Sadece 12 Elylül de idam edilen kisilerin bir kismi söyle;
AHMET SANER (22) 16 Nisan 80'de gözaltına alındı. 26 Haziran 81'de idam edildi.
KADİR TANDOĞAN (23) 16 Nisan 80'de gözaltına alındı. 16 Haziran 81'de idam edildi.
MUSTAFA ÖZENÇ (22) 7 Ocak 81'de gözaltına alındı. 21 Ağustos 81'de idam edildi.
İ. ETHEM COŞKUN (23) 29 Nisan 80'de gözaltına alındı. 13 Mart 82'de idam edildi.
SEYİT KONUK (26) 29 Nisan 80'de gözaltına alındı. 13 Mart 82'de
İzmir'de idam
edildi.
NECATİ VARDAR (22) 30 Nisan 80'de gözaltına alındı. 13 Mart 82'de idam edildi.
ALİ AKTAŞ (27) 9 Haziran 80'de gözaltına alındı. 23 Ocak 83'te idam edildi.
ÖMER YAZGAN (27) 17 Ocak 81'de gözaltına alındı. 30 Ocak 83'te idam edildi.
ERDOĞAN YAZGAN (23) 17 Ocak 81'de gözaltına alındı. 30 Ocak 83'te idam edildi.
MEHMET KAMBUR (28) 17 Ocak 81'de gözaltına alındı. 30 Ocak 83'te idam edildi.
RAMAZAN YUKARIGÖZ (23) 17 Ocak 81'de gözaltına alındı. 30 Ocak 83'te idam edildi.
İLYAS HAS (29) 28 Aralık 80'de gözaltına alındı. 7 Ekim 84'te idam edildi.
HIDIR ASLAN (26)Şubat 80'de gözaltına alındı. 25 Ekim 1984'de idam edildi.
Bu kisilerin daha cok genc olduklarini, asilmamalarini söyleyenlere Kenan Evrenin cevabi " asmayalimda besleyelim mi?" Kenan evren böyle derken, idam edilen genclerin ailelerine yazdiklari son mektuplar ise söyle;
NECDET ADALI (7 Ekim 1980 Ankara) Sevgili anneciğim ve babacığım, sizleri ve ezilen halklar uğruna mücadeleyi erken bırakmak zorunda kaldığım için üzgünüm...
SERDAR SOYERGİN (25 Ekim 1980 Adana)
Sevgili anneciğim eğer ben asılıp ölürsem, sen hiç üzülme. Geride kalan yoldaşlar da senin oğlundur. (...) Biz bir ölürüz bin doğarız. (...) Biz ölürken bile başımız dik yürürüz...
VEYSEL GÜNEY (10 Haziran 1981 Gaziantep) Değerli babacığım ve tüm dostlarım. (...) Ben kimseyi öldürmedim, suçsuzum.
Babacığım, ben ölüme seve seve gidiyorum, bir namussuzluk ve bir ..lik yapmadım. Onun için hiç üzülmeniz gerekmez. (...)
HIDIR ASLAN (24 Ekim 1984 İzmir) "Canım Abim. Uzun uzun yazacak değilim. Bu ana hep hazırdım. Son yolculuğum yaşamım kadar güzel olmalı. Üzülmek mi? Bunu hiç istemiyorum canlarım. Büyük sözler etmeyi gereksiz buluyorum. Her şey yaşamımız kadar açık ve sade olmalı. (...) Şu mektubu yazarken bir yandan çay sigara içiyorum. Ağır ağır. Tadına vara vara. Neşesiz değilim. (...) Çok şey söylemek istiyorum ama zaman öyle kısa ki. On dakikamız var. Üzülmeyin acılara yenilmeyin hayata karşı güçlü olun yaşam budur. Başı dik olun.
ERDAL EREN (13 Aralık 1980 Ankara) Sevgili annem, babam ve kardeşlerim. (...) Ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim
moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. (...) Zavallı ve çaresiz biriymiş gibi
ardımdan ağlamanız beni yaralar.
ÖMER YAZGAN (29 Ocak 1983 İzmit)
Sevgili anama, babama ve kardeşlerime, şu anda saat 04.00 ve ben infaz için son hazırlığım olarak bu mektubu yazıyorum. (...) Elimde kelepçe ile yazmak zor. (...) Gözyaşlarınızı düşmanlardan gizlemeyi öğrenmelisiniz. (...)
MEHMET KAMBUR (29 Ocak 1983 İzmit) Değerli karıcığım, biz tarihi görevimizi yerine getirirken en azından seni görmek
isterdim. (...) Son olarak da ülkemin özgürlüğü uğruna canımı severek feda ediyorum. (...)
MUSTAFA ÖZENÇ (20 Ağustos 1981 Adana) Sevgili Babacığım. (...) Bu satırları yazmamın nedeni kendinizi bu konuda
suçlamamanız içindir. Siz bana karşı görevinizi fazlasıyla yerine getirdiniz.
İLYAS HAS (6 Ekim 1984 İzmir) Şu an sizlere en son mesajımı iletiyorum. Ben sizlerin yüzüne kara çalacak hiç bir şey yapmadım.(...) Belki de çok şey vardır sizlere iletebileceğim ama şu an aklıma bir şey gelmiyor ki... Bu da doğal olsa gerek.
RAMAZAN YUKARIGÖZ (29 Ocak 1983 İzmit)
Değerli aileme, annem, babam ve kardeşlerime. Sizler için birçok şey yapmak istedim ve her zaman da isterdim. (...) Benim için üzülmenizi, gözyaşı dökmenizi istemem. Devrimci olarak yaşadım, devrimci olarak ölüyorum. (Annesine yazdığı
mektuptan) Burada şereflice yaşayıp şereflice ölerek sana olan borcumun bir kısmını ödemek istiyorum.
KADİR TANDOĞAN (25 Haziran 1981 İstanbul) Sevgili aileme, anneme, Mediha ablama, Nuriye ablama, kardeşim Meliha, yeğenim Servet ve enişteme: İnanın bu yaşamımda ölmeme değil, sizleri arkada, gözü yaşlı bıraktığıma üzülüyorum. Kolay değil, benimki bir anlık şey. Ya sizler? (...) Bu mektup elinize geçtiğinde ben ölmüş olacağım. Mektubum baştan sona hüzün dolu. Ama bu şartlar altında yazmak için aklıma başka bir şey gelmiyor.
Gerci bu darbeci zihniyet müebbet vermez, direk asar!
Ama keske bu genclerde hayatinin baharinda öldürülmeseymiste müebbet alsaymis.
Bu gencin aileleri, yakinlari, darbe madurlari, asilan basbakanin ailesi, secmeni, yapilan zulümlere karsi Rabbinden adalet diliyorsa, Rabbimin o ilahi adaleti tecelli edince karalar baglamazlar.
Sükürler olsun ilahi adalete derler.