İddiaya göre Eminönüde dilencilik yapan ve Fatih Belediyesine bağlı zabıtalar tarafından yakalanan Suriyeliler vapurla Kadıköye gönderildi.
Kadıköyde bir süre dilenen Suriyeli sığınmacılar bu kez de Kadıköy Belediyesinin zabıtaları tarafından yine vapurla tekrar Eminönüne gönderildi.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadıkları için cezai işlem de uygulayamıyoruz dedi.
Bakıyorsun durumları içler acısı, canlarını kurtarmak için kaçmışlar. Çalşmaları sorun dil bilmiyorlar, hepsi haliyle kaçak, kimse kiracı olarak almıyor. Çünkü can güvenliği sorunu var. Böyle durumda gasp ve hırsızlık sorunlarıda çıkıyor. Bunun önüne geçilmezse bu sorunlar dahada büyür bence
Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiyeye sığınan ve sayıları 1 milyonu geçen Suriyeli sığınmacılar zaman zaman farklı nedenlerle gündeme geliyor. Ülkelerinde yaşadıkları zorluklardan kaçarak Türkiyeye gelen ve sınırda kamplarda kalmak yerine büyük şehirlerde yaşamayı tercih eden Suriyeli sığınmacılar çeşitli zorluklarla karşılaşabiliyorlar.
Büyük şehirlerde sayıları hızla artan Suriyeliler farklı işlerde çalışarak ve kiraladıkları evlerde 3-4 aile kalarak hayatlarını sürdürüyor.
Ancak çoğu Suriyeli maddi imkansızlıklar nedeniyle büyük şehirlerde çok zor şartlarda yaşıyor. Park ve bahçelerde kalanlar ile dilencilik yaparak para kazanmaya çalkışan Suriyeliler zaman zaman şikayet konusu olabiliyor.
ZABITALAR YAKALAYIP VAPURA BİNDİRDİ
Bugün de İstanbul da çarpıcı kareler objektiflere yansıdı.
İddiaya göre Eminönüde dilencilik yapan ve Fatih Belediyesine bağlı zabıtalar tarafından yakalanan Suriyeliler vapurla Kadıköye gönderildi.
Kadıköyde bir süre dilenen Suriyeli sığınmacılar bu kez de Kadıköy Belediyesinin zabıtaları tarafından yine vapurla tekrar Eminönüne gönderildi.
Görgü tanıkları benzer görüntülerin gün içinde defalarca tekrarlandığını öne sürdü.
Suriyelilerin vapurlara da ücretsiz olarak bindirilerek karşı kıyıya gönderildikleri iddia edildi.
ZABITA YETKİLİSİ: HALKI RAHATSIZ EDİYORLAR, UZAKLAŞTIRIYORUZ
Hurriyet.com.trye konuşan bir zabıta yetkilisi Suriyelilerin dilencilik yaptığını ve bazılarının halkı rahatsız ettiğini söylerken bu nedenle kendi bölgelerinden uzaklaştırmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Tuzlada sığınmacılar için bir kamp bulunduğunu söyleyen belediye yetkilisi Ancak orada kalmıyorlar. Kalabalık yerlerde dilencilik yaparak para topluyorlar. Çoğu zaman da halkı rahatsız ettikleri için vapur iskelesine götürerek kendi bölgemizden uzaklaştırıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadıkları için cezai işlem de uygulayamıyoruz dedi.
hürriyet
Keşke bunun için islamdaki hicret modelinin benimsense.
Mesela bir aile gönüllü olarak Suriyeli bir aileye kardeş olsa.
Ekmekse bir ekmeğini paylaşsa.
Suysa bir bardak suyunu verse.
Tabi büyük bir organize gerek.
Üzülüyorum bu duruma.
Merhaba
İyi güzel söylüyorsunuz, güzel düşünüyorsunuz, diyelim ki -öyle bir büyük organizasyon da gerçekleşti...
Yani iş ''bir ekmek veya bir bardak suyun paylaşılmasıyla biter ve sorun halledilmiş mi olur acaba?
Tabii ki hayır. Kaldı ki; günümüz yaşam koşullarında -insanlar kendi çocuklarının ihtiyaçlarını zor karşılayıp, kendileri zor geçiniyorlar, zor erdiriyorlar, nasıl -hem de çocuk sayısı fazla olan ve kalabalık başka ailelere de yardım edebilecekler ki?
Bu asla bir çözüm olamaz ayrıca. Şu anda kendi çocuklarımızı -çocuk işçi- olmaktan kurtaramıyoruz daha, Suriyeli çocukların da durumunun ne olacağı aşikar.
Epey zaman önce, Gürsel Tekin ''Afganlı çocukların belediye bünyesindeki ekim dikim işlerinde bile çalıştırıldığını tespit etmişti mesela. Çok çok üzülmüştüm. Allah bilir daha neler var. Ayrıca, direk olarak -zaten mevcut ucuz emek bakımından da ister istemez -suiistimale de açık oluyor bu insanlar.
Hadi şimdi yaz günlerindeyiz, sokaklar parklar mesire yeri gibi geliyor ama yarın öbür gün kış kapıda. O zaman ne olacak?
Kurulan kamplardaki şartları ve oradaki insani hizmetlerin hangi bütçelerden karşılandığını bilmiyorum, yani yerel - genel olarak bilemiyorum, yasal ve mali boyutunu.
Ancak; bu iş sadece bununla da sınırlı değil ve görüldüğü gibi -kendilerine tahsis dilen kamplar dışında her yerdeler ısrarla, bu insanlar.
Bu işin bir çok boyutu var. Ekonomik, sosyal, insani, kültürel vs.
Diliniz yok, ülkenin kendi insanları bile iş bulmakta zorlanıyor, ekmek aslanın midesinde'' Ne yaparım? diye empati kurmak bile, yeterli geliyor durumlarına üzülmek için.
Bakın mesela, dünyada ve özellikle ülkemizde de yıllarca -çocuk felciyle- büyük mücadeleler verildi ve tamamen başarıya ulaşıldı bundan yıllar önce.
Her ne kadar öyle çok ciddi bir sorun olarak yansıtılmamış olsa da - bu ve daha başka ciddi sağlık problemleriyle alakalı bilinç ve tedbirler bakımından da önemli -bu durum.
Zaman zaman duyduğum ve buradaki yorumlarda da gözüme ilişen - toplumsal daha bir çok sıkıntılara ise hiç değinmeyeceğim bile. Böylesine kültür farklılığı biribirine nasıl entegre olabilir? Ya da bu ülke insanları, çocuklarını -parka bile çıkaramaz boyutta ve başkaca rahatsızlıklar da yaşıyorlarsa ne olacak bu durum?
İşte onun için, sadece -insanlık ediyoruz diye- öyle insanları buraya almakla ya da sizin dediğiniz gibi bir organizasyonla bu mesele çözülmüş olmuyor maalesef.
Nasıl olacak bilemiyorum ama inşallah, hem kendi halkımız hem de bu insanlar için, bir şeyler yerli yerine otursun. Çünkü, orta ve uzun vadede sorunlar eksilmek yerine, çok daha artarak devam edecek gibi görünüyor vaziyet.
Allah, kimseyi yerinden yurdundan etmesin ve inşallah bizler de şu Cennet vatanımıza çok daha iyi sahip çıkabilelim, çocuklarımızın geleceğini her bakımdan koruyabilelim.
Merhaba,
Siz de çok iyi söylemişsiniz, çok güzel söylemişsiniz de ben organizenin hiçbir ayrıntısından bahsetmedim.
Kendisi geçindiremeyecek durumda olanlar ya da zenginler diye ayırmadım.
GÖNÜLLÜLER dedim yalnızca.
Meselenin bir ekmek, bir suyla kapanmayacağının elbette farkındayım.
Her yönüyle büyük bir organize gerektirir fakat bir ekmek bir bardak suyla kastettiğim en azından hırsızlık yahut dilenciliği önlemek -ki her Suriyeli de yapmıyor bunu- en azından karnını doyurabilmek.
Zira insan açken değerlerini, yargılarını yiyebilir.
Açıkçası ben Türkiye'nin o kadar da fakir bir yer olduğunu düşünmüyorum.
En azından gönlü zengin :)
Ama elbette fedakarlık bir gönül işidir.
Geçici bir süre bir yere yerleştirilseler en azından.
Sonra yardım etmek isteyenlerle bir model üstüne çalışılabilir.
Ah tabi bunlar, büyük hayaller, biliyorum..
Bakın benim evim yok ama onların olsun isterim.
Çünkü savaş zaten bir yıkımdır gönülde..
Suriyeli dönse nereye dönecek?
Okul yok, hastane yok, ev yok, iş yok.
Akraba yok, eş yok dost yok.
Ama burada en azından bir düzen var.
En azından bomba yok, savaş yok.
Umarım herkes için hayırlı olacak şekilde bir çözüm bulunabilir.
Zabıtanın yapabileceği bu kadar,alır karşıya gönderir,onlarda geri gönderir.
Bu konuda T.B.M.M. ne yapmayı düşünüyor acaba
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?