Merhaba Arkadaşlar
Ne zaman doğacak derken kötüyümü çağırdım bilmiyorum ama oldukça meşakkatli bir doğum hikayem oldu.
Daha önce yazmıştım biliyorsunuz, doğum için Amerika'dayım. Burada rutin kontrollerde ultrason yok. Bir yandan iyi ama bir yandan da benim gibi evhamlı anneler için kötü, her şeyden emin olamıyorsunuz. Neyse ben bunu kendi yöntemimle çözdüm. Geçen haftaki kontrolümden önceki kontrolde bebeğin hareketlerini çok hissetmiyorum diye yalan söyleyip doğruca nst ye yollattım kendimi tabi bu arada orda ultrasondan da bakıyorlar. Herşey yolunda dedi doktor. Bir sonraki haftaya yani 11.09.2014 Perşembeye kontrol nst verdi. Hareketleri hissedersen iptal et randevunu dedi. Ben hareketleri hissediyordum ama az tabi buda 39 haftalık hamilelikte normal. Neyse randevumu hastaneye giderken bile hareketleri hissetmeme rağmen iptal etmedim. Ertesi gün babam doğuma yanıma gelecekti Newyork gezisi planlamıştım. NST ye girdim doktor ultrasonda baktı, cihaz biraz eski. Su az gibi dedi beni daha gelişmiş bir cihaza soktu. New york'a gidemiyorsun 3.kata doğumhaneye alıyoruz seni dedi. Şoka girdim. Bir yandan heyecan, bir yandan telaş, bir yandan da oğluma kavuşacağım için mutlulukla nasıl yani dedim. Suyun çok az hemen yatırıyoruz seni dedi. Bir odaya alıp gerekli bilgileri verdiler. Yalnızım yanımda eşya yok, telefonda kontör yok. Dedim benim eve gitmem lazım. Gönderemeyiz dediler. Hayır dedim ben eve gideceğim. Doğumhane doktoruyla görüşüp beni eve gönderdiler. Gerekli temizliğimi yaptım, eşyalarım hazırdı çantamı aldım, kahvaltımı yaptım, yine yalnız hastaneye gittim ve beni hemen yatırdılar. NST ye bağladılar, açılmam olmadığı için aşağıya balon dedikleri bir şey taktılar , beni çıldırtacak bir sancıyla saçlarımı yolmaya başladım. Dayanmıyorum dedim morfin vurdular uyumuşum. Kendime geldiğimde yeniden doğmuş gibiydim açılmam 3 cm olmuştu. NST de bu şekilde 2 gün kaldım. Açılma için işlemler yapıp ilaç verdiler. Sürekli serum ile su takviyesi yapıldı. 2. gün akşamı bana suni sancı vermeye başladılar. İlk 4 saat idare ettim sancıları şiddeti artınca saçmı yolduğum sancı aklıma geldi ve epudiral istedim çünkü ne kadar sancı çekeceğimi bilmiyordum. Epidural cennet icadı gerçekten, elinizde bir düğme sancıyı hissedince basıyorsunuz. Birde sonda taktılar tuvalete gitme derdinden kurtuldum, her seferinde tonla aleti çıkarttırmak zorunda kalıyordum. Doktorlar aralıklarla açılmamı kontrol ettiler. Sorun şu ki, bebek aşağı inmiyordu. Hala gögüsümün altında taş gibi hissediyordum. 18 saat sunni sancıdan sonra 5 cm açılma ile kaldım hiç ilerleme olmadı. Doktor iki seçenek var, suyunu patlacağız bekleyeceğiz biraz daha yada sezaryen dedi. Ben su patlasın dedim. Neyse su kendiliğinden patladı. 1 bardak su anca geldi gerçekten su kalmamış. Bu şekilde de bekledik açılma olmasını sancıyla verilmeye devam edildi. Artık normal olmasını çok istiyordum. 3 gündür nst ye bağlı bir şekilde bir kolumda serum, bir kolumda ilaç , karnımda nst ile yatağa çakılmıştım. Yalnızdım, gelen herkesin kalmasını reddettim. Babamı da eve gönderdim. Kimsenin bana faydası yoktu. Ay uy of demekten başka bir işe yaramayacaklardı. Kimsede zaten benim yakın akrabam değildi. Annem ve çok iyi bir dost dışında gereksiz buldum ki onlarda burada değillerdi. 3 günde Şaban filmleri izledim nedense bana çok moral verir bu filmler. Neyse en son kontrolde 5 cm idi hala ve bebeğin kafası yukardaydı. Doktor artık bebek çok yoruldu dedi. Benimde ateşim yükselmeye başlamış, suyum patladığı içinde aşağıda enfeksiyon oluşmaya başlamış buda bebek için zararlı olacağından beni sezaryene hazırlamaya başladılar. Hemşireler en uzun kalma rekoru kırdın sana ödül vereceğiz diye dalga geçiyorlardı artık 3 günden sonra. Psikolojik olarak çok güçlüsün bravo dediler. Babam ve yanımda kalacak bir abla geldi. Hem Epidural ile ameliyat için bir ilaç verdiler ki işte o an olanlar oldu. Nazara geldim herhalde. Ağzımda oksiyen maskesi birden beni boğmaya başladı, nefes alamamaya başladım yerimden doğruldum ve elbiselerimi parçalamaya başladım, ağzımdaki maskeyi fırlatıp ayağa kalkmak koşmak istedim ancak mümkün değildi. Herkes başıma toplandı, ne olduğunu soruyorlardı ama bende bilmiyordum birden oda bana dar geldi aldığım nefes beni boğmaya başladı koşmak istedim. Ben yapamayacağım eve gitmek istiyorum dedim. Aklımda biryandan oğlum vardı. Nasıl olacaktı ameliyata girmek zorundaydım. Ölmek istiyorum dediğimi ve etrafımdakilerin beni tuttuğunu hatırlıyorum. Hemen soğuk hava üfleyen birşeyi bana tuttular yatırdılar ve sakinleştirici vermiş olacaklar ki, ben sakinledim herkesi duyuyordum ama gözümü açamıyordum. Ne kadar zaman sonra bilmiyorum kendime geldim, beni ameliyathaneye götürmeye başladılar. Ameliyathanede ışıklı masaya yattıım, burnuma oksijen için kablo taktılar onu çıkarttırdım boğuluyorum dedim. Genel anestezi istedim imkansız dediler epudiralin var. Birden ellerim kollarım titremeye başladı odada olanların olmaması için kendimi kontrol etmeye çalışıyordum. Hemşireler ellerimi tutuyor beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Bana müzik açtılar Rihanna istedim birlikte söyleme başladık hemşireyle. Çenemi kontrol edemiyordum soğuktan donar gibi takırdıyordu. Beni uyutun diye yalvarıyordum. Karnımı kestiklerini hissettim tabi acısını değil. Karnımın kenarından kan sızıyordu hissediyordum. Ben zangır zangır titriyordum oğlumun ağlamasını duydum. Elimi tutan hemşireye birşeyler demek istedim duymadı. Gözlerimin içine baktı bana yaklaştı beni kurtar dedim kendi gözlerimin dışarı fırladığını hissediyordum. Anestezi doktoruna beni kurtarın diyor dediğini hatırlıyorum hemşirenin sonra bebek alınınca sanırım uyutmakta sakınca görmediler ki sakinleştirici vermiş olacaklar 11:30 da girmiştim ilk 10 dk oğlumun sesini duydum gözümü bir açtım saat gece yarısı 2. Herşey bitmişti bende sakindim. Başımda beni bekleyen abla elimi tutuyordu. Sonra babam geldi elimi tuttu. Doktor geldi oğlumu sordum. Oğlum benden enfeksiyon kapmış ve onu özel odaya almışlar, antibiyotik veriyorlarmış. O kadar yorgundum ki, reaksiyon bile veremedim. Beni sedye ile özel odaya götürdüler yattığım yerden oğlumu emzirttiler bana. Yarı baygın yarı uyanık ilk baktığımda kırmızı ama çok güzel bir bebek vardı. Çenesi batıklı babası gibi dedim. Boyunu kilosunu sordum o sersem halimle 3500 kg 54 cm doğmuş prensim. İlk tanışmamız çok garipti sanki o gün gördüğüm bebekle bugün karşımda uyuyan farklı bebekler. Gayet güzel emdi, hemşiler ve ben çok sevindik. O kadar uykum vardı ki 3 günlük uzun bir maraton ve geçirdiğim krizler beni bitap etmişti. Beni odama götürdüler oğlum orda kaldı. Kimsenin yanımda kalmasını istemedim. Babamı da gönderdim. Sabaha kadar uyudum Sabah 9 ta beni oğluma emzirmeye götürdüler. 2. emzirmede de çok gariptim sanki benim değildi, bı ısınamadım tam olarak, kendimi garip hissediyordum. Bebeğimin yanında mama şişesi vardı. Mama vermeyin dedim. Şekeri düşüyor dediler. Ben gelir emziririm mama olmasın sarılık olmasın diye az verebilirsiniz ama önce anne sütü dedim. O gün 3 saatte bir beni yatağımdam kaldırıp tekerlikli sandalye ile emzirmeye götürdüler 3. emzirmemde artık kokusu burnuma işlemişti ve onu özlemeye başlamıştım odamda. Acı çektiğim ve hareket edemediğim için emzirmeyi iyi yapamıyordum. Bu konuda bana bütün gün yardımcı gönderdiler. Bana emzirmeyi bebeğe de emmeyi öğrettiler sabırla. Günün sonunda ben emzirmeyi öğrenemedim ama bebek emmeyi öğrenmişti.. Artık ne istediğini ne yediğini biliyordu. Gece 23:30 da emzirmek için tekerlikli sandalyeye oturttular beni yine bir kriz geçirdim. Bu ameliyatımın ilk gününde o yataktan eğilip doğrularak defalarca kalkmaktan çektiğim acılara vucudumun isyan ettiği noktaydı. Hemşireler her seferinde kalkma yat dinlenmen lazım, gitme mama alsın diyorlar dı ama ben kabul etmiyordum. Süt sağma makinesi getirdiler ama süt bebek emdiğindeki gibi gelmediği için acılarıma rağmen yatağımdan kalktım ki en sonunda vucudum yine titreme ve arkasından ağlama krizi ile reaksiyon verdi. Yatağıma geri yatırdılar ve özel odaya mama verin talimatı verdiler. Ben yatağımda titrerken ağlıyor bir yandan da oğluma gidemediğim için daha çok ağlıyordum. Babamda yanımda ne yapacağını şaşırmış, dilde bilmiyor herkese kızıyordu problem problem , baby getirin diye odayı işaret ediyordu. Biraz ilaç verdiler ve oğlumun gözetim süresinin gece yarısı 2 de biteceğini ve yanıma geleceğini söylediler. Uyudum ve gece 2 de kurulmuş saat gibi gözlerimi açtım gelen giden yoktu. Bana verdikleri numaradan arayıp Deniz'in annesiyim neden gelmedi dedim. Son ilacını aldı, iyi gelecek yanınıza dediler. Beklemeye başladım. Bir ağlama sesi geldi. Herhalde yan odada bebek çok alıyor dedim ki ses yakınlaştı koridoru inleten benim oğlummuş ses odamdaydı artık. Belki özel odada ilaç ona faydalı şeyler yapılıyordu korunuyordu ama ben her gittiğimde onu yalnız bırakıp gelirken ölüyordum. Başında bir zenci hemşire. Kollarında kablolar. Minicik koluna yapıştırdıkları banttan sanki derisi kalkmış gibiydi sanki kolu morarmış gibiydi. Her gittiğimde derisi kalkmış bunun kolu morarmış diye sorduğum için yanıma gelen ziyaretçilerden birini çağırıp bana tercüme ettirerek her sorduğumda verdikleri cevabı kıza anlattılar. Benim o kolundakileri çıkartacağımı sanmışlardı. Yahu dedim ben onu anlıyorum niye sana tercümanlık yaptırıyor o beni anlamıyor derisi kalkmış işte dedim. Bana söz verdirdiler ki bir daha koluna dokunmayacak ve sormayacaktım. Kolunda birşey yoktu. Gerçekten odama geldiğinde bant çıkmıştı kolu iyiydi. Derisi kalkmamıştı sadece çok buruşuktu.
Toplamda 6 gün hastanede kaldıktan sonra dün taburcu edildik. Hastanede 5 yıldızlı otelde bulamayacağımız konforla bakıldık. Altımı bile değiştirdiler, sildiler. hem bebeğe hem bana hemşire, her ihtiyacında düğmeye bastığında koşturanlar. Gerçekten acılarımı unutturdular bana. Türkiye'de hiç bir özelde bu şekilde bir bakım olamaz. Hastane çantamı dokunmadım bile. Pedinden bezine bebek kıyafetinden dış fırçasına tarağına kadar tedarik edildi. Benim bulamayacağım kadın için iç çamaşırı ve pedler verdiler. İnanılmaz memnun ayrıldık hastaneden. Babam ve ben çıkmak istemedik resmen. Kaldı ki şuanda akrabımız da kalıyorum ve hiçte rahat değiliz. Zaten eve arabayla geldiğimizde içeri girip ağladım, o kadar etrafında koşuşturan insanlardan sonra bir başına kalmıştım. Şuanda loğusa sendromu yaşıyorum. Hep ağlamak ve evime gitmek istiyorum. Sezaryenı da destekleyenleri kınıyorum. İnsan bırakın bebeğini kendine yetemiyor. Eğilip kalkamıyorum, ani hareket edemiyorum, bebeğimi taşıyamıyorum. Karnımda bir kesik canım yanıyor ağrı kesicilerle ayaktayım. Rahatça yatamıyorum. Keyfiye sezaryen olmayın arkadaşlar bu bir katliam. Doğa size ne sunmuşsa o en doğrusudur. Allah kimseye kaldıramayacağından fazla yük vermez.
Hastanede ayak ucuma koydurmuştum Deniz'in yatağını onu izleyebilmek için, kustuğunu gördüm yerimden fırlayıp ağzını silemedim. Aniden kalkmak imkansız.
Herşeyden önce siz bir hasta haline geliyorsunuz. Bebeğiniz değil siz bakılacak duruma düşüyorsunuz. Anneliğinizin başladığı gün sizin acılarınızda başlamış oluyor. 3 gün direndim ama oğlum gelmek istemedi 39+1 de sezaryen 13.09.2014 saat 23:30 da Deniz'im dünyaya geldi.
Şimdi o uyuyor ben onu izliyorum. Uyuyunca özlüyor , ben uyuyunca da özlemle uyanıyorum. Kucağımda yada sarılarak yatmak istiyorum ama acılarım beni durduruyor.
Siz siz olun normal doğurun ve bebeğiniz kucağınızda hastaneden çıkın.