• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Yeni Şafak yazarı 'Pedofili eskiden de vardı' diyerek Ensar Vakfı'nı savundu!

ema1

Hayat, sen plan yaparken başına gelenlerdlr
Pro Üye
10 Ağustos 2009
26.130
18.283
823
haber.sol.org.tr/medya/yeni-safak-yazari-pedofili-eskiden-de-vardi-diyerek-ensar-vakfini-savundu-150207
Yeni Şafak yazarı 'Pedofili eskiden
de vardı' diyerek Ensar Vakfı'nı
savundu!
Çorum, Rize ve Karaman'da Ensar
Vakfı yönetici ve öğretmenlerinin
karıştığı tecavüz olaylarından sonra
sosyal medyada başlatılan "Ensar
Vakfı kapatılsın" kampanyası
yandaş "gazete" Yeni Şafak'ın
yazarı Özlem Albayrak'ı kızdırdı.
Ensar Vakfı'na siper olan Albayrak
"Pedofili eskiden de vardı" diye
yazdı.
Haber Merkezi
Çarşamba, 23 Mart 2016 11:11



Çorum, Rize ve Karaman'da Ensar
Vakfı yönetici ve öğretmenleriyle
birlikte anılmaya başlanan
çocuklara tecavüz olayları,
tartışılmaya devam ediyor.
GERICILIĞE KARŞI AYDINLANMA
HAREKETI: ENSAR VAKFI
KAPATILMALIDIR
İlk olarak Gericiliğe Karşı
Aydınlanma Hareketi'nin dile
getirdiği "Ensar Vakfı kapatılsın"
talebi kısa sürede sosyal medyada
yayıldı. AKP bakanları, AKP
milletvekilleri, AKP bürokrasisi ve
yandaş medyanın koruma altına
aldığı Ensar Vakfı'na bir destek de
yandaş Yeni Şafak yazarı Özlem
Albayrak'tan geldi.
Albayrak bugün köşesinde, Ensar
Vakfı'nı savunarak, "Pedofili eskiden
de vardı" diye yazdı.
"Bir dindar dövme sopası olarak
pedofili" başlıklı köşesinde Özlem
Albayrak, Karamana'da çocuklara
tecavüzle adı anılan Ensar Vakfı
skandalını köşesine taşıdı. Tecavüzü
"sapık bir öğretmen" ile sınırlayan
Albayrak, pedofili suçunun AKP
öncesinde olduğunu söyleyerek
aklama girişiminde bulundu.
Albayrak, "Dolayısıyla, pedofili AK
Parti'yle, Ensar Vakfı'yla ya da
dindarlarla yaşıt ya da sadece
Türkiye'de rastlanan bir suç değil;
ama bazıları öyleymiş gibi
yapıyorlar. Hatta neredeyse
pedofiliyi hükümet devirmek,
Cumhurbaşkanı karalamak için bir
araca dönüştürdüler" dedi.
AILE BAKANI "BIR KERELIK" DIYOR
AMA ENSAR VAKFI BU SUÇU ILK KEZ
IŞLEMEDI
Haberin ardında Twitter'da açılan
İngilizce hashtag'lara dikkat çeken
Albayrak, "Bu alışkanlığın, yani
twitterda “stop something in
Turkey” başlıklarının açılmasının
Gezi döneminden kaldığı açık. Bu
aşağılık kompleksinin, kuyruğunu
sallayarak sahibine hizmet eden,
atılan topu getirince ödül bekleyen
sömürge aydını tavrıyla ilişkisi de
ortada" ifadelerini kullandı.
Albayrak, şöyle devam etti:
"Derdinizin çocuk istismarını
önlemek değil, dindarları dövmek
olduğu bal gibi ortada, çünkü Nesin
Vakfı'ndaki istismar iddiaları
karşısında kulağınızın üstüne
yatıyor, Ensar'la ilgili iddiaları
bırakın eleştirmeyi, hükümetle
ilişkilendirerek dünya gündemine
taşımaya çalışıyorsunuz. Sahiden
acınacak haldesiniz…
 
Yine içeriği okuyamadım. Başlığa yorum: bu pedofili neden hep bu heriflerin içinden çıkıyor bizim ülkemizde?
 
AKP öncesi pedofili olduğında kimse göğsünü gere gere savunmazdı.
Bir utanma ,haya, edep olurdu.Hem de bir bakan bir kadın bir anne kılıf uydurmaz , çocuğa sahip çıkardı.
Bu savunanların hepsini bir kerelik....
:KK62:
 
Nesin vakfında ne olmuş ve kim olayı hafifsemiş, örtmüş apla?
 
Son düzenleme:
çünkü Nesin
Vakfı'ndaki istismar iddiaları
karşısında kulağınızın üstüne
yatıyor,

Bakalım, Ali Nesin, Nesin vakfındaki Tecavüz iddiaları için ne demiş? (olayı hatırlamayanlar için, vakıfta kalan 2 çocuğun diğer başka bir çocuğa tecavüz ettiği ve kurumun bunu kapattığı iddiası vardı) bakalım:
"Sevgili Dostlar,

Anlatacaklarım, Türkiye'de devlet-vatandaş ilişkisinin vahametini ortaya koyan küçük ve önemsiz ama bence anlamlı bir olaydır. Tecavüz iftirasını anımsarsınız. Hani gazetelerde çarşaf çarşaf çıkmış, televizyonlarda "Nesin Vakfı'nda tecavüz!" diye bangır bangır bağırmışlardı... Tam neler dediklerini yazamıyorum, elim varmıyor; anımsayan anımsar, anımsamayan da anımsamasın, daha iyi.

Adlı tıp raporu açık ve netti: Tecavüz bulgusuna rastlanmamıştı. Psikolog raporları da aynı netlikteydi. Gazeteler işe, tam tersine, raporlarda tecavüz bulgusuna rastlanıldığını yazmışlardı; hem de -bire değil- sıfıra bin katarak... Ruhlarının derinliklerine gömmeye çalıştıkları pislikleri gün ışığına çıkmıştı. Açık açık yalandı yazdıkları. Malum gazeteler elbette, ama malum olmayan gazeteler de...

Korkunç zamanlardı. Kimse doğruyu dinlemek, duymak, bilmek istemiyordu. Kimi bizi karalamak için kimi satışını artırmak için kimi de alçaklığından. Çok çaresiz kalmıştık. Tecavüz şikayeti şikayetçi tarafından mahkemede geri çekildi. Meğer tecavüz filan olmamış! Ama gazetelerde bu konuda tek bir satır yazılmadı, tek bir söz söylenmedi!

Alnımıza çalınan karayla kaldık! Bu arada suçlanan iki çocuğumuz iki gün boyunca tutuklandı. Biri Bayrampaşa'ya diğeri Metris'e atıldı. Çocuklarımız cezaevinin kapısından girer girmez jandarmalar tarafından dövüldüler. Daha sonra içerde önce gardiyanlar, ardından mahkumlar sıra dayağına çektiler. Gün boyunca çalıştırılıp hakarete uğradılar, dayak yediler, küçük düşürüldüler, tehdit edildiler. Ve aleyhlerine delil olmadığı anlaşıldığında, bir gece yarışı, sabaha karşı saat 1'de beş kuruş parasız sokağa bırakıldılar!..

Bu çocuklar daha 18 yaşında değillerdi o zaman. Biri cezaevinden çıktığında korkudan konuşamaz, yemek yiyemez haldeydi, dişleri kilitlenmişti. Çocuklarımız kendilerine yapılan işkenceyi kaleme aldılar. Yaşadıklarını - eğer yüreğiniz elverirse okuyabilirsiniz.

İşkenceyi savcılığa bildirdik, soruşturma açılmasını istedik. Aylar sonra yanıt geldi. İsteklerimizin biri reddedildi, diğeri kabul edildi. Kabul edilenin sonucu söyle (sıkı durun!):

Çocuğumuzu döven jandarmaya karşı dava açılmasına gerek görülmedi. Çocuğumuzu falakaya çeken, iki gün boyunca döven, hakaret eden, tehdit eden gardiyanlara da dava açılmasına gerek görülmedi. Kime dava açıldı dersiniz?

Çocuğumuzla aynı zamanda cezaevinde bulunan üç zavallı "tinerci" çocuğa! Çocukları koruması gereken devlet önce iki çocuğumuza işkence yapıyor, daha sonra şikayet edince de üç çocuğa dava açıyor!

Yeter ki kendisi suçlu çıkmasın! Ama çocuklar... Onlar ne ki! Üstelik "tinerci"lerse... Evet, o üç "tinerci" de hırpalamış çocuğumuzu ama çocuğumuzun dediğine göre onların attığı dayak diğerlerinkinin yanında fiske kalırmış. Bu zavallı çocuklar ya tehdit ya da dayak altında ya da bilmiyorum belki de kendiliklerinden çocuğumuzu dövdüklerini itiraf etmişler...(AN/EÜ)"
http://bianet.org/bianet/insan-hakl...avuz-iddialari-medya-olan-yine-cocuklara-oldu
Bir de şöyle bir şey daha var:
Kız (tecavüze uğrayan kız) muayenede bakire çıkmış.
Şu da çocukların anılarının bir kısmı:

"
Tecavüz yalan işkence gerçek
Nesin Vakfı'nda tecavüze uğradığı ileri sürülen kızın, Adli Tıp'ta yapılan muayane sonunda bakire olduğu anlaşıldı. Tecavüzle suçlanan çocuklara cezaevinde işkence yapıldığı belirlendi


0

Cezaevinde kaldıkları 2 gece 3 gün boyunca fiziksel ve psikojik şiddete maruz kaldıklarını ileri süren çocuklar, "Falakaya yatırıldık, plastik borularla dövüldük" dediler. Nesin Vakfı Yönetmeni Prof. Dr. Ali Nesin, "Çocuklarımızın ve suçlanan vakfımızın haklarını mahkemede arayacağız" diye konuştu.İstanbul Çatalca'daki Nesin Vakfı'nda kalan F.A. ve E.A., aynı yurtta kalan Z.K.'nın annesinin şikâyeti üzerine "tecavüz" iddiasıyla 8 Ocak'ta gözaltına alındılar. Ali Nesin, çocukların gözaltına alınmasının ardından yaptığı açıklamada, iddiaların asılsız olduğunu, olayın özel bir televizyon kanalı tarafından planlandığını söyledi. Tecavüz edildiği ileri sürülen Z.K. tetkik için Adli Tıp Kurumu'na gönderilirken, F.A ve E.A. da 10 Ocak'ta tutuklanarak cezaevine konuldu. Nesin Vakfı'nda öne sürülen tecavüz iddialarıyla ilgili tutuklanan iki gencin suçsuz olduğuna ilişkin ciddi bulgular ortaya çıktı. Tecavüze uğradığı iddia edilen Z.K. (14) adlı kızın Adli Tıp Kurumu'nda yapılan tetkiklerde "bakire olduğunun" belirlenmesiyle F.A. (17) ve E.A. (18) serbest bırakıldı. Ancak Adli Tıp Kurumu'ndan gelen Z.K.'nın bakire olduğu yönündeki rapor, F.A. ve E.A.'ya yöneltilen suçlamaları temelinden sarstı. Yönetmen Ali Nesin, yaşanan olaylar karşısında yıprandıklarını belirterek Milliyet'e şunları söyledi:"Psikolojik desteğe ihtiyacımız var. 5 günde 1 kap sıcak yemek yedim. (Devlet Bakanı) Nimet Çubukçu aradı ve yanımızda olduğunu söyledi. Bu bizim için moral oldu. Bundan sonra vakfımızı korumamız lazım. Eğer tecavüze uğradığı ileri sürülen kızımız bakire çıkmasaydı, kendimizi aklayamayacaktık. Yani vakfa geldiğinde bakire olmayabilirdi, o zaman ne yapacaktık. Peki bir daha böyle bir saldırıyla karşılaşmamak için ne yapmalıyız? Ya vakfı kapatacağız ya da vakfa gelen her çocuğu kızlık muayenesine göndereceğiz. 1 hafta annesine gitti diyelim, yeniden kızlık kontrolü yapıp vakfa mı alacağız? 30 yılda kurduğumuz vakfın imajı, 2 günde bozuldu. Atılan çamurun izini temizleyeceğiz." Çubukçu: Yanınızdayım Cezaevinden çıktıktan sonra Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilen F.A ve E.A'nın gördüğü şiddet, rapora da yansıdı. Dr. Ferhat Işık'ın verdiği raporda olayın öyküsünde çocukların, "Cezaevi gardiyanları tarafından plastik boruyla vurulmak suretiyle darp edilmiş olduğu" belirtildi. Raporda el, dirsek, tüm yüzeyi parmakları kapsayan ekimoz olduğu vurgulandı. Şiddet rapora geçti 'Sapık torunlar' Tecavüz iddiasıyla karşı karşıya kalan ve bu nedenle 2 gece 3 günü cezaevinde geçiren çocuklar, yaşadıkları travma nedeniyle sarsıldıklarını vurguladılar. Milliyet'e konuşan çocuklardan F.A., şunları söyledi: "Bayrampaşa Cezaevi'ne girer girmez işkence başladı. Bir gardiyan girişte, 'Suçun ne ulan?' dedi. Bir şey söylemedim. Bir başka gardiyandan suçumu öğrendikten sonra plastik uzun borularla bacaklarıma ve ellerime vurdu. Sonra falakaya yatırdı. Acıdan topuklarıma basarak yürüdüm. Normal yürüyemiyorum diye sinirlenip sırtıma vurdu. Döndükten sonra aynı plastik boruyla sırtıma vurdu. Sonra beni karantinaya götürdüler. 2 metrelik yerde 6 kişi kaldık. Ertesi sabah çıktık. Bir başka gardiyan enseme enseme vurdu. 'Nesin'in sapık torunları!' diye tekme attı. Sıraya sokup saçlarımızı kestiler. Daha sonra götürüldüğüm A1 koğuşundaki koğuş ağası da suçlamayı öğrenip beni dövdü.Gece 24.00 sıralarında gardiyan gelip tahliye olduğumu, gideceğimi söyledi. Girişte 100 YTL paramı aldıkları için tek kuruşum yoktu. Birisi 10 YTL verdi. Gecenin karanlığında bir çıktım, sağanak halinde yağmur yağıyor. Tek başıma tramvaya binip eve gittim." E.A. da başına gelenleri şöyle anlattı: "Nezarethaneye alındığım 8 Ocak Pazartesi doğum günümdü. Çarşamba günü Metris Cezaevi'ne kondum. Cezaevini koruyan askerler dosyadan suçumu okur okumaz beni dövmeye başladılar. Dört asker tekme, tokat atmaya başladılar. Sonra gardiyanlar suçumu öğrenince bir fasıl da onlar dövdü. Ardından karantinaya götürdüler.Bir görevli Allah'a inanıp inanmadığımı sordu. İnandığımı söyleyince şaşırdı, 'Aziz Nesin Vakfı'ndan gelmiyor musun? Oradan gelip de nasıl Allah'a inandığını söylüyorsun?' diye bağırmaya başladı. Karantina koğuşunda 80 kişi filan vardı. Soranlara suçumun hırsızlık olduğunu söyledim. Cuma günü karantinadan çıkarılıp tecavüz koğuşuna konuldum. Ümraniye sapığı, Avcılar sapığı, bir yüzbaşı sapık hepsi bu koğuşta kalıyordu. Daha önce, 'Seni bir daha karşımda görmeyeyim' diye beni döven gardiyan tecavüz koğuşunda beni görünce 'Seni görmeyeyim demiştim' diyerek yeniden dövdü. Bir gardiyan, 'Seni buradan çıkarıp cinayet koğuşuna koyarım' diye beni tehdit etti. Üstü kapalı tecavüz edilmekle ve öldürülmekle tehdit ettiler." Doğru tecavüzcü koğuşuna
http://www.milliyet.com.tr/tecavuz-...haberdetayarsiv/15.01.2007/258681/default.htm
İnsan utanır, şunları bilip de bilmezden gelmeye.
Pes!
 
Bakalım, Ali Nesin, Nesin vakfındaki Tecavüz iddiaları için ne demiş? (olayı hatırlamayanlar için, vakıfta kalan 2 çocuğun diğer başka bir çocuğa tecavüz ettiği ve kurumun bunu kapattığı iddiası vardı) bakalım:
"Sevgili Dostlar,

Anlatacaklarım, Türkiye'de devlet-vatandaş ilişkisinin vahametini ortaya koyan küçük ve önemsiz ama bence anlamlı bir olaydır. Tecavüz iftirasını anımsarsınız. Hani gazetelerde çarşaf çarşaf çıkmış, televizyonlarda "Nesin Vakfı'nda tecavüz!" diye bangır bangır bağırmışlardı... Tam neler dediklerini yazamıyorum, elim varmıyor; anımsayan anımsar, anımsamayan da anımsamasın, daha iyi.

Adlı tıp raporu açık ve netti: Tecavüz bulgusuna rastlanmamıştı. Psikolog raporları da aynı netlikteydi. Gazeteler işe, tam tersine, raporlarda tecavüz bulgusuna rastlanıldığını yazmışlardı; hem de -bire değil- sıfıra bin katarak... Ruhlarının derinliklerine gömmeye çalıştıkları pislikleri gün ışığına çıkmıştı. Açık açık yalandı yazdıkları. Malum gazeteler elbette, ama malum olmayan gazeteler de...

Korkunç zamanlardı. Kimse doğruyu dinlemek, duymak, bilmek istemiyordu. Kimi bizi karalamak için kimi satışını artırmak için kimi de alçaklığından. Çok çaresiz kalmıştık. Tecavüz şikayeti şikayetçi tarafından mahkemede geri çekildi. Meğer tecavüz filan olmamış! Ama gazetelerde bu konuda tek bir satır yazılmadı, tek bir söz söylenmedi!

Alnımıza çalınan karayla kaldık! Bu arada suçlanan iki çocuğumuz iki gün boyunca tutuklandı. Biri Bayrampaşa'ya diğeri Metris'e atıldı. Çocuklarımız cezaevinin kapısından girer girmez jandarmalar tarafından dövüldüler. Daha sonra içerde önce gardiyanlar, ardından mahkumlar sıra dayağına çektiler. Gün boyunca çalıştırılıp hakarete uğradılar, dayak yediler, küçük düşürüldüler, tehdit edildiler. Ve aleyhlerine delil olmadığı anlaşıldığında, bir gece yarışı, sabaha karşı saat 1'de beş kuruş parasız sokağa bırakıldılar!..

Bu çocuklar daha 18 yaşında değillerdi o zaman. Biri cezaevinden çıktığında korkudan konuşamaz, yemek yiyemez haldeydi, dişleri kilitlenmişti. Çocuklarımız kendilerine yapılan işkenceyi kaleme aldılar. Yaşadıklarını - eğer yüreğiniz elverirse okuyabilirsiniz.

İşkenceyi savcılığa bildirdik, soruşturma açılmasını istedik. Aylar sonra yanıt geldi. İsteklerimizin biri reddedildi, diğeri kabul edildi. Kabul edilenin sonucu söyle (sıkı durun!):

Çocuğumuzu döven jandarmaya karşı dava açılmasına gerek görülmedi. Çocuğumuzu falakaya çeken, iki gün boyunca döven, hakaret eden, tehdit eden gardiyanlara da dava açılmasına gerek görülmedi. Kime dava açıldı dersiniz?

Çocuğumuzla aynı zamanda cezaevinde bulunan üç zavallı "tinerci" çocuğa! Çocukları koruması gereken devlet önce iki çocuğumuza işkence yapıyor, daha sonra şikayet edince de üç çocuğa dava açıyor!

Yeter ki kendisi suçlu çıkmasın! Ama çocuklar... Onlar ne ki! Üstelik "tinerci"lerse... Evet, o üç "tinerci" de hırpalamış çocuğumuzu ama çocuğumuzun dediğine göre onların attığı dayak diğerlerinkinin yanında fiske kalırmış. Bu zavallı çocuklar ya tehdit ya da dayak altında ya da bilmiyorum belki de kendiliklerinden çocuğumuzu dövdüklerini itiraf etmişler...(AN/EÜ)"
http://bianet.org/bianet/insan-hakl...avuz-iddialari-medya-olan-yine-cocuklara-oldu
Bir de şöyle bir şey daha var:
Kız (tecavüze uğrayan kız) muayenede bakire çıkmış.
Şu da çocukların anılarının bir kısmı:

"
Tecavüz yalan işkence gerçek
Nesin Vakfı'nda tecavüze uğradığı ileri sürülen kızın, Adli Tıp'ta yapılan muayane sonunda bakire olduğu anlaşıldı. Tecavüzle suçlanan çocuklara cezaevinde işkence yapıldığı belirlendi


0

Cezaevinde kaldıkları 2 gece 3 gün boyunca fiziksel ve psikojik şiddete maruz kaldıklarını ileri süren çocuklar, "Falakaya yatırıldık, plastik borularla dövüldük" dediler. Nesin Vakfı Yönetmeni Prof. Dr. Ali Nesin, "Çocuklarımızın ve suçlanan vakfımızın haklarını mahkemede arayacağız" diye konuştu.İstanbul Çatalca'daki Nesin Vakfı'nda kalan F.A. ve E.A., aynı yurtta kalan Z.K.'nın annesinin şikâyeti üzerine "tecavüz" iddiasıyla 8 Ocak'ta gözaltına alındılar. Ali Nesin, çocukların gözaltına alınmasının ardından yaptığı açıklamada, iddiaların asılsız olduğunu, olayın özel bir televizyon kanalı tarafından planlandığını söyledi. Tecavüz edildiği ileri sürülen Z.K. tetkik için Adli Tıp Kurumu'na gönderilirken, F.A ve E.A. da 10 Ocak'ta tutuklanarak cezaevine konuldu. Nesin Vakfı'nda öne sürülen tecavüz iddialarıyla ilgili tutuklanan iki gencin suçsuz olduğuna ilişkin ciddi bulgular ortaya çıktı. Tecavüze uğradığı iddia edilen Z.K. (14) adlı kızın Adli Tıp Kurumu'nda yapılan tetkiklerde "bakire olduğunun" belirlenmesiyle F.A. (17) ve E.A. (18) serbest bırakıldı. Ancak Adli Tıp Kurumu'ndan gelen Z.K.'nın bakire olduğu yönündeki rapor, F.A. ve E.A.'ya yöneltilen suçlamaları temelinden sarstı. Yönetmen Ali Nesin, yaşanan olaylar karşısında yıprandıklarını belirterek Milliyet'e şunları söyledi:"Psikolojik desteğe ihtiyacımız var. 5 günde 1 kap sıcak yemek yedim. (Devlet Bakanı) Nimet Çubukçu aradı ve yanımızda olduğunu söyledi. Bu bizim için moral oldu. Bundan sonra vakfımızı korumamız lazım. Eğer tecavüze uğradığı ileri sürülen kızımız bakire çıkmasaydı, kendimizi aklayamayacaktık. Yani vakfa geldiğinde bakire olmayabilirdi, o zaman ne yapacaktık. Peki bir daha böyle bir saldırıyla karşılaşmamak için ne yapmalıyız? Ya vakfı kapatacağız ya da vakfa gelen her çocuğu kızlık muayenesine göndereceğiz. 1 hafta annesine gitti diyelim, yeniden kızlık kontrolü yapıp vakfa mı alacağız? 30 yılda kurduğumuz vakfın imajı, 2 günde bozuldu. Atılan çamurun izini temizleyeceğiz." Çubukçu: Yanınızdayım Cezaevinden çıktıktan sonra Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilen F.A ve E.A'nın gördüğü şiddet, rapora da yansıdı. Dr. Ferhat Işık'ın verdiği raporda olayın öyküsünde çocukların, "Cezaevi gardiyanları tarafından plastik boruyla vurulmak suretiyle darp edilmiş olduğu" belirtildi. Raporda el, dirsek, tüm yüzeyi parmakları kapsayan ekimoz olduğu vurgulandı. Şiddet rapora geçti 'Sapık torunlar' Tecavüz iddiasıyla karşı karşıya kalan ve bu nedenle 2 gece 3 günü cezaevinde geçiren çocuklar, yaşadıkları travma nedeniyle sarsıldıklarını vurguladılar. Milliyet'e konuşan çocuklardan F.A., şunları söyledi: "Bayrampaşa Cezaevi'ne girer girmez işkence başladı. Bir gardiyan girişte, 'Suçun ne ulan?' dedi. Bir şey söylemedim. Bir başka gardiyandan suçumu öğrendikten sonra plastik uzun borularla bacaklarıma ve ellerime vurdu. Sonra falakaya yatırdı. Acıdan topuklarıma basarak yürüdüm. Normal yürüyemiyorum diye sinirlenip sırtıma vurdu. Döndükten sonra aynı plastik boruyla sırtıma vurdu. Sonra beni karantinaya götürdüler. 2 metrelik yerde 6 kişi kaldık. Ertesi sabah çıktık. Bir başka gardiyan enseme enseme vurdu. 'Nesin'in sapık torunları!' diye tekme attı. Sıraya sokup saçlarımızı kestiler. Daha sonra götürüldüğüm A1 koğuşundaki koğuş ağası da suçlamayı öğrenip beni dövdü.Gece 24.00 sıralarında gardiyan gelip tahliye olduğumu, gideceğimi söyledi. Girişte 100 YTL paramı aldıkları için tek kuruşum yoktu. Birisi 10 YTL verdi. Gecenin karanlığında bir çıktım, sağanak halinde yağmur yağıyor. Tek başıma tramvaya binip eve gittim." E.A. da başına gelenleri şöyle anlattı: "Nezarethaneye alındığım 8 Ocak Pazartesi doğum günümdü. Çarşamba günü Metris Cezaevi'ne kondum. Cezaevini koruyan askerler dosyadan suçumu okur okumaz beni dövmeye başladılar. Dört asker tekme, tokat atmaya başladılar. Sonra gardiyanlar suçumu öğrenince bir fasıl da onlar dövdü. Ardından karantinaya götürdüler.Bir görevli Allah'a inanıp inanmadığımı sordu. İnandığımı söyleyince şaşırdı, 'Aziz Nesin Vakfı'ndan gelmiyor musun? Oradan gelip de nasıl Allah'a inandığını söylüyorsun?' diye bağırmaya başladı. Karantina koğuşunda 80 kişi filan vardı. Soranlara suçumun hırsızlık olduğunu söyledim. Cuma günü karantinadan çıkarılıp tecavüz koğuşuna konuldum. Ümraniye sapığı, Avcılar sapığı, bir yüzbaşı sapık hepsi bu koğuşta kalıyordu. Daha önce, 'Seni bir daha karşımda görmeyeyim' diye beni döven gardiyan tecavüz koğuşunda beni görünce 'Seni görmeyeyim demiştim' diyerek yeniden dövdü. Bir gardiyan, 'Seni buradan çıkarıp cinayet koğuşuna koyarım' diye beni tehdit etti. Üstü kapalı tecavüz edilmekle ve öldürülmekle tehdit ettiler." Doğru tecavüzcü koğuşuna
http://www.milliyet.com.tr/tecavuz-...haberdetayarsiv/15.01.2007/258681/default.htm
İnsan utanır, şunları bilip de bilmezden gelmeye.
Pes!

Biz de diyoruz insan olan utanır, olmayandan bekleme bunu.
 
Bakalım, Ali Nesin, Nesin vakfındaki Tecavüz iddiaları için ne demiş? (olayı hatırlamayanlar için, vakıfta kalan 2 çocuğun diğer başka bir çocuğa tecavüz ettiği ve kurumun bunu kapattığı iddiası vardı) bakalım:
"Sevgili Dostlar,

Anlatacaklarım, Türkiye'de devlet-vatandaş ilişkisinin vahametini ortaya koyan küçük ve önemsiz ama bence anlamlı bir olaydır. Tecavüz iftirasını anımsarsınız. Hani gazetelerde çarşaf çarşaf çıkmış, televizyonlarda "Nesin Vakfı'nda tecavüz!" diye bangır bangır bağırmışlardı... Tam neler dediklerini yazamıyorum, elim varmıyor; anımsayan anımsar, anımsamayan da anımsamasın, daha iyi.

Adlı tıp raporu açık ve netti: Tecavüz bulgusuna rastlanmamıştı. Psikolog raporları da aynı netlikteydi. Gazeteler işe, tam tersine, raporlarda tecavüz bulgusuna rastlanıldığını yazmışlardı; hem de -bire değil- sıfıra bin katarak... Ruhlarının derinliklerine gömmeye çalıştıkları pislikleri gün ışığına çıkmıştı. Açık açık yalandı yazdıkları. Malum gazeteler elbette, ama malum olmayan gazeteler de...

Korkunç zamanlardı. Kimse doğruyu dinlemek, duymak, bilmek istemiyordu. Kimi bizi karalamak için kimi satışını artırmak için kimi de alçaklığından. Çok çaresiz kalmıştık. Tecavüz şikayeti şikayetçi tarafından mahkemede geri çekildi. Meğer tecavüz filan olmamış! Ama gazetelerde bu konuda tek bir satır yazılmadı, tek bir söz söylenmedi!

Alnımıza çalınan karayla kaldık! Bu arada suçlanan iki çocuğumuz iki gün boyunca tutuklandı. Biri Bayrampaşa'ya diğeri Metris'e atıldı. Çocuklarımız cezaevinin kapısından girer girmez jandarmalar tarafından dövüldüler. Daha sonra içerde önce gardiyanlar, ardından mahkumlar sıra dayağına çektiler. Gün boyunca çalıştırılıp hakarete uğradılar, dayak yediler, küçük düşürüldüler, tehdit edildiler. Ve aleyhlerine delil olmadığı anlaşıldığında, bir gece yarışı, sabaha karşı saat 1'de beş kuruş parasız sokağa bırakıldılar!..

Bu çocuklar daha 18 yaşında değillerdi o zaman. Biri cezaevinden çıktığında korkudan konuşamaz, yemek yiyemez haldeydi, dişleri kilitlenmişti. Çocuklarımız kendilerine yapılan işkenceyi kaleme aldılar. Yaşadıklarını - eğer yüreğiniz elverirse okuyabilirsiniz.

İşkenceyi savcılığa bildirdik, soruşturma açılmasını istedik. Aylar sonra yanıt geldi. İsteklerimizin biri reddedildi, diğeri kabul edildi. Kabul edilenin sonucu söyle (sıkı durun!):

Çocuğumuzu döven jandarmaya karşı dava açılmasına gerek görülmedi. Çocuğumuzu falakaya çeken, iki gün boyunca döven, hakaret eden, tehdit eden gardiyanlara da dava açılmasına gerek görülmedi. Kime dava açıldı dersiniz?

Çocuğumuzla aynı zamanda cezaevinde bulunan üç zavallı "tinerci" çocuğa! Çocukları koruması gereken devlet önce iki çocuğumuza işkence yapıyor, daha sonra şikayet edince de üç çocuğa dava açıyor!

Yeter ki kendisi suçlu çıkmasın! Ama çocuklar... Onlar ne ki! Üstelik "tinerci"lerse... Evet, o üç "tinerci" de hırpalamış çocuğumuzu ama çocuğumuzun dediğine göre onların attığı dayak diğerlerinkinin yanında fiske kalırmış. Bu zavallı çocuklar ya tehdit ya da dayak altında ya da bilmiyorum belki de kendiliklerinden çocuğumuzu dövdüklerini itiraf etmişler...(AN/EÜ)"
http://bianet.org/bianet/insan-hakl...avuz-iddialari-medya-olan-yine-cocuklara-oldu
Bir de şöyle bir şey daha var:
Kız (tecavüze uğrayan kız) muayenede bakire çıkmış.
Şu da çocukların anılarının bir kısmı:

"
Tecavüz yalan işkence gerçek
Nesin Vakfı'nda tecavüze uğradığı ileri sürülen kızın, Adli Tıp'ta yapılan muayane sonunda bakire olduğu anlaşıldı. Tecavüzle suçlanan çocuklara cezaevinde işkence yapıldığı belirlendi


0

Cezaevinde kaldıkları 2 gece 3 gün boyunca fiziksel ve psikojik şiddete maruz kaldıklarını ileri süren çocuklar, "Falakaya yatırıldık, plastik borularla dövüldük" dediler. Nesin Vakfı Yönetmeni Prof. Dr. Ali Nesin, "Çocuklarımızın ve suçlanan vakfımızın haklarını mahkemede arayacağız" diye konuştu.İstanbul Çatalca'daki Nesin Vakfı'nda kalan F.A. ve E.A., aynı yurtta kalan Z.K.'nın annesinin şikâyeti üzerine "tecavüz" iddiasıyla 8 Ocak'ta gözaltına alındılar. Ali Nesin, çocukların gözaltına alınmasının ardından yaptığı açıklamada, iddiaların asılsız olduğunu, olayın özel bir televizyon kanalı tarafından planlandığını söyledi. Tecavüz edildiği ileri sürülen Z.K. tetkik için Adli Tıp Kurumu'na gönderilirken, F.A ve E.A. da 10 Ocak'ta tutuklanarak cezaevine konuldu. Nesin Vakfı'nda öne sürülen tecavüz iddialarıyla ilgili tutuklanan iki gencin suçsuz olduğuna ilişkin ciddi bulgular ortaya çıktı. Tecavüze uğradığı iddia edilen Z.K. (14) adlı kızın Adli Tıp Kurumu'nda yapılan tetkiklerde "bakire olduğunun" belirlenmesiyle F.A. (17) ve E.A. (18) serbest bırakıldı. Ancak Adli Tıp Kurumu'ndan gelen Z.K.'nın bakire olduğu yönündeki rapor, F.A. ve E.A.'ya yöneltilen suçlamaları temelinden sarstı. Yönetmen Ali Nesin, yaşanan olaylar karşısında yıprandıklarını belirterek Milliyet'e şunları söyledi:"Psikolojik desteğe ihtiyacımız var. 5 günde 1 kap sıcak yemek yedim. (Devlet Bakanı) Nimet Çubukçu aradı ve yanımızda olduğunu söyledi. Bu bizim için moral oldu. Bundan sonra vakfımızı korumamız lazım. Eğer tecavüze uğradığı ileri sürülen kızımız bakire çıkmasaydı, kendimizi aklayamayacaktık. Yani vakfa geldiğinde bakire olmayabilirdi, o zaman ne yapacaktık. Peki bir daha böyle bir saldırıyla karşılaşmamak için ne yapmalıyız? Ya vakfı kapatacağız ya da vakfa gelen her çocuğu kızlık muayenesine göndereceğiz. 1 hafta annesine gitti diyelim, yeniden kızlık kontrolü yapıp vakfa mı alacağız? 30 yılda kurduğumuz vakfın imajı, 2 günde bozuldu. Atılan çamurun izini temizleyeceğiz." Çubukçu: Yanınızdayım Cezaevinden çıktıktan sonra Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilen F.A ve E.A'nın gördüğü şiddet, rapora da yansıdı. Dr. Ferhat Işık'ın verdiği raporda olayın öyküsünde çocukların, "Cezaevi gardiyanları tarafından plastik boruyla vurulmak suretiyle darp edilmiş olduğu" belirtildi. Raporda el, dirsek, tüm yüzeyi parmakları kapsayan ekimoz olduğu vurgulandı. Şiddet rapora geçti 'Sapık torunlar' Tecavüz iddiasıyla karşı karşıya kalan ve bu nedenle 2 gece 3 günü cezaevinde geçiren çocuklar, yaşadıkları travma nedeniyle sarsıldıklarını vurguladılar. Milliyet'e konuşan çocuklardan F.A., şunları söyledi: "Bayrampaşa Cezaevi'ne girer girmez işkence başladı. Bir gardiyan girişte, 'Suçun ne ulan?' dedi. Bir şey söylemedim. Bir başka gardiyandan suçumu öğrendikten sonra plastik uzun borularla bacaklarıma ve ellerime vurdu. Sonra falakaya yatırdı. Acıdan topuklarıma basarak yürüdüm. Normal yürüyemiyorum diye sinirlenip sırtıma vurdu. Döndükten sonra aynı plastik boruyla sırtıma vurdu. Sonra beni karantinaya götürdüler. 2 metrelik yerde 6 kişi kaldık. Ertesi sabah çıktık. Bir başka gardiyan enseme enseme vurdu. 'Nesin'in sapık torunları!' diye tekme attı. Sıraya sokup saçlarımızı kestiler. Daha sonra götürüldüğüm A1 koğuşundaki koğuş ağası da suçlamayı öğrenip beni dövdü.Gece 24.00 sıralarında gardiyan gelip tahliye olduğumu, gideceğimi söyledi. Girişte 100 YTL paramı aldıkları için tek kuruşum yoktu. Birisi 10 YTL verdi. Gecenin karanlığında bir çıktım, sağanak halinde yağmur yağıyor. Tek başıma tramvaya binip eve gittim." E.A. da başına gelenleri şöyle anlattı: "Nezarethaneye alındığım 8 Ocak Pazartesi doğum günümdü. Çarşamba günü Metris Cezaevi'ne kondum. Cezaevini koruyan askerler dosyadan suçumu okur okumaz beni dövmeye başladılar. Dört asker tekme, tokat atmaya başladılar. Sonra gardiyanlar suçumu öğrenince bir fasıl da onlar dövdü. Ardından karantinaya götürdüler.Bir görevli Allah'a inanıp inanmadığımı sordu. İnandığımı söyleyince şaşırdı, 'Aziz Nesin Vakfı'ndan gelmiyor musun? Oradan gelip de nasıl Allah'a inandığını söylüyorsun?' diye bağırmaya başladı. Karantina koğuşunda 80 kişi filan vardı. Soranlara suçumun hırsızlık olduğunu söyledim. Cuma günü karantinadan çıkarılıp tecavüz koğuşuna konuldum. Ümraniye sapığı, Avcılar sapığı, bir yüzbaşı sapık hepsi bu koğuşta kalıyordu. Daha önce, 'Seni bir daha karşımda görmeyeyim' diye beni döven gardiyan tecavüz koğuşunda beni görünce 'Seni görmeyeyim demiştim' diyerek yeniden dövdü. Bir gardiyan, 'Seni buradan çıkarıp cinayet koğuşuna koyarım' diye beni tehdit etti. Üstü kapalı tecavüz edilmekle ve öldürülmekle tehdit ettiler." Doğru tecavüzcü koğuşuna
http://www.milliyet.com.tr/tecavuz-...haberdetayarsiv/15.01.2007/258681/default.htm
İnsan utanır, şunları bilip de bilmezden gelmeye.
Pes!

Bu ne yahuu... Ben ilk kez okudum bunu, ya da silmişim hafızadan. İçim acıdı.
 
Bu ne yahuu... Ben ilk kez okudum bunu, ya da silmişim hafızadan. İçim acıdı.
Korkunç şeyler yaşamış o çocuklar. Çok korkunç ve şimdi yine o çocuklar karalanıyor. Bunlar da çocuk, işlemedikleri bir suçun zanlısı, hem de tecavüz gibi bir suçun.
Üstelik de olaylar bile birbirinden bağımsız, biri kurumda kalan çocuklar, diğeri kurumun öğretmeni, ikisi bir mi? Üstelik çocuklara yüklenen olay baştan yok.
Aklım tutuluyor, Sep, şu ülkede ne zaman tamam artık daha da şaşmam desem, hep aklım tutuluyor.
 
Korkunç şeyler yaşamış o çocuklar. Çok korkunç ve şimdi yine o çocuklar karalanıyor. Bunlar da çocuk, işlemedikleri bir suçun zanlısı, hem de tecavüz gibi bir suçun.
Üstelik de olaylar bile birbirinden bağımsız, biri kurumda kalan çocuklar, diğeri kurumun öğretmeni, ikisi bir mi? Üstelik çocuklara yüklenen olay baştan yok.
Aklım tutuluyor, Sep, şu ülkede ne zaman tamam artık daha da şaşmam desem, hep aklım tutuluyor.

Amaç bizimkiler yapıyor ama bakın sizinkiler de yapıyor demek. Bu durumda o çocuklar tekrar aynı şeyleri yaşayacak mı, psikolojileri ne olacak diye düşünen yok. Söyleyecek bişey kalmadı artık yahu, söz bitti. Bu kadar iğrençlikle birlikte yaşamak yoruyor insanı.
 
Çocukların yaşı küçükse yatılı ve dindar öğrenime vermemek en mantıklısı artık oradan hangi ruh haliyle çıkacaksa sonra siz ömür boyu bunların bozulmuş ruhlarını düzeltemiyeceksiniz o başınızdan atığınız çocuklarınızı
 
Amaç bizimkiler yapıyor ama bakın sizinkiler de yapıyor demek. Bu durumda o çocuklar tekrar aynı şeyleri yaşayacak mı, psikolojileri ne olacak diye düşünen yok. Söyleyecek bişey kalmadı artık yahu, söz bitti. Bu kadar iğrençlikle birlikte yaşamak yoruyor insanı.
Aynen. Bir de ben o 14 yaşındaki kıza da üzüldüm. 14 yaşındaki çocuk bunu tek başına akıl edemeyeceğine göre, kendi şikayet etmeyeceğine göre, aile kimlerden para aldı, kimbilir. Düşünsene 14 yaşında kız oturuyor bir yatağa doktorun biri gelip tecavüz muayenesi yapıyor. Koca kadınlar bunu kaldıramazken, 14 yaşındaki kız çocuğu.
Yazık, canım ülkemin çivisi çıkmış, yerine takan yok.
 
Aynen. Bir de ben o 14 yaşındaki kıza da üzüldüm. 14 yaşındaki çocuk bunu tek başına akıl edemeyeceğine göre, kendi şikayet etmeyeceğine göre, aile kimlerden para aldı, kimbilir. Düşünsene 14 yaşında kız oturuyor bir yatağa doktorun biri gelip tecavüz muayenesi yapıyor. Koca kadınlar bunu kaldıramazken, 14 yaşındaki kız çocuğu.
Yazık, canım ülkemin çivisi çıkmış, yerine takan yok.

Aynen bir de olayın o yönü var. Kimbilir nasıl bir psikolojiyle büyüdü o çocuk da...

Eve yardıma gelen ablanın oğlu ensar vakfının yurtlarında kalıyor. Geçen geldiğinde konuştum baya, yapma etme abla al çocuğu ordan dedim. Alırsam okutamam diyor kadın. Hem maddi olarak yetemem (cebine harçlık falan koyuyorlarmış) hem de babasız çocuğu zaptedemem diyor. Ve bu çocuk küçüklüğünde çok yakın akrabasının tacizine maruz kalmış. Çok üzülüyorum.
 
Aynen bir de olayın o yönü var. Kimbilir nasıl bir psikolojiyle büyüdü o çocuk da...

Eve yardıma gelen ablanın oğlu ensar vakfının yurtlarında kalıyor. Geçen geldiğinde konuştum baya, yapma etme abla al çocuğu ordan dedim. Alırsam okutamam diyor kadın. Hem maddi olarak yetemem (cebine harçlık falan koyuyorlarmış) hem de babasız çocuğu zaptedemem diyor. Ve bu çocuk küçüklüğünde çok yakın akrabasının tacizine maruz kalmış. Çok üzülüyorum.
Ah kıyamam. Çocuk potansiyel olarak herhangi bir tacizcinin hedefi zaten. Bari ağzını sıkı tutsa da anlatmasa kimseye. Hadi anladık yetişkinlere rahat yüzü yok da bari çocuklara olsa.
 
Nesin Vakfı davasını ben de hatırlamıyorum.
Oradan aklanmışlar.
Aklanmamış olsalardı da ne olacaktı,
Ensar Vakfı için, "olabilir bu vakalar" mı diyecektik, yine demeyecektik.

ne pis zihniyetli insanlar var ya.
 
Ah kıyamam. Çocuk potansiyel olarak herhangi bir tacizcinin hedefi zaten. Bari ağzını sıkı tutsa da anlatmasa kimseye. Hadi anladık yetişkinlere rahat yüzü yok da bari çocuklara olsa.

Hatırlamıyormuş sanırım, küçğkmüş oldukça. Umarım gerçekten hatırlamıyordur. Günlerdir aklımda çocuk. Bişey de yapamıyorum.
 
Ben bir tık ilerisini
düşünüyorum bu çocukların
daha sonraki cinsel hayatı
nasıl olacak bu çocuk gay mı
olacak yoksa evlendiğinde
kadından na mahrem
olmayan cinsel ilişkimi
isteyecek kadında
müslüman iyi yetişmik
deyip evlendiği erkek sapık
ilişkiler isteyip kadını
canından mı bezdirecek
toplumsal boyutu korkunç
ve sağlıklı değil ,,,
birde bunların annesi babası
cahilse çocuğu psikoloğa
götüremiyecek kadar
durum daha da vahim
,ömür boyu travma
vay.....karaman vay
 
ne desem, ne yazsam çok anlamsız.. yani ortada rezilce bir suç var, mücadele yerine bir de destek görüyor.. eksiden tüp kuyruğu argümanını dakika başı gözümüze sokan kesim, pedofili için "ımı ıskıdın dı vırdı" diyor.. bu nasıl bir iki yüzlülük, nasıl bir rezillik.. şu an sinirimi anlatacak ne bir küfür ne de bir hakaret var lügatımda..
 
Back