Kalk çocuk...
Sana bir asır öteden yazıyorum...Daha dün barut kokuyordu ellerim...Belki aynı yaştaydık seninle...Daha 15'inde diyorlar sana belki de...
Sen okula ,ben cepheye koştum...Sen bahçede oynarken ben harp meydanında vuruştum...En güzel yemekleri yerken bir tas hoşaf,bir lokma ekmekle doydum...Bunları sana anlatıyorum diye bozulma hemen...Bil diye anlatıyorum...Arkadaşlarım vardı benimde...Mevzilerde hasret giderirdik...Ancak orada birbirimizi görebilirdik...Annem git oğul dedi...Gözümün içine bakarken,ellerime kına yakarken...Git sütümü, hakkımı helal etmem dedi...Ciğeri parça parça düşerken git dedi...Sahi senin annen nasıl oda sana gözü gibi bakıyor mu? Vatan diye kokluyor mu? Seni...
Hadi çocuk kalk,doğrul...
Tut ellerimi gidelim seninle Şüheda kokan dağlara anlatayım bir bir gidenleri...Umut tohumları gibi nasıl düştüler toprağa göstereyim...
Vaktin mi yok? Neye telaş edersin böyle...Sadece bir gününü alacak belki...Ama göreceksin kan sızan koyu,göreceksin mevziyi, o eski namluyu...
Neden kalkmazsın yerinden...Beni vururken Çanakkale en derinimden sen neden bu kadar yavaşsın...
Kalk dedim sana...Saygın olsun biraz atana,kefensiz yatana...Senin için düştük bizler toprağa...Bak şimdi sen rahat rahat yaşıyorsun...Sitem değil sana sözlerim...Unutulmamak derdim...
Hadi kalk yerinden...Al eline Nazlı Hilali koş...Durma hiç bir zaman bize emredilirken ölmek sana da emredildi yükselmek...Yüksel en yüceye taşı göğsünde Al Sancağı...
Ve de ki...
Ben ezelden beridir hür yaşadım ,hür yaşarım...Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? ŞAŞARIM!...Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım...Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım...
Hadi söyle göğsünü gere gere...Ve unutma Ne MUTLU TÜRKÜM DİYENE...
MEHMET OĞLU MEHMET
18 MART 1915
ÇANAKKALE...!