Popüler Konu Mevlid Kandili

b-356755-par%C4%B1lt%C4%B1l%C4%B1_g%C3%BCl.gif

Bir gün yaşlı bir kadın Peygamberimize gelerek:
-Ya Resülallah! Beni Cennetine koyması için Allah'a dua eder misiniz?" der.

Peygamber Efendimiz ise:
-Cennete koca karılar giremez ki, diye ona takılır.

Verilen cevabın nüktesini anlamayan kadıncağız üzülür ve ağlayarak döner gider.

Peygamber Efendimiz, yanındakilerden birisini arkasından göndererek:
-Söyleyin O'na ! Koca karılar cennete, ihtiyar olarak girmezler.

Zira; Allah Teala Kur'an-ı Kerim de:
-Biz Cennet kadınlarını, dünya da ki, yaradılışlarına benzemeyen bir yaradılışta yarattık. Onları, kız oğlan kız bakireler kıldık. Onlar, kocalarına gönülden aşıktırlar ve hepside birbirinin yaşıtıdırlar buyuruyor..diye haber gönderir.

Ayette geçen yaşıt tabiri; cennet kadınlarının hepsinin 30 veya 33 yaşlarında olacakları şeklinde açıklanmıştır.
 
guzel_bebek_ve_gul.jpg


Peygamber Efendimiz, çocukları çok severdi. Onlarla ilgilenir, onları sevindirirdi.
Çocuklar Peygamberimizden hiç kaçmazlar, nerede görseler hemen yanına gelirler, çevresini sararlardı.

Enes bin Malik anlatıyor:

Peygamber Efendimiz, insanların en güzel ahlaklısı idi.
Benim Ebu Umeyr adında küçük bir kardeşim vardı.

Peygamber Efendimiz, bizim eve gelerek onu üzgün olarak gördüğünde;
-Ebu Umeyr'i üzgün görüyorum, sebebi nedir? diye sordu.

-Babam da;
-Ya Resülallah, oynadığı nugayr kuşu öldü.. dedi.

Nugayr; gagası kırmızı, serçe büyüklüğünde, bülbül cinsinden bir kuş.

onunla oynayıp gönlünü eğlendiren çocuğun, kuşun ölmesiyle dünyası kararmış, üzüntüsü sonsuzdu.
bunu gören Peygamber Efendimiz yavrunun üzüntüsünü paylaşarak, latife yollu;
-Eee Ebu Umeyr, Söyle bakayım, Nugayr ne oldu? diye çocukla sohbet etmeye başlamıştır.
 
[video=youtube;ggNkACMT1Mk]http://www.youtube.com/watch?v=ggNkACMT1Mk&feature=related[/video]

O gün Peygamberimiz kendisini dinlemek için mescide gelen o çocuğu görememiş, bir üzüntüsü olduğunu anlamıştı, derken çocuğun kapısı çalınmış gelen Peygamber Efendimiz miş, çocuğa gülümsemiş ve üzgün olduğunu duydum kuşun ölmüş başın sağolsun demiş.

Allah'ım Peygamberimizin hayatta olduğu zamanlarda yaşamıyorum ( ruz ) ama o çocuk kadar seviyorum (ruz) onu, :KK69:
Dualarımı kabul et Allah'ım.. Sevgili Peygamberimle cennet bahçelerinde buluşayım,
O' kapıma gelmesin, ben onun kapısını çalayım.
:KK69::KK14:


Sevgili Peygamberimizle cennet bahçelerinde buluşalım, O' kapımıza gelmesin, biz onun kapısını çalalım.
 
$303308_389278427778454_323819437657687_1141839_317536970_n.jpg
Selâm olsun “kuru et yiyen kadının oğlu”na!

“Mekke’nin fetih günüydü...Bir adam Resulullah’ın yanına yaklaştı. Korkudan, heyecandan titriyordu. Resulullah da gördü adamın bu halini ve dönüp seslendi:

“ Titremene lüzum yok, ben kral değilim “ Ve ardından dedi ki; “ Kureyşli kuru et yiyen bir kadının oğluyum ben.”

ALLAHUMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ SEYYİDİNA MUHAMMED
 
Şimdi ayağının tozu olmak vardı Efendim...
Senin devrinde yaşayıp Senin yerine taşlanmak...
O dikenli yollardan geçmek vardı Senin yerine...
Ne olurdu tek bir zerrene,zerre kadar zarar gelmeseydi...
Senin yerine bizi zehirleselerdi...
Namazdayken bizim başıma pislik dökselerdi...
Biz annesiz babasız kalsaydık nolurdu sanki...
Anam babam Sana feda olsun Ya Resulallah...
Nur Cemaline hasretiz Ya Habiballah...
Sana ve ashabına binlerce salat ve selam olsun...
 
Merhaba arkadaşlar,
Bu yıl Mevlid Kandili 23 Ocak 2013 çarşamba.. yani yarına denk geliyor, ufak bir hatırlatma olsun istedim.:KK34:

Ay Doğdu Üzerimize

[video=youtube;BHkqDrQ8rdk]http://www.youtube.com/watch?v=BHkqDrQ8rdk&feature=related[/video]

Ay doğdu üzerimize
Veda tepelerinden.
Şükür gerekti bizlere
Allah'a davetinden.

Sen Güneş' sin, Sen Ay' sın.
Sen nur üstüne nursun.
Sen Süreyya Işığısın
Ey Sevgili, Ey Resül!

Taleal- bedru aleyna
Min seniyyeti-il veda
Vecebe'ş-şükrü aleyna
Ma dea lillahi da


Ey bizden seçilen Elçi
Yüce bir davetle geldin.

Sen, bu şehre şeref verdin
Ey Sevgili, hoş geldin.

Ey Resül, sana söz verdik
Doğruluktan ayrılmayız.

Sen, Ey Esenlik Yıldızı
Senin sevginle doluyuz.

Ey bizden seçilen Elçi
Yüce bir davetle geldin.

Eyyühel meb'usü fine
Ci'te bi'l-emri'l muta
Ci'te şerrafte'l- Medine
Merhaben ya hayra da
 
her zamanki gibi ne güzel bir kalbin yansıması var burada:KK16::KK16::KK16::KK16:

Allah ım öncelikle senin sonra tüm dileyenlerin dualarınız kabul etsin..
eş isteyenlere eş, evlenmek isteyenlere kolaylık, çocuk isteyenlere çocuk, borcu
olanlara ödeme kolaylığı, eğitim isteyenlere eğitim, hasret çekenlere vuslat,şifa isteyenlere tez zamanda ŞİFA...

kim ne diliyorsa Rabbim versin bu güzel gününde..
 
hzmuhammedsavbyfaniruya.jpg


HOŞGELDİN

Bu şiirde hüzün yok.

Bugün hüzün yok bize.

Sultanlar Sultanı'nın doğduğu o geceyi, o benzersiz geceyi çoşkuyla anıyoruz.

Aleme ervah, bugün bizimle beraberdir.

Meleği ala beraberdir bizimle.

Ve şimdi biz meleklerle diz dize.


Rebiülevvel ayı nın onikinci gecesi, yer Mekke.

Ebu Talib mahallesi, Leyl çarşısı.

Bir ev; Abdulmuttalib’den oğlu Abdullah’a kalan.

Bir hane; şimdi Abdullah ‘da yok, karanlık ve Hz. Amine.

Üflesen sönecek gibi yıldızlar.

Ve beklenen biri var, O ...


Rebiülevvel ayının onikinci gecesi, yıl 571

Nisan ayının yirmisi, günlerden Pazartesi.

Ebu Talib mahallesinde saadetli bir ev, saadetli bir oda.

Abdimenaf kızlarını andıran huriler dolaşıyor oda da.

Birinin elinde cam bir kase var, içi şerbet dolu ama sanki kar.

Hadi al, bu içecek cennet tamıdır , al ve iç.

Bu sana Allah’ın ikramıdır.

Ve yudumlanıyor şerbet.

Allah’ın adıyla.

O anda beyaz bir kuş bembeyaz kanadıyla, Hz. Amine’nin sırtını sıvazlıyor.

Ve beklenen biri var O...


Rebiülevvel ayının onikinci gecesi.

Vakit seher vakti, yıldızlara uzansan tutacak sanki.

Hele biri var ki, küçücük bir dolunay sanki.

Bu O' nun yıldızı, ve bir nur denizi, O’nun denizi.

Semave vadisi sular altında.

Çünkü; O geliyor...

Çekilen ve kuruyan Save gölü, sönen Mecusi ateşi.

Çünkü; O geliyor...

Zincire vurulan şeytan göklerden kovuluyor.

Kisra saraylarından çatırdılar geliyor, çünkü dünyaya O geliyor...

Ve gökten inen üç melek, ellerinde üç bayrak.

Biri güneşin doğduğu yerde, biri battığı yerde güneşin.

Diğeri Kabe’nin üzerinde müjdesini veriyor kainat güneşinin...

Bu muştunun ardından kat be kat semalardan boşalıyor melekler.

Allah’ın rahmeti üzerine olsun ey Nebi...


Ve bir nur doğdu ayın ondördü gibi.

O doğdu, kalplere sürur doğdu.

Gerçek oldu annesinin rüyası.

Hz.İbrahim’in duası kabul oldu.

Yer de ve gökte övülecek şan doğdu.

Ümmetinin göz nuru habibi zişan doğdu.

Şimdi kaplasın onu bir ak bulut.

Ve dolaştırsın melekler, doğuyu ve batıyı.

Varlıklar onu birde suretiyle tanısın.

Yusuf’u görüpte parmağını kesenler, baksın bir kez O’na da yürekleri doğransın.


Hoş geldin Ey Ledün İlminin Sultanı.

Kabe’nin canı.

Dertlilerin dermanı.

Hoş geldin Ey Cihanın Padişahı !

Kur’an nın sırrı.

İrfan ehlinin şahı.

Hoş geldin Ey Enbiyalar Sultanı !

Cemal bahçesinin bülbülü.

Kainatın nazlı gülü.

Hoş geldin...


Rebiülevvel ayının onikinci gecesi.

Yirmibirinci yüzyıl.

Olanca genişliği ile yeryüzü.

Ve Efendiler Efendisi gönüllerde doğmaya devam ediyor...


Ey Nebi;

Alemlere rahmet geldin.

Sana salat ve selam Efendimiz.

Hoş geldin....

Dursun Ali Erzincanlı
 
Son düzenleme:
her zamanki gibi ne güzel bir kalbin yansıması var burada:KK16::KK16::KK16::KK16:

Allah ım öncelikle senin sonra tüm dileyenlerin dualarınız kabul etsin..
eş isteyenlere eş, evlenmek isteyenlere kolaylık, çocuk isteyenlere çocuk, borcu
olanlara ödeme kolaylığı, eğitim isteyenlere eğitim, hasret çekenlere vuslat,şifa isteyenlere tez zamanda ŞİFA...

kim ne diliyorsa Rabbim versin bu güzel gününde..

:KK16: Canı gönülden Amin, inşaallah diyor ve hayırlısı ile Allah herkesin gönlünden geçenleri versin.
Seni de kocaman öpüyorum :KK70: :KK16:
 
[video=youtube;W6tA3gJdluU]http://www.youtube.com/watch?v=W6tA3gJdluU&feature=related[/video]
 
$251265pif8ukutqo1pc7.jpg

Peygamber Efendimizin Şakaları

Deveyi Kestirdiler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kimsesiz, fakir, yoksul, kimsenin yüz vermediği, ilgilenmediği insanlarla ilgilenir, onlara küçük şakalar yapar, kalplerini kazanırdı.


Sahabilerin içinde Nuayman adında çok şakacı birisi vardı. Yaptığı şakalar bazen aşırıya kaçardı. Fakat yine de Peygamber Efendimiz onu anlayışla karşılardı.

$50666983_div903869.gif

Bir gün çölde yaşayan bedevi Araplardan birisi, Peygamber Efendimizi ziyarete gelmişti. Devesini Mescidin avlusuna bağlayıp içeri girmişti.

Sahabilerden birisi, deveyi görünce Nuayman'a:

-"Şu deveyi kessen de etini yesek, eti çok özledik. Nasıl olsa Peygamber Efendimiz devenin parasını ödeyecektir."


Nuayman da;
İtiraz etmedi ve deveyi yere yatırdı, kesti ve başladı yüzmeye.

Devenin sahibi,
Peygamber Efendimizin huzurundan çıkınca bir de ne görsün, devesinin derisi yüzülüyor.

-"Eyvah! Devemi kesmişler" diye feryada başladı.

Peygamber Efendimiz dışarı çıktı:
-"Bunu kim yaptı?" diye sordu.

"Nuayman yaptı" dediler.


Nuayman kaçmıştı. Peygamber Efendimiz Nuayman'ın peşine düştü, aramaya koyuldu.

Sonunda Duabaa adında bir kadının evinin bahçesinde buldu. Nuayman evin avlusundaki çukura girmiş, üzerini de hurma ağacı yaprağı ile örtmüştü.

Peygamber Efendimiz eve girince, birisi bir taraftan yüksek sesle:

-"Biz onu görmedik" diyor, bir taraftan da parmağıyla Nuayman'ın saklandığı çukura işaret ediyordu.

Peygamber Efendimiz gitti, onu çukurdan çıkardı. Nuayman'ın yüzü gözü toz toprak içinde kalmıştı.

Peygamber Efendimiz sordu:
-"Niçin böyle yaptın?"

Nuayman:
-"Ya Resulallah, size burada olduğumu söyleyenler yaptırdılar bana..."

Peygamber Efendimiz
Bir yandan Nuayman'ın yüzünü gözünü siliyor, diğer yandan da gülüyordu.
Peygamber Efendimiz daha sonra deve sahibine devesinin parasını ödedi ve işi tatlıya bağladı.
 
$fc98df2a56930f855cd993e39ada29e9_1282755224.jpg

Peygamber Efendimizin Şakaları
Peygamber Efendimiz, Allah'ın elçisi olması dolayısıyla ciddi, vakarlı, ağırbaşlı, heybetli bir insandı. Bu hali zaten normaldi. Çünkü; taşıdığı görev, üstlendiği vazife bunun gereğiydi. Ancak her haliyle o da bir insandı. Hem de çok cana yakın...
Herkese samimi ve içten davranırdı. Zaman olur, şakalaşır, tatlı ve güzel bir hava oluştururdu. Çünkü başka türlü olsaydı, insanlar Peygamberimize yanaşamazlar, ona soru bile soramazlardı.

Zaten insan her zaman ciddi ve ağır meseleleri konuşamaz, bazen ortamın yumuşatılması, insanların rahatlatılması gerekir.

Herkes gibi Peygamberimiz de şaka yapar, latifeli konuşur, ama hiçbir zaman yalan söylemezdi. Çünkü şaka yollu da olsa, yalan yalandır.

Eki Görüntüle 613970

Ebu Hüreyre' nin rivayetine göre Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
-"Kul şaka ile de olsa yalanı, doğru bile olsa lüzumsuz tartışmayı bırakmadıkça tam inanmış bir mü'min olamaz."


Eki Görüntüle 613970


Peygamber Efendimiz, bir yandan yeri geldikçe şaka yaparken, diğer yandan da Sahabilerin yersiz şaka yapmamaları konusunda uyarıda bulunurlardı.

-"Arkadaşlarınla ağız kavgası yapma, bir söz verip de tutmamazlık etme."

Etrafındakiler sordular:
-"Ya Resulallah, siz de şaka yapıyorsunuz."


Çelişkili gibi görünen bu durumu Peygamberimiz şöyle cevapladı:
-"Evet, ben de şaka yaparım, fakat şaka yaparken bile sadece hakikati söylerim."

Eki Görüntüle 613970


Bunun yanında, Peygamberimiz insanlarla alay etmez, hafife almaz, dalga geçmez, küçük düşürmez, mahcup etmez, zor durumda bırakmaz, "işletme" gibi olumsuz tavırları hoş karşılamazdı.

Peygamberimizin yaptığı şakalar yerli yerinde ve mesaj doluydu. Lüzumsuz ve yersiz değildi. Daha çok gönül alıcı ve sevindirici şakalar yapardı. Çocuklarla, hanımlarıyla, yaşlı ve kimsesiz kişilerle şakalaşması bu türdendi.
 
Eki Görüntüle 614074

Peygamber Efendimizin Şakaları
Peygamber Efendimizin kendi aile içindeki bir latifesini de

Numan bin Beşir rivayet ediyor:
"Bir gün Hazret-i Ebu Bekir, Peygamber Efendimizin huzuruna girmek için izin istedi. Kızı ve Peygamberimizin hanımı Aişe'nin Efendimize bağırdığını işitti.

Ebu Bekir:
-"Resülullah'a nasıl bağırırsın?' diye elini kaldırarak bir tokat atmaya davrandı.

Fakat Peygamberimiz bırakmadı.

Ebu Bekir kızgın olarak ayrıldı, çıktı.

"Ebu Bekir çıktıktan sonra Peygamber Efendimiz Aişe' ye:
-"Gördün mü, seni nasıl kurtardım adamın elinden... dedi.

"Aradan birkaç gün geçtikten sonra Ebu Bekir tekrar müsaade isteyerek Peygamberimizin huzuruna girdi.
Bu sefer Efendimizle Aişe'yi barışmış görünce sevindi ve Peygamberimize dönerek

şöyle dedi:
-"Beni nasıl kavganıza kattıysanız, barışınıza da katar mısınız?"

"Peygamberimiz:
-"Kattık, kattık' buyurdu."
 
X