Merhaba herkese. Hamileyken doğum hikayelerini çok takip ederdim. Özellikle pozitif hikayeleri tercih etsem de, kendimi olabileceklere karşı hazırlamak için zorlu doğumları da okurdum. Belki benim gibi düşünenler varsa diye kendi hikayemi paylaşmak istedim.
4 Mayıs günü sabah 7'de oğlum sapasağlam doğdu çok şükür. Öncesinde doğumun yaklaştığını gösteren bir belirti pek yoktu. Bir önceki gün 39. haftama girmiştim ama karnım inmemişti, son bir haftadır sadece bel ağrım artmaya başlamıştı ama sanki doğum ağrısı gibi değil de karnım çok büyüdüğü için belime baskı yapıyor gibiydi o nedenle önemsemedim. Doktorum sancı başlayana kadar bekle demişti o yüzden aramamıştım hiç. 3 Mayıs akşam 5 gibi eşim geldi, beraber yemek yapmaya başladık. Ben o gün nedense çok huzursuzdum, bebeğim neden gelmiyor diye sitem bile ettim çünkü ne nişan, ne su gelmesi hiç bir belirti yoktu. Akıntım artmaya başlamıştı sadece. Annem aradı ona da söyledim, gelmiyor bir türlü dedim. Annem de belli olmaz doktoru yine de ara belinin ağrıdığını söyle dedi. Ben de aradım. Doktorum da çok rahat bir insan, her şeye önemli değil derdi hep. Bu sefer demez mi doğum başlamış olabilir hastaneye git. Beni bir heyecan sardı, eşime söyledim hastane çantamız hazırdı. Alsak mı almasak mı diye düşündük, iyi ki de almışız. :)
Hastaneye geçtiğimizde ebe karşıladı ve beni nst'ye bağladı. Bebeğimin kalp atışları normaldi, bende de hiç bir belirti yoktu. Eve geri döneceğimden çok emindim. Aklımda hazırlarken yarım bıraktığım yemek vardı. Açıklığınızı kontrol edeyim dedi ve eliyle muayene etti. Maalesef canım çok yandı. Aaa gibi sesler çıkarıyordu ben noldu dedim, 4 santim açıklığınız var doğuruyorsunuz haberiniz yok dedi!! Tabii ben ve eşim şoktayız. Ben nasıl seviniyorum acı eşiğim çok yüksek demek ki, oh çok kolay olacak oğluma hemen kavuşacağım dedim hatta bu sözlerim video kaydı ile sabit. Ama malesef öyle olmadı. Doktorumla konuştuk, sen gülerek konuşuyorsun demek ki daha vakit var eve git bekle dedi :) Ebe de telefonu kapatınca siz geri geleceksiniz bu gece bence dedi. Neyse, dışarda yiyelim yemeği eve döneriz dedik. Restoranda tuvalete gittiğimde kanama gördüm, koşa koşa geri döndük. Ebe tekrar muayene edince (off çok canım yandı bu kısımlarda benim) 5 santim olduğunu gördük. Doktorum gece kalmamı istedi artık. Bu arada saat 10 civarıydı, heyecanla beklemeye başlamıştık. Annemler de gelmişti, nst'ye bağlı şekilde uzanıyordum. Eşim bir ara odadan çıktı, yalnızken bebeğimin kalp atışlarında gariplik hissettim. Eşime seslenirken atışlar düşmeye başladı, ekrana baktığımda 150 olan kalp atışı hızla 100-90-80 diye düşmeye başladı ve ben çığlık atmaya başladım. Eşim ebeyi çağırdı ve bana oksijen tüpü bağladılar. O kadar korktum ki. Neyse normale döndü çok şükür. Gece 3'e kadar açıklığım 6 santime ulaşmıştı ve düzenli aralıklarla sancılar gelmeye başlamıştı. Hep merak ederdim acaba sancı nasıl bir şey diye. Eğer siz de merak ediyorsanız bana dedikleri doğruymuş, gelince anlıyorsunuz :) Bu sancılar hafifti taa ki beni pilates topuna oturttukları zamana kadar. Ebe süreci hızlandırır demişti, hakikaten bir zıpladım iki zıpladım sonra bir bıçak saplandı sanki karnıma. Allahım ben böyle acı görmedim. Sancı sürecinde nefesim kesiliyordu, sonra dinleniyordum, sonra yine sancı. Arada ebe muayene ediyordu açıklığıma bakıp doktora haber vermek için, o da ayrı canımı yakıyordu, hatta kızın koluna yapıştım kaç kez, morartmışımdır kesin. Neyse özür diledim artık napiyim. 3 saat korkunç acı çektim ama hala suyum gelmemişti. Ebe ıkınma hissin gelince söyle diyordu ama ı-ıh, hiç öyle bir his yok. Sadece sancı çekiyordum. Koridora çıkıyordum yürürsem dayanırım belki diye. Saat 6 civarı ağlayarak doktorun gelmesini istedim. Tekrar muayene olunca bir öğrendim ki açıklığım 9 cm olmuş ama suyum gelmiyor. Ikınma hissi de yok. Artık bir yandan ağlıyor bir yandan da en azından bitecek az kaldı kavuşmama diye seviniyordum. Doktorun gelmesi 15 dakika sürdü, o süreyi hep kendi kendimi telkin ederek geçirdim oh bitiyor diye. Doktorum geldi o da muayeneye hazırlanıyor, ben yalvarıyorum nolur yapmayın diye E tabi napsın yapacak mecbur. Çok acıdı çoook. Suyun gelmemiş dedi patlattı. Ben artık acıyı kaldıramıyorum, başladım zangır zangır titremeye. Meğer bebek hiç inmemiş doğum kanalına, daha saatler var doğuma dedi doktor.Boşuna sevinmişim ağrı eşiğim yüksek diye. Tam tersine düşükmüş baya. O kadar moralim bozuldu ki anlatamam. Zangır zangır titreyerek saatler geçirmem mümkün değildi, o yüzden beni ya hemen sezaryene alın ya da bayıltın diye yalvardım Doktor eşime baktı ne yapalım dercesine. O da evet yapalım dedi zavallım ağlamaklı Ben perişan o benden de perişan. Genel anestezi için sedye getirdiler beni ameliyathaneye aldılar ama artık ağlamayı geçip böğürmeye başlamıştım acıdan Masaya aldıklarında aşırı titrediğim için ellerimi ve bacaklarımı sabitlediler. Epidural mi yapıyoruz dedi biri, anestezi uzmanı da olur mu baksana nasıl acı çekiyor dedi. En son hatırladığım, şimdi uyuyacaksın merak etme dedi biri, ben de uyanmam değil mi diye sordum Sonrasında gözümü açtım, o kadar rahatlamıştım ki. Bebeğim nerde dedim bilmiyorum dedi hastabakıcı. Hala kendimde değildim ama panik oldum. Sedyeye aldılar, odaya geçerken eşim geldi oğlum nerde diye sayıkladığımı hatırlıyorum. Fotoğrafını gösterdi dünyalar benim oldu. :)
Velhasıl, oğlum sağlıklı doğdu, bir gün sarılık yüzünden ışın tedavisi gördü ama önemli değil. Çok şükür atlattık. Şimdi iki aylık olduk. Annelik zormuş ama bir gülümsemesi her şeye bedel :) 9 santim açıklığa kadar dayanıp sezaryene döndüğümüz için üzüldüm biraz aslında, çünkü böyle olacağını bilseydim normal doğumda ısrar etmez baştan sezaryen isterdim ama geçti gitti. En azından sancılar sayesinde ilk günden itibaren sütüm geldi çok şükür.
Uzun bir yazı oldu, okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım sizler en kısa sürede en acısız şekilde sağlıkla kavuşursunuz yavrularınıza.
4 Mayıs günü sabah 7'de oğlum sapasağlam doğdu çok şükür. Öncesinde doğumun yaklaştığını gösteren bir belirti pek yoktu. Bir önceki gün 39. haftama girmiştim ama karnım inmemişti, son bir haftadır sadece bel ağrım artmaya başlamıştı ama sanki doğum ağrısı gibi değil de karnım çok büyüdüğü için belime baskı yapıyor gibiydi o nedenle önemsemedim. Doktorum sancı başlayana kadar bekle demişti o yüzden aramamıştım hiç. 3 Mayıs akşam 5 gibi eşim geldi, beraber yemek yapmaya başladık. Ben o gün nedense çok huzursuzdum, bebeğim neden gelmiyor diye sitem bile ettim çünkü ne nişan, ne su gelmesi hiç bir belirti yoktu. Akıntım artmaya başlamıştı sadece. Annem aradı ona da söyledim, gelmiyor bir türlü dedim. Annem de belli olmaz doktoru yine de ara belinin ağrıdığını söyle dedi. Ben de aradım. Doktorum da çok rahat bir insan, her şeye önemli değil derdi hep. Bu sefer demez mi doğum başlamış olabilir hastaneye git. Beni bir heyecan sardı, eşime söyledim hastane çantamız hazırdı. Alsak mı almasak mı diye düşündük, iyi ki de almışız. :)
Hastaneye geçtiğimizde ebe karşıladı ve beni nst'ye bağladı. Bebeğimin kalp atışları normaldi, bende de hiç bir belirti yoktu. Eve geri döneceğimden çok emindim. Aklımda hazırlarken yarım bıraktığım yemek vardı. Açıklığınızı kontrol edeyim dedi ve eliyle muayene etti. Maalesef canım çok yandı. Aaa gibi sesler çıkarıyordu ben noldu dedim, 4 santim açıklığınız var doğuruyorsunuz haberiniz yok dedi!! Tabii ben ve eşim şoktayız. Ben nasıl seviniyorum acı eşiğim çok yüksek demek ki, oh çok kolay olacak oğluma hemen kavuşacağım dedim hatta bu sözlerim video kaydı ile sabit. Ama malesef öyle olmadı. Doktorumla konuştuk, sen gülerek konuşuyorsun demek ki daha vakit var eve git bekle dedi :) Ebe de telefonu kapatınca siz geri geleceksiniz bu gece bence dedi. Neyse, dışarda yiyelim yemeği eve döneriz dedik. Restoranda tuvalete gittiğimde kanama gördüm, koşa koşa geri döndük. Ebe tekrar muayene edince (off çok canım yandı bu kısımlarda benim) 5 santim olduğunu gördük. Doktorum gece kalmamı istedi artık. Bu arada saat 10 civarıydı, heyecanla beklemeye başlamıştık. Annemler de gelmişti, nst'ye bağlı şekilde uzanıyordum. Eşim bir ara odadan çıktı, yalnızken bebeğimin kalp atışlarında gariplik hissettim. Eşime seslenirken atışlar düşmeye başladı, ekrana baktığımda 150 olan kalp atışı hızla 100-90-80 diye düşmeye başladı ve ben çığlık atmaya başladım. Eşim ebeyi çağırdı ve bana oksijen tüpü bağladılar. O kadar korktum ki. Neyse normale döndü çok şükür. Gece 3'e kadar açıklığım 6 santime ulaşmıştı ve düzenli aralıklarla sancılar gelmeye başlamıştı. Hep merak ederdim acaba sancı nasıl bir şey diye. Eğer siz de merak ediyorsanız bana dedikleri doğruymuş, gelince anlıyorsunuz :) Bu sancılar hafifti taa ki beni pilates topuna oturttukları zamana kadar. Ebe süreci hızlandırır demişti, hakikaten bir zıpladım iki zıpladım sonra bir bıçak saplandı sanki karnıma. Allahım ben böyle acı görmedim. Sancı sürecinde nefesim kesiliyordu, sonra dinleniyordum, sonra yine sancı. Arada ebe muayene ediyordu açıklığıma bakıp doktora haber vermek için, o da ayrı canımı yakıyordu, hatta kızın koluna yapıştım kaç kez, morartmışımdır kesin. Neyse özür diledim artık napiyim. 3 saat korkunç acı çektim ama hala suyum gelmemişti. Ebe ıkınma hissin gelince söyle diyordu ama ı-ıh, hiç öyle bir his yok. Sadece sancı çekiyordum. Koridora çıkıyordum yürürsem dayanırım belki diye. Saat 6 civarı ağlayarak doktorun gelmesini istedim. Tekrar muayene olunca bir öğrendim ki açıklığım 9 cm olmuş ama suyum gelmiyor. Ikınma hissi de yok. Artık bir yandan ağlıyor bir yandan da en azından bitecek az kaldı kavuşmama diye seviniyordum. Doktorun gelmesi 15 dakika sürdü, o süreyi hep kendi kendimi telkin ederek geçirdim oh bitiyor diye. Doktorum geldi o da muayeneye hazırlanıyor, ben yalvarıyorum nolur yapmayın diye E tabi napsın yapacak mecbur. Çok acıdı çoook. Suyun gelmemiş dedi patlattı. Ben artık acıyı kaldıramıyorum, başladım zangır zangır titremeye. Meğer bebek hiç inmemiş doğum kanalına, daha saatler var doğuma dedi doktor.Boşuna sevinmişim ağrı eşiğim yüksek diye. Tam tersine düşükmüş baya. O kadar moralim bozuldu ki anlatamam. Zangır zangır titreyerek saatler geçirmem mümkün değildi, o yüzden beni ya hemen sezaryene alın ya da bayıltın diye yalvardım Doktor eşime baktı ne yapalım dercesine. O da evet yapalım dedi zavallım ağlamaklı Ben perişan o benden de perişan. Genel anestezi için sedye getirdiler beni ameliyathaneye aldılar ama artık ağlamayı geçip böğürmeye başlamıştım acıdan Masaya aldıklarında aşırı titrediğim için ellerimi ve bacaklarımı sabitlediler. Epidural mi yapıyoruz dedi biri, anestezi uzmanı da olur mu baksana nasıl acı çekiyor dedi. En son hatırladığım, şimdi uyuyacaksın merak etme dedi biri, ben de uyanmam değil mi diye sordum Sonrasında gözümü açtım, o kadar rahatlamıştım ki. Bebeğim nerde dedim bilmiyorum dedi hastabakıcı. Hala kendimde değildim ama panik oldum. Sedyeye aldılar, odaya geçerken eşim geldi oğlum nerde diye sayıkladığımı hatırlıyorum. Fotoğrafını gösterdi dünyalar benim oldu. :)
Velhasıl, oğlum sağlıklı doğdu, bir gün sarılık yüzünden ışın tedavisi gördü ama önemli değil. Çok şükür atlattık. Şimdi iki aylık olduk. Annelik zormuş ama bir gülümsemesi her şeye bedel :) 9 santim açıklığa kadar dayanıp sezaryene döndüğümüz için üzüldüm biraz aslında, çünkü böyle olacağını bilseydim normal doğumda ısrar etmez baştan sezaryen isterdim ama geçti gitti. En azından sancılar sayesinde ilk günden itibaren sütüm geldi çok şükür.
Uzun bir yazı oldu, okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım sizler en kısa sürede en acısız şekilde sağlıkla kavuşursunuz yavrularınıza.