Baron De Tott'un 18.yüzyıl Osmanlı Türkleri hakkındaki gözlemlerinden, bir gecede cahil kalmıştık oysa, yoksa atom parçalıyorduk.,
"Türkçe öğretmenim ilkince usûl oldugu üzere bana yazmayı öğretmeye başladı. Resme olan yatkınlığım başlangıçta önemli ilerlemeler kaydetmeme yardımcı oldu; nihayet okumaya başladım ve zorluklar ortaya çıktı; sesli harflerin yazılmaması sıkıntılarım ve göğüslemek zorunda kaldığım zor işin mahiyeti hakkında bir fikir verir; işin daha zor tarafı Türklerin kendi lisanlarının fakirliğinden Arapça ve Farsça'dan dilbilgisi kuralları almaları,bunlardan beş ayrı alfabe yaratmaları ve yazarların arzularına göre harf çeşitleri kullanmalarıdır. Bir ömür boyunca ancak iyi okumaasini öğrendikten sonra kişi kendisine faydalı eserleri ne zaman araştırıp okuyacaktır?
Özellikle bu uygunsuzluk yüzünden Türkler cehaletin pençesine düşmüşler ve soyut bilimlerde gerilemişlerdir. Harfleri güzel bir şekilde yazmak ve yazılanaları çözmekle uğraştıklarından gururları şu çeşit zorlıklara doğru meyletmiştir; çifte anlamlar, harflerin değişik şekilde yazılması eğitimlerini ve edebiyatlarını sınırlamış ve kötü bir heves zihni yormak için her türlü yolu denemiş, onlara haz vermiş, hayranlıklarını uyandırmıştır."