• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

2011 şubat ayı azimli anne aday adaylarının mekanı

2,5 yıllık evliyim. son 4 aya kadar korunuyordum. 1 yıl kadar hapla korundum, kalan dönemde eşim korundu. henüz doktora gitmedik. adet sirkulasyonum 31 gün. genelde pek aksamaz. bu açıdan bi problem yok. ama kilo ve tüylenme problemleri yaşıyorum malesef. 6 aya kadar doktora gitmeyi düşünmüyorum. bu ay ovulasyon testi kullandım sanırım 17. yada 18. gün yumurtladım. 5 şubatta beklenen adet tarihim beklemedeyim anlıyacağınız.

canım ploikistik over olabilirsin dikkat edilmesi gereken birdurumdur. eğer polikistik over varsa gebelğin kendı kendıne olusmasını beklememelısın doktor gozetımı altında olman g erekır.
fıkrımce gebelık öncesı doktora gıtmeli çiftler..

tüylenmen polikistik overden olmayabılır endokrınolojık bir hastalıgında olabılır Allah korusun mutlaka doktora git cnm.
 
Son düzenleme:
Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin... adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı…

Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu.

İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.

kızlar tamda bizim bugün konuştuğumuz konulara uygun değilmi?

bunu biliyorum ben çok güzel bir yazı:16::16::16::16::16::16:
 
Son düzenleme:
Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin... adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı…

Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu.

İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.

Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum.

Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu.

'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.'

Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki!

Sonunda sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim? '

Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.

'İşte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim. '

'Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl'olacak. Bunu benim için yapar mısın?'

Yüzümü dikkatle inceledi ve 'Sana bunun cevabını yarın vereceğim' dedi.
Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.

Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, alt ına da bir not bırakmıştı.

'Sevgilim' diye başlıyordu,

'O çiçeği senin için koparmazdım' Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.

'Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.'

'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.'

'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'<Sâdık arkadaşın>ın her ayki ziyaretinde sebep olduğu, karnındaki krampları rahatlatabilmem için avuçlarıma ihtiyacım var.'

'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlata bilmem için ağzıma ihtiyacım var.'

'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin - gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.'

Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu.

Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.

'Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.'

Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.

Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim.

Bu gerçek aşktı.

İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.

Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil... Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz... Ama hep oralarda bir yerdedir.

Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır

Alıntıdır...

kızlar tamda bizim bugün konuştuğumuz konulara uygun değilmi?

Çok güzel bi hikaye canım..Dediğin gibi bugün konuştuklarımızla ilgili:)))))))))))Hele bana kapak olsun..:26::26:
 
Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin... adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı&#8230;

Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu.

İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.

Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum.

Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu.

'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.'

Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki!

Sonunda sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim? '

Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.

'İşte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim. '

'Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl'olacak. Bunu benim için yapar mısın?'

Yüzümü dikkatle inceledi ve 'Sana bunun cevabını yarın vereceğim' dedi.
Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.

Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, alt ına da bir not bırakmıştı.

'Sevgilim' diye başlıyordu,

'O çiçeği senin için koparmazdım' Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.

'Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.'

'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.'

'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'<Sâdık arkadaşın>ın her ayki ziyaretinde sebep olduğu, karnındaki krampları rahatlatabilmem için avuçlarıma ihtiyacım var.'

'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlata bilmem için ağzıma ihtiyacım var.'

'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin - gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.'

Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu.

Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.

'Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.'

Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.

Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim.

Bu gerçek aşktı.

İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.

Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil... Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz... Ama hep oralarda bir yerdedir.

Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır

Alıntıdır...

kızlar tamda bizim bugün konuştuğumuz konulara uygun değilmi?

Çok güzel bi hikaye canım..Dediğin gibi bugün konuştuklarımızla ilgili:)))))))))))Hele bana kapak olsun..:26::26:
 
canım ploikistik over olabilirsin dikkat edilmesi gereken birdurumdur. eğer polikistik over varsa gebelğin kendı kendıne olusmasını beklememelısın doktor gozetımı altında olman g erekır.
fıkrımce gebelık öncesı doktora gıtmeli çiftler..

tüylenmen polikistik overden olmayabılır endokrınolojık bir hastalıgında olabılır Allah korusun mutlaka doktora git cnm.

1 yıl önce bi adet gecikmesi yaşamıştım ve doktora gitmiştim. o da polikistik over olabilir diyip smear ve kan testi yapmıştı ayrıca ultrasonlada bakmıştı. kist var demişti ilk kontrolde. sonuçlarla beraber gittiğim 2. kontrolde adet düzeldiği için kistim gitmişti ve bişey yok demişti doktor. gerçi o zaman çocuk düşünmüyordum. sadece doğum kontrol hapı kullan dedi doktor 8-9 ay kadar bende kullandım.
yaşım 24. o yüzden de belkide çok acele etmedim doktora gitmek için. bi 6 - 7 ay geçsin bakalım sonrasında olmazsa gidicem...
 
kızlarrr acil yardım istiyorummmm dün eşimle çay içmiştik eşim çaydanlıgı deri sehpamın üzerine koymuş şimdi örtüyü kaldırdım gördüm bembeyaz olmuşşş nasıl geçerr bilen varmııı:18::18::18:
 
ooo hoşgeldin uyarı kardeşim:1::1::1:aldık uyarıyı oturduk aşagı

kızlarrr acil yardım istiyorummmm dün eşimle çay içmiştik eşim çaydanlıgı deri sehpamın üzerine koymuş şimdi örtüyü kaldırdım gördüm bembeyaz olmuşşş nasıl geçerr bilen varmııı:18::18::18:

ben bılıyorum kolonya dök biraz ızın üzerine çakmakla yak canım göerceksin pırıl pırıl olacak

ortalıgı yakma ama
 
selam topiğin güzel hatunları nasılsınız bakalım ben çok yorgunum hormon tahlili yapıldı yine sonuçlar kafamı karıştırdı siz anlıyormuusunuz bu sonuçtan bişey daha doktora gösteremedim meraktan çatlıyorum hadi prolaktin le progestoronu geçtimde neyse tahlil sonuçlarım şöyle
prolaktin:27,22 progestoron:11:51 estradiol:147(bu hormonu anlayamadım) östrojen galiba amaa neden bu kadar yüksek anlayanınız varmı referans aralığı yazmıyor:96::96::96::97::97::97::97::26::26::26:
 
selam topiğin güzel hatunları nasılsınız bakalım ben çok yorgunum hormon tahlili yapıldı yine sonuçlar kafamı karıştırdı siz anlıyormuusunuz bu sonuçtan bişey daha doktora gösteremedim meraktan çatlıyorum hadi prolaktin le progestoronu geçtimde neyse tahlil sonuçlarım şöyle
prolaktin:27,22 progestoron:11:51 estradiol:147(bu hormonu anlayamadım) östrojen galiba amaa neden bu kadar yüksek anlayanınız varmı referans aralığı yazmıyor:96::96::96::97::97::97::97::26::26::26:

hoşgeldin canım nasılsın
ben anlamıyorum bunlardan maalesef:54:
 
Back