• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

zen..

thebiglebowski

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
14 Mart 2013
143
2
26
Aydın
Zen, kökeni Hindistan'daki Dhyana (ध्यान) okuluna kadar uzanan bir Mahāyāna Budist okulunun Japonca'daki ismidir. Hindistan'dan Çin'e geçen okul burada Ch'an (禪) olarak ismini duyurmuştur. Tang Hanedanlığı döneminde Çin'de belli başlı Budist okullar arasına giren Ch'an, Çin'den Kore, Vietnam ve Japonya'ya yayılmıştır. 20. yüzyılda Batı'da tanımaya başlanan bu okul, İngilizce ve diğer Batı dillerine Zen ya da Zen Budizm ismiyle girmiştir.
Zen diğer Budist okulların arasından aydınlanma amacıyla yapılan meditasyona verdiği önemle ayırt edilir. Meditasyon anlamına gelen Çince zuochan[SUP][1][/SUP] ve Japonca zazen kelimeleri Ch'an/Zen kelimesinden türetilmiştir. Bu nedenle Batı'da yalnızca bir meditasyon pratiğinden ibaret olarak algılanan Zen aslında Budizm'in bir koludur. 20. yüzyılın ortalarından itibaren Batı'da bir felsefe, bir yaşam tarzı, bir sanat akımı vb. olarak yaygınlaşmıştır. Ancak bu batılı bakış açısı, Uzakdoğu'daki Zen Budistlerin çoğunluğu tarafından paylaşılmamaktadır.



1. Zen, törensel olana değil, duygusal olana ağırlık verir; kişiyi kuramsal ve sözel yorumlardan ötedeki dolaysız ve sezgisel yaşantıya, anlatıma, iletişime yöneltir.
2. Zen, dine ve töreye değil, sanata ve yaratıcılığa yakındır. Öğretisinde ve uygulamasında, geleneksel değerlerden çok estetik ilkeler egemendir. Sanatçı olmak, tanrı gibi tanrı vergisi bir yaratıcılığa sahip olmaktır.
3. Zen, doğanın ve yaşamın dünyasında var olur. Zen eğitimi, dağların derinindeki manastırlarda, çalışıp yaşayarak yapılır. Zen, sanat nesnesinin içine girmeyi onun ruhunu yakalayıp anlatmayı amaçlar.
4. Zen, çay sanatına da yakındır. Çünkü çay, tıpkı Zen gibi, insanın doğaya, kendine dönüşü, doğayla bir ve birlik oluşunun sanatıdır.
5. Zen’in amacı, felsefe ile öteki dinler ve sanatlar gibi, kişiyi düzlüğe, aydınlığa (Satori’ye) çıkarmaktadır. Zen, bu aydınlığın nasıl kazanılacağını açıklamıyor. Ama, bir Zen ustası, aydınlıkla karanlığın arakesitini şöyle çiziyor: “Satori’ye erişince kişi her çimen yaprağının ardında değer biçilmez taşlardan yapılmış anıtlar keşfeder. Ama Satori’ye ermedikçe kişi anıtsal yapılar tek bir çimen yaprağının altında saklanabilir.” (Suzuki Daisetsu 1979:109)
 
. Budacılık, zihinlerimizi evrensel yasayla uyum içine girmesi için özgürleştiren bir öğretidir. (Nyogen Senzaki)

. Başlangıç Zihni, sevecenlik dolu bir zihindir. Zihnimiz, sevecen olduğunda sınırsızdır... Bu nedenle en zor şey, başlangıç zihnini koruyabilmektir. (Suzuki)

. Zen’i öteki okullardan apayrı yapan, kendine özgü çok belirgin bir tadı var. Bu da Zen’in, Mahayana felsefesiyle Çin’in Taocu ve Konfiçyüsçü öğretilerinin uygun oranlarda karışmasından oluşan çok değişik bir alaşım olmasından ileri geliyor. (İlhan Güngören)

. ‘Ruhanî’ ve ‘dinsel’ olanların belirli amaçları vardır, öteki dünyaya dair amaçlar. O nedenledir ki Buda, amaçlarına bağlı hintlilerden ziyade çinliler tarafından daha iyi ve daha doğru biçimde anlaşılabilmiştir. (Osho)

. Kutsal metinleri incelemek, sutraları okumak ya da oturmak da Zen’dir şüphesiz. Fakat, eğer çabanız ya da çalışmanız doğru yönde değilse, bunların hiçbiri işe yaramayacaktır. Hattâ yalnızca işe yaramamakla kalmayacak, aynı zamanda saf doğanızın bozulmasına da neden olacaktır. (Suzuki)

. Buda-dharma’yı duyumsamak çok zor değildir; daha zor olan onu uygulamaktır. Uygulamak çok zor değildir; daha zor olan Yol’u kavramaktır. Yol’u kavramak çok zor değildir; daha zor olan yol’dan çıkmamaktır. (Sheng Yen)

. Soru: Budacılar bir tanrıya inanır mı? Yanıt: Eğer ‘tanrı’ sözcüğü evrensel yasanın şiirsel bir ifadesiyse, o zaman yanıt ‘evet’; fakat eğer bu sözcük evrensel yasadan ayrı kişisel bir varoluşu ifade ediyorsa yanıt ‘hayır’dır... Dünyada olmayan bir tanrı sahte bir tanrıdır ve tanrının içinde olmayan bir dünya gerçek değildir... Tanrının evreni yarattığı ve sonra da bu evrenin dışında kaldığını söylemek bir çelişkidir.(Nyogen Senzaki)

. Varoluş’un bütünlüğü içinde mevcut ve algılanabilen türde bir varoluş formu zamanla ve koşullara bağlı olarak sona erer; ancak sonraki varoluş ortamında burada algılanabilen o geçici varoluş unsurları değişime uğrar; reenkarnasyonlar sürer; bu süreçte her şey ve tüm bileşenler değişikliğe uğrar. Ama varoluş’un aslî unsuru olan bilinç yokolmaz.
... İşte o gerçek benliğin doğumu da ölümü de olmaz. O ‘sürekli varolan’ı sadece aydınlanmış kişiler farkeder ve o nedenle de doğmadıklarını ve ölmeyeceklerini söyleyebilirler.
... O buradaki doğumunuzla doğmamıştır, buradaki ölümünüzle de ölmeyecek olandır. (Takuan Soho)

. Hiçbir öğretiye, teoriye veya ideolojiye tapmayın; ya da mecbur olmayın; hattâ budist olanlarına bile... Bütün düşünce sistemleri yol gösterme aracıdır, nihai gerçek değildirler. (Tiep Hien)

. Sıradan insan şeklin ötesindeki bütünlüğü göremez. (Takuan Soho)

. Budacılığı öğrenmek, kendimizi öğrenmektir. Kendimizi öğrenmek, kendimizi unutmaktır. (Dogen Zenji)

. İçsel varlığınızla temasınızı sağlayacak en iyi yöntem Zen’dir... O sadece bilince inanır. (Osho)

. Bilgeliği aramak bilgeliktir.(Suzuki)

. Zen insan bilincine verilmiş bir armağandır. Zihnin temelden dönüşümüdür, daha önce denenmemiş bu özel arınma yöntemi ile zihni tamamen saflaştırabilirsiniz. (Osho)

. Her ne kadar benliğin en sonunda çözülmesi gerekse de, benliksizliğe varmamıza yardım etmesi için aynı zamanda o benliğe ihtiyacımız vardır... Onu küçümsememelisiniz; o sizi benliksizliğe götürecek araçtır. (Sheng Yen)

. Tanımlanabilir olan dört zihin durumu vardır: ‘Dağınık zihin’, ‘basit zihin’, ‘tek zihin’ ve ‘zihinsizlik’. (Shih-Fu)

. Çalışmalarımızın düşüncelerden, beklentilerden, hattâ aydınlanma isteğinden bile arınmış olması gerekir. (Suzuki)

. Şimdiki ân, tüm başlangıcı olmayan geçmişi ve sonsuz geleceği içerir. (Taizan Maezumi Roshi)

. Gerçek özgürlük, kendi arzularımızdan özgür olmaktır. (Katsuki Sekida)

. Eğer gerçekle aranıza Buda girerse, onu da öldürünüz! (Lian Ch’i)

. O muhteşem farkındalık yeteneğini edinmenin belirli bir yolu veya yöntemi yoktur. (Pi Yen Lu)

. Hoşluk ya da nâhoşluk bakış açımıza, mutlu olup olmamamızsa farkındalığımıza bağlıdır. (Thich Nhat Hanh)

. Şefkatten yoksun kişiler, ancak onun sayesinde görülebilecek olan şeyleri göremezler. (Thich Nhat Hanh)

. Kendisi ‘öz’ü anlayamayan, anlayabilenleri bilmişçe eleştirir. Diğerlerine gülerken gerçekte kendi cehaletine gülmekte olduğunu farkedemez. (Takuan Soho)

. Caynalar, hindular dünyadan kaçarlar. Zen üstadları ise hem dünyada yaşar hem de onu dönüştürürler... Çünkü dünyadan el etek çekmek aptalcadır. (Osho)

. Düşünmemeyi düşünün. Düşünmemeyi nasıl düşünürsünüz? Düşünmeyerek. Zen sanatının özü budur. (Dogen Zenji)

. Bir ağacın büyümesini istiyorsanız yapraklarını sulamanız işe yaramaz; köküne su verilmesi gerekir. (Thich Nhat Hanh)

. Zen’in ruhsal gücü eyleme geçmiş olan inançtır. (Sheng Yen)

. İsa, Zen’in esasını bilse de topluluğa karşı bir yahudi gibi konuşmak zorundaydı. (Osho)

. Bir daha tekrar gelmeyecek olan bu gün, yaşanan her ân, paha biçilmez bir hazine değerindedir. (Takuan Soho)

. ‘Şimdi’den başka bir şey aslâ olmamıştır ve eğer insan ‘şimdi’de yaşayamazsa başka hiçbir yerde yaşayamaz... Eğer Buda’yı aramaya çalışırsan, onu kaybedersin. (Lin Ch’i)

. Huzur içinde bir adım atabilirsen iki tane de atabilirsin. Sonunda bütün adımların dingin ve huzurlu olabilir... Yürüyüş meditasyonu (kinhin) dikkat, konsantrasyon ve huzur getirir. (Thich Nhat Hanh)
 
Genel Esaslar:

. Özgür olmayan cahil bir insan kendini görünmez iplerle bağlamıştır. Bağlanmışlık da, bağlanmış olduğunu hissedememe ve bu durumu inkâr da tamamen zihinseldir. Bu tür yanılgılar zihnin doğru yerde ve doğru nitelikte olmamasından kaynaklanır.

. Bir Zen izdeşi zamanını okumaktan çok (hattâ Zen kitaplarını bile) meditasyona vermelidir. Çünkü kendi deneyimleri olmadığı sürece, gerçekte Zen’in yabancısı ve ancak filozof bir serseri olunabilir. Herkes kendi cevherini bulmalıdır.

. Kendinizi bilmeden çevremizde ve doğada olup bitenleri bilemeyiz.

. Zen, geçmişin ve geleceğin sınırlamalarından kurtulmaktır.

. Hisseden tüm canlılarda ‘Buda-doğası’ vardır. Sezgi sahibi olmayan varlık yoktur. Bildiğimiz biçimde duyulara sahip olmayıp alıştığımız ve hissedebileceğimiz türde tepki veremediklerinden onların sezgisinin olmadığını sanırız.

. Budacı yaşam ‘karmik yaşam’a teslimiyet değildir. Zen çalışmasının amacı zihni sarıp sarmalayan karma’nın kısıtlamalarından kurtulmaktır... Aksi halde amaca giden yolun anlamını yitirmiş olursunuz.

. Zen, içinde bulunulan ânı sevgiyle, şefkat ve merhametle dolu dolu yaşamaktır.

. Doğru sözler kimi zaman yanlış ellerde yanlış hâle gelir. Ama yanlış sözler, doğru ellerde her zaman doğru hâle gelirler.

. Hepimiz gerçek dünyada değil de kendi yaratımımız olan gerçek dışı bir dünyada yaşıyoruz. Gerçeğin farklı biçimde algılanmasının nedenleri aşırı heves ve istekler, önyargılar, yanlış izlenimler, gerçekçi olmayan duygular, değerlendirmeler ve tutkulardır.

. Kılıcın kendisini kesememesi gibi, koşullu düşünce de kendisini göremez, eleştiremez.

. Bu hayatta iyi olursanız, sonrakinde de iyi olursunuz; kötü iseniz, karşılığında kötülük bulursunuz. Eylem ve edimleriniz sizi yankı veya gölge gibi takip eder.

. Doğru edimin esası her şeyi önce doğru dikkatle yapmak ve aynı zamanda tüm yaşama da saygı duyabilmektir. ‘Birlikte varolma’nın doğası bunu gerektirir. Bunu doğru kavrayabilirsek, hayatımızın anlamını aramak için doğru uygulamalarda bulunmaya başlayabiliriz. Zamanla anlayışı ve özgün doğamızda varolan şefkati geliştirebilir, acıları dindirip dönüştürebiliriz ki bu da hayatımızın anlam kazanması demektir.

. Kişi aydınlanma idealine de, ulaşabildiği aydınlanma deneyimine de takılıp kalmamalıdır. İnsanların dünyasına dönemeyen, ona katılamayan aydınlanma değersizdir.

. Zen’de hedef yolun kendisidir.

. Kalbinizin şefkatle dolabilmesi için önce zihninizin özgürleşmesi gerekir.

. Farkındalık, her ânın şuurla ve dolu dolu yaşanmasını sağlayan gerçek bir mucizedir.

. Her nefesin, her hareketin ve edimin, her duygu ve düşüncenin, kısacası kendimizle ilgili ve ilişkili olan her şeyin farkında ve bilincinde olmalıyız.

. Buda’ya göre, kişinin yaşıyor olup olmaması o kişinin farkında olup olmamasına bağlıdır. Yani yaşam ve ölüm gerçekte tamamen bir farkındalık meselesidir.

. Bir düşünceye bağlanıp kalmak zihni koşullandırır; o düşüncenin diğerlerine kayıtsız şartsız üstün tutulmasıysa bağımlılık yaratır.

. Zihin dinginleştiğinde açılır.

. Gerçek doğamız zihinsel deneyimlerimizin ötesindedir.

. Meditasyon hem bedenin hem de ruhun besinidir. Dağınık zihinden doğru zihne ve nihayetinde doğru zihinden bilince giden yoldur.

. Sözcüklere sığdırılmaya çalışılan öğreti er geç özünü yitirir. Çünkü değişmeyen tek şey ‘değişimin sürekliliği’dir.

. ‘Gecicilik’ gerçekliğini kabul etmediğimiz için acı çekeriz.

. Buda, dünyanın onurlandırdığı ve dünyayı onurlandıran kişidir.

. Budacılık çalışmasının amacı budacılığı öğrenmek değil, kendimizi öğrenmektir.

. Bir Zen izdeşi kişileştirilmiş hiçbir tanrıya ibadet etmez, çünkü ‘düalite’nin yapaylık olduğunu bilir. Hiçbir dinsel kuralı gözetmediği gibi gelecek vaadlerinin peşinden de koşmaz. Onun, başkası tarafından yaratılıp yine o başkası tarafından özen gösterilip korunacak, kayırılacak, dogmaların ve ilâhî varsayımların yükünü taşıyıp özgürlüğünü kısıtlayacak bir ruhu da yoktur.

. Ünlü Zen deyişlerinden birisinde şöyle denir:

“Hiçbiryer’den gelir, Hiçbiryer’e gideriz”.
Genel Esaslar:

. Özgür olmayan cahil bir insan kendini görünmez iplerle bağlamıştır. Bağlanmışlık da, bağlanmış olduğunu hissedememe ve bu durumu inkâr da tamamen zihinseldir. Bu tür yanılgılar zihnin doğru yerde ve doğru nitelikte olmamasından kaynaklanır.

. Bir Zen izdeşi zamanını okumaktan çok (hattâ Zen kitaplarını bile) meditasyona vermelidir. Çünkü kendi deneyimleri olmadığı sürece, gerçekte Zen’in yabancısı ve ancak filozof bir serseri olunabilir. Herkes kendi cevherini bulmalıdır.

. Kendinizi bilmeden çevremizde ve doğada olup bitenleri bilemeyiz.

. Zen, geçmişin ve geleceğin sınırlamalarından kurtulmaktır.

. Hisseden tüm canlılarda ‘Buda-doğası’ vardır. Sezgi sahibi olmayan varlık yoktur. Bildiğimiz biçimde duyulara sahip olmayıp alıştığımız ve hissedebileceğimiz türde tepki veremediklerinden onların sezgisinin olmadığını sanırız.

. Budacı yaşam ‘karmik yaşam’a teslimiyet değildir. Zen çalışmasının amacı zihni sarıp sarmalayan karma’nın kısıtlamalarından kurtulmaktır... Aksi halde amaca giden yolun anlamını yitirmiş olursunuz.

. Zen, içinde bulunulan ânı sevgiyle, şefkat ve merhametle dolu dolu yaşamaktır.

. Doğru sözler kimi zaman yanlış ellerde yanlış hâle gelir. Ama yanlış sözler, doğru ellerde her zaman doğru hâle gelirler.

. Hepimiz gerçek dünyada değil de kendi yaratımımız olan gerçek dışı bir dünyada yaşıyoruz. Gerçeğin farklı biçimde algılanmasının nedenleri aşırı heves ve istekler, önyargılar, yanlış izlenimler, gerçekçi olmayan duygular, değerlendirmeler ve tutkulardır.

. Kılıcın kendisini kesememesi gibi, koşullu düşünce de kendisini göremez, eleştiremez.

. Bu hayatta iyi olursanız, sonrakinde de iyi olursunuz; kötü iseniz, karşılığında kötülük bulursunuz. Eylem ve edimleriniz sizi yankı veya gölge gibi takip eder.

. Doğru edimin esası her şeyi önce doğru dikkatle yapmak ve aynı zamanda tüm yaşama da saygı duyabilmektir. ‘Birlikte varolma’nın doğası bunu gerektirir. Bunu doğru kavrayabilirsek, hayatımızın anlamını aramak için doğru uygulamalarda bulunmaya başlayabiliriz. Zamanla anlayışı ve özgün doğamızda varolan şefkati geliştirebilir, acıları dindirip dönüştürebiliriz ki bu da hayatımızın anlam kazanması demektir.

. Kişi aydınlanma idealine de, ulaşabildiği aydınlanma deneyimine de takılıp kalmamalıdır. İnsanların dünyasına dönemeyen, ona katılamayan aydınlanma değersizdir.

. Zen’de hedef yolun kendisidir.

. Kalbinizin şefkatle dolabilmesi için önce zihninizin özgürleşmesi gerekir.

. Farkındalık, her ânın şuurla ve dolu dolu yaşanmasını sağlayan gerçek bir mucizedir.

. Her nefesin, her hareketin ve edimin, her duygu ve düşüncenin, kısacası kendimizle ilgili ve ilişkili olan her şeyin farkında ve bilincinde olmalıyız.

. Buda’ya göre, kişinin yaşıyor olup olmaması o kişinin farkında olup olmamasına bağlıdır. Yani yaşam ve ölüm gerçekte tamamen bir farkındalık meselesidir.

. Bir düşünceye bağlanıp kalmak zihni koşullandırır; o düşüncenin diğerlerine kayıtsız şartsız üstün tutulmasıysa bağımlılık yaratır.

. Zihin dinginleştiğinde açılır.

. Gerçek doğamız zihinsel deneyimlerimizin ötesindedir.

. Meditasyon hem bedenin hem de ruhun besinidir. Dağınık zihinden doğru zihne ve nihayetinde doğru zihinden bilince giden yoldur.

. Sözcüklere sığdırılmaya çalışılan öğreti er geç özünü yitirir. Çünkü değişmeyen tek şey ‘değişimin sürekliliği’dir.

. ‘Gecicilik’ gerçekliğini kabul etmediğimiz için acı çekeriz.

. Buda, dünyanın onurlandırdığı ve dünyayı onurlandıran kişidir.

. Budacılık çalışmasının amacı budacılığı öğrenmek değil, kendimizi öğrenmektir.

. Bir Zen izdeşi kişileştirilmiş hiçbir tanrıya ibadet etmez, çünkü ‘düalite’nin yapaylık olduğunu bilir. Hiçbir dinsel kuralı gözetmediği gibi gelecek vaadlerinin peşinden de koşmaz. Onun, başkası tarafından yaratılıp yine o başkası tarafından özen gösterilip korunacak, kayırılacak, dogmaların ve ilâhî varsayımların yükünü taşıyıp özgürlüğünü kısıtlayacak bir ruhu da yoktur.

. Ünlü Zen deyişlerinden birisinde şöyle denir:

“Hiçbiryer’den gelir, Hiçbiryer’e gideriz”.


580314_535936976458096_771502771_n.jpg
 
- birini eleştirmeden önce onun ayakkabılarıyla bir kilometre yürümelisin. bu sayede onları eleştirdiğinde onların bir kilometre önünde olursun, hem de ayakkabılarına sahip olarak.
- adamın birine bir balık ver, balığı o gün yiyecektir. ona balık tutmayı öğret, akşama kadar bir teknede oturacak ve bira içecektir.
- birine 20 $ vermiş ve onu bir daha hiç görmemişsen buna değmiş demektir.
- bazı günler sineksindir, bazı günler arabanın ön camı.
- benzersiz olduğunu unutma. diğerleri gibi.
 
"zihnimizi, kanıların, yargıların, kararların zorbaca baskısından kurtarmak ve kitaplardan edinilecek bilgilerle değil de, kişisel yaşantılardan çıkan gerçeklere dayanarak, gerçekle zihnimiz arasına hiçbir aracı koymadan, ortaya çıkabilecek gerçeğin ne olduğuna aldırmadan, gerçeklerin üstüne yürümektir. şimdiye kadar gözlerimizi kapadığımız gerçeklere gözlerimizi açmaktır. mutlu olabilmek, birbirimize sevgi duyabilmek için bütün yeteneklerimiz var da genellikle bu gerçeğe gözlerimizi kapıyoruz."
 
Başkalarını bilen, zekidir. Kendini bilen, aydınlanmıştır.Başkalarını alt eden, cüsselidir. Kendini alt eden, güçlüdür. Lao Tze, Tao Te Ching
 
Jorge Angel Livraga, “Atlantis’in Son Prensi Ankor” adlı eserinde bu konuyla ilgili çarpıcı bir örnek verir:



“Güneşsel kürenin ufukta nasıl alçaldığına bak. Tüm arzunla onun durmasını iste, dediğimi yap, bana ne hissettiğini söyle…

Ankor birkaç dakika boyunca dediğini yaptı.

- Ne kadar da hızlı batıyor. Durmasını ne kadar istersem hareketi o kadar hızlanıyor gibi geliyor.

- Şimdi tersini dile. Ümitsizce batmasını iste…

- Şimdi ise hareketsiz gibi görünüyor…

- Sevgili Ankor! Görüyorsun ya, arzuların seni acıya ve aldatmacaya itiyor. Sen yaklaşmalarını istersen nesneler uzaklaşarak belirsizleşir, itici olanlar ise yaklaşır. Eğer dinginliğin kucağında hareketsiz durmayı başarabilirsen onları doğru boyutlarında görürsün. Böylece haz ve acı, sağlam ve kusursuz dengeni bozamaz.”
 
Son düzenleme:
alıntılar devam edecektir ..bir kaç cümle de ben edeyim haddim olmayarak
dahil olduğumuz x veya y felsefesi farketmeksizin kilit nokta kendimizi yatıştırmayı bilmemiz gerektiği olmalıdır
hayatta hiçbir şeyden korkmuyorum kendimden korktuğum kadar
hayatta hiçbir şey üzemez beni kendi üzdüğüm kadar
hayatta her şey bende bitiyor, bende başlıyor, ben büyütüyorum, ben küçültüyorum
yüklediğim anlam kadar herşey
bu, dünya benim etrafımda dönüyor'dan uzak bir bakış
bu, dünyamı ben şekillendiriyoruma dayanıyor
sihirli kelime "öyle"
neden nasıl niye sorularının bazen cevabı olması gereken kelime "öyle"
kafam dağınık
sonra toparlarım
 
Son düzenleme:
Back