- 20 Mart 2008
- 141.511
- 212.964
- 1.423
- 60
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
hatırladım canım , fakat ben seninle malesef aynı düşüncede değilim. Atatürk çalışan , üreten , ileriye giden bir ülke istiyordu aynı zamanda özgürlüklerin yaşandığı bir ülke sence bütün bunlar olmuyor mu olaylara bakarken kişilerin nezdinde değil yaşanılan işlerin başarıları ile bakmak lazım. ATATÜRK ü kullanıp yapılanlara çamur atmak haksızlık . ben artık laf üretmek yerine iş yapılan bir ülke gördüğüm için mutluyum marmaray yüzyılların hayali idi gerçek oldu. neresi kötü bunun . Cumhuriyetin emaneti çok güzel korunuyor.Sevgili Lacey,seninle de meslekler topiğinde az sohbet etmedik hatırlarsan..
Eğer ATATÜRK,bugün yaşanılan sıkıntıları görseydi değil gurur duymak ben bu Cumhuriyet'i kimlere emanet ettim diyerek üzüntü duyardı.
Bu ülke nerellerden gelindi nereye gidiyor,herşey ortada değilmi.
hatırladım canım , fakat ben seninle malesef aynı düşüncede değilim. Atatürk çalışan , üreten , ileriye giden bir ülke istiyordu aynı zamanda özgürlüklerin yaşandığı bir ülke sence bütün bunlar olmuyor mu olaylara bakarken kişilerin nezdinde değil yaşanılan işlerin başarıları ile bakmak lazım. ATATÜRK ü kullanıp yapılanlara çamur atmak haksızlık . ben artık laf üretmek yerine iş yapılan bir ülke gördüğüm için mutluyum marmaray yüzyılların hayali idi gerçek oldu. neresi kötü bunun . Cumhuriyetin emaneti çok güzel korunuyor.
Bu ülkede yapılan herşeyi görüyorum-görüyoruz zaten,yollar hastaneler elbette yapılacak ki vatandaş bunu kullanabilisin.Benim diğer sıkıntım başka şey..Yaşama müdahale bir çok şeyin kısıtlanması,bunları hep birlilkte yaşadık değilmi..Bence Cumhuriyetimiz hiç te güzel korunmuyor,aksine yok edilmeye çalışılıyor.
Güzel şeyler yapmakla Cumhuriyet korunmaz,ona sahip çıkmaktır amaç.
Cumhuriyet kurulurken de halka isteyip istemediği de sorulmamıştı. Hatta Ankarada cumhuriyeti ilan eden toplar atılırken Kurtuluş savaşının 2 numaralı komutanı, bazı tarihçilere göre ise 1 numaralı komutanı Doğu Fatihi Kazım Karabekir Paşa.
- Bu toplar neyin nesi? diyerek şaşkınlığını belirtmişti. Cumhuriyetin ilan edildiği söylenince de Neden, bizim haberimiz yok! diyerek yapılana bir anlam veremediğini göstermişti. Öyle ya, pek çok konuda inkılapların sahibi ile aynı görüşte olan Kazım Karabekir Paşadan cumhuriyet neden gizlenmişti. Karşı çıkabilir, endişesi mi vardı acaba?
Cumhuriyetin ilk yılında ülkede adeta bir demirperde idaresi vardı. Adı cumhuriyetti ve ders kitaplarında da Halkın kendi kendisini idare olarak tanımlanıyordu. Pekiy, gerçekten öyle miydi? Halkın önce ezanına müdahale edildi, Tanrı uludur, Tanrı uludur diye minarelerden yükselen Türkçe ezan tam bir kâbus olmuştu Müslüman Türk halkı için. İtiraz edenler zindanlara dolduruluyor ve ikna oluncaya kadar orada tutuluyordu. Köylerde yüksek tepelere nöbetçi dikilir, ezan aslına uygun okunurdu. Ne zaman jandarma ufukta görünür, işaret verilir ve ezan Tanrı uludura çevrilirdi. Kuran öğretimi yasaklanmıştı. Kutsal kitabımız bazı yerlerde sepetlerle kuyulara sarkıtılıyor, bazı yerlerde ise ya samanlıklarda ya da kazılan çukurlarda saklanıyordu. Yani Stalin Rusyasından farksız bir hayatımız vardı. Alfabemiz değiştirilmiş, 13 milyon nüfusumuz bir gecede okuma-yazma bilmeyen bir cahiller ordusu oluvermişti. Anadoludan çekilen ve çekilirken de köylerimizi yakıp-yıkan Yunanlılar, Kurtuluş savaşının hemen akabinde kadim Yunan medeniyetinin sahipleri olarak gelip ders kitaplarımıza oturacak ve yüzümüzü döndüğümüz batının ilk numuneleri olarak alkışlanacaktır. Artık batı, Mehmet Akifin İstiklal Marşında bize tarif ettiği gibi Tek dişi kalmış canavar değil ışığı ile gözlerimizi kamaştıran bir medeniyet şahikasıdır! Cumhuriyeti kuranlar işi o kadar ileri götürürler ki, bugün Meclis zabıtlarına yansıyan sapık teklifler dillendirilir, Bizi İslâm geri bıraktırdı, toptan Hıristiyan olalım ve uygar dünyanın bir parçası haline gelelim.
Bu sözler, bir dönemi karalamak için söylenmiş sözler değildir, bir devrin tarihe geçen yüz karasıdır. İnkılaplarla birlikte bizim esas güç kaynağımız, varlık sebebimiz hilafet de kaldırılacak batıya benzeme adına kılık-kıyafet devrimi yapılarak, 1000 yıldır İslâmın sancaktarlığını yapan bu milletin erkekleri gavurluğun simgesi şapka giymeye, kadınları da başlarını açarak, balolarda batılı kadınlara benzeme adına sefih bir hayata zorlanacaktır. Artık sokaklarda kadınlarımızın çarşaflarının ve iffetlerinin sembolü başörtülerinin polisler ve jandarma tarafından parçalanması vakay-ı adiyeden olmuştur. O günlerde şapka inkılabına ucundan-kıyısından karşı çıkanlar bile darağaçlarında sallandırılmaktadır. Büyük İslâm alimi İskilipli Atıf Hoca, şapka kanunundan iki yıl önce yazdığı Frenk mukallitliği ve İslâm adlı eseri dolayısı ile darağacına gönderilirken; şapka gavurluk işaretidir, asla giymeyiz! diyen Rize halkı sahilden Hamidiye zırhlısı ile bombalanacaktır. Erzurumda şal satan ve Şalcı Bacı adı ile tanınan bir hatun kişi de şapka kanununa muhalefetten asılacaktır. Ayrıca halka korku salmak için İstiklal Mahkemelerinde suçlu-suçsuz 5000in üzerinde insan idam etmekte beis görmemişlerdir. İşte o zulüm günlerinde inkılapların sahibi, Ben öldükten sonra ardımda bir diktatörlük kalsın istemiyorum diyerek o güne kadar tek parti olan CHP karşısında iki defa yakın arkadaşlarına siyasi parti kurdurarak bir muhalefet denemesi yapmak ister. O da nesi? Her iki denemede de halk müthiş bir teveccühle bu partilere koşar. Bir defasında İzmirde muhalefet partisinin adaylarına bir baba oğlunu fırlatıp canhıraş bir şekilde bağırır:
- Alın, bu oğlum size kurban olsun, öbür oğlumu da getireceğim, o da sizin olsun, yeter ki kurtarın bizi bu zalimlerden!
İnkılapların sahibi bakar ki, barajın kapakları patlayacak, iki parti de tehditle kapatılır. 1938 yılında Mustafa Kemal ölür, yerine son dönemlerinde kurşuna dizilmesi emrini verdiği İsmet Paşa geçer. Mustafa Kemalin hasta yatağında verdiği bu emri çok güvendiği Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, Yerine getirdim diyerek İnönüyü kurtarmıştır.
Alinti
Tarihi dogru okumanin zamani geldide geciyor.Halkin kendi kendini yonetmesi, ne yazik ki hep siirlerde kaldi.Cumhuriyet kuruldugu zamandan beri, uc bes azinligin mutlulugunu, ozgurlugunu ve diktatorlugunu savunan bir perde olarak kalmistir.Yapilan zulumler, olumler, hic de halkin kendi kendini yonettigini gostermiyor.O zamanlari yasayan dedelerimiz ninelerimiz hepsi birer canli ornekleridir.Bombalara maruz birak hem de gel halk kendi kendini yonetti, ozgur de.Kimse inanmiyor ya bu masallara, ama inanmak isteyenler de gemilerini yurutmek icin inaniyor sikisikaya baglaniyor masallara.Benim dedemi bomba altina tutan zihniyeti savunamam kimsecikler kusura bakmasin.Sebepde sapka giymemeleri idi.Bosuna demiyorlarya yazilan tarih degil, yasanan tarih diye.Yasanan tarih birgun mutlaka ortaya cikacaktir.
Benim kamuda basortusu serbestligine karsi oldugum icin suclayanlara altindaki zihniyetten rahatsiz oldugumu anlatamamistim. Bana "sadece dini inancin geregi" deyip durmuslardi. Bu yaziyi o yuzden alintiladim. Altindaki zihniyeti, Cumhuriyet dusmanligi, Ataturk'e olan nefreti herkes gorsun istedim. Iste bu zihniyet bugunki iktidarin yaymaya calistigi zihniyettir. Soylemleri de zaten bu yondedir. Bu yuzden sade bir Cumhuriyet kutlamasi olan bir konu basligi altinda bile bugun bu tip, Cumhuriyeti ve inkilaplari karalamaya yonelik yazilar gorebiliyoruz.
O yuzden, hic kimse bana gelip de "ama bunlar cok iyi isler yapiyorlar, Marmaray yaptilar, Asya Avrupayi birlestirdiler, hastane yaptilar, Adalet saraylari (icinde adaletin olmadigi) yaptilar deyip bunlara prim vermemi istemesin. Binlerce sehit vererek kurtardigimiz bu vatan topraklarinda nice zorluklarla kurdugumuz Cumhuriyeti ve butun dunyanin saydigi esi olmayan lider, Turkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ataturk'u ezip gecmeye calisan bu zihniyet, bana dunyalari verse bile beynimi satin alamaz, hic birinin demokrasimiz ve Ata'miz kadar kiymeti yok cunki...
Hepsi yapilir, kopruler, yollar, hastaneler... Ama Cumhuriyetimizi kaybedersek bir daha onun donusu olmaz!
Ya şimdi şu mesaja şöyle hakettiği gibi bir cevap versem,banlanıcam.O yüzden lafı uzatmadan tek seferde soruyorum:Amacınız ne arkadaşım?Böyle yalan yanlış(üstelik hakaret dolu) alıntılarla nereye varmaya çalışıyorsunuz?Başlığı okuyunca hemen cumhuriyet karşıtı suçlamasında bulunacaklarını biliyorum. İşte gördünüz mü? Adamlar cumhuriyet düşmanı...
Suçlamalarının da darbeci anayasal dayanağı var.
Tutuculuğun simgelerini inkılap diyerekten halka yutturan bu darbeci anayasanın ilkesi değiştirilemez, değiştirilmesi de asla teklif edilmez değil midir?
Biz de o yüzden bu saplantıya, daha doğrusu milleti asimile etmeye yönelik projeye yıllarca karşı durduk. Sade o kadarla olsa yine iyi.
Laiklik dedin halka zulmettin, demokrasi dedin yine zulmettin.
Ezan ile Kuranı yasakladın.
Yazıyı sildin attın, millet tarihini okumasın diye güzelim Osmanlıcayı kaldırdın.
Sonra da altına kanla irfanla kurduk bu cumhuriyeti yazarak alın kutlayın dedin.
Ve bu ülke bir asra yakındır kendine gelemiyor.
Bu kafayı nereden aldın? Sorusuna gelince cevabını bilmeyen yok.
İngiliz yazdı İttihatçılar okudu...
İttihatçılar neyi tersinden okumadılar ki.
Her şey dışarıdan.
Cumhuriyeti de gittiler Fransadan ithal ettiler.
Fransa, kilisenin baskısından kurtulmak için içerisinde bilim adamları ile aydınlar da olmak üzere 15 bine yakın insanı giyotinlerin keskin bıçakları arasında doğradı.
Fransanın cumhuriyeti eli ve dili kanlı katil.
Cumhuriyet demokratik halk rejimi ise, ki öyledir, irfanla kurulur da kanla kurulmaz...
Cumhuriyet dönemi arşivleri açılsa da bir görsek, senin cumhuriyetin adına bu ülkede kaç insan asıldı? Bu insanlar asılmayı hak mı ettiler?
Yoksa İngilizin Osmanlıya karşı tarihi intikamı mıydı?..
O günleri terennüm edenlerden Sabahattin Ali:
Hey anavatandan ayrılmayanlar/Bulanık dereler durulmuş mudur?
Durmuş mu olukla o akan kanlar/Büyük hedefler varılmış mıdır?
Asarlar mı hala hakka tapanı/Mebus yaparlar mı her şarlatanı,
Köylünün elinde var mı sapanı/ Sıska öküzleri dirilmiş midir?
O gün bu tip bir şiir yazmak için yürek ister.
Sabahattin Ali, İstiklal Mahkemesini bile göremeden Jandarma karakoluna götürülerek orada infazı yapıldı. Ulu Önderi sen nasıl eleştirirsin?..
Sen nasıl rejime diktatörlük dersin.
Şapka Frenk taklitidir diyeni de astılar.
Evinde kitap okuyan da suçlu, kurduğu ecnebi kültür ağırlıklı okula gitmek istemeyen de suçlu. Şimdi öyle mi? Dili olan konuşuyor, kalemi olan yazıyor...
Hatta Başbakana bile diktatör diyenleri asmıyorlar...
Başbakan da o iddialara hodri meydan, mahalli seçimlerde görüşürüz diyerekten cevap veriyor. Düşürün diktatörü(!) diyor Başbakan...
Diyecekler ki zaman ve ortam meselesi.
Hayır hiçbir şey mesele değil, mesele tamamen zihniyetle alakalı.
Açın Osmanlı arşivlerini bakın, göreceksiniz ki padişahları eleştiren, onların yapmak istediklerine cevaz vermeyen binlerce karşı görüş vardır.
Gavuru hür, Müslümanı hür, vicdanı hür...
İttihatçıların meşrutiyet dedikleri olay; düşünce ve fikir hürriyeti dışında, Osmanlı toplumunu batılılaştırma ve de azınlıkları azdırma ile alakalı.
Devleti ele geçirdiklerinde gördük, üç gün idare edemediler...
Üç kıtaya hükmeden devlet, kurda kuşa yem olup bitti gitti...
İşte cumhuriyet o yeteneksizlerin eliyle kurulduğuna göre, ben de bugünkünü soruyorum, kimin cumhuriyetini kutladınız?..
Alinti
Ya şimdi şu mesaja şöyle hakettiği gibi bir cevap versem,banlanıcam.O yüzden lafı uzatmadan tek seferde soruyorum:Amacınız ne arkadaşım?Böyle yalan yanlış(üstelik hakaret dolu) alıntılarla nereye varmaya çalışıyorsunuz?
Bu "Alıntı" lar nerden alıntıdır, kimden alıntıdır?
Yeni moda bu mu? Alıntılar üzerinden laf söyleme.
Bu Alıntılar neyin nesidir? "Alıntı düşüncemi ifade ediyor" denmek mi isteniyor?
Nasılsa alıntı, alıntı için sitede işlem yapılmaz düşüncesi mi oluştu.
Atatürk hakkında karalayıcı alıntılar bile paylaşmayınız.
Yalnız o alıntıda dikkatimi çeken bir husus var.
Atatürk'e büyük bir saygısızlıkla atıfta bulunarak şöyle denmiş:" Hatta Başbakan'a bile diktatör diyenleri asmıyorlar"
Başbakan'a saygısızlık yapılmaması gerekir fakaaatt imralı da ki asılmazken diktatör diyenlerin asılmaması lütufmuş gibi anlatılamaz.
Efendim şimdi şöyle diyenler olacak, idam cezası daha önce kaldırılmıştı, bende diyeceğim ki efendim yasalar değiştiriliyor, o yasada değiştirilebilirdi.
Alıntılarınıza dikkat edin, o alıntılarda neden bahsedildiğine dikkat edin.
Bir gün Inkilap Tarihi dersindeyim üniversitede, kizin bir tanesi birden atildi, yok hocam Atatürk sizin anlattiginiz gibi bir adam degil, iste su su su bu bu bu onun yüzünden olmustur, söyle yapmistir, böyle yapmistir, karaladi da karaladi. Sonra hoca aciklamaya calisti, bakti ki karsi taraf algilamiyor, kizim bu söylediklerinin kaynagi nedir dedi? Kiz cantasindan bir kitap cikardi, adini sanini bilmedigimiz bir adam üstelik tarihci bile degil, yazmis bir kitap, kiz da inanmis. Kitabi aldi eve götürdü hoca, kaynaklarin sahte olusunu tek tek acikladi, kiza kitabi geri verdi, gidip kontrol edebilirsin dedi. Kiz bir daha da derse gelmedi. :)
Bir de bir arkadasim yurttayken Canakkale Gezisi yapiliyor diye gitti. Megerse cemaatin olusturdugu bir geziymis, hayatimda duymadigim hurafeleri duydum dedi. Tarih bastan yazilmis da bizim haberimiz yokmus, Atatürk onlarin zafer hikayesine göre yasamiyor bile dedi, bir kez adi gecmedi. Inanamamistim ama neden sasiriyorum, asilsiz haberler yazmak, kafadan efsaneler uydurmak zor degil ki!
Bir de sosyal bilimler, ucu bucagi acik... Bilim adi üstünde ama objektifligi tartisilir iste. Herkes kendi görüsüne kendi durusuna göre yorumluyor bir seyleri. Senin kaynaklarin benim kaynaklarimi döver kavgasi degil de bu, yaziktir, Atatürk ve Cumhuriyet üzerine sadece Türkce degil, yabanci kaynaklar da bulabilirsiniz cokca. Elestirenleri de vardir ama elestirinin bile belli bir dayanagi belli bir kaynagi olmalidir, bilim diyorsak eger.