güzel bir hikaye

BarbunyaPilaki

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
826
7
ŞU AN, HASTAHANEDE HASTA YATAĞINDA YATIYORSUN. HİSSEDİYORUM, CANIN ÇOK YANIYOR. KEŞKE,ACINI PAYLAŞABİLSEM, KEŞKE SANCINI İÇİNDEN ÇEKİP ALABİLSEM. ON DAKİKALIK ARALARLA YANINA GİDİP GELİYORUM, KENDİMİ ARADA DIŞARI ATIYORUM. KIZMA BABAM SENİ YALNIZ BIRAKMAYI HİÇ İSTEMEM AMA "GİDYORUM" DİYE İNLEMELERİN İÇİMİ SIZLATIYOR.


"GİDİYORUM"DİYEMEZSİN! GİTMEYE HAKKIN YOK BABA O SICAKLIGINI HİSSETTİRMEDEN, BİR SAÇIMI OKŞAMADAN, BİR DERDİMİ DİNLEMEDEN, BİR KUCAK SARILMADAN GİDİYOR MUSUN BABA?ŞİMDİ UYUYORSUN VE BEN SENİ ANLATIYORUM SAYFALARIMA. YAZMAYI COK SEVİYORUM BEN TABİİ SEN BU YÖNÜMÜ BİLMİYORSUN ÇÜNKÜ BABA; HİÇBİR ZAMAN BU KADAR YAKIN OLAMADIK SENİNLE. SEN UYURKEN, BIZ ABLAMLA SENİN DAMARLARINDAN GEÇECEK SANA YENİ HAYAT VERECEK KANI ISITIYORUZ VÜCUT ISIMIZLA. SENİ KONUŞUYORUZ ESKİLERİ ANLATIYORUZ BİRBİRİMİZE.HATIRLIYOR MUSUN BABA? GEÇEN YILDA BU ZAMANLAR İÇERİSİNDE YİNE MİDE KANAMASINDAN HASTAHANEYE YATMIŞTIN,O ZAMAN ABLAM REFAKATÇİN OLMUŞTU SENİN.HASTAHANE DÖNÜŞÜ ONU TAKLİT EDİP ÇOK GÜLDÜRMÜŞTÜN BİZİ. NEYSE BABAM BEN KALEMİ-KAĞIDI BİR KENARA BIRAKIP YANINA GELİYORUM BİRAZ UYUYAYIM DİYE..SAAT SABAHA KARŞI 03:00 BU KAN MAKİNASININ SESİNE UYANDIM VE YİNE YAZIYORUM 1-1,5 SAATTİR AYAKLARININ DİBİNDE UYUMUŞUM BABA...SANA İLK DEFA BU KADAR YAKINIM, KOKUNU İLK DEFA BU KADAR YAKINDAN DUYDUM. BİR ARA ÖYLE İÇİM GEÇTİKİ SANA AYAKLARINA SARILARAK UYUMUŞUM. BİLİYOR MUSUN BABA?SENİN BÖYLE YORGUN YATTIĞINI GÖRMEYE HİÇ ALIŞKIN DEĞİLİM BEN HELE Kİ HASTAHANE ODASINDA. BU GECE HİÇ BİTMEYECEK GALİBA BABA! BİR KARAR VERDİM KALEME KAĞIDA BU SENİ KAÇINCI ANLATIŞIM BİLMİYORUM. SENDEN HABERSİZ BEN HEP YAZDIM,ÇİZDİM VE YIRTTIM.ZAMAN-ZAMAN GÖZYAŞLARIM YAZILARIMLA BÜTÜNLEŞTİ. AMA, BU SEFER BU YAZIYI SANA VERECEĞİM HASTAHANEDEN ÇIKINCA. BELKİ KIZACAKSIN AMA SANA OLAN SUSUZLUĞUMUN FARKINA VARMAN GEREK. BUNU NE DEReCE BAŞARIRIM BİLMİYORUM AMA, BEN SANA SUSADIM BABA!!! SAAT 05:30 OLDU BİRAZ UYUYAYIM...


SAAT 06:00 ABLAM YANIMA GELDİ "BABAM FENALAŞTI GEL BANA YARDIM ET "DEDİ. FIRLADIM YATTIĞIM YERDEN KOŞARAK YANINA GELDİM SEN, ÇOK KÖTÜYDÜN RENGİN ATMIŞ, KIPIRDAYACAK HALİN YOKTU. BEN DAYANAMADIM SENİ ÖYLE GÖRMEYE. KORİDORA ATTIM KENDİMİ DUVARA YASLANDIM O, SOGUK DUVARDAN GÜÇ ALIRCASINA SIYRILDIM YERE DOGRU HİÇ HESAPSIZ AKMAYA BAŞLADI GÖZYAŞLARIM BİR FELAKET YAKLAŞIYORDU HİSSEDİYORDUM. ABLAM GELDİ SİNİRLE YÜZÜME BAKTI. KOLLARIMDAN SARSARAK "KENDİNE GEL" DİYE EMRETTİ. İYİ OLMAYA ÇALIŞIYORDUM ABLAM BİŞEYLER SÖYLÜYOR ALGILAYAMIYORDUM. KULAKLARIMDA BİR UĞULTU BAŞLAMIŞTI Kİ; ANLATAMAM. SONRA YANINA GELDİK ABLAMLA ÜZERİNİ DEĞİŞTİRİYORDUK "SİZE MAHÇUBUM" DİYE HAYKIRDIN YÜZÜMÜZE BAKAMADAN. UTANMIŞTIN BİZDEN!! NEDEN BABA? NEYDEN UTANDIN? BİZ SENİN EVLATLARINIZ BİZE VERDİKLERİNİN YANINDA BU HİÇ KALIR.. BİRARA YANINA GELDİM "ZORLAMA KENDİNİ BABA BAK TERLİYORSUN" DEDİM ONLAR ECEL TERİ KIZIM DEDİN ALT-ÜST OLMUŞTUM BANA HİÇ BU KADAR SICAK, AYNI ANDA BU KADAR SOGUK KIZIM DEMEMİŞTİN. SONRA SENİ YOGUN BAKIMA ALDILAR SEDYENİ İTELEYEREK EŞLİK ETTİM GİDİŞİNE...YİNE SANA DOĞRU EĞİLEREK "DAHA İYİ OLUCAKSIN" DEDİM KISIK BİR SESLE VE SEN YİNE "ARTIK GİDİYORUM" DEDİN. KANIM ÇEKİLDİ KEŞKE BABA SENİ GÖTÜRMELERİNE İZİN VERMESEYDİM. AMA BEN NERDEN BİLEBİLİRDİM ADIM,ADIM ÖLÜME GİTTİĞİNİ, SANA BAKTIM KARŞIDAN GÖZLERİM DOLU, DOLU VE BEN !! YİNE NERDEN BİLEBİLİRDİM SANA SON KEZ BAKTIĞIMI. DOKTORLAR ÇIKMAM GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİLER EVET BEDENİM YOĞUN BAKIMDAN AYRILDI AMA , RUHUM GERİDE KALDI BABA... HERKEsİ ÇAĞIRDIM BABA KAPINDA OTURUYOR, İYİ OLDUĞUN HABERLERİNİ BAKLİYORUZ DOKTORLARDAN. UZUNCA BİRSÜRE BEKLEDİKTEN SONRA ABİM VE ENİŞTEMİN DIŞINDA HEPİMİZ EVE GİTMEYE KARAR VERDİK. TAM GARAJA GELMİŞTİK TELEFONUM ÇALDI ARAYAN DEVRİM ABİMDİ "BURCU BAŞIMIZ SAGOLSUN " DEDİ. BÜTÜN DÜNYA DURDU BABA, KANIM DONDU AĞLAYAMADIM, SANKİ BİR BAŞKASININ HABERİ GELMİŞTİ, ÇILDIRMAMAK İŞTEN DEĞİL.. GÖZLERİMİN ÖNÜNDEN GEÇİYORSUN BİR YANDAN DA BİZİ BIRAKIP GİTTİĞİN GERÇEĞİ YANKILANIYOR BEYNİMDE. HERŞEY BİTMİŞTİ RESMEN TERKETMİŞTİN BİZİ. BİRBİRİMİZİN KOLLARINA GİREREK YANINA KOŞTUK BABAM TEK BEDEN OLMUŞTUK. ERTEN AİLESİNİN DEV CINARI YIKILMIŞTI HEPİMİZİN GÖZYAŞLARININ TEK NEDENİ SENDİN, ZAMANSIZ GİTTİN BABA...


VE SANA VERMEK ÜZERE YAZDIĞIM BU YAZIYI DA YOKLUGUNDA OKUMAK ZORUNDA KALDIM. AMA, BU YAZIYI DİGERLERİ GİBİ YIRTMAYACAGIM.....


BİZİ SANA OLAN ALIŞKANLIĞIMIZLA BAŞBAŞA BIRAKTINDA GİTTİN NURLAR İÇİNDE YAT BABA


KIZIN: BURCU
 
kızzzzzz nası oldum anlatamam.bende babamı kaybettim beni ağlattın kız duygularını çok güzel yazmışsın nediyelin ne olursa olsun hayat devam ediyo
 
canım çok üzücü bir durum başınsağolsun.
allah geride kalanlara dayanma gücü versin....
 
canım başın sağolsun.çok etkileyici.ağlattın beni.tam iş çıkışı saatinde.allah sabır versin canım
 
İsimsiz Melek

Gözlerini açmak için büyük mücadele etmesine rağmen henüz gözlerini açamıyordu. Nerede olduğunu ve kendini görmek istiyordu. Vücudu yeni şekillenmiş, artık bir bebeğe benzemeye başlamıştı. O dünyaya gelmeye hazırlanan, annesinin karnında mutlu mesut büyüyen bir cenindi. Kızdı ve isminin ne olacağını çok merak ediyordu. Arada bir ellerini hareket ettiriyor, bacaklarıyla neler yapabileceğini hesap etmeye çalışıyordu. En çok içinde bulunduğu yeri merak ediyordu. Kimi zaman sesler duyuyor, kulak kabartıp bu anlamadığı seslerin ne olduğunu dinliyordu. Acaba nasıl bir yerdeydi, ah gözlerini bir açabilseydi görebilecekti.

Yavaş yavaş sıkılmaya başlıyordu bulunduğu yerden. Henüz ismi koyulmamış minik kız bebeği bir an önce dışarı çıkmak istiyordu. O seslerin sahibini, annesini görmek istiyordu. Bazı zamanlar bulunduğu yerin üzerinde gezen birşey farkediyordu. Herhalde annesinin eli olmalıydı. Onu farkettiği anda heyecanlanıyor, henüz yeni çalışmaya başlayan kalbi küt küt atıyordu. Farklı birşeyler hissediyordu, sanki bir tutku, sanki değişik duyguların karışımı vardı annesinde.. Ah annesini bir görebilseydi..

Yavaş yavaş ilerlemeye başladı. Anlaşılan artık zamanı gelmişti. Sonunda son zamanlarda oldukça fazla sıkıcı olan bu mekandan kurtuluyordu. Sonunda annesine kavuşabilecek, gözlerini açabilecek ve onu görebilecekti. Feryatlar eşliğinde bulunduğu yerden biraz daha ilerledi. Sert iki el onu bacaklarından tutup hızlıca çekti. Annesi öylesine bağırıyordu ki, kulakları acıdı. Ne olduğunu bile anlayamadan soğuk bir alana çıkmıştı. Sıkıcı yerde onu saran sıcak su bile yoktu. Sert eller hızla poposuna vurup, onu salladılar. Halen gözlerini açamamıştı, sadece bağıran annesini ve sert elli bir kadını hissedebiliyordu. Daha fazla dayanamayıp ağzını açarak oda " Anne ağlama.. Lütfen ağlama.. " diye bağırmaya başladı.

Üşümüş ve dinlenmiş bir halde kendine geldi. Kollarını ve ayaklarını oynatamıyordu. Anlayamadığı birşeye onu sımsıkı sarmışlardı. Aniden iki el bulunduğu yerden isimsiz miniği aldı ve kucağına yerleştirdi. Yüreği yine küt küt atmaya başlamıştı. Bir zamanlar sadece hissedebildiği o sevgi dolu, tutkulu eller onu alıp yumuşacık bir yere yerleştirmişti. Kendini alan kişinin annesi olduğunu çok iyi biliyordu. Annesini mutlaka görmeliydi.. Yavaşça gözkapaklarını kaldırmaya çalıştı. Koyu lacivert gözleri ufacık açılmıştı. Sislerin çekilmesinden sonra hayal meyal annesini gördü. Yaşlı gözlerle kendisine bakıyordu. "Acaba annem neden ağlıyor ?" diye düşündü. Herhalde kendisinin geldiğine çok sevinmiş olmalıydı. Soğuk nedeniyle annesinin göğüslerine başını yasladı. Annesinin kalbide tıpkı onunki gibi hızlı hızlı atıyordu. " Canım annem, biricik annem " diyerek tekrar bağırmaya başladı. Annesi yavaş ve şefkat dolu hareketlerle minik bebeğinin ağzına göğsünü verdi. Sonra uyumasını bekledi..

Sırtına giren buzdan bıçaklarla uyandı isimsiz minik bebek. Üşüyor ve titriyordu. Fakat hala annesinin kollarındaydı. Başını annesinin göğsüne iyice yasladı. Annesi bu soğukta nereye yürüyordu acaba ? Bir beşikte sallanırcasına, annesinin kucağında ilerlemeye devam etti. Çok uykusu vardı, eğer soğuk canını yakmasaydı bu şefkat dolu sıcak kollarda hemen uyuyabilirdi. Asla burdan ayrılmayacağım diye düşündü. O büyüyüp, abla oluncaya kadar hep annesinin kucağında kalacaktı. Böylesine sevgi dolu sıcacık yerden kim ayrılırdı ki.. Öylesine seviyordu ki annesini, konuşmayı öğrendiğinde ilk onun adını söyleyecekti. Şimdiye kadar görmediğine göre, galiba zaten babası yoktu, yada onu merak etmemişti. Hiç önemli değil diye düşündü, bu sıcak kucağa sahip, gözüyaşlı annesi onun için yeterdi..

Annesi durdu. İsimsiz bebek gözlerini açıp etrafa baktı. Ama heryer karanlık olduğundan hiç bir yeri göremedi. Neden durdu acaba annem diye düşünürken, yüzüne garip duygularla dansetmiş, ılık ve tuzlu bir damla düştü. Annesi, gözlerinden minik bebeğin yanağına damlalar damlatıyordu. Neler olduğunu anlayamıyordu, annesi neden ağlıyordu? Gözlerini kapattı. Göğsüne bir kağıt parçası sıkıştırıldı. Yanaklarında annesinin dudaklarını hissetti. Soğuktan çatlamış olmasına rağmen, tutku ve sevgi kokan dudaklar, isimsiz minik kızın yanaklarından yumuşakca öptü. Bu öpücüğü asla unutmayacaktı. Yaşadığı günlerde hissettiği en güzel duyguydu. İtinayla ve yavaşça yere bırakıldığını farkettti. " Hayır , hayır anne bırakma beni kucağından " diye haykırmaya başladı. Sıcacık ve sevgi dolu kucaktan, soğuk ve sert mermet bir zemine koyulmuştu. Hala haykırıyordu. Annesinin kucağından inmek istemiyordu, üstelik çok üşüyordu. Annesi arkasını döndü, bir kaç adım attı. " Anne, ne olur gitme, anneciğim lütfen beni bırakma! " diye son sesiyle tekrar haykırmaya başladı. Annesi durakladı. Geri döndü. İsimsiz bebek yavaşça sustu. Gelip tekrar kollarına almasını bekliyordu. Fakat annesi gelmedi, tekrar arkasına dönüp, feryatlar arasında hızlıca uzaklaşarak, gecenin, soğuğun ve merhametsizliğin karanlığında kayboldu..

Ne kadar ağlayıp haykırdığını bilmiyordu. Tek hissettiği soğuktu. İliklerine kadar üşüyor ve bir taraftanda belki gelir diye annesini çağırıyordu. Hareket etmeye çalıştı, belki kalkıp annesinin arkasından koşmalıydı. Fakat kollarını ve ayaklarını sıkıca bağlayan beyaz bezden dolayı hareket edemiyordu. Hareket etse bile koşmayı bilmiyordu ki.. Ama annesi için hemen öğrenebilirdi belki ? Soğuğun etkisiyle ayaklarını hissetmemeye başladı. Çırpınmaya çalışan kollarıda yavaş yavaş kayboluyordu. " Anneee.. " diye tekrar haykırdı. " Anneciğim neden beni bırakıp gittin, anneciğim yok oluyorum.. anneciğim lütfen gel beni al.. " haykırmaları boşunaydı. Gecenin ilerleyen saatlerinde haykırmalarına sadece sokak köpekleri yanıt veriyordu. Artık kollarınıda kaybetmişti. Ayaklarım, kollarım ve göğsüm neden kayboldu acaba diye düşündü. Annesizlikten olsa gerekti. Annesi onu bıraktığı için yavaş yavaş kayboluyordu. Yok olacağını, soğuk çenesine ilerleyince farketti. Artık hiç birşeyin anlamı kalmamıştı. Doğru düzgün düşünemiyordu bile. Neden buraya bırakılmış, neden terkedilmişti ? Henüz ismi bile koyulmadan, ne günah işlemişti ki ölüm cezasına çarptırılmıştı ?..

İsimsiz minik kız bebeğinin bırakıldığı cami avlusunda, sabah ezanları çınlamaya başladı. Bir bebeğin annesine " Geri dön anne " haykırmalarının, ınga sesine dönüştüğü yürek parçalayıcı serenat, Allahu Ekber seslerine karıştı. Martılar, sokak köpekleri, hiçbiri bu sahneye dayanamamış, son sesleriyle ağlıyorlardı. Minik bebek gözlerini kapattı. İki damla çıktı gözlerinden. Biri gözpınarının hemen yanında, diğeri ise yanağında donmuştu. Gözlerini son kez kapattı. Bir daha görmek istemiyordu. Ezanla beraber, miniğin seside kesildi. Bir mum alevi gibi yavaşça sönmüştü. O artık ruhları sıkan ve dünyanın sonunu hazırlayan siyah renkteki merhametsizliklere lanet eden, vicdansızlığa tutsak edilmiş bir melekti..
 
:smiley-cry: çok yürek parçalayan bir hikaye of yaa bu kaderi paylaşan o kadar isimsiz bebek var ki:smiley-cry:
ellerine sağlık 1Kumtanesi
 
öylesine üzüldümkü Sonunun Başka Olacağini Düşünürken Of Ya Yorum Yapamiyorum..........
Sahip çikamayacaği çocuğu Insan Neden Doğurur Anlamiyorum...........
 
İki Gezgin Melek, geceyi geçirmek için oldukça varlıklı bir ailenin evinin kapısını çalmışlar. Aile, pek kaba bir üslupla,meleklere yatacak yer olarak koca malikanenin konuk odalarından birini vermekyerine, soğuk bodrumundaki küçük bir köşeyi göstermiş. Melekler buz gibi odanın soğuk ve sert zemininde kendilerine yatacak bir yer hazırlamaya çalışırken, Yaşlı Melek duvarda bir delik görmüş ve kalkıp deliği onarmaya girişmiş. Genç Melek, Yaşlı Meleğe bu hareketinin nedenini sorunca, Yaşlı Melek hafifçe gülümsemiş: Herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir... Sabah malikaneden ayrılan melekler, gece bastırınca bir kez daha kalacak yer bulmak umuduyla, bu defa çok fakir bir çiftçi ailesinin kapısını çalmışlar. Son derece misafirperver olan fakir karı koca, sofralarında ne var ne yoksa meleklerle paylaştıktan sonra, onlara rahatça uyumaları için kendi yataklarını vererek yanlarından ayrılmışlar. Sabah güneş doğduğunda, melekler zavallı karı kocayı gözyaşları içinde bulmuşlar: Yegane geçim kaynakları olan tek inek de tarlalarının ortasında cansız yatmaktaymış. Genç Melek bu sefer iyice öfkelenerek Yaşlı Meleğe isyan etmiş: Bunun olmasına nasıl izin verebildin?! O varlıklı kaba adamın herşeyi vardı ama sen kalktın ona yine de yardım ettin. Bu iyi yürekli fakir ailenin ise o tek inekten başka hiçbir şeyleri yoktu; buna rağmen onu bile paylaşmaya gönüllü oldular. Ama sen o ineği de yitirmelerine izin verdin!? Bunun üzerine Yaşlı Melek, Genç Meleğe dönerek şu cevabı vermiş: Herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir. O zengin malikanenin bodrumunda kaldığımız gece, duvardaki deliğin dibinde külçe külçe altın saklı olduğunu farkettim. Malikanenin sahibi bu kadar açgözlü olduğu için ve kendisine verilmiş şans sayesinde edindiği zenginliğin bir parçasını bile paylaşmaya yanaşmadığı için, ben de o deliği öyle bir kapatıp mühürledim ki artık arayıp bulsa da açamaz. Ve devam etmiş: ? Sonra, dün gece biz çiftçi ailesinin yatağında uyurken, Ölüm Meleğinin o çiftçinin karısını almaya geldiğini gördüm. Ben de onun yerine Ölüm Meleğine ineği verdim. Yaşlı Melek, gülümseyerek bir kez daha eklemiş: Herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir. Bazen,işler istediğimiz gibi sonuçlanmadığında, aslında bizim de başımıza gelen tam da budur işte. Eğer inanıyorsanız, yapmanız gereken şey sadece, her sonucun her zaman sizin lehinize olduğuna güvenmektir. Bunun böyle olduğunu, ancak belirli bir zaman sonra öğrenebilecek olsanız bile Bazı insanlar, Hayatımıza girerler Ve çabucak çıkarlar.. Bazıları ise, Dostumuz olur Ve bir süre orada kalırlar.. Yüreklerimizde O güzel ayak izlerini bırakarak.. Ve bu, İyi bir dost kazandığımız için, Bir daha asla Eskisi gibi olmayacağız demektir! Dün, tarih oldu. Yarın, bir gizemdir. Bugün ise bir armağan. Bu yüzden İngilizcede present, hem şu an hem de armağan anlamına gelir! Bence bu çok özel bir şey ... her anı doyasıya yaşayın ve tadını çıkarmaya bakın ... Hayat, bir kostümlü prova değildir!
 
Çok doğru herşey göründüğü gibi değildir.Ama nedense çoğumuz hep gördüğümüz şeye inanırız.
 
haklısın kuzum hepimizin yaptığı şey bu aslında farklı olabilmek farklı bakabilmek umudu ile
sevgiler ...
 
Yazini Yeni Gördüm Canim Başin Sağolsun Bende Babami Hastanede Kaybettim Ve Seni O Kadar Iyi Anliyorumki
Allah Sana Ve Ailene Sabir Versin Canim
 
O zamanlar 5-6 yaslarındaydım.Kışın bir aksam vakti yemekten sonra benden iki yaş büyük ağabeyim ile beraber sobanın yanında babamla oynamaya balamıstık.Kah deve guresi kah el el üstünde oyunu kah kosusturmaca epey bir zaman oynadıktan sonra artık dinleniyorduk ve caylarımızı içiyorduk.
Bu esnada babam bizlere sobayı ters ceviririm dedi.Borular asagıya gelecek soba usten alta dogru yanacaktı olur sey miydi hiç!
Ama babam yapacagım demisti bir kere....
Derken inatlasmalar devam ederken babam;
"Siz dısarı çıkın bakın ben nasıl ters çevirecegim; çeviremezsem eğer bu maşa
ile beni döversiniz" dedi.
Bizde agabeyimle -Tamam dedik ve mutfaga gectik.
Odadan garip sesler geliyordu.
Babam sobayı ters ceviriyordu anlasılan.Ben daha kucuk oldugum için beni fazla sıkmadılar ve ben babamın sobayı ters cevirmesini bana anahtar deliginden gosteriyorlardı.
Ama soba yerinde duruyor babam sobanın etrafına vuruyordu...
Derken Ablam benim içeri girmemi ve babama yardım etmemi soyledi.
Ben içeri girdim.Babam elindeki maşayı sobanın agzından içeri sokmuş közünde hafifce ısıtıyordu.Bana dönerek
-Agabeyine bir şey söyleme dedi maşayı sobanın yan tarafına gözüken bir yere koydu.Bu arada annem fazla ısıtma cocuk ağlamasın diyordu.Babam
-Abini cagır dedi
Ben de agabeyime;
-Abi gel babam sobayı ters çevirememiş dedim.
Kapı hızla açıldı ve abim sobaya baktı.
Soba aynen duruyordu.Bir hışımla sobanın yanındaki maşayı eline kaptı.....
Kapmasıyla elinin yanması bir oldu tabii.Maşa cok sıcak olmamasına ragmen abimin elinin ortası az da olsa yanmıstı.Hemen soguk buz tatbiki yapıldı eline.Ben daha ufak olmam nedeniyle elimin yanmasından kurtulmustum.Babam bir seyi ögretmisti bizlere...
BÜYÜKLERE ASLA EL KALKMAZ...
Saol babacıgım ..... SİTE YAVAŞSA YANDAKİ
 
babamdan sürekli duyduğum bir laf vardır ; ANASINA BABASINA EL KALDIRANIN HAYAT BOYU İKİ YAKASI BİR ARAYA GELMEZ der. bence çok doğru bir laf bu çünkü örneklerini görüyorum. aileniz ne kadar kötü olursa olsun onlara el kaldırmamak gerekiyor. öncelikle erkekler bundan sakınmalı benim eşimin babası o kadar kötü bir adam ki iftiracı ,yalan söyler , içki içer , kumar oynar yani tüm pislikler var evimize geldi bize arkamızdan iftira attı. eşim delirdi dövecem kovacam dedi ben engel oldum başardım da. o evimize gelemiyor. eşimde artık hiddetlenmiyor. sorunu böyle çözdüm biraz.
 
Babam annemi çok döverdi.Annem zayıf bir kadındı.Babam benim gibi iriyarı.Kırk yıl sonra düşünüyorum da,çok tuhaf bir maç vardı aralarında.Bir boks ringi düşünün:

Hafif siklet ile ağır siklet karşı karşıya.Hafif siklet annem, ağır babam.Hem siklet farkı var hem cinsiyet farkı aralarında.Kural şöyle:
Ağır siklet tokat,yumruk,tekme atabilir.Ama hafif siklet ona vuramaz.Hafif sikletin vurması hem mümkün değildir hem geleneklere,göreneklere aykırıdır.Hafif siklet tek bir tokat atacak olsa ağır siklete seyirciler "yuh" diye bağırırlardı hep birlikte.Sonra hakemsiz bir maçtır bu.Ağır siklete "yeter,geri çekil!" diyecek kimse yok ringte.Süre, ağır sikletin keyfine göre.Başlama ve bitiş gongu da onun elinde.

Tekmeler ve yumruklar karşısında hafif siklet ringden dışarı atsa kendini, seyirciler( bunlar seyirci, toplumun seyircileridir) "Vay adi kadın,evden kaçtı" diyecekler.Hafif siklet kendini ringden dışarı attığında bir erkeğin kucağına düşerse seyirci "Vay orospu, kötü oldu" diyecek. Herkes iyi, namuslu, bir tek bu yenilmiş kadın mı orospu???

Ey süresiz ve hakemsiz bir maçta yenik düşmüş kadınlar, ellerinizden ve ayaklarınızdan öpesim var,kendini namuslu sanan ağır sikletler ve onların ahlaksız alkışçıları,içinizde tek "iyi" annemdir, içinizde tek "dürüst" annem var.

Üstün Dökmen (Ladesçi Romanından)
 
Canım benim ne kadar güzel bir aktarım olmuş...Kadınlarımız hep parya edilmiştir toplumda kendi hemcinsleri tarafından bile...Vicdan, insaf, merhamet diliyorum ""kadınlarımız" için...
 
canım çok güzel bir paylaşımdı. güzel bir konuya değinmişsin. seni kutlarım.
gerçekten de kadınlarımız hep ezilmek durumunda kalıyorlar.
bence bu çok büyük bir haksızlık. en başka kendi hem cinsleri yanlarında olacağına ilk onlar karşılarında yer alıyorlar.
kadınların haklarını kazanlasını dilerim.
sevgilerimle...
 
X