Yaşamın içinden gerçekten fıkra gibi olaylar

okypete

Nirvana
Kayıtlı Üye
28 Mart 2008
84.873
40.718
698
Adı..:Babaanne
Yetmiş sekiz yaşında, tonton bir
babaannem var. Ne kadar modern olsa da gelişmiş
teknolojiye ayak uydurmakta epey zorlanıyor. Buna en güzel
örnek evimi aradığında telesekretere bıraktığı not.
- 'Babaannesi aradı dersiniz.'

Fıkra Gibi Adı..:Printer

Sene 1992, üniversite yılları.
Anneannemin hac parasıyla zar zor bir bilgisayar
kapatmışız Ama printer'a para kalmamış. Akşam
vakti printer'i olan bir arkadaşa gidip aleti ödünç
aldım, eve dönüp proje çıktısı
alacağım.Ankara'da her kış olduğu gibi yerler yine
buz. Kayıp düşer de alete bir zarar veririm korkusuyla
bir taksiye bindim. Daha iki dakka olmadan polis çevirdi,
taksici kenara çekti, sonra arabadan indi, kimliğini
gösterdi. Ben kucağımdaki cihazın inmemek için uygun
bir bahane olduğu düşüncesiyle elde kimlik arabada
bekledim. Polis abi geldi, kapıyı açtı, ve aramızda
şöyle bir diyalog geçti:
- O ne Len ööle?
- Printer (yanindaki öteki polise dönerek) Ecnebi oğlum bu.
Sonra gülümseyerek kapıyı kapattı. Güle güle manasına ikisi birden el salladılar,
tekrar yola koyulduk. 500 metre kadar gittikten sonra
söför gene kenara çekti, çünkü gülmekten arabayı
kullanamıyordu.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
--------------------------------------------------------------------------------

Adı..:Bot Ne Kadar?

Abimiz koyu kahverengi deri, yarım
botu alıp kasaya yanaşıyor... Kasadaki kız botları
poşete koyarken, sayın Abimiz de soruyor;
- 43 lira değil mi?...
- Kız, 'Ne münasebet' der
gibi bakıyor ve 'Bunlar orijinal deri...ındirimli
fiyatı 180 lira...' Abi'mizin bitiş cümleleri,
kızcağızın kopuş anına denk geliyor;
-Olur mu hanımefendi, altında
'Size 43' yazıyor...
 
Son düzenleyen: Moderatör:
-------------------------------
Adı..:Polise Veririm

Ünlü güftekâr ve tamburî Osman
Nihat Beyefendi çapkınlığı ile pek meşhurmuş.
Ankara'da bulunduğu sıralarda güzel bir günde
Kızılay'a doğru yürümekte iken hemen önü sıra da
çok güzel endâmlı, alımlı, çalımlı bir bayan
yürüyormuş. Osman Nihat Bey kadına biraz yaklaşarak
başlamış dil dökmeye:
- Aman Ya Rabbi! Ne güzel
endamınız var! Şu belin inceliğine bakın. Ya saçların
omuzlara dökülüşü. Kadın omuzunun üzerinden arkasına
söyle bir bakıp, kafasını çevirmiş ve de sinirli
sinirli yoluna devam etmiş. Fakat Osman Nihat Bey kadının
peşini bırakmamış ve dil dökmeye devam etmiş:
- Bacaklarınızın güzelliği,
keklik gibi sekisiniz ne de hoş... Sizinle birlikte olmak
her halde hayata bedeldir...' Ve daha neler ne dil
dökmeler. .. Tam bu sırada Kızılay Meydanı' na
yaklaşmışlar. Dört yol ağzına ve polisin olduğu yere
geldiklerinde kadın bütün sinirli haliyle Osman Nihat
Bey'e dönerek:
-Şimdi polise veririm! Deyince:
Osman Nihat, masumane bir tavır takınıp, ses tonunu
yumuşatarak
- Aman hanımefendi, ben bir saattir
yalvarıyorum. Niye polise?


Adı..:Hediye Cola

Konuyla ilgili açıklama yapan
davacının avukatı ıdris Karadeniz 'Müvekkilim
marketten aldığı 2 Lt.lik kampanyalı cocacola
ürününün kapağını açtığında hediye
çıkmadığını ve tekrar deneyiniz yazısını görmüş.
Bunun üzerine kapağı kapatıp tekrar açmış ancak yine
aynı şey. Bunun üzerine aynı şişe kapağında tam 4246
defa deneme yapmasına rağmen hediye çıkmamıştır.
CocaCola şirketinin tüketiciyi dolandırdığını
düşünen müvekkilim şirkete dava açmaya karar
vermiştir. Biz de bugün gelerek dava dilekçemizi adliyeye
teslim ettik. 10 bin YTL. Maddi tazminat talep
etmekteyiz' dedi. Davadan haberdar olan CocaCola
yönetimi adına açıklama yapan bir sirket yetkilisi
olayın çok komik olduğunu ve artık Karadeniz bölgesine
gönderilen ürünlerin kapağına ' Başka şişede
inşallah ' yazmayı düşündüklerini söyledi.

---------------------------------------------
Adı..:Müşteri Her Zaman Haklımı ?

Tüketici hakları konusunda
'Müşteri her zaman haklı mı?' sorusunu
irdelerken çeşitli ülkelerdeki mahkemelik olayları
araştırmışlar ve buldukları belgelerden birisi. Olay
gerçek... WordPerfect (Bilmeyenler için yazıyorum,
bilgisayar, elektrikli daktilo gibi aletler için program
yapımcısı)... Bu Şirketin müşteriye yardım hattında
banda alınmış bir telefon konuşmasını okuyacaksınız.
Bu konuşma sonrası WordPerfect görevlisi işinden
kovuluyor. Kovulan görevli WordPerfect'i kendisini
'Gerekçesiz' işten çıkardığı için mahkemeye
veriyor. ışte bu konuşmanın deşifresi.
-WordPerfect yardım hattı, buyrun,
nasıl yardımcı olabilirim.
-WordPerfect`te bir sorun oldu.
-Nasıl bir sorun?
-Yazı yazıyordum, birden bütün
kelimeler gitti.
-Gitti mi?
-Yokoldu!
-Ekranda şu anda ne görüyorsunuz?
-Hiç bir şey.
-Hiç bir şey mi?
-Yazdığım hiç bir şey ekrana
çıkmıyor.
-Hala WordPerfect programında
mısınız yoksa programdan çıktınız mı?
-Bunu nereden bileyim.
-Ekranda bir 'C' harfi
görüyor musunuz?
-Bir 'hece' mi..
-Boşverin. Ekranda yanıp sönen bir
çizgi var mı?
-Söyledim ya hiç bir sey yazmıyor.

-Monitör üstünde yanan bir lamba
var mi?
-Monitor ne?
-Ekranı olan yer, televizyon gibi...
Çalıştığınızı gösteren küçük bir lamba var mı?
-Bilmiyorum.
-Monitorün arkasına bakın, oraya
bir elektrik kablosu giriyor olması lazım. Görebiliyor
musunuz?
-Evet.
-Harika, o kabloyu takip edin duvarda
elektriğe bağlı mı bana söyleyin.
-Bağlı.
-Harika. Monitorün arkasına
bakınca bağlı olan tek kablo mu gördünüz, yoksa iki
tane mi?
-Görmedim.
-Tekrar bakar mısınız, ikinci bir
kablonun da bağlı olması lazım.
-Evet buldum.
-Tamam, şimdi onu takip edin
bilgisayara bağlı mı diye bakın.
-Kabloya ulaşamıyorum.
-Ulaşmayın, bağlı mı diye
bakabilir misiniz?
-Olmuyor.
-Bir seyden destek alıp eğilip
bilgisayarın arkasına baksanız...
-Eğilmek dert değil, karanlık
olduğu için bakamıyorum.
-Karanlık?
-Ofisin ışıkları kapalı,
pencereden gelen ışık yetmiyor.
-Ofisin ışıklarını yakın.
-Yanmaz.
-Neden?
-Elektrikler kesik.
-Elektrikler mi kesik. Tanrım..!
(kısa bir sessizlik) Bilgisayarın kutusu, kitapları her
şeyi duruyor mu?
-Evet dolapta.
-Şimdi bilgisayarı sökün, aynen
aldığınızdaki gibi paketleyin ve aldığınız dükkana
iade edin.
-Durum bu kadar kötü mü?
-Korkarım öyle!
-Peki tamam. Onlara ne diyeceğim?
-'Ben bilgisayar kullanamayacak
kadar aptalım' diyeceksiniz...
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Adı..:Komik Kaza

Barbaros bulvarında olmuş bir
olay... Arkadaşlarla öyle Barbaros bulvarında
yürüyorduk. Bir anda yanımızdan son sürat bir minibüs
geçti. Biz 'Freni patladı' filan demeye kalmadan,
minibüs kafadan elektrik direğine bindirdi. Hemen koştuk,
yardım edelim diye.. Minibüse ulaştığımızda manzara
şuydu: Yolcuların kiminin kası açılmıs, kiminin
dudağı patlamış... Dağılmış vaziyetteler yani. Ama
bir tuhaflık var. Çünkü o hallerine rağmen,
gözlerinden yaşlar gelecek şekilde gülüyorlar. Biz ne
yapacağımızı şaşırdık. 'Ne oldu?' diye
sorduk. Bir iki tanesi, güçlükle 'Şoför,
şoför...' diyebiliyor ama yine gülmeye başlıyorlar.
Bu şaşırtıcı manzaranın aslını öğrenebilmek için
2,3 dakika geçmesi gerekti. Meğer şoför, tükürürken
minibüsten düşmüş. Hani, bizim şoförlere özgü,
giderken kapıyı açıp dışarı tükürme hareketi
vardır ya. Baba, dengeyi tutturamamış, tükürükle
beraber, gümbürt aşagı düşmüş. Minibüs de
kontrolden çıkıp direğe bindirmiş.
 
Adı..:Heee Diyirem...

Erzurum'a bilgisayarın daha yeni
yeni gelmeye başladığı zamanlara ait bir anıyı Erzurum
Kültür Kurumu ılköğretim Okulu'ndan Mansır Bey
anlatıyor... Bir işyerine bilgisayar ve stok programı
satılır. Teknik servis elemanı bilgisayarı işyerine
kurduktan sonra stok programının kullanımı ile ilgili
bilgi verir ve ayrılır. Aradan bir iki saat geçer,
işyerinden telefon:
- 'Kardeşim sizin
anlattıgınız kimi yapirem fegat program düzgün
çalışmiir..' Teknik servis elemanı sorar:
- 'Nasıl yapıyorsunuz?'
- 'Senin anlattıgın kimi.'
- 'Hata ne?'
- 'Yazdıgım bilgiler kaydetmeme
ragmen saklanmiir.'
- 'ışlem basamaklarını tek
tek anlatır mısınız?.'
- 'Tamam' diyor ve
başlıyor, anlatmaya.
- 'Programı açirem. Malın adı
bölümüne adını, adedi bölümüne adedini, birim
fiyatını vb. yazirem. Hepsini yazdıhtan sonra senin
anlattıgın kimi kayıt bölümüne basirem. Ekrana bir
yazı geliir: Kaydetmek ister misiniz? E / H yazısı
çıkir. Ben de diyirem Hee...'
 
Adı..:Sınav Soruları

Temizlikçi bir kadın dışardan
ılkokul diploması almak için sınava girer. Tabiat
bilgisinden sorular ve cevaplar şöyle
-Soru 'Mide ne iş yapar?'
-Cevap 'Sindirim yapar, yediklerimizi ögütür.'
-Soru 'Akciğer ne iş yapar?'
-Cevap 'Solunum yapar, Bizi yaşatır.
-Soru 'Kalp ne iş yapar?
-Cevap 'Dolaşım yapar.
-Soru 'Beyin ne iş yapar?
-Cevap 'Bizim apartmanda kapıcılık yapar...
 
Adı..:Acı Kaybımız

Acı kaybımız 3 ay önce ailemize
katılan, Necmi ismini verdiğimiz kaplumbağamız dün
vefat etmiş. Aile arasında sade bir törenle evin arka
bahçesine gömdük. Hayvancağız durduk yerde can verdiği
için gidip Necmi'yi aldığımız dükkanın sahibine
sebebinin ne olabileceğini sorduğumuzda ''Abi
onlar kış uykusuna yatar'' cevabını almış
bulunmaktayız, hepimizin başı sağolsun. Bu vicdan
azabıyla ben de çok yaşamam herhalde.
 
Back