- 2 Temmuz 2013
- 15.807
- 18.335
- Konu Sahibi zeytinagaci
- #1
Merhaba,
Şimdiden anlatacaklarımın uzunluğu için özür dilerim. Okuyacak olanlara Allah sabır versin.
Kısa okumak isteyenler renkli kısımları okuyup detayları atlayabilir.
Ben 24 yaşında, 2 senelik çok şükür ki çok mutlu bir evliliği olan , kamuda çalışan biriyim. Eşim askerde. Anne ve babamla beraber yaşıyorum. Erkek kardeşim var ama o da başka şehirde okuyor. Annem ağır hasta (yatalak).
5 aydır beraber yaşıyoruz annem- babamla, eşim askere gittiğinden beri.
Babam 71 yaşında. Yıllardır aramızda sorunlar var. Bu sorunlar aslında çocukluğumdan beri vardı. Çok iyi anlaşırdık, ama babam muhafazakar biri ve bizi hep bu yönde eğitti. Hep "elalem" derdi. Hep başkalarına göre yaşadık. Başkaları bizi takdir etsin, ne çalışkan, ne akıllı, ne uslu, ne ahlaklı desin... Arkadaşlarımla akşam sinemaya mı gitmek istiyorum, hemen gerek yok derdi, ağlamaktan gözlerim şişince izin alırdım, ama ondan sonra gitmişim gitmemişim hevesim mi kalırdı ki...
Üstüme bir "mükemmeliyet" etiketi yapıştırdı, hep ona layık olmak için uğraştım.
Yıllar geçti, okulda başarılıydım, eğer düşük alırsam babamı hayal kırıklığına uğratırdım çünkü. Karnem hep 5 olurdu, herkese karne hediyesi alınır mesela ya sembolik olarak, bana "o senin görevin" denirdi. Bir kere "sanal bebek" istedim karne hediyesi, hala lafını yapar ne çok para verdik diye.
Aslında cimri falan değil yanlış anlamayın. Dünyaları sererdi önüme, ama yıllar sonra bile lafını yapardı.
Ortaokuldan sonra dershaneye falan gitmeden şehirdeki en iyi okulu kazandım. (dershane babam için tembellerin gittiği bir yer diye göndermedi) Gurur duydu, ben de mutluydum tabi. Bir gün okuldan kaçtık öğleden sonra ders boştu, sinemaya gittik arkadaşlarla sınıftakilerin çoğu vardı. Sinemadan döndük, babama da söyledim biz bugün sinemaya gittik diye. O kadar kızdı ki, öğle araları okulda yemek yememi yasakladı, eve geliceksin dedi, verdiği haftalık harçlığı kesti. (10 tl) Biz sana çok para verdik diye oldu bunlar dedi. O günden sonra başladım bir şeyleri saklamaya.
Lise 2 ye başladığımda eşimle tanıştım.
Babam için dünyadaki en kötü kişiydi herhalde. Kendi de tanıyordu tabi bizim sevgili olduğumuzu bilmeden. Ailesi kötüydü, arkadaş çevresi kötüydü, eğitim seviyesi kötüydü, mesleği kötüydü.
Belki de babama ilk ve son başkaldırımdı sevgilim...
Önce çok suçluluk duydum, defalarca ondan uzak durmaya çalıştım.
Ama sonra kalbime yenik düştüm.
Evdekilere yalan söylemeye başladım onunla görüşebilmek için. (zaten normalde de dediklerime inanmıyorlardı)
Lise sona geldim, dershaneyi kazandım burslu olarak, sonra bölümümden Türkiye'de en yüksek puanla alan 3. üniversiteyi kazandım. (Lütfen böbürlenme olarak algılamayın, sadece hala babamın istediği gibi biri olmaya çalıştığımı anlatmak istiyorum.) Aslında ben o üniversiteyi istemiyordum. Daha düşük puanlı bir üniversiteyi istiyordum, ama babam kabul etmedi.
Anneme o yaz sevgilimden bahsettim, evlatlıktan reddederiz, baban duymasın, söylerim babana hemen bitireceksin dedi. Tabi ben bitiremedim.
Üniversite 1. sınıfta, ben onu görmeye başka bir şehre gittim. Hatta 1 gün de kaldım. Bir süre sonra bunu babam öğrendi. Ve ipler burada koptu sanırım tamamen. Zaten hiçbir zaman güvenilmeyen ben artık aile güvenini tamamen kaybettim. Bu arada benim hesabıma babam bin tl yatırmıştı, bir gün lazım olur diye. Bu paranın büyük çoğunluğunu sevgilime vermiştim, kredi kartı yüzünden büyük sorunları vardı. Tabi bunu da öğrendiler falan...
O yaz tatilinde sevgilim geldi babamla görüştü, evlenme niyetinde olduğumuzu söyledi, okulu bitince diye konuşuldu. Babam bize görüşme yasağı koydu.
Bundan sonrası zaten kabus gibi, üniversiteden tatillere gelmek istemezdim. Okuldayken de sürekli beni kontrol ederlerdi yurtta mıyım diye. Ha tabi biz bu arada yine görüştük, o geldi ben gittim. :26:
Okul bitti, ben atandım. Evlenmek istedik, hatta emrivaki yaptık, doğudaydım ve orada durmak da istemiyordum.
Evlendik bir nikah yaptık, babam gönülsüz de olsa razı geldi. Eşimle bir süre orada yaşadım, sonra o başka şehirde çalışmaya gitti.
Yazın tayinim çıktı artık eşimin olduğu şehre, düğün yapmak istedik. (eşimin ailesiyle görüşmüyoruz)
Ramazan ayında iftar yemeği verelim dedik, babam ben gelemem teraviye gideceğim dedi.
Bayramda olsun dedik, millet bayram ziyaretine mi gidecek size mi gelecek olmaz dedi.
Ben sana bir şey yapamam bana bilezik al, onu sana takayım düğünde dedi.
Dedi de dedi.
En sonunda dinlemeyelim biz yapalım dedik, o sırada annem hastalandı düğün iptal oldu.
1 sene geçti, ben şehrin bir ucunda eşim bir ucunda çalıştık, annemler arada gelip bende kaldılar kışa kadar. Sonra ben yine tayin oldum ve iş değiştirdim. Şimdi olduğum şehirde eşimle gerçekten çok huzurlu bir hayatımız vardı, ama aklım annemdeydi, eşim gitti babamla annemi davet etti bize. Aldı getirdi. İlk günler güzeldi, ama babam durmadan eşime laf çarpmaya başladı. Ben ondan fazla kazanıyordum çünkü. Eğitim olarak da eşim lise mezunu ben yüksek lisanstayım. Babam sürekli eşimden utandı işte...
Eşim yanımda yokken bana sürekli onu kötülüyordu. Hatta geçen günlerde ne nankörlüğü kaldı, ne ezikliği Hatta s... bi herif buldu getirdi dedi benim hakkımda konuşurken. "Elalem", akrabalar eşimin mesleğini, okulunu soracak diye ödü kopuyor tabiri caizse.
Bunlardan sonra babamla sadece biraz arayı soğutmaktan başka bir saygısızlık etmediğimi düşünüyorum.
Cevap bile vermedim dediklerinin çoğuna. Eşime ezik, kompleksli, nankör derken bile sustum. Şimdi aynı evdeyiz, evdeki giderler, eşyalar falan kendi maaşımla karşıladığım şeyler, ama babam "benim" ona ait olduğumu düşünüyor, bu ev de benim senin aldığın maaş da benim, benim sayemde buralara geldin diyor. Ona da eyvallah, hakları elbette var üstümde.
Az önce ise, "kirli bardağı baba koyma oraya" dedim diye duymadığım laf kalmadı, "HAYIRSIZ ve TERBİYESİZmişim"... O emir almazmış, ancak bana emir verirmiş...
Annemin hatırı olmasa bu evde 1 dk durmazmış.
Ben onun bu yaptığı fedakarlığı hiç takdir etmeyecekmişim. (Bunlara da ters bir cevap vermedim, ne hayırsızlığımı gördün baba dedim)
Anneme bakıyoruz biz ikimiz, bir bebeğe bakar gibi her ihtiyacını görmeye çalışıyorum, o da yapıyor tabi. Bunalıyor onu da anlıyorum. Ama bu kadar ağır lafları hak ediyor muyum bilmiyorum...
Babamı zamanında eşimi bularak ve onunla görüşerek gerçekten büyük hayal kırıklığına uğrattım kabul. Ama şu yaşadıklarımı bir daha yaşayacağımı, şu eziyeti çekeceğimi bilsem YİNE eşimle evlenirim. (Allah pişman etmesin tabi.) Hayattaki hazinem o benim, 8.5 senedir beraberiz sanki daha 8.5 gün olmuş gibi, "biz"i hiç kaybetmedik. Eşim benim yanında "BEN" olabildiğim, kendimi gizlemediğim tek kişi... Mutluyum yani çok şükür... Bunu da babam görmek istemiyor sanırım
Ben babamla kavga da etmek, çok can ciğer olmak da istemiyorum. Sadece şu aramızdaki çatışma bitsin istiyorum. Huzur evimizde hiç olmadı bugüne dek, bundan sonra biraz olsun sakinlik istiyorum. Konuşmamak çözüm değil, konuşmak istediğimde asla bana "sen de haklısın" demedi, demez. 71 yaşında zaten, gönlünü de kırmak istemiyorum, ama alttan alınca da hiçbir şekilde benim kendi evimde söz hakkım olmuyor. Kendimi evimde huzursuz ve sığıntı gibi hissediyorum...
Çok çıkmazdayım, ne yapmalıyım?
Kısacası söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil...
Şimdiden anlatacaklarımın uzunluğu için özür dilerim. Okuyacak olanlara Allah sabır versin.
Kısa okumak isteyenler renkli kısımları okuyup detayları atlayabilir.
Ben 24 yaşında, 2 senelik çok şükür ki çok mutlu bir evliliği olan , kamuda çalışan biriyim. Eşim askerde. Anne ve babamla beraber yaşıyorum. Erkek kardeşim var ama o da başka şehirde okuyor. Annem ağır hasta (yatalak).
5 aydır beraber yaşıyoruz annem- babamla, eşim askere gittiğinden beri.
Babam 71 yaşında. Yıllardır aramızda sorunlar var. Bu sorunlar aslında çocukluğumdan beri vardı. Çok iyi anlaşırdık, ama babam muhafazakar biri ve bizi hep bu yönde eğitti. Hep "elalem" derdi. Hep başkalarına göre yaşadık. Başkaları bizi takdir etsin, ne çalışkan, ne akıllı, ne uslu, ne ahlaklı desin... Arkadaşlarımla akşam sinemaya mı gitmek istiyorum, hemen gerek yok derdi, ağlamaktan gözlerim şişince izin alırdım, ama ondan sonra gitmişim gitmemişim hevesim mi kalırdı ki...
Üstüme bir "mükemmeliyet" etiketi yapıştırdı, hep ona layık olmak için uğraştım.
Yıllar geçti, okulda başarılıydım, eğer düşük alırsam babamı hayal kırıklığına uğratırdım çünkü. Karnem hep 5 olurdu, herkese karne hediyesi alınır mesela ya sembolik olarak, bana "o senin görevin" denirdi. Bir kere "sanal bebek" istedim karne hediyesi, hala lafını yapar ne çok para verdik diye.
Aslında cimri falan değil yanlış anlamayın. Dünyaları sererdi önüme, ama yıllar sonra bile lafını yapardı.
Ortaokuldan sonra dershaneye falan gitmeden şehirdeki en iyi okulu kazandım. (dershane babam için tembellerin gittiği bir yer diye göndermedi) Gurur duydu, ben de mutluydum tabi. Bir gün okuldan kaçtık öğleden sonra ders boştu, sinemaya gittik arkadaşlarla sınıftakilerin çoğu vardı. Sinemadan döndük, babama da söyledim biz bugün sinemaya gittik diye. O kadar kızdı ki, öğle araları okulda yemek yememi yasakladı, eve geliceksin dedi, verdiği haftalık harçlığı kesti. (10 tl) Biz sana çok para verdik diye oldu bunlar dedi. O günden sonra başladım bir şeyleri saklamaya.
Lise 2 ye başladığımda eşimle tanıştım.
Babam için dünyadaki en kötü kişiydi herhalde. Kendi de tanıyordu tabi bizim sevgili olduğumuzu bilmeden. Ailesi kötüydü, arkadaş çevresi kötüydü, eğitim seviyesi kötüydü, mesleği kötüydü.
Belki de babama ilk ve son başkaldırımdı sevgilim...
Önce çok suçluluk duydum, defalarca ondan uzak durmaya çalıştım.
Ama sonra kalbime yenik düştüm.
Evdekilere yalan söylemeye başladım onunla görüşebilmek için. (zaten normalde de dediklerime inanmıyorlardı)
Lise sona geldim, dershaneyi kazandım burslu olarak, sonra bölümümden Türkiye'de en yüksek puanla alan 3. üniversiteyi kazandım. (Lütfen böbürlenme olarak algılamayın, sadece hala babamın istediği gibi biri olmaya çalıştığımı anlatmak istiyorum.) Aslında ben o üniversiteyi istemiyordum. Daha düşük puanlı bir üniversiteyi istiyordum, ama babam kabul etmedi.
Anneme o yaz sevgilimden bahsettim, evlatlıktan reddederiz, baban duymasın, söylerim babana hemen bitireceksin dedi. Tabi ben bitiremedim.
Üniversite 1. sınıfta, ben onu görmeye başka bir şehre gittim. Hatta 1 gün de kaldım. Bir süre sonra bunu babam öğrendi. Ve ipler burada koptu sanırım tamamen. Zaten hiçbir zaman güvenilmeyen ben artık aile güvenini tamamen kaybettim. Bu arada benim hesabıma babam bin tl yatırmıştı, bir gün lazım olur diye. Bu paranın büyük çoğunluğunu sevgilime vermiştim, kredi kartı yüzünden büyük sorunları vardı. Tabi bunu da öğrendiler falan...
O yaz tatilinde sevgilim geldi babamla görüştü, evlenme niyetinde olduğumuzu söyledi, okulu bitince diye konuşuldu. Babam bize görüşme yasağı koydu.
Bundan sonrası zaten kabus gibi, üniversiteden tatillere gelmek istemezdim. Okuldayken de sürekli beni kontrol ederlerdi yurtta mıyım diye. Ha tabi biz bu arada yine görüştük, o geldi ben gittim. :26:
Okul bitti, ben atandım. Evlenmek istedik, hatta emrivaki yaptık, doğudaydım ve orada durmak da istemiyordum.
Evlendik bir nikah yaptık, babam gönülsüz de olsa razı geldi. Eşimle bir süre orada yaşadım, sonra o başka şehirde çalışmaya gitti.
Yazın tayinim çıktı artık eşimin olduğu şehre, düğün yapmak istedik. (eşimin ailesiyle görüşmüyoruz)
Ramazan ayında iftar yemeği verelim dedik, babam ben gelemem teraviye gideceğim dedi.
Bayramda olsun dedik, millet bayram ziyaretine mi gidecek size mi gelecek olmaz dedi.
Ben sana bir şey yapamam bana bilezik al, onu sana takayım düğünde dedi.
Dedi de dedi.
En sonunda dinlemeyelim biz yapalım dedik, o sırada annem hastalandı düğün iptal oldu.
1 sene geçti, ben şehrin bir ucunda eşim bir ucunda çalıştık, annemler arada gelip bende kaldılar kışa kadar. Sonra ben yine tayin oldum ve iş değiştirdim. Şimdi olduğum şehirde eşimle gerçekten çok huzurlu bir hayatımız vardı, ama aklım annemdeydi, eşim gitti babamla annemi davet etti bize. Aldı getirdi. İlk günler güzeldi, ama babam durmadan eşime laf çarpmaya başladı. Ben ondan fazla kazanıyordum çünkü. Eğitim olarak da eşim lise mezunu ben yüksek lisanstayım. Babam sürekli eşimden utandı işte...
Eşim yanımda yokken bana sürekli onu kötülüyordu. Hatta geçen günlerde ne nankörlüğü kaldı, ne ezikliği Hatta s... bi herif buldu getirdi dedi benim hakkımda konuşurken. "Elalem", akrabalar eşimin mesleğini, okulunu soracak diye ödü kopuyor tabiri caizse.
Bunlardan sonra babamla sadece biraz arayı soğutmaktan başka bir saygısızlık etmediğimi düşünüyorum.
Cevap bile vermedim dediklerinin çoğuna. Eşime ezik, kompleksli, nankör derken bile sustum. Şimdi aynı evdeyiz, evdeki giderler, eşyalar falan kendi maaşımla karşıladığım şeyler, ama babam "benim" ona ait olduğumu düşünüyor, bu ev de benim senin aldığın maaş da benim, benim sayemde buralara geldin diyor. Ona da eyvallah, hakları elbette var üstümde.
Az önce ise, "kirli bardağı baba koyma oraya" dedim diye duymadığım laf kalmadı, "HAYIRSIZ ve TERBİYESİZmişim"... O emir almazmış, ancak bana emir verirmiş...
Annemin hatırı olmasa bu evde 1 dk durmazmış.
Ben onun bu yaptığı fedakarlığı hiç takdir etmeyecekmişim. (Bunlara da ters bir cevap vermedim, ne hayırsızlığımı gördün baba dedim)
Anneme bakıyoruz biz ikimiz, bir bebeğe bakar gibi her ihtiyacını görmeye çalışıyorum, o da yapıyor tabi. Bunalıyor onu da anlıyorum. Ama bu kadar ağır lafları hak ediyor muyum bilmiyorum...
Babamı zamanında eşimi bularak ve onunla görüşerek gerçekten büyük hayal kırıklığına uğrattım kabul. Ama şu yaşadıklarımı bir daha yaşayacağımı, şu eziyeti çekeceğimi bilsem YİNE eşimle evlenirim. (Allah pişman etmesin tabi.) Hayattaki hazinem o benim, 8.5 senedir beraberiz sanki daha 8.5 gün olmuş gibi, "biz"i hiç kaybetmedik. Eşim benim yanında "BEN" olabildiğim, kendimi gizlemediğim tek kişi... Mutluyum yani çok şükür... Bunu da babam görmek istemiyor sanırım
Ben babamla kavga da etmek, çok can ciğer olmak da istemiyorum. Sadece şu aramızdaki çatışma bitsin istiyorum. Huzur evimizde hiç olmadı bugüne dek, bundan sonra biraz olsun sakinlik istiyorum. Konuşmamak çözüm değil, konuşmak istediğimde asla bana "sen de haklısın" demedi, demez. 71 yaşında zaten, gönlünü de kırmak istemiyorum, ama alttan alınca da hiçbir şekilde benim kendi evimde söz hakkım olmuyor. Kendimi evimde huzursuz ve sığıntı gibi hissediyorum...
Çok çıkmazdayım, ne yapmalıyım?
Kısacası söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil...
Son düzenleme: