Yeni Bir çevreye Uyum Ve Misafiri Kabul

nbatur55

baldan tatlı can kızım...
Kayıtlı Üye
23 Ekim 2007
510
4
43
YENİ BİR ÇEVREYE UYUM VE MİSAFİRİ KABUL

İnsanların bir kısmı yaşamlarını doğduğu yerde noktalamamakla birlikte çoğu zaman memleketlerinden uzak yerlerde yaşamaktadırlar. Hatta bununla ilgili çok kullandığımız bir sözümüz de vardır: ‘Doğduğum yer değil doyduğum yer…’ Bunun da ötesinde çoğu insan yaşamının bir bölümünde yabancı olduğu bir şehre(ülkeye, ilçeye, vb.) bir tür sebepten(iş, eğitim, seyahat, vb.) mutlaka gitmiştir. Ülkemizin büyük çoğunluğunun memur olduğunu düşünecek olursak bu durum zaten kaçınılmazdır. Tarihe bir göz attığımızda ülke olarak çok göç vermiş olduğumuz açıktır. Bunun yanı sıra İstanbul’a olan göçlerin oluşturduğu aile içi ve toplumsal çatışmalar kitaplara ve filmlere çokça konu olmuştur.




Peki, sadece çantamıza kıyafetlerimizi, cebimize paramızı koyup arkamızda birilerini bırakarak mı gidiyoruz başka yerlere? Elbette hayır. Gittiğimiz yerlerde bambaşka sorunlar bizi beklemektedir. Bizim şehre ne kadar uyum sağladığımız ve şehrin, insanların, onlara göre yabancı olan bizi, misafiri, ne kadar kabul ettiği oldukça önemelidir.
Başarılı olmak, sevmek-sevilmek ya da bunların da ötesinde mutlu olabilmek için bir çevreye nasıl uyum sağlayabiliriz?

İlk olarak gittiğimiz çevrenin özelliklerini, gerek fiziksel- coğrafik gerek kültürel-ekonomik yapısını, bilmemiz şarttır. Orada insanlar hangi dili kullanır? , Ne yerler? , Nasıl giyinirler? , Nelere kıymet verip neleri yadırgarlar? ve daha birçoğu… Bu bilgilerin birçoğunu internet, kitap vb. kaynaklardan öğrenebilmekteyiz. Ancak bazı şeyleri gözlemleyerek ya da bizzat yaşayarak öğrenebilmekteyiz. Uyum, yaşanılan yerin özelliklerini bilmekle o özelliğe olan tavrımızdan sonra başlıyor. Ancak şu ayrımı iyi yapmakta fayda vardır. Uyum, o çevrenin özelliklerine bürünmekten geçmemektedir. Sözüm ona o çevrede genellikle et yenmesi, inanışların konuşmaların farklı olması bizim de alışkanlıklarımızı değiştirmemizi gerektirmez. Bunun temelinde insanların farklı özellikleri olduğunu bilip onları oldukları gibi kabul etmek vardır. Yani temel sorunumuz, hayata geçirmekte zorlandığımız ‘saygı duymak’ .

Misafiri kabul ederken yani şehrimize yeni gelmiş bir öğrenciyi, bir öğretmeni ya da bir gezgini karşılarken de saygı temelini korumakta yarar vardır. Ancak gelenleri kabul edenlere daha büyük sorumluluklar düşmektedir. Çünkü gelenin şehir hakkındaki izlenimleri insanların davranışlarıyla şekillenmektedir. Elbette tek amacımız gelende olumlu izlenimler oluşturmak değil yardım etmenin ya da bir insanı anlamanın hazzı olmalıdır. Bu en küçük yapıdan yani evimizden mahallemize, ilçemizden şehrimize hatta ülkemize gelmiş her insan için geçerlidir.
 
biz senin dedigine gurbet diyoruz cok zor bir sey gittigin sehirde yerli vatandasıyla pek uyum saglayamıyorsun adetler farklı yemekler töreler birde kendi akrabaları oldugundan sana pek vakıt ayırmıyor kendin gibi memur insanlarla görüsüyorsun günümüzün insanlarıda hep kende menfatini düsünüyor söyledigin sözleri icini acıpda dertlestigin insanların baskalarınada senin dertlerini anlattıgını sahit oluyorsun bu nedenmi oluyor konusacak bir sey olmayan insanlar baskalarını konusacak en dogalı her sekilde yalnızsın gıbte ile bakıyorum aillerin yanında olan insanlar baska sehirde yasamak cok zor
 
X