• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Yoksulluk Sınırı 3 Bin 772 Lira

Chess

Nirvana
Kayıtlı Üye
14 Ağustos 2009
53.296
42.833
898
Türk-İş'in araştırmasına göre, haziran ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 158 lira, yoksulluk sınırı 3 bin 772 lira oldu.

Türk-İş, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptırdığı ''açlık ve yoksulluk sınırı'' araştırmasının 2014 Haziran ayı sonuçlarını açıkladı.

Araştırmanın sonuçlarına göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 158 lira 9 kuruş, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 3 bin 772 lira 27 kuruş oldu.

Gıda enflasyonu yüzde 13

$53abeceec51b665d22841373.jpg

Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 0,05 oranında artış gösterdi. Gıda enflasyonunda 12 ay itibarıyla artış oranı yüzde 13,35 oranında gerçekleşti. Yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 11,69 olarak hesaplandı.

Sebze fiyatı geriledi

Araştırmaya göre süt, yoğurt, peynir grubunda bu ay önemli bir fiyat değişikliği görülmedi. Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat gibi ürünlerin bulunduğu grupta, ramazan ayı öncesi et fiyatındaki artış aile bütçesini olumsuz etkiledi. Et ve tavuk ile sakatat ürünlerinin fiyatı aynı kaldı.

Bu ay özellikle sebze fiyatındaki gerileme mutfak harcamasını olumlu etkiledi. Geçtiğimiz ay 3 lira 14 kuruş olan ortalama sebze fiyatı bu ay 2 lira 78 lira olarak hesaplandı. Meyve fiyatı ise fazla değişmedi ve bu ay ortalama kilogram fiyatı 3 lira 67 lira oldu.

Kaynak: Anadolu Ajansı
 
Bu verilere bakılırsa ülkemizin yarısından fazlası aç ! Yalnız asgari ücret büyük para peynirin kilosu belli zeytinin kilosu belli asgari ücretle geçinilmez diye birşey yok diyen bakan geldi aklıma.Yada bir çay bir simitle 3 öğün geçirebilirsiniz diyen başka bir akıllı vardı.Asgari ücreti 1000 tl yaparsak hükümet batar gibi bir açıklama yapan bir başkası...,Kısacası diyorlarki sizin asgari ücreti arttırırsak biz ayakkabı kutuları nasıl doldururuz,gidin peynir ekmek,çay simit yiyin ama 3 çocuk yapmayıda unutmayın lütfen.Sakın isyan etmeyin yalnız günah, şükür diyip bu insanlara oy vermeyi de ihmal etmeyin sakın.
 
3 Bin 772 Lira vuuuuuuu bu parayı Soma maden işçileri alamıyor, herhangi bir fabrikada çalışan işçide alamıyor, belki doktor, öğretmen alır, ki bildiğim kadarıyle öğretmenlerde 2bin küsür falan alıyordu, yoksulluk sınırı denilen bu parayı kim alıyor arkadaş:ssz: yok yani zaten Türk-İş araştırmasına bakılırsa bu parayı alanda yoksul.

Ama hepimiz çok zenginiz değil mi, marka kıyafetlerimizi giyip pırlanta setlerimizi takıyor ve son model arabalarımızla siyah havyar, matsutake mantarı yemek için Uzakdoğu'ya gitmek üzere özel uçağımıza doğru yol alıyoruz, fantastik:31:
 
3 Bin 772 Lira vuuuuuuu bu parayı Soma maden işçileri alamıyor, herhangi bir fabrikada çalışan işçide alamıyor, belki doktor, öğretmen alır, ki bildiğim kadarıyle öğretmenlerde 2bin küsür falan alıyordu, yoksulluk sınırı denilen bu parayı kim alıyor arkadaş:ssz: yok yani zaten Türk-İş araştırmasına bakılırsa bu parayı alanda yoksul.

Ama hepimiz çok zenginiz değil mi, marka kıyafetlerimizi giyip pırlanta setlerimizi takıyor ve son model arabalarımızla siyah havyar, matsutake mantarı yemek için Uzakdoğu'ya gitmek üzere özel uçağımıza doğru yol alıyoruz, fantastik:31:

Ben ayda bir estetik yaptırıp akşam yemeğine özel jetimnen Paris e gidiyorum:ssz:
Ekmek bulamayanda simit yesin zati :31:

Şaka bir yana fazla iyi niyetlisin :ssz:
Öğretmen maaşları 2500 -2800 arası bişey sanırsam.
Bu 3.772 lirayı kamuda alan doktor,doçent, profösörler , birde üst düzey bürokratlar.
Düz memur 2000, avukat 3000, mühendiste 3200 civarı alıyor.
Hepside yoksulluk sınırının altında anlayacağın.
Işin dahada vahim tarafı özel sektörde bunuda bulamıyor ki insanlar , herkes kamuya girmeye çalışıyor.
 
Yok ekonomimiz gelişiyormuş da zenginleşiyormuşuz da...Külahıma anlatın diyecem ama artık o bile dinlemez bu palavraları.Memleketin yarısından çoğu yoksulluk sınırının altında be!
 
Son düzenleme:
Ben ayda bir estetik yaptırıp akşam yemeğine özel jetimnen Paris e gidiyorum:ssz:
Ekmek bulamayanda simit yesin zati :31:

Şaka bir yana fazla iyi niyetlisin :ssz:
Öğretmen maaşları 2500 -2800 arası bişey sanırsam.
Bu 3.772 lirayı kamuda alan doktor,doçent, profösörler , birde üst düzey bürokratlar.
Düz memur 2000, avukat 3000, mühendiste 3200 civarı alıyor.
Hepside yoksulluk sınırının altında anlayacağın.
Işin dahada vahim tarafı özel sektörde bunuda bulamıyor ki insanlar , herkes kamuya girmeye çalışıyor.


Ah cicişim, bende 58 metrelik yatımızla şöyle bir Dünya turuna çıkalım diyordum ama fifiyi deniz tutuyor, bebişimi bırakamam bensiz uyuyamıyor:37:

Çok iyi niyetliyim değil mi:ssz: herkes rahat yaşasın, geçim dertleri olmasın, canlarının her çektiğini yiyebilsinler, çocuklar yoksulluk nedir bilmesin istiyorum ama alınan maaşları görünce hayal dünyasında yaşadığımı fark ediyorum:50:
 
Ben ayda bir estetik yaptırıp akşam yemeğine özel jetimnen Paris e gidiyorum:ssz:
Ekmek bulamayanda simit yesin zati :31:

Şaka bir yana fazla iyi niyetlisin :ssz:
Öğretmen maaşları 2500 -2800 arası bişey sanırsam.
Bu 3.772 lirayı kamuda alan doktor,doçent, profösörler , birde üst düzey bürokratlar.
Düz memur 2000, avukat 3000, mühendiste 3200 civarı alıyor.
Hepside yoksulluk sınırının altında anlayacağın.
Işin dahada vahim tarafı özel sektörde bunuda bulamıyor ki insanlar , herkes kamuya girmeye çalışıyor.

Her türlü yoksuluz,bari garantili olsun.:ssz::27:
 
Bu konuyu defalarca anlattim bu forumda ama anlasilmamakta israr ediliyor sanki:)

Yoksulluk sinirinin yükselmesi iyi birseydir.

Zira ülkedeki insanlarin gelirlerinin arttigini gösterir.

Su yaziyi paylasarak anlatayim.

"Yaşanılan ülkede ortalama net maaşın yüzde 60’ından az geliri olanlar yoksul sayılıyor. Bu kriter göz önünde bulundurulduğunda en düşük yoksulluk sınırı 158 Euro ile Romanya’da bulunuyor. Bu sınır Bulgaristan’da 233, Polonya’da ise 325 Euro.
Yoksulluk sınırının en üst düzeyde olduğu yer ise, 1375 Euro ile Luxemburg. Almanya’da ise aylık net 833 Euro’dan az geliri olanlar resmi yoksul kategorisine giriyor."

Yani bir ülke ne kadar fakir ise yoksulluk siniri o kadar düsük olur.
Ülke zenginlestikce yoksulluk siniri artar.
Aclik siniri icinde ayni sey gecerlidir.

Türkiye de yoksulluk ve aclik siniri artiyorsa sevinmelisiniz zira Almanya da bu sene yoksulluk siniri yine düstü.

Sorun yoksulluk sinirinin yükselmesi degil, dedigim gibi bu iyi birseydir.
Tüm dünyadaki asil sorun gelir dagilimindaki dengesizliktir.
Bence asil üzerinde durulmasi gereken ve tepki verilmesi gereken budur, zira zenginlerin gözü doymuyor!

Paylastigim yazinin tamamini okumak isteyenler icin link.
http://www.yenihayat.de/politika/ab%E2%80%99nin-sefaleti
 
Son düzenleme:
Bu konuyu defalarca anlattim bu forumda ama anlasilmamakta israr ediliyor sanki:)

Yoksulluk sinirinin yükselmesi iyi birseydir.

Zira ülkedeki insanlarin gelirlerinin arttigini gösterir.

Su yaziyi paylasarak anlatayim.

"Yaşanılan ülkede ortalama net maaşın yüzde 60’ından az geliri olanlar yoksul sayılıyor. Bu kriter göz önünde bulundurulduğunda en düşük yoksulluk sınırı 158 Euro ile Romanya’da bulunuyor. Bu sınır Bulgaristan’da 233, Polonya’da ise 325 Euro.
Yoksulluk sınırının en üst düzeyde olduğu yer ise, 1375 Euro ile Luxemburg. Almanya’da ise aylık net 833 Euro’dan az geliri olanlar resmi yoksul kategorisine giriyor."

Yani bir ülke ne kadar fakir ise yoksulluk siniri o kadar düsük olur.
Ülke zenginlestikce yoksulluk siniri artar.
Aclik siniri icinde ayni sey gecerlidir.

Türkiye de yoksulluk ve aclik siniri artiyorsa sevinmelisiniz zira Almanya da bu sene yoksulluk siniri yine düstü.

Sorun yoksulluk sinirinin yükselmesi degil, dedigim gibi bu iyi birseydir.
Tüm dünyadaki asil sorun gelir dagilimindaki dengesizliktir.
Bence asil üzerinde durulmasi gereken ve tepki verilmesi gereken budur, zira zenginlerin gözü doymuyor!

Paylastigim yazinin tamamini okumak isteyenler icin link.
http://www.yenihayat.de/politika/ab%E2%80%99nin-sefaleti

Araştırmanın sonuçlarına göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 158 lira 9 kuruş, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu di

Bir kerede yazıyı okuyup, anlayıp yorum yaparsan anlatmaktan yorulmazsın.

Zira konu ne sen neden bahsediyorsun?

AB de yoksulluk sınırının nasıl hesaplandığından yola çıkıp Türkiye'yi nasıl şanslı gördün?

Yoksulluk sınırı Türkiyede insanların zorunlu ihtiyaçları hesaplanarak belirlenir.

Bunlar nelerdir; temel gıda ihtiyaçları, yol, su , elektrik vb.. Yaşamak için minimum düzeyde tutularak ihtiyaclar hesaplanır ve yoksulluk sınırı hesaplanır..

Senin o yukarda yazdığın milli gelirin %60 ı fasafisosu burda geçmiyor yani.

Alıntıladığım kaynakta AB ülkelerinde bu şekilde hesaplandığından. Dolayısı ile ülkelerin fakirlik zenginlik ilişkisinden bahsediyor.

Bu kaç oldu söylüyorum, burası Türkiye ,AB ülkesi değil, sürekli karıştırıyorsun..

Burdaki yoksulluk sınırının yüksekliği ülkenin zenginliğinin değil, enflasyon ve zamların gücünün yüksekliğini, halkın alım gücünün de ne kadar düşük olduğunu gösteriyor.
 
Son düzenleme:
Ben artik SIKILDIM ya.

Bilmiyorsunuz bari susmayi deneyin.

Aclik ve yoksulluk siniri bu sekilde ölcülür.

Konuda bahsedildigi gibi bir ölcüm komik, gülünc yani bilen insanlar icin kahkahalik bir durum.

Zira kafana göre sinir belirleyemezsin.

Bu sekilde bir ölcüm yapmak icin önce uzman kisilerden bir grup olusturulur.

Bu grup arastirmalar yaparak bir sepet hazirlarlar.

Bu sepette uzmanlara göre bir ailenin azami ihtiyaclari vardir.

Sonra o sepetin tutari hesaplanir ki zaten bu arastirmayi uzmanlar yinede kabul etmez zira o ihtiyaclarin tam olarak belirlenmesi mümkün degildir.

Bakiyorum buradaki basliga ortada bir sepet yok, sepette olan seyler nedir onun aciklamasi yok eeee sen neye göre yaptin bu arastirmayi?

Adamlar kafasina göre arastirma yapiyor bizde tutacagiz tüm dünyada yapilan seklini yok sayip bunu kabul edecegiz.

Yeter artik ya.

Her yazima ofsayt osman gibi firlanmasindan biktim.

Bilgisi olmayan yazmasin bari!
 
Son düzenleme:

Türkiye' de iş bulabilip ''asgari ücretle çalışanlar'' aileleriyle birlikte kaç kişi? ve toplam nüfusun -kaçta kaçı ediyor ?

Tam rakkam olmasa da ''ekonomi hesaplamalarını makro ölçekte döktürenler'' sanırım bu yüksek ortalamayı da rahatlıkla bilebilirler.


''Bir ailenin'' nasıl geçineceğini, o ailenin sepetini asgari ücretle doldurmanın formülünü de bir zahmet açıklayıverseler de -hem o insanları, hem de kazançları onlardan bile fazla olan yoksulluk sınırındaki insanları ''geçim derdinden'' kurtarmış olma iyiliğinde bulunsalar... Hem ne güzel olur, hem de oldukça pratik.

Bilmeyenler ve bunu beceremeyenler öğrenmiş olur hem.

Aynı zamanda -bir türlü fark edemedikleri şu ekonomik büyümenin, ekonominin ne kadar iyiye gittiğinin de farkına varmış olur hem insanlar. Boşu boşuna yoksulluk içinde olduklarını sanıp durmasınlar bari.


 
Yok ben olaylara ideoloji hammaddesinden yapilmis dar bir pencereden bakmam, olaylari kendi icinde tam olarak heryönü ile ele almayi ve gercekten cözümünü düsünmeyi tercih ederim.
Bu olaydada " ayy asgari ücret alanlarda zengiiiin" gibi bir tabirimde olmadi.

Konu aclik ve yoksulluk sinirinin yükselmesi ise, bunun iyi birsey oldugunu bilirim ama konu gelir dagilimindaki denge ise bunun tüm dünya icin rezillik bir durum oldugunuda bilirim.
" Ay Türkiye nin durumu giderek kötüye gidiyor" denirse bununda karsisinda dururum cünkü gecmiside biliyorum bu günüde.
Böyle bir arastirmayi bana sunsalar "kardesim yoksulluk ve aclik sinirinin altinda kac insan var?" diye sorar örnegin 18 milyon denir ise " o zaman sen git bu insanlarin hakkini kim gaspediyor, neden ortalama bu iken bu kadar kisi ortalamanin asagisinda onu arastir bir " derim.

Zira sorun aclik yada yoksulluk siniri degil, sorun gelir dagilimindaki dengesizlik.
Aclik siniri 10000 tl olsa ne olacak, milyonlarca insan 1000 tl ile yasamaya calisirken.

Almanyada insanlar buna tepki veriyor, hükümete "zenginden, ekstra zengin vergisi al" deniyor ama hükümetin cevabi " zenginler o zaman daha aaz vergi alan bir avrupa birligi üyesi ülkeye kacar"
Eee sen avrupa birligi degil misin? Tüm ülkeler icin bu kanunu koydur, bakalim kimse kaciyor mu?
Hersey bahane, dünyadaki sistem zenginin sistemi.

Ayrica sucun büyügüde insanlarda, bunlarin sisteminde bir cark olmus herkes.
Tüketim cilginligi had safhada, zor gecinen insanlar neyse ama biraz durumu olanlar tüketim hastaliginin pencesinde debeleniyor.
Yani bu sistemin sahipleri insanalarin ellerindekinide tüketim yaptirarak sömürüyor.

Chess bir baslik acmisti, basligi unuttum ama konu satin alinan bir pantolonun cebinden cikan SOS ile ilgiliydi.
Haberi okuyunca söyle düsündüm " simdi kac kisi primarktan alisveris yapmayi keser, kac kisi o sömrülen insanlarin acisini düsünereek ""bu aldigim giysinin piyasaya göre biraz daha ucuz olmasinin sebebi onu üreten insanlarin, bu giysinin üzerine dökülmüs aci feryatlaridir"" der, kac ksi primarktan 2 tane alacagina baska yerden 1 tane almaya razi olup sisteme boyun egmez?"

Bence neredeyse hickimse, cünkü insanlarda gercek manada kendisinin bir altinda olani düsünmüyor.
Herkes kendini yanliz ve yanliz kendisinin üzerine basanla kiyasliyor ama üzerine bastiklari umrunda bile degil!

Keske insanlar inanmasa dahi sistem olarak tüm dünyada Allah in kanunlari uygulanabilseydi, o zaman infak had safhada olur, denge kurulur, adalet saglanirdi ve Malcomx in de dedigi gibi, dünyadaki insanlarin huzur ve mutlulugu saglanmis olurdu!

Yani sözün özü, yoksulluk ve aclik siniri ortalama gelirin %60 i dir ama ister 50 si olsun isterr 70 i, asil soru su; Kac kisi bu sinirin altinda ve neden?
 
Son düzenleme:
Ben ayda bir estetik yaptırıp akşam yemeğine özel jetimnen Paris e gidiyorum:ssz:
Ekmek bulamayanda simit yesin zati :31:

Şaka bir yana fazla iyi niyetlisin :ssz:
Öğretmen maaşları 2500 -2800 arası bişey sanırsam.
Bu 3.772 lirayı kamuda alan doktor,doçent, profösörler , birde üst düzey bürokratlar.
Düz memur 2000, avukat 3000, mühendiste 3200 civarı alıyor.
Hepside yoksulluk sınırının altında anlayacağın.
Işin dahada vahim tarafı özel sektörde bunuda bulamıyor ki insanlar , herkes kamuya girmeye çalışıyor.
Tıp fakültesinde asistan formatında yaşıyorum o parayı alamıyorum....aile hekimleri para alır onların ücretlerini dünya bankası ödüyor. İki sene sonra onların ücretleri kesilecek. Sağlık tamamen özelleştiğinde taşeron işçi olarak asgari ücrete çalıştırırlar onları da
Ama siz benim dediklerime bakmayın 3. Havaalanı yapılıyor hep bizi çekemediklerinden yanlış rakamlar veriyorlar
 
Açlık sınının yükselmesi nasıl iyi birşey ya hu.....ne uyduracağını nasıl kıvıracağınızı iyice şaşırdınız..aynı ekmek için daha fazla ödemek zorundasın ama ücretler artmadı...bunu algılamak sadece ilkokul matematiği gerektirir
 
QUOTE=weiss;35897488]Yok ben olaylara ideoloji hammaddesinden yapilmis dar bir pencereden bakmam, olaylari kendi icinde tam olarak heryönü ile ele almayi ve gercekten cözümünü düsünmeyi tercih ederim.

Ne güzel, darısı başıma ...

Bu olaydada " ayy asgari ücret alanlarda zengiiiin" gibi bir tabirimde olmadi.

Evet, Mealen ''insanları, zenginleştiğimiz halde yoksullaşmış olduğumuzu iddia eden kimselermiş gibi ve bilgisizlikle itham etmekten'' yoksulluğu yaşayanları konu etmeye pek değinememişsiniz.


Konu aclik ve yoksulluk sinirinin yükselmesi ise, bunun iyi birsey oldugunu bilirim ama konu gelir dagilimindaki denge ise bunun tüm dünya icin rezillik bir durum oldugunuda bilirim.

Evet, ideoloji hammadesinden tamamen sıyrılmış olarak, ülkeme has bir durum olmadığının tarafınızca empozesi başlar, böylece.

" Ay Türkiye nin durumu giderek kötüye gidiyor" denirse bununda karsisinda dururum cünkü gecmiside biliyorum bu günüde.

Evet, genellikle daha da ileri gider, Türkiye'nin koskoca 80 yılına laf eder ve son on yılında dünyayı şaşırtan muhteşem gelişmeleri olduğuna da dem vurursunuz beraberinde, tamamen ideoloji hammadesinden sıyrılmış olarak yaparsınız bunu üstelik.

Böyle bir arastirmayi bana sunsalar "kardesim yoksulluk ve aclik sinirinin altinda kac insan var?" diye sorar örnegin 18 milyon denir ise " o zaman sen git bu insanlarin hakkini kim gaspediyor, neden ortalama bu iken bu kadar kisi ortalamanin asagisinda onu arastir bir " derim.

Zira sorun aclik yada yoksulluk siniri degil, sorun gelir dagilimindaki dengesizlik.
Aclik siniri 10000 tl olsa ne olacak, milyonlarca insan 1000 tl ile yasamaya calisirken.

Tabi, açlık sınırındaki insanların görevi ve sorumluluğudur zaten. ''Gidip yakalarına yapışmalı veya yasalarla kanunlarla iş güvencesi, taşeron işçilik gibi düzenlemeler de dahil, gelir dağılımını adaletli hale getirmelidir, açlık veya yoksulluk sınırındaki insanlar. ''

Almanyada insanlar buna tepki veriyor, hükümete "zenginden, ekstra zengin vergisi al" deniyor ama hükümetin cevabi " zenginler o zaman daha aaz vergi alan bir avrupa birligi üyesi ülkeye kacar"

Çaktırmadan yine direk veya alt metinlerle empoze başlar.

Eee sen avrupa birligi degil misin? Tüm ülkeler icin bu kanunu koydur, bakalim kimse kaciyor mu?
Hersey bahane, dünyadaki sistem zenginin sistemi.

Ayrica sucun büyügüde insanlarda, bunlarin sisteminde bir cark olmus herkes.
Tüketim cilginligi had safhada, zor gecinen insanlar neyse ama biraz durumu olanlar tüketim hastaliginin pencesinde debeleniyor.
Yani bu sistemin sahipleri insanalarin ellerindekinide tüketim yaptirarak sömürüyor.

Yoksa, özellikle geçmiş dönemlerde hükümetlerin kötü idareleri insanların yoksulluklarının baş sorumlusudur ancak , ülkemizde hele ki günümüzde -hükümetin tutum ve davranışlarıyla uygulamalarının, hiç kabahati yoktur bunda.

Ama, desteklediğiniz görüşler ve propoganda - antipropoganda söz konusu olduğunda, hiç alakasız zamanlarda, şu iyi bildiğinizi söylediğiniz geçmiş zamanlardaki sıkıntıları olmadık yerlerde araya sokuştururken; niyeyse sermayenin ve sistemin yaptıkları yerine, insanların kuyruklarda aç zamanları ve şu andaki hükümet öncesi hükümetlerin insanlara neler yaşattığı gibi lanse edebilir ve özellikle vurgulayabilirsiniz tabii. :)

İşte bu gibi şeyler yüzünden, samimiyetsiz kalıyor ifadeleriniz ...

Ardından, zaten herkesin kabul ettiği şeylerden örneklemelere geçilir ki; esasen farklı olan konu, özünden, ana fikrinden çıkıp, asıl tespitlerden ve asıl sorundan ziyade bir eksen kayması yaşayabilsin.

Yine tamamen ideoloji hammadesinden sıyrılmış olarak tabii ki.

Chess bir baslik acmisti, basligi unuttum ama konu satin alinan bir pantolonun cebinden cikan SOS ile ilgiliydi.
Haberi okuyunca söyle düsündüm " simdi kac kisi primarktan alisveris yapmayi keser, kac kisi o sömrülen insanlarin acisini düsünereek ""bu aldigim giysinin piyasaya göre biraz daha ucuz olmasinin sebebi onu üreten insanlarin, bu giysinin üzerine dökülmüs aci feryatlaridir"" der, kac ksi primarktan 2 tane alacagina baska yerden 1 tane almaya razi olup sisteme boyun egmez?"

Bence neredeyse hickimse, cünkü insanlarda gercek manada kendisinin bir altinda olani düsünmüyor.
Herkes kendini yanliz ve yanliz kendisinin üzerine basanla kiyasliyor ama üzerine bastiklari umrunda bile degil!

Keske insanlar inanmasa dahi sistem olarak tüm dünyada Allah in kanunlari uygulanabilseydi, o zaman infak had safhada olur, denge kurulur, adalet saglanirdi ve Malcomx in de dedigi gibi, dünyadaki insanlarin huzur ve mutlulugu saglanmis olurdu!

Yani sözün özü, yoksulluk ve aclik siniri ortalama gelirin %60 i dir ama ister 50 si olsun isterr 70 i, asil soru su; Kac kisi bu sinirin altinda ve neden?

Yah, işte zaten bütün mesele de burada. Ama, her konuda olduğu gibi -bir takım empozeler ve ideoloji hammadesinden uzaklaşılmış yaklaşım ve yorumlarınız olmadan, buraya gelinemez bir türlü niyeyse.


Weiss Hanım,

Yazdığınız şeylere çok daha fazlasıyla en az sizin kadar sayfalarca yanıt ve yorum yapılabilir inanın. Yani şu başlıkta, apaçık her şeyi kendi ideolojinize hizmet etme noktasına getirmekte ve karşınızdaki insanların aptal olmalarını istemede, sınır tanımıyorsunuz.

Ben sadece, örnekleme olsun diye ''ifadelerinizin alt metinlerinin gayet rahat okunabildiğini'' yukarıdaki gibi yanıtlarla -sizin tarzınızda yaklaşımlarla nasıl kolay karşılık bulabileceğini- belirtmek bakımından, direk yorumunuz üzerinden ve son kez olarak şahsınızdan alıntıyla, durumu paylaşmak istedim.

Farklı fikirler hatta karşıt fikirlerin paylaşılıp tartışılabilmesi çok güzeldir ve bir o kadar da faydalı ve insanları geliştirir, en doğruya ulaştırır, güzel ve hayırlı şeylere vesile olurlar.

Ancak, sizinle -ne bu anlamda ne de üslup ve yaklaşım anlamında aynı noktada buluşabilmemiz mümkün değil.

Zira, insanları küçümseyen bakış açısı bana çok uzak.

Lütfen insanların aklıyla dalga geçmeyin, çünkü kabul etseniz de etmeseniz de başkalarının da en az sizin kadar aklı vardır ve -bunu yaptığınız durumları gayet güzel fark edip görebiliyor insanlar.

Dolayısıyla, üzüntü ve sıkıntı olan hususlarda hakikaten ''ne fikren ne de fiilen, bir fayda getirmesi mümkün olmayacağı gibi, aynı zamanda satırlarca - sayfalarca empoze veya ego tatmini, dalga geçme, küçümseme, ayrıştırmadan ibaret pek çok yorumunuza yanıt vermeyi anlamsız ve zaman kaybı olarak görüyorum.

Kaldı ki:
Aramızda fikir ayrılığı değil, amaç ayrılığı var, belli.
Sadece değerlerimiz farklı olmakla kalmayıp, ortak ilkelerimiz dahi yok.

Size iyi günler diliyorum.

 
Yoksulluk sınırı 3700 olarak hesaplanmışsa ve bunun iyi birşey olduğunu savunuyorsanız şu mantıkla savunuyorsunuz sanki ülkede insanların maaşı ve refahı arttı ekonomimiz süper bu da bu hesaplamaya yansıyor öyle mi yani ülke zenginleştikçe bı sınır otomatik artıyor pekii o zaman biz halkın durumuna göre değil elit kesime göre hesaplıyorlar bu ülkede asgari ücret 840 tl iki kişi bile çalışsan masrafları hesaplayım ben uğraşmıyım eşim üni de yard.doçent aldığı para 2.800 akademisyen ama normal masabaşı memurla aynı maaşı alıyor bir orta halli arabamız var ev babasının ama para gidiyor geçen gün ramazan için sadece zorunlu şeyleri aldım ki eksiklerde vardı daha 250 bıraktım markette. Asgari ücrete 45 tl yılın 2. Yarısı için zam geldi daha zamlı maaşımı almadım asgari ücretle çalışıyorum ama bir haftafa gıdada 43 tl zam gördük bile. Tabii ülkemiz çok zengin evet zengin olan gerçekten çok zengin bizler yoksulluk sınırına yaklaşamıyoruz bile ve iyi birşey tabi insanların yemeğinr et koyamaması gönlünce her meyveyi alıp yiyememesi bunları geçtim karınları doysa şükür diyecek insanlar. Ama milletvekili maaşları dudak uçuklatıyor bir dr lüks arabalarının benzinleri telefon faturaları meclisten ödeniyor. Pırlanta yüzük gibi lüks şeylerin nerdeyse kdv si yokken zorunlu ihtiyaçlarımn kdv si hep yükselişte fakirden al zenginin cebine koy daha da ceplerini doldursunlar onlar nedeniyle yoksulluk sınırı yükselsin bizim cebimizde para kalmasın. Geçen gün pazarda ağlayarak annesinden kiraz isteyen bir kız vardı kilosu 8 tl eşimle aldık verdik kadına nasıl ağladı teşekkür etti anlatamam ve yoksulluk sınırının da yükselen fiyatlarla enflasyonla hiç alakası yok tabi zaten Erdoğan da milletle simitle karın doyurmayı anlatıyor bakan her gün et yemesinler diyor formül bulunmuş hele yurtdışında oranın şartlarında yaşayan insanların bizim ekonomi ve geçinme şartlarımız hakkında ahkam kesmelerini hiç anlamıyorum madem iyiyiz gel burada yaşa.
 
Ne kadar güzel ama " söylesinizde böylesiniz, amanda pek propagandacisiniz, zaten ortak noktadada bulusamayiz, zaten tarzimizda cok farkli" masallarini anlatirken, cogu kez gelip bana cevap yazmanizda bir acayip:)

Benim bu forumda asla samimiyetine inanmadigim, ideolojisi dogrultusunda olaylara baktigini gördügüm insanlar var ama birakin onlara cevap vermeyi yazilarimi alintilasalarda cevap vermem:)

Yazdiklarimdanda hiiiic birsey anlamamissiniz malesef...
Zira su üc cümle yazinin özüydü " aclik ve yoksulluk siniri, bir ülkede yasayan insanlarin gelir ortalamasinin % 60 i dir ve yükselmesi iyi birseydir ama sözkonusu gelir dagilimi dengesizligi olsa bu konuda tüm dünyanin rezillik boyutunda oldugunu söylerim hea kalkip " Türkiye kötüye gidiyor denirsede bunun karsisinda dururum" cümleleriydi.

Fakat yine en ufak birsey anlamamis birde üstüne üstlük, gecmis zamanlarda ülkemizde yasanan ekonomik rezillikleride, sisteme ve gelir dagilimi dengezisligine baglamaniz, ben baglamadigim icinde beni yermeye calismaniz, komedinin final sahnesi olmus:)))

Evet, devletin memurunun maasina zam yapamamasi hatta hatta verdigi paralarida "nema, key" adi altinda calisanlardan geri almasi gercekten dengesiz dagilima baglanmali:)
Ülkede bir ayda binlerce isyeri sahibinin kepenk kapatmasi gercektende gelir dagilimi dengesizligi..
Hatta hastanelerde hastalarin, ölen kisilerin cenazelerin rehin kalmasida gelir dagilimi dengesizligine baglanmali.
Hatta hatta " benim memurum isini bilir" deyip rüsvetin yasallastirilmasida gelir dagilimi dengesizligi gercekten:)))

Hanimefendi, inanin sizin gibi olaylari gercek halleri ile degilde ideolojileri ile ele alan kisilerle cok karsilastim.
Yani iflah olmaz bir sekilde en olumlu seyi olumsuz, en olumsuz seyi olumlu diye gösterenlerle bile..

Siz akliniz oldugunu vurgulayip " tek sen akilli degilsin" derken, Türkiye de kendisine deger vermeyen ve ülkeye onlarca yil bir arpa boyu yol aldiramayan beceriksiz siyasetcilere tokati yapistiran halkin neden bu iktidari destekledigi noktasinda ki AKLINI görmezden gelmeyin:))

Sakin dini kullaniyorlar gibi gayet siradan bir bahane ilede gelmeyin.
Bu ülkede bugün AKP yi destekleyen ama gecmiste bircok lidere firsat taniyip basa getiren o halk hicbirzaman ne din icin nede ideoloji icin hareket etmedi.
Tek istekleri degerlerine saygi, daha refah ve daha huzurlu bir ortamdi.

Simdi cikip bugün olanlari yok saydirmaya, gecmisteki yasanan rezillikleride sisteme ve gelir dagilimindaki dengesizlige baglamaya calismaniz sadece güldürüyor.

Bencede muhattab olmayalim zira önceki yazimdada dedigim gibi baktiginiz pencerede baksa gercekten amacinizda!
 
Son düzenleme:
Back