ilk uzun metrajında hayli kasvetli ve karanlık renk paletine sahip bir film çekmiş. Başrollerdeki Timuçin Esen’in yeteneğini zaten herkes biliyor ve diğer başrol Mira Furlan ile uyumlu bir ikili oldukları söyleniyor. Film, ilk kez 64. Berlin Film Festivali’nin Forum bölümünde gösterilmiş ve “En İyi İlk Film” ödülü için yarışmıştı.
ÜMMÜ SIBYAN: ZİFİR
Yerli sinemamızda korku/gerilim denemelerinin birbirine benzediğini daha önce yazmıştık. “Ümmü Sibyan:Zifir”de de durum çok farklı değil. Yine paranormal olaylar, öte-dünyadan gelen ziyaretçiler sözkonusu.
Anlatalım. Lise son sınıf öğrencisi bir grup genç, yaklaşan finallerin stresini atmak için “delilik” yapmaya karar verir ve okulda kimseler yokken öğretmenler odasında bir parti düzenler. İçki, şamata derken içlerinden birinin aklına “parlak” bir fikir gelir. Okulda yıllar önce intihar eden Kevser adlı genç kızın ruhunu çağıracaklardır! Ruh gelir gelmesine de bu, onlar için hiç de iyi olmaz. Efe Hızır’ın çektiği filmin başrollerinde Rabia Kaya, Mustafa Kırantepe ve Ceren Mertadam yer alıyor.
ntvmsnbc.com
AÇLIK OYUNLARI: ALAYCI KUŞ BÖLÜM 1
Aslında şanslıyız. Baksanıza, büyük hayran kitlesine sahip serilerin yeni bölümlerini dünyayla aynı hafta izleme şansına sahip oluyoruz. Ama bir o kadar da şanssızız; zira yapımcılar, serinin sonu yaklaştıkça daha fazla para kazanma uğruna o son bölümü ikiye bölüyorlar. Harry Potter serisinde olduğu gibi bir durumla karşı karşıyayız. “Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Bölüm 1”, adından anlaşılacağı üzere, final bölümünün ilk yarısı sadece.
Süresi de ilk iki bölüme göre kısa (2 saat 3 dakika). Aksiyonu ve heyecanı daha bol olması beklenen asıl finale hazırlık görevi üstleniyor. Filmin hikayesi de, tam anlamıyla büyük finale hazırlık minvalinde ilerliyor. Katniss (Jennifer Lawrence), yıkıma uğrayan evine yani 12. Bölge’ye dönüyor. Oyunları kazananlara ait olanlar dışındaki evlerin yerle bir edildiğini görüyor. İnsanlar yeraltında örgütlenmişler, aslında kendilerine liderlik edecek birini arıyorlar. O kişi Katniss olabilir mi? Suzanne Collins’in yazdığı roman serisinin beğenilen özelliklerinden olan “güçlü kız, aşık olduğu erkek için savaşır” konsepti yine işliyor. Katnis, “hayatı tehlikede olan Peeta için acaba neler yapacak?” cümlesi bu yüzden. İkinci filmde beğenilen bir iş çıkartan Francis Lawrence yine yönetmen koltuğunda. Başrollerde de Jennifer Lawrence ve Josh Hutcherson ikilisi yerlerini koruyor.
ŞEFLERİN SAVAŞI
Kısa süre önce sinemalarımıza gelen Jon Favreu imzalı leziz “Şef”ten sonra bir kez daha mutfak sanatının inceliklerini anlatan bir filmle karşı karşıyayız. Bu kez daha amatör bir aşçıyla tanışıyoruz. Jacky Bonnot, hayalleri büyük, kariyeri ise kısa bir aşçıdır.
Para kazanmak için küçük işler yapmayı kabul eder, ama inatçıdır, asıl hayali bir gün büyük bir restoranın şefi olmaktır. Yolu bir gün, ünlü şef Alexandre La Garde ile kesişir. İşin ilginç tarafı, bu genç amatöre ünlü şef de ihtiyaç duyacaktır. Çünkü inceleme için kendisini görmeye gelecek yetkililere kısa sürede orijinal bir sunum yapabilmek için genç birinin yardımına ihtiyacı vardır. Daniel Cohen’in yönettiği 2012 yapımı filmin oyuncu kadrosunda usta aktör Jean Reno, Michael Youn, Raphaelle Agogue gibi isimler yer alıyor.
ASFALT ÇİÇEKLERİ
Resim ve müzik arasında nasıl bir ilişki vardır? Birindeki varoluşsal sancıların ilacı, diğeri olabilir mi? Bu ilginç noktadan hareket eden yapımda “Asfalt Çiçekleri” isminde, sokak müziği yapan bir grupla tanışıyoruz.
Fransa’da yaşayan Haifa, grubuyla yolculuğa çıkar. Yolları günün birinde Türkiye’ye düşer. Ressam Hasan ise eser üretmekte zorlanmakta, bir çıkış yolu aramaktadır. Bir gün sevgilisiyle yolda yürürken bu sokak müzisyenleriyle tanışır. Haifa’dan etkilenir. Tuhaf bir biçimde, yaşadığı sıkıntıları aşmak için Haifa’nın peşinden gitmesi gerektiğini düşünmeye başlar. Yalnızlık temalı bu yol hikayesinin senaristliğini ve yönetmenliğini Kamil Koç üstlenmiş. Başrollerde ise Hilmi Korkmaz, Sema Şahingöz ve Sinem İslamoğlu var. .
KARIŞIK KASET
Kaset çağına yetişmiş bizim gibiler, sevdiği insana karışık bir kaset doldurmanın ne keyifli olduğunu, ne anlama geldiğini iyi bilir. Sinema yazarı Uygar Şirin’in aynı adlı romanından uyarlanan film de bu tanıdık duygudan hareket ediyor.
Ama hikaye hayli ilginç. Neredeyse 20 yıldır birbirini tanımalarına rağmen bir türlü sevgili olamamış bir çiftle tanıştırıyor bizi. Bunun sebebi ise Ulaş’ın utangaçlığıdır. İrem’e aşıktır ama bir türlü söyleyemez. Yıllar sonra babasının tavsiyesi üzerine aşkını, dolduracağı karışık kasetle ilan etmeye karar verir. Türk popunun klasikleriyle anlatacaktır, söyleyemediklerini. Peki ama İrem buna hazır mıdır? “Aşk, bu kadar bekletilir mi?”. Tunç Şahin’in yönettiği filmde genç çifti Sarp Apak ve Özge Özpirinçci oynuyor. Yerli sinemamızda ender rastlanan romantik komedi türündeki yapım, özellikle genç çiftlerin ilgisini çekecektir.
SENİ SEVİYORUM ADAMIM
Hani çoğumuzun zaman zaman sözünü ettiği bir hayal vardır: “Herşeyi geride bırakıp bir sahil kasabasına yerleşmek”. Berk Ataman bunu yapar işte. Müzik yapımcısıdır ama artık işler eski günlerdeki gibi değildir. Gönül ilişkilerinde de yenik düşmüştür. Soluğu, Kıbrıs’ta bir sahil kasabasında alır.
Orada yıllarını yalnızlığı ve teknesiyle geçirir. Ta ki, hayatına genç bir kız girinceye kadar. Onun ışık saçan ruhu, artık örümcek bağlamaya başlayan kendi ruhuna iyi gelir. Elbette, sahil kasabasına yerleşen herkesin başına iyi şeyler gelecek diye bir kural yok. İkilinin arasındaki ilişkiyi gölgeleyecek bir sınav ufukta görünür. Biray Dalkıran’ın yönettiği filmin başrollerinde Gizem Karaca ve Barış Kılıç var. Onlara Asuman Dabak ve Ayşen Gruda gibi isimler eşlik ediyor.
KUMUN TADI
Yine sahil kasabasında geçen bir yerli film. Ama konu bu kez başka. Hamit, hayatını insan kaçakçılığı yaparak kazanıyor. İşler bir gün ters gidiyor. Kaçak göçmenler, kasabada mahsur kalıyor. Daha önce para kazandıran birer meta olarak gördüğü bu insanlarla ilişki kurmaya başlıyor. Ayın kasabada bulunan botanik bilimcisi Denise ile tanışması ise hayatını değiştiriyor.
Duygularının peşinden gitmeye hazırlanıyor ama önce o kaçak göçmen sorununu çözmesi gerek. Günümüzde hemen her gün bir trajedi haberiyle gündeme gelen insan kaçakçılığı sorununa eğilen farklı bir filmle karşı karşıyayız. Yönetmen Melisa Önel ilk uzun metrajında hayli kasvetli ve karanlık renk paletine sahip bir film çekmiş. Başrollerdeki Timuçin Esen’in yeteneğini zaten herkes biliyor ve diğer başrol Mira Furlan ile uyumlu bir ikili oldukları söyleniyor. Film, ilk kez 64. Berlin Film Festivali’nin Forum bölümünde gösterilmiş ve “En İyi İlk Film” ödülü için yarışmıştı.
ÜMMÜ SIBYAN: ZİFİR
Yerli sinemamızda korku/gerilim denemelerinin birbirine benzediğini daha önce yazmıştık. “Ümmü Sibyan:Zifir”de de durum çok farklı değil. Yine paranormal olaylar, öte-dünyadan gelen ziyaretçiler sözkonusu.
Anlatalım. Lise son sınıf öğrencisi bir grup genç, yaklaşan finallerin stresini atmak için “delilik” yapmaya karar verir ve okulda kimseler yokken öğretmenler odasında bir parti düzenler. İçki, şamata derken içlerinden birinin aklına “parlak” bir fikir gelir. Okulda yıllar önce intihar eden Kevser adlı genç kızın ruhunu çağıracaklardır! Ruh gelir gelmesine de bu, onlar için hiç de iyi olmaz. Efe Hızır’ın çektiği filmin başrollerinde Rabia Kaya, Mustafa Kırantepe ve Ceren Mertadam yer alıyor.
ntvmsnbc.com