• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

4 AYRI ZEHİR ÇIKTI Özal'ı radyoaktif maddeyle yormuş, zehirle öldürmüşler

bulca

Gönül almayı bilmeyene ömür emanet edilmez.Mevlana
Pro Üye
28 Ocak 2009
33.806
55.289
1.123
AĞLAR AVCI - 24 Kasım 2012
kucuk_a.png
buyuk_a.png


Adli Tıp’ın, Turgut Özal’ın naaşı üzerinde yapılan incelemede dışarıdan verildiği kesin olan dört zehirli madde tespit ettiği belirtiliyor: DDT (zehir), Kadmiyum (ağır metal), Amerikyum ve Polonyum (radyoaktif madde). Uzun vadede radyoaktif maddelerle vücudun yorulduğu, sonra böcek ilacı ile ani ölümün sağlandığı düşünülüyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla mezardan çıkarılarak otopsi yapılan 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ın Adli Tıp raporunda son aşamaya gelindi. Ortaya çıkan bulgular Özal’ın ölümü üzerindeki sır perdesini kaldıracak nitelikte. Yapılan incelemelerde Özal’ın naaşında dışarıdan verilmiş dört farklı toksik maddeye ulaşıldı. Bunlar içinde, çok zehirli ve inatçı bir böcek öldürücü olan, 1980 yılında Türkiye’de yasaklanan DDT (dikloro difenol trikloroethan) zehir maddesinin vücuda alındıktan sonra karaciğerde parçalanması sonucu oluştuğu bilinen DDE ilk sırada yer aldı. Doğada ve insan vücudunda yok olmayan bu zehrin, Özal’ın naaşında, normal sınırdan 10 kat fazlası tespit edildi. İkinci sırada ise seramik, pil ve akü sanayiinde kullanılan kanserojen ve toksik bir ağır metal olan Kadmiyum (Cd) bulunuyor. Adlî Tıp’ın yaptığı incelemelerde ilk iki madde naaşta yüksek miktarda çıkarken dışarıdan verilen, öldürücü etkiye sahip ‘Amerikyum’ ve ‘Polonyum’ adlı iki ayrı radyoaktif madde de tespit edildi.
Adli Tıp’taki incelemede, Özal’ın vücudunun uzun vadede radyoaktif maddelerle hasara uğratıldığı ve sonra da böcek ilacı ile ani ölümünün gerçekleştiği üzerinde duruluyor. Bütün bu sonuçları değerlendirecek olan Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu birkaç hafta içinde raporu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderecek.
Uzmanların tespitlerine göre, DDT vücuda fazla miktarda alındığı zaman şok ve ani ölümlere neden oluyor. Böcek zehrinin Özal’a dışarıdan sıvı ya da katı gıda maddeleriyle birlikte verildiği ifade ediliyor. Zehir kendini kusma, ishal, ter, solunum sıkıntısı, göz bebeğinde büyüme veya küçülme, nabız artışı, kaslarda zayıflamalar, kasılmalar ve kramplar şeklinde gösteriyor. Özal ölümünden bir gün önce Bulgaristan Büyükelçiliği’nde içtiği limonata ya da Çankaya Köşkü’ne geldikten sonra tükettiği gıdalar üzerinde duruluyor.
Kadmiyum (Cd), vücuda alındıktan sonra kana karışıyor. Ağır metal olduğu için vücuttan atılamıyor. Kemiklerde kalsiyum yerine stoklanan kadmiyum (Cd), kemik dokularında yenilenme sürecini yavaşlatıyor ve vücuda zarar veriyor. Özal’ın vücudunda az miktarda bulunan ama dışarıdan verildiği kesin olan ‘amerikyum’ ve ‘polonyum’ ise vücutta ciddi yıkıma sebep oluyor. Kişinin günlük hayatını sekteye uğratıyor, yorgunluğa sebep oluyor. Özal’ın özellikle Orta Asya gezisi sırasında yorgun ve bitkin olması dikkat çekmişti.
İşte öldürücü o 4 zehir
DDT: Çok zehirli ve inatçı bir böcek öldürücü olan DDT, kolayca vücut dokusundaki yağlarda çözülür ve gıda zincirinde birikmeye başlar. DDT yıllarca, dünyada yaygın biçimde böcek ilacı olarak kullanıldı. Yüksek dozlarda insan vücuda giren DDT, sinir sistemini et*kileyerek titreme, çırpınma ve felce yol açabiliyor. Ölümlere neden oluyor. 1970’li yıllarda ABD ve Avrupa’da yasaklandı.
Kadmiyum (Cd): Elektrik, seramik, pil ve akü sanayiinde kullanılan kadmiyum, kanserojen etkili toksik bir ağır metal olarak biliniyor. Gıdalar, içme suyu, hava, sigara ve çalışma ortamı havasıyla insan vücuduna girebiliyor. Yoğun miktarda alındığında ölüme neden oluyor.
Polonyum: Rus istihbarat servisinin eski çalışanlarından Aleksander Litvinenko’nun zehirlenmesi ile gündeme gelen radyoaktif polonyum maddesi, solunum, yiyecek ve içecek maddeleri ya da ciltte bulunan açık yaralardan vücuda girmesi durumunda tehlikeli süreci başlatıyor. Arap TV kanalı El-Cezire’nin iddiasına göre, Filistin’in 2004 yılında hayatını kaybeden lideri Yaser Arafat, polomyumla zehirlenerek öldürüldü.
Amerikyum: Radyoaktif bir madde olan amerikyum, oldukça zehirli bir madde olduğundan herhangi bir şekilde vücuda alındığında ölüme sebebiyet veriyor.
Gül ‘araştırın’ dedi savcı mezarı açtı
17 Nisan 1993’te vefat eden 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ani ölümü senelerce tartışıldı. Cumhurbaşkanı Gül’ün talimatıyla ölümü araştıran Devlet Denetleme Kurulu, 13 Haziran 2012’de şüpheleri rapor etti, vefat günü yaşananları ‘akıl tutulması’ olarak nitelendirdi. Ölüm nedeninin tam anlaşılabilmesi için mezarın açılarak otopsi yapılması gerektiği ifade edildi. Mezar 2 Ekim 2012 tarihinde açıldı, Adli Tıp tarafından örnekler alındı.

zaman


 
çok teşekkürler arkadaşım paylaşımın için. merhum turgut özal vatanımıza çok faydası olan vatanperver bir insandı...ani ölümüyle sarsıldı ülkemiz... ölümüne neden olarak yıllardır zehirlenmiş olma ihtimali söyleniyordu ama nedense??? hiç kimse, ailesi dahi, böyle bir araştırma yapma gereği duymadı.Turgut özal sevenleri olarak araştırma yapılmasına çok mutlu olduk ve sonuçlarına dayanarak bunu yapanların cezasını çekmelerinide dikkatle konuyu takip ederek bekliyoruz. bizim gibi kayıtsız kalmayan arkadaşların olması beni mutlu etti ....
 
çok teşekkürler arkadaşım paylaşımın için. merhum turgut özal vatanımıza çok faydası olan vatanperver bir insandı...ani ölümüyle sarsıldı ülkemiz... ölümüne neden olarak yıllardır zehirlenmiş olma ihtimali söyleniyordu ama nedense??? hiç kimse, ailesi dahi, böyle bir araştırma yapma gereği duymadı.Turgut özal sevenleri olarak araştırma yapılmasına çok mutlu olduk ve sonuçlarına dayanarak bunu yapanların cezasını çekmelerinide dikkatle konuyu takip ederek bekliyoruz. bizim gibi kayıtsız kalmayan arkadaşların olması beni mutlu etti ....
Rica ederim arkadaşım raporun bitmesine az bir zaman kalmış inş onuda paylaşırım bir ülkenin cumhurbaşkanı böyle bir ölümü hak etmiyor herkes sevmek zorunda degil tabi ama hiç kimse böyle bir ölümü haketmezdi önemli olan şimdi bunları yapanları bulmak ve cezaları çekmeleri işler bu noktaya geldi ya yapanlarda bulunur
 
Rica ederim arkadaşım raporun bitmesine az bir zaman kalmış inş onuda paylaşırım bir ülkenin cumhurbaşkanı böyle bir ölümü hak etmiyor herkes sevmek zorunda degil tabi ama hiç kimse böyle bir ölümü haketmezdi önemli olan şimdi bunları yapanları bulmak ve cezaları çekmeleri işler bu noktaya geldi ya yapanlarda bulunur


kesinlikle artık bu işin peşi bırakılmaz devamını sabırsızlıkla bekliyoruz
 
Bir ülkenin Döneminin Cumhurbaşkanı zehirlerek öldürülüyor !

Bu otopsinin yapılması sadece bilinenin ispatı için oldu zaten.

Ölümünden beri türlü senaryolar ile bu zehirlenme vakası dillerdeydi.

Sanırım ilk 98 yyılında eşine gelen bir notla meydana çıkmıştı.Bunca sene üzerine düşülmemesi , ailenin son ana kadar babamızı mezarında rahatsız etmek istemeyiz söylemleri tuhaftı pek tabii.

Bakalım , şimdi sırada asıl meselenin çözümü var : Bu işin arkasından kim çıkacak ???
 
Geçen gün bir röportajda okumuştum sanırım dönemin bakanlarından biriydi rahmetli Turgut Özal'ın eşi Semra Özal için evinde sakladıgı saç örnekleri versin gibi bir cümle kurmuştu ailesinin tutumunu bende doğru bulmuyorum bir yaz ekliyorum

[h=1]'Semra Hanım niçin susuyor'[/h]


Merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın incelenen naaşında zehir bulunduğu iddiaları güçlenirken, Semra Özal’ın hâlâ sessizliğini koruması dikkat çekiyor. Özal’ın Adli Tıp Kurumu’nda incelenen naaşında ‘zehir’ bulunduğuna yönelik iddialar kamuoyunda geniş yankı buldu. Ergenekon’un kilit isimlerinden gazeteci-yazar Zihni Çakır, “Özal’a müdahale eden doktor ve Semra Özal gözaltına alınıp ifadelerine başvurulmalı. Semra Özal, bildiklerini anlatmalı” dedi


[TABLE="width: 588"]
[TR]
[TD="width: 100%"][TABLE="width: 100%"]
[TR]
[TD][TABLE="width: 568, align: center"]
[TR]
[TD]Zehirlenme şüphesiyle mezarı açılan ve Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan incelemelerde yabancı maddeye rastlanan merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın naaşı hakkında bilinmeyenler akılları kurcalarken, Özal'ın en yakınında bulunan eşi Semra Özal sessizliğini korumaya devam ediyor.
Semra Özal'ın savcılığın incelemek üzere istediği saç kıllarını vermemesi ve incelemelere set olmasını dönemin ANAP Milletvekili Faik Tarımcıoğlu ve Ergenekon Terör Örgütü'nü deşifre eden Gazeteci Yazar Zihni Çakır, bu sessizliği ve Özal'ın ölümündeki bilinmeyen detayları Akit'e anlattı.

ÇAKIR: “ADLİ TIP KURUMU ÖZAL'IN TETKİK SONUÇLARINI KIVIRIYOR”

Ergenekon davasının kilit ismi Gazeteci-Yazar Zihni Çakır, Semra Özal'ın doğal olarak rahmetli Turgut Özal'la 24 saatinin büyük bölümünü birlikte geçirdiğine vurgu yaparak, Özal'ın aldığı ve hissettiği tehditleri bildiğini söyledi.
Semra Özal'ın da saç tellerini Avrupa'da bir kasada saklı tuttuğu söylendiğini ifade eden Çakır, “Bugüne kadar sayın Özal'ın ölümüyle ilgili kamuoyundaki hakim kanaate rağmen kendisinin herhangi bir inceleme talebinde bulunmamış olması, mezarının açılıp numune alınması savcılık tarafından talep edildiğinde buna karşı çıkması öyle zannediyorum ki Filistinlilerin Yaser Arafat'ın ölümünde eşi üzerinden bir takım girişimlerin yapıldığı iddiaları da göz önünde bulundurulursa sayın Semra Özal'ın da bu sürecin işlememesi için set olmasının sebebi onun bildiği bazı gerçeklerin ya onu ürkütüyor olması, ya da o gerçeklerde kendisinin de bir payının olabilme ihtimali vardır.” açıklamasında bulundu.

BULGULARDA ÇIKAN ZEHİR KALP KRİZİNİ TETİKLİYOR

Rahmetli Turgut Özal'ın alınan örnekler sonucunda çıkan bulgularda halk arasında ‘Fare Zehri' olarak tabir edilen bir zehirle zehirlenmiş olacağı gerçeği toplum tarafından kabul gördüğünü söyleyen Çakır, “Bu zehirlenmede ‘Ergenekon'un parmağı var mı?' diye soranlar olabilir. Kesinlikle bu süreç Ergenekon tarafından işlenmiştir. Türkiye'de halkın iradesiyle iktidara gelenleri alaşağı etme eylemlerini hem örgütler vasıtasıyla, hem otoriter ve teorisyenler kanadıyla bu görevi üstlenmiş olan Ergenekon'dur. Doğal olarak Turgut Özal'ın o konjonktür içerisindeki eylemine kurban gitmişse faili de bir numaralı Ergenekon'dur” ifadelerini kullandı.

SEMRA ÖZAL'IN İFADESİ ALINMALIDIR

Çakır, “Savcılığa akıl vermek bizim işimiz değil ama bu rapor bugün çıkan bulgular doğrultusunda yazılırsa ve soruşturmayı yürüten savcılığa devredilirse yapılması gereken ilk şey rahmetli Turgut Özal'a müdahaleyi yapan doktor ve onun ekibi ve bugüne kadar bu sürecin işlemesinde set olan Semra Özal'ın derhal gözaltına alınıp ifadesine başvurulmasıdır. Bundan daha doğal ve hukuki açıdan bundan daha meşru bir zemin olamaz. Eğer bu bulgudan sonra Semra Özal'ı da ifadeye çağırmıyor ve gözaltına almıyorsanız kusura bakmayın ama örtme süreci hala devam ediyor demektir” dedi.

TARIMCIOĞLU: “ÖZAL'IN AĞZINDAN GELEN KÖPÜK ZEHİRLENME ALAMETİDİR”

Bir dönem ANAP'ta milletvekilliği yapmış emekli askeri savcı Faik Tarımcıoğlu ise 18 Haziran 1988'de kongrede yaşanan silahlı saldırı hadisesindeki gelişmelerle ölüm olayı arasında ciddi bir bağ kurmak gerektiğini belirterek “İlliyet bağı kurmak lazım. Aksi takdirde meselenin yarısına bakmış olursunuz” dedi.

Ölüm anında pek sorunun bir arada yaşandığına dikkat çeken Tarımcıoğlu, “Evvela o gün Cumartesi olmasına rağmen Köşk'te doktor yoktu. Bir tıbbi müdahale yapacak bir merkez yoktu. Ambulans son derece yetersiz 25 yıllık bir ambulanstı. İçinde hiçbir tıbbi müdahale alet ve edevatı yoktu. Bir hemşire dahi yoktu. Sadece şoföre emanet bir araçtı” diye konuştu.

Tarımcıoğlu, Eşi Semra Özal'ın da ifade ettiği gibi ilk müdahale sırasında Özal'ın ağzından beyaz köpük geldiğini söyleyerek, “Bu tipik bir zehirlenme alametidir. Zehirlenme olmazsa ağızdan böyle bir köpük gelmez. Bunun üzerine gidilmelidir. Özal, hastaneye giderken geciktirildi, gecikti, otopsi yapılmadı. Arkasından ailesi istemiyor bahanesine sarıldılar. Ama devlet istese bunu yaptırırdı. Devletin Başbakanı var, Adalet Bakanı var Başsavcısı var. O zaman Hacettepe'de ben de gelişmeleri izlemek için bulunuyordum. Dönemin adalet bakanı müsteşarı Arif Yüksel, ‘otopsi yapılsın' demiş kendi ifadesine göre. Fakat ailesi istemiyor diye bu konuyu hemen kapatmışlar” şeklinde konuştu.

“ÖZAL'IN ÖLÜMÜNDE İHMALLERİ AŞAN BİR İRADE VE KASIT VAR”

Özal'ın bedeninden kan alındığını da dile getiren Tarımcıoğlu, “Fakat ertesi günü hemşire düşürdü, tüp kırıldı gibi bahanesiyle bunun tespiti yapılmamış. Bu şüpheleri doruğa çıkaran bir noktadır. Çünkü kırılma hadisesi filmlerde olur ancak ve kimse de buna inanmaz. Çünkü bir tüp kan alınmaz, birkaç tüp alınır ve değişik tetkikler yapılır. Yani olaya neresinden bakarsanız bakın sanki ihmal gibi gözüken ama yaşananları yan yana koyduğumuzda olayda ihmalleri çok aşan bir irade ve kasıt olduğu anlaşılıyor” dedi.

ÖZAL'IN KORUMASI DA SEMRA ÖZAL'I İŞARET ETMİŞTİ

Uzun süre 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın koruma müdürlüğünü yapan ANAP Milletvekili Musa Öztürk, Semra Özal tarafından saklanan Özal'a ait saç tellerinin ABD'deki CIA ve FBI laboratuvarlarında incelenmesini ve Özal'ın öldürüldüğü yolundaki iddiaları cumhuriyet savcılıklarının ‘suç duyurusu' olarak kabul etmelerini istemişti.

Öztürk, “Rahmetli Özal'ın ölüm nedenini saç telinden bulmak mümkün. Bu konuda çok araştırma yaptım, ona göre konuşuyorum. Özal'ın saç teli hanımefendide. Zira, Turgut Özal'ı hastaneye getirdiğimizde ölmüştü. Semra Özal benden Özal'ın bir tutam saçını kesip getirmemi istedi. Ben de doktoru Cengiz Aslan'a söyledim. Cengiz Bey kesip getirdi, hanımefendi yıllardır bu saçları saklıyor. Bu saç teli, ABD'de CIA ve FBI'ın gelişmiş laboratuvarlarında incelenirse ölüm nedeni kesin olarak ortaya çıkar. Hitler de siyanürle ölmüştü” şeklinde konuşmuştu.

“GEREKTİĞİNDE BİR CUMHURBAŞKANINI BİLE KARISINA ZEHİRLETEBİLİRİZ”

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada dinlenilen “gizli tanık Selçuk”, tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ile Ankara'da 6-7 kişinin bulunduğu bir ortamda görüştüklerini belirterek, Ersöz'ün, “Biz çok güçlüyüz. Gerektiğinde bir cumhurbaşkanını bile karısına zehirletebiliriz” dediğini anlatmıştı.

Şuayip Alabay - Koray Taşdemir / Yeni Akit
[/TD]
[/TR]
[/TABLE]
[/TD]
[/TR]
[/TABLE]
[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD][/TD]
[/TR]
[TR]
[TD][/TD]
[/TR]
[TR]
[TD][TABLE="width: 578"]
[TR]
[/TR]
[/TABLE]
[/TD]
[/TR]
[/TABLE]
 
[TABLE="width: 640"]
[TR]
[TD="width: 640, colspan: 3"]Semra Hanımın o sözünü kullandılar[/TD]
[/TR]
[TR]
[/TR]
[/TABLE]
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal la ilgili hazırlanan Adli Tıp Kurumu ön raporunda, yüksek miktarda striknin kreatin maddesinin bulunduğuna yer verildiği iddiası gündeme bomba gibi düşerken, Merhum Özalın yol arkadaşları, söz konusu raporu Samanyolu Haber Televizyonu canlı yayınında değerlendirdi.

Eski Bakanlardan Vehbi Dinçerler, Özalın zehirlendiğinin neredeyse kesinleştiğini belirterek, asıl meselenin zehirlendiğinin ortaya çıkarılması değil kimin zehirlediğini bulmak olduğunu söyledi.

88 yılında Özala silahlı suikast düzenleyenlerin, zehirlenme olayında da parmağının olmasını yüksek ihtimal olarak değerlendiren Dinçerler; Semra hanım saç telleri bende var dedi ve vermedi ama artık o telleri vermesi lazım. Ailesinin elinde başka deliller varsa bunları da vermesi lazım. Turgut Bey, silahlı saldırı suikastinin faillerini bildiğini ama o dönemki Türkiye şartları sebebiyle bunu açıklayamacağını söylemişti. Ama yakınlarına bu isimleri açıkladı. Bu isimleri bilenlerin de artık yetkili makamlara bunu bildirmeleri lazım. şeklinde konuştu.

Eski Sağlık Bakanı Halil Şavgın ise; Özalın zehirlenerek öldürüldüğü sonucunu beklediğini, bu yüzden şaşırmadığını belirterek, Özalın ölümündeki anormalliklerin yavaş yavaş ortaya çıktığını ifade etti.

Eşi Semra Hanımın Özala o dönemde otopsi yapılmasına Parçalanmasına dayanamam diyerek karşı çıktığının altını çizdiğini söyleyen Şavdır, otopsi yapılmasını istemeyenlerin Semra Özalın bu sözünü kullanarak, bahane bulduklarını söyledi. Özal normal, sıradan biri değil, ülkenin Cumhurbaşkanı ailesi istemese bile yapılmalıydı diyen Şavdır; Mezarının dahi açılmamasını istediler, kemikleri bile kalmamıştır dediler ama Özalın naaşı olduğu gibi karşılarında duruyordu. Çok sürprizler olacak öyle görünüyor ama henüz erken. Şeklinde konuştu.

Şavdır konışmasını şöyle sürdürdü: Devletin başında kim varsa hepsi hepsi tehdit altında dün de öyleydi bugün de öyle. Devleti yönetenlerin koruma altında olması lazım. Özal ölürken ambulans yok, Köşke yakın 2-3 hastane olmasına rağmen en uzak hastaneye götürülüyor. Bu işte artık ihmalleri de geçtik kasıtlar ortaya çıkıyor.

SAMANYOLUHABER.COM
 
ZAMAN, GÜNDEMI BELIRLEDI
Özal'ın korumasından garsonuna kadar herkes sorgulanmalı

ÇAĞLAR AVCI, GÖKSEL GENÇ ISTANBUL - 25 Kasım 2012

Adli Tıp’ın, Turgut Özal’ın naaşı üzerinde yapılan incelemede, dışarıdan verildiği kesin olan dört zehirli madde tespit etmesi büyük yankı uyandırdı. Özal’a yakın isimlerle siyasiler kafalarda soru işareti kalmaması için uyarıyor: “Bu süreçte tedbirler alınmalı. Garsonundan korumasına kadar herkes sorgulanmalı.
” Özal döneminin Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler, “O gece Köşk’e, Özal’ın en yakınlarına bakmak lazım.” derken, Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, o dönem Özal’ın etrafında bulunan herkesin kapsamlı bir şekilde sorgulanması gerektiğine dikkat çekiyor. Özal’ın naaşında böcek zehri DDT, ağır metal kadmiyum, radyoaktif elementler amerikyum ile polonyum bulunduğunu Zaman dün manşetine taşımıştı.


Özal dönemi Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler:Eğer Adli Tıp’ın çalışmaları zehirlenme bulgusunu doğruluyorsa o gece Köşk’te bulunan herkes sorgulanmalı. Korumasından garsonuna, aile üyelerine kadar sorgulanmalı. Gerisi savcılara kalmıştır. Fakat bana göre bundan daha önemlisi Özal’a daha önce Kartal Demirağ tarafından gerçekleştirilen suikast girişimi. Bu olayın bütün detayları ortaya çıkarılmalı. Çünkü bu olayın aydınlatılması günümüzdeki bu olay kadar önemli. Bu noktada Devlet Denetleme Kurulu (DDK) da harekete geçmeli.
[h=3]Kapsamlı bir soruşturma yapılmalı[/h]
hasancelal.jpg
Hasan Celal Güzel (Özal döneminin bakanı)
Özal’ın öldürülmesine ilişkin şüphelenecek çok sebep vardı. 1988 Haziran’ındaki genel kongrede suikasta uğramıştı zaten. Yapılan tahkikatla Özal’ın ölüm nedeni ortaya çıkıyor. Bu çok üzücü bir durum. Cumhurbaşkanımızın şehit olduğunu gösteriyor. Dünyanın sayılı adamlarından, politikacılarından biri haince öldürülüyor ve bunun sorumluları acilen ortaya çıkarılmalı. Araştırmalar zamanında yapılsaydı failler bulunabilirdi

Eski Bakan Sait Yazıcıoğlu:Zehirleme işleminin bu denli kademeli yapılmış olmasını aklım almıyor. Bir cumhurbaşkanının yemesi içmesi özeldir. Korumaları vardır. Yemekleri kontrol edilir. Zehirlerin kademe kademe verilmesi ve bunun anlaşılmaması çok vahim bir durum. Özal’ın öldürülme zamanı da çok çarpıcı. Bugün Türkiye’nin en büyük problemleri arasında yer alan Kürt sorunuyla ilgili önemli çalışmalar yapılıyordu.
Eski başbakan yardımcısı ve Özal’ın en yakın arkadaşı Ekrem Pakdemirli: Bu bilgilerin bir kısmı balon bile olsa demek ki öldürüldüğü kesin. Bu alçaklığı kim yaptı bilmiyorum ama eğer ortaya çıkarsa bu adamı asmak lazım. İlahi adalet tecelli edebilir. Ben bilmiyordum, sonra söylediler. Özal’ın ölümünden sonra Köşk’ten ayrılanlar olmuş. Aşçı, yanılmıyorsam ölümden bir hafta-on gün sonra Kanada’ya, hizmet eden kız da İsveç’e yerleşmiş. Demek ki yakınından biri herhalde. Bunları getirmek öyle zor değil. Bavullayıp getirmek gerekir. Herhalde bunları da bizim savcılar akıl eder.
[h=3]O YORGUNLUK BABAMA BİR ANDA GELDİ[/h]Ahmet Özal (Turgut Özal’ın oğlu): Ben de o geziye katılmıştım. O yorgunluk babama bir anda geldi. Artık raporların yazıldığını zannediyorum. Adli Tıp bunları hukuken savcıya vermek zorundadır. Bundan sonrası savcının görevidir. Babamın zehirlediğini baştan beri tahmin ediyordum. 14 senedir bunun kavgasını veriyorum. 1988 yılındaki suikastın araştırılması lazım. Bu rapor açıklandıktan sonra savcıların suikastı incelemesi gerekiyor.
[h=3]Soruşturma komisyonu kurulmalı[/h]Eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın:Özal’ın ölümünün normal bir ölüm olmadığı belli. Raporun henüz kapalı olan kısımları var. Mezarın açılmasından sonra elde edilen bulgular gösteriyor ki Özal ciddi bir cinayete kurban gitmiş. Bunu yapanların hesap vermesi lazım. Rapor tamamlandıktan sonra savcıya gönderecekler. Savcı da bundan sonra gerekli işlemleri yapacak. TBMM, Özal’ın Devlet Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan ölümüyle ilgili raporu kaynak alarak soruşturma komisyonu kurması lazım. Bu komisyona raporlar da intikal eder.
[h=3]Özal’ın etrafındakiler kapsamlı araştırılmalı[/h]
AK Parti Milletvekili (Susurluk Komisyonu Başkanı) Mehmet Elkatmış:Artık hiçbir sır gizli kalmıyor. Yıllar öncesinde yapılan bir cinayet bile bugün ortaya çıkarılıyor. Özal’ın öldürülmesi de bunlardan birisi. Bugün ortaya çıkan gerçekten yola çıkılarak o dönem Özal’ın etrafındaki herkes kapsamlı bir şekilde sorgulanmalı. Birçok önemli kişiyi en yakınındaki insanların zehirleyip öldürdüğünü biliyoruz. Özal’ın zaman içerisinde zehirlenerek öldürüldüğünü düşündüğümüzde yakınında bulunanlar çok dikkatli bir şekilde araştırılmalı.

zaman


 
Semra Özal'ın çok şey bildiği ve sakladığı benim ilk günden bu yana değişmeyen düşüncem.

Adamın başını yaktı:6:

Bu saatten sonra olayın aydınlanacağına inancım var , zamanında katilin Azerbaycan'da olduğu söylendi , adı verildi .

Şimdi iz sürme zamanı.
 
[h=2]Adli Tıp Kurumu'nun, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın naaşı üzerinde yapılan incelemede, dışarıdan verildiği kesin olan 4 zehirli madde tespit etmesi geniş yankı uyandırdı.[/h]Bazı çevrelerin 'zehirler topraktan yağ dokusuna karıştı. Dışarıdan verilmedi.' iddialarını ise Adli Tıp'ın hassas çalışmaları yalanlıyor. Özal'ın naaşında çıkan zehirlerin topraktan karışma ihtimaline karşı uzmanlar mezarın 40 cm yakınındaki toprak kütlelerini de çeşitli incelemelere tabi tuttu, zehir taramasından geçirdi. Dışarıdan verilen zehirlerin hiçbirinin topraktan olmadığısonucu ortaya çıktı. Uzmanlar ayrıca zehir bulgularını naaşı çürümeyen Özal'ın organ ve dokularında tespit etti. 19 yıl sağlam kalan karaciğer, beyin, ince bağırsak gibi bölümlerinde zehirler tespit edildi. Ayrıca örneklerini inceleyen uzmanlar farklı ekiplerle birbirinden habersiz doğrulamalar yaptı. Sonuç yine aynı çıktı.
Özellikle toksik sınırın 10 kat fazlası bulunan böcek öldürücü DDT, karaciğer ve ince bağırsakta tespit edildi. Aradan geçen bunca zamana rağmen oranın fazla çıkmasıyla ilgili, "Oran bunun kat ve kat daha fazlası olabilir. Zamanla zehirdeki değişiklikler bu oranı düşürmüş olabilir." değerlendirmesi yapılıyor. Bu da şu anlama geliyor: "Özal en fazla bir iki gün içinde ya da miktarın çokluğuna bakarsak yere yığıldığı sabahın saatler öncesinde zehirlendi. Diğer verilen zehirler ise zamanla vücudunu yıktı."
(cihan)
 
Back