Hayır tabi ki, bilenlere de tiksinti ve küçümseme karışık bir duygu besler kendisi. Almanca biliyormuşşş. Bir cümleyi çevirememiştim ona sordum Almanca. Bana kendisinin 4 tane ayrı sözlüğü olduğunu, bu yüzden her cümleyi rahatça çevirebileceğini benim olmadığı için çeviremediğimi falan söyledi ve konu değişti birdenbire. Büyük ihtimalle asistanlığında biliyordu, artık çok sular aktı...Pardon... Bu hoca dediğiniz kişi İngilizce bilmiyor mu?
Öff, Türkiye'deki şu hocaların böyle saçma sapan boşluğu, eksikliği beni deli ediyor... Bir akademisyen nasıl İngilizce bilmez yahu? Burada da var akademisyenler, bilmiyorlarsa onlar da laflarımı üzerlerine çook rahatlıkla alınabilirler. Dil bilmemeleri, kendilerini geliştirmemeleri, taşıdıkları sıfatları hayal kırıklığına uğratacak şekilde bomboş olmaları falan beni deli ediyor. Şimdi bir insan çıkıp da bana "sen öyle misin ki? sen önce kendine bak sonra laf söyle" diyebilir. E kardeşim ben akademisyen değilim, ben sade vatandaşım. Benim doçent vs. gibi ünvanlarım yok ki. Benden ne bekliyorsun? Ama sen akademisyensen ben senden çok şey beklerim doğal olarak.Hayır tabi ki, bilenlere de tiksinti ve küçümseme karışık bir duygu besler kendisi. Almanca biliyormuşşş. Bir cümleyi çevirememiştim ona sordum Almanca. Bana kendisinin 4 tane ayrı sözlüğü olduğunu, bu yüzden her cümleyi rahatça çevirebileceğini benim olmadığı için çeviremediğimi falan söyledi ve konu değişti birdenbire. Büyük ihtimalle asistanlığında biliyordu, artık çok sular aktı...
Kesinlikle haklısın. Bizim hocalar öğrenciyken hocaları neyi öğren derse öğrenmiş aferin ama devamı? Sıfır. Hiç bir şey eklemezsen üzerine ne olur o dil? Aradan geçmiş yirmi yıl. Gerçi hocaları neyi öğren derse öğrenmiş ama üzerine de bir gram kendisinden bir şey de katmamış. Ben bu arada bir de şunu öğreneyim diyen yok. Ayrıca tamam eskiden bizde Almanca daha önemliymiş, o yüzden İngilizce yerine ona yönlendirilmişler ama şimdi girişte bile İngilizce şart hala bazı araştırma görevlileri ben İngilizce bilmiyorum diye rahat rahat konuşuyorlar ya ağızlarına bir tane vurasım geliyor. Yazdıkları makalenin iki satır İngilizce özetini yazmaktan acizler. Hocaya söylüyorlar, o da bana gönderiyor çevir diye kendi işi gibi. Sanki ben bilmiyorum. Asistanların da işini yapar oldum. Bilmek suç resmen.Öff, Türkiye'deki şu hocaların böyle saçma sapan boşluğu, eksikliği beni deli ediyor... Bir akademisyen nasıl İngilizce bilmez yahu? Burada da var akademisyenler, bilmiyorlarsa onlar da laflarımı üzerlerine çook rahatlıkla alınabilirler. Dil bilmemeleri, kendilerini geliştirmemeleri, taşıdıkları sıfatları hayal kırıklığına uğratacak şekilde bomboş olmaları falan beni deli ediyor. Şimdi bir insan çıkıp da bana "sen öyle misin ki? sen önce kendine bak sonra laf söyle" diyebilir. E kardeşim ben akademisyen değilim, ben sade vatandaşım. Benim doçent vs. gibi ünvanlarım yok ki. Benden ne bekliyorsun? Ama sen akademisyensen ben senden çok şey beklerim doğal olarak.
Aynen, yok. Valla İngilizcem iyiydi, şu son 2 aydır hayatımda başka şeylerle meşgulum, başka işlerim falan derken İngilizce'yi boşladım yani boşladım dediğim bilgimi diri tutacak şeyleri yapmayı bıraktım. Şu anda İngilizcem gerilemiş durumda mesela. 2 ay önce Amerikan ekonomi programları izlerdim, dünyayı falan hep yabancı kaynaklardan takip ederdim son 2 aydır bunları yapamıyorum gitti şu anda. Toparlamam lazım acilen. 2 ayda böyle oluyorsa 20 senede ne olur? Bu sadece tek bir örnek. Hakikaten çok boşlar, içim kararıyor.Kesinlikle haklısın. Bizim hocalar öğrenciyken hocaları neyi öğren derse öğrenmiş aferin ama devamı? Sıfır. Hiç bir şey eklemezsen üzerine ne olur o dil? Aradan geçmiş yirmi yıl. Gerçi hocaları neyi öğren derse öğrenmiş ama üzerine de bir gram kendisinden bir şey de katmamış. Ben bu arada bir de şunu öğreneyim diyen yok. Ayrıca tamam eskiden bizde Almanca daha önemliymiş, o yüzden İngilizce yerine ona yönlendirilmişler ama şimdi girişte bile İngilizce şart hala bazı araştırma görevlileri ben İngilizce bilmiyorum diye rahat rahat konuşuyorlar ya ağızlarına bir tane vurasım geliyor. Yazdıkları makalenin iki satır İngilizce özetini yazmaktan acizler. Hocaya söylüyorlar, o da bana gönderiyor çevir diye kendi işi gibi. Sanki ben bilmiyorum. Asistanların da işini yapar oldum. Bilmek suç resmen.
Ayrıca daha da önemlisi üretmiyorlar. Profesör olur olmaz bitiyor bütün çalışma şevkleri. Artık para kazandıracak işlere yöneliyor hepsi okula gelen yok, bir tane makale yazan yok. Bizden bir sürü makale sempozyum bekleyen okul profesör yapmasa da olur bir şey diyor. Kim kontrol ediyor bu insanların yıllık akademik faaliyet raporunu, nasıl bir yaptırım var? Sıfır. Eğitim sistemimiz üniversite düzeyinde bile bu malesef. Ülkeden umut yok.