Yardımına ihtiyacım var

niteliksizbirfani

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
4 Şubat 2021
3
0
Ablalar lütfen biraz zamanınızı ayırıp okur musunuz?
Sınava hazırlandığım ilk sene bir dershaneye yazıldım. Yazıldığım günden beri hiç istememiştim oraya gitmeyi çünkü vasat bir öğrenciydim oysa oraya gidenlerin hepsi iyi liselerde okuyan durumları iyi öğrencilerdi. Kendimi eksik hissediyordum ve lise hayatımda da derslerim hep kötüydü bu yüzden herhangi bir altyapım, çalışma disiplinim yoktu. Neye çalışacağımı bile bilmiyordum o zamanlar. Dershane başladı ve adapte olmakta zorluk çekiyordum. Sınıfta çoğunluğun durumu benden iyiydi ve derslere bile giresim gelmiyordu. Öğretmenlerin tavrı da her öğrenciye farklıydı tabii. Kendi kafalarında belirledikleri öğrenciler vardı ve onlara ilgileri daha farklıydı. Zaten her dershanede bu görülür ama burda çok açıkça hissettiriliyordu. O dönemlerde daha ne istediğimi bile bilmiyordum. Geçen yıl abimi trafik kazasında kaybetmiştik. Hem tek çocuk kalmanın ağırlığı hem ailemin ve benim bozulan psikolojim hem de bizde aile kavramının pek oturamamış olması beni gerçekten yoruyordu. O dönemlerde gerçek bir arkadaşım kalmamıştı. Çoğunun sahte olduğunu anlayıp görüşmeyi bırakmıştım zaten son sınıfta okul değiştirmiştim ve tamamen iletişimim kopmuştu. Hayatımda biri vardı ve aynı zamanda tek gerçek arkadaşımdı da. Ama onunla da mutlu olamıyordun hem aramızda mesafeler vardı artık o bile yalan geliyordu hem de ciddi anlamda toksik bir ilişkiydi. Ama ona bağımlıydım çünkü onunla görüşmeyi kestiğimde problemlerimi anlatacak destek alacak başka kimsem kalmıyordu. Aramızdaki ilişkide saygı denen bir şey kalmamıştı iyiden iyiye soğuyordum ama ona mecburdum. Zaman böyle geçerken ben dershaneden ciddi anlamda soğudum. Derslerim iyi değil ve dershane için gelecek vaat etmiyorum diye gördüğüm muameleyi haketmiyordum. Çünkü ben o psikolojiyle bir çalışma disiplinim bile olmadan nerden başlayacağımı bile bilmeden bir şekilde bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Bana yardımcı olan biri yoktu etrafımda. Benim gibi öğrencilere rehber öğretmenler de pek yardımcı olmuyordu zaten. Baştan savar gibi bir hali oluyordu ve masasında bazı öğrenciler için özel notlar aldığını görünce zaten oraya da gitmek istemiyordum. Hatta bizim sınıf bildiğin başarsızlar sınıfıydı ve o sınıfı da en ücraya bir de tuvaletin yanına konumlandırmışlardı. Defalarca tuvaletin koktuğunu söylememize rağmen ciddiye alıp başka sınıfa bile taşımamışlardı yerimizi :) Günaydın dediğim hocalar bile zorla günaydın diyordu ama iki adım sonra gelecek vaat eden öğrencisi günaydın diyince onla şen şakrak konuşup sohbet ediyorlardı. Her ders hocalardan nasihat dinlemekten azar dinlemekten yoruldum. En olmadı siz de öğretmenliğe gidersiniz gibi laflar duymaktan yoruldum. 2. dönem hiç gitmemeye başladım. Zaten hep istemeye istemeye gidiyordum. Oranın önünden her geçtiğimde kafamı çeviriyorum. Gerçekten hiç bir öğrencinin sırf dersleri kötü olduğu için böyle bir muamele görmemesi lazım. Hal böyle olunca ben çalışmaları da aksattım zaten kimsenin benden umudu yoktu ki benim kendimden olsun. Başarısız tembel hiç bir şeyi anlamayan beceremeyen biri gibi görüyordum kendimi. Zaman geldi sınava girdim. Sonuç hüsran. Hiç şaşırmamıştım zaten kendimden de pek bir şey beklemiyordum. Toksik ilişkim iyice toksikleşmeye başladı. Çünkü sınavı kazanabilseydim mesafeler kalmayacaktı aramızda. Ama ben gerçekten istemiyordum bunu. Çıkar ilişkisi veya her neyse istediğinizi söyleyin. Bu durumu onunla defalarca paylaştım ama kendisi kabullenmek istemedi biz de böyle devam etmeye karar verdik. Sınavı kazanamıyor oluşum ailede kaos yarattı. Halamlar bir ton laf söyledi, komşular o kadar çalışıyordu yapamadı gibi laflar ederek annemi kırdı. Annem o gün çok ağladı belki benden daha fazla üzüldü. İyice kendimi kötü hissediyordum. Hiç bir şeyi başaramamıştım ve annemi de üzmüştüm milletin ağzına laf vermiştim. Daha kararlı bir şekilde yeniden hazırlandım. Ama psikolojim gerçekten iyi değildi. İlişkimin boktanlığı sürekli suçluluk hissedişim sürekli başarsızlık hissedişim bir sene daha olmazsa mahvolurum düşünceleri beni iyice yıprattı. Sınava yeniden girdim ve sonuç geçen seneki gibi olmasa da yine beklediğim gibi değildi. Hayalini kurduğum üniversitenin kapısından bile geçemezdim zaten oraya eski dershanemdeki öğrenciler varken ben mi gidecektim. İlişkimi de sonlandırdım daha fazla devam edemiyordum. Yeniden sınava hazırlanırsam benzer sonuçlar alacağımdan emindim çünkü asla psikolojikmen hazır değildim. Evde her gün annemle babam arasında kavgalar oluyordu. Çevremden bunalmıştım kaçıp kurtulmak istiyordum. Tercih yaptım tek başıma ve ortalama bir üniversitede yeni yükselişe geçen pek kimsenin bilmediği bir bölüm geldi. Ama içime hiç bir zaman sinmemişti. Bölüm hakkında bir fikrim yoktu ama üniversite olarak benim istediğim bir üniversite değildi. Neyse bir şekilde başladım. Fakülteye gittiğim ilk gün utanç isteksizlik ve kaçıp gitme düşüncelerim yine geldi. Ama zamanla alıştım. Arkadaş edindim bölümü tanıdım ve sevdim. Fakat kendimle baş başa kalınca burada olmak istemiyorum diyodum. Kendimi geliştireyim iyi bir mesleğim olsun diye dil kursuna yazıldım fakat araya corona girince o da yarım kaldı. Corona falan derken yine ev yolu göründü. O süreçte kendimi geliştirmek adına hiçbir şey yapmadım. Tek istediğim evden kurtulmaktı. Ama hiç bilmediğimiz bir virüs bir belirsizlik vardı ortada. Saldım kendimi belki de ölürüz düşüncesiyle. Bir yaz öyle boş geçti. Bu sürede kimle karşılaşsam inşallah konu üniversiteye gelmez diye dua ediyordum. İstediğim bir üniversitede olmadığım için bunu söylemeye çekiniyordum. Hatta yazın biri duymaktan korktuğum bir lafı pat diye söyleyivermişti. O ne biçim bölüm ne biçim üniversite ya işsiz kalırsın sen. Ama bölümü sevmiştim sadece üniversiteyi sevmedim. Beni geliştiren hiç bir etkinliği faaliyeti yoktu. Şehir de öyleydi. Konferanslar için İstanbula gidiyorduk. Başka üniversitelerin organize ettiği konferanslara gittiğimde kendimi gerçekten ezik gibi hissediyordum. Güz dönemi geldi okul uzaktan eğitime geçti. Çalışıyordum bir şekilde derslerden mükemmel olmasa da iyi notlar alıyordum. Ama bu ara birden o içimdeki bastırdığım düşünce yine ortaya çıktı. Ben şimdiden bu üniversitemin mezuniyetinden nasıl kaçarım diye düşünüyorum çünkü kendimi bu üniversitede hayal etmemiştim. Yeniden mi sınava hazırlansam diye düşündüm. Ama geçenlerde Erasmus staj başvurusu yaptım ve eğer 1 ay sonraki dil sınavını geçersem yazın Barcelona da bir yerde staj yapacağım. YKS sınavı tarihiyle eğer kazanırsam Barcelona'ya gidiş tarihim arasında 1 gün var yani sınava girmem mümkün değil. Zaten düşününce 4 ay gibi bir süre kalmış ve bu bölümü istediğim üniversitede okumak için derece yapmam gerekir. Obp düşüklüğü konusuna girmiyorum bile. Düşük Obp ile sınavda derece yapmak zorken bir de bunu 4 ayda yapmak daha zor olacaktır. Ayrıca bir de para mevzusu var. Yani Barcelona işi kesinleşirse paraya ihtiyacım olacak. Okul hibe desteği veriyor fakat benim de birikim yapmam gerek. Yks kitapları da pahalı artık ve bu iki işi aynı anda götüremem. Birini bırakmak zorundayım. Ama risk almayı da pek istemiyorum. 2. sınıfı bitireceğim ve derslere gereken önemi vermeyip Yks' ye çalışırsam kazanabileceğimin garantisi yok ve zaten düşük bir ihtimal. Hem de o dersleri tekrar toparlamak zor olacaktır. Ama bir yandan da o isteyip de gidemediğim üniversite içimde ukde kalacak. Her açılan üniversite muhabbetinde içime hemen kaçıp gitme isteği geliyor. Orda bulunmak istemediğim aklıma geliyor. O kadar arada kaldım ki anlatamam. Ne yapmalıyım kendim bile bilmiyorum. Bu ara yemeden içmeden kesildim evdeki kavgalar benim kafa karışıklığım istediğim hiç bir şeyi başaramıyor oluşum iyiden iyide bunalttı beni. Amaçsız yaşıyorum bir hobim bile yok aileme yük olmaktan ve annemi üzmekten başka yaptığım bir şey yok. İntihar etmeyi çok düşündüm bari bomboş bir insanım yok olup gideyim kendime bile hayrım yok diyerek. Sonra ölmezsem sakat kalırsam daha kötü olur diye ona bile cesaret edemedim. Aslında bu hayatta benim hiç bir şeye cesaretim yok. Kendimi her anlamda vasat görüyorum. Ne ilişki ne okul ne hayat her alanda kötüyüm. Terkedilmekte kazık yemekte ve başarısız olmakta üstüme yok. Yani psikologa gitmeyi düşündüm ona verecek bir param yok. Devlettekilerden de herhangi bir fayda göreni görmedim. Ne yapmalıyım ben
 
Öncelikle sondan başlayayım,devlet hastanelerinde psikolog kavramı pek gelişmemiş genelde anti depresan felan yazdırmaya gidiyorlar. Üniversite konusuna gelecek olursak evet hayallerin çok önemli kendi iç sesini dinlemen hayati önem teşkil ediyor ancak şöyle de bir gerçek var ki zaman ve gerçekler bazı şeyleri yapmamıza engel oluyor benim tavsiyem bölümü sevdiysen o üniversitede kalman. Birde sana çok güzel bir önerim var internette Araştır bildiğim kadarıyla ata üniversitesinin böyle bir olanağı var sınavsız ikinci üniversite diye bölümleri araştır ve harç parası ile Yks sınavına girmeden Şimdi ki sistem gibi uzaktan eğitim alabiliyorsun ve de ekstra bir bölüm okumuş oluyorsun. Barcelona’ya gitmen seni gerçekten çok geliştirir herkesten herşeyden ülkenden bile uzakta sadece kendi başına olup herşeyle tek başına ve bu sefer kendin için mücadele etmen seni daha farklı bir insan yapar umarım sınavı geçebilirsin. Aile sorunların hakkında maalesef yapabileceğim bir yorumum yok ona engel olmak ne yazık ki mümkün değil. Ama zihnini her zaman bu hayattan kurtulup kendine yetebilen bir insan olmak için çalışman gerektiğine odakla👌🏻
 
İçim şişti... Bir silkelen kendine gel, kendini ve hayatını kabullen. Daha iyisini elde etmeye çalış. Bu ne?

Bölümünü de yazaydın keşke ona göre bir yol gösterirdik.
Çok düşüncesiz bir insansınız keşke okumasaydınız boşuna klavyeye dokunarak yoruldunuz kendini ve hayatı kabullenmek ahmaklıktır insan isterse çabasıyla hayatına yön verir!
 
Sabırla sonuna kadar okudum.
Çevrende olup biten her şeyi bu kadar bahane ettiğin sürece hayatının gidişatı böyle olacak acı ama gerçek. Ben de dershaneye gittim dediğin ortamları da biliyorum ama sen gerçekten didinip bir şeyler başarmak isteseydin iyi öğrencilere gösterilen ilgiden mahrum kalmazdın asla. Ben zaten kötüyüm diyip hiçbir şey yapmamışsın hiçbir öğretmen seni her gün motive edemez hele sen istemeden asla.
Sonucunda da istemediğin bir bölüme fakülteye yerleşmişsin. Bölümün ne odyoloji falan mı?

Ne yapmalıyım soruna cevabım şu.
Sırf erasmus yaptın diye o bölümde çok başarılı olacaksın diye bir şey yok. Hele ki böyle zorla okuduğun bir bölümde hiç sanmıyorum. Bu kadar sevmiyorsan sınava tekrar hazırlanıp istediğin severek okuyacağın okula git ki yaptığın erasmus da bir işe yarasın.
 
Aslında iyi tarafından bakarsanız her imkan verilmiş size. Dersaneye gitmişsiniz ama yok başarısızım yok öğretmen günaydın demiyo. İstediğiniz bölüme gitmişsiniz. Bundan bişey olmaz deyip göndermezlik etmemişler sonuçta. Orda da mutsuz olcak bişeylet bulmuşsunuz.erasmusa da gitseniz orda da bu haliniz devam edecektir. Öncelikle bi kendinize gelin. Her ne yapıyorsanız iyisini yapmaya odaklanın. Bahane üretip durmayın
 
Haklısınız olumsuz düşünmeye çok meyilliyim. Dediklerinizin bir kısmına hak verdim. Başta da dediğim gibi bölümümü seviyorum bilişim alanında okuyorum ve kendimi koyvermedim. Dil öğrenmeye programlama öğrenmeye başladım. Sadece yaşadığım bazı travmatik olaylar vardı ve o dönemde her şeyi kişiselleştirip potansiyelimin altında bir puan aldım. Okuduğum okulda kendimi geliştirme imkanım az ve özel sektörde çalışmayı düşündüğüm için okul konusunu da önemsiyorlar. Ben sadece seneye risk almalı mıyım yeniden hazırlanıp yoksa onun yerine bölümde kendimi mi geliştirmeliyim onun kararsızlığındayım.
 
Mazeret mazeret mazeret o öyle,bu böyle
Sizde hiç hata yok .. bıktıran evlat atsan atılmaz satsan satılmaz ... napsın annen napsın baban... siz gerçekte ne istediğini bilmeyen,uğraşmak emek vermek istemeyen armut piş azıma düş isteyen, ne zorluk çeken gençler var onlar ne yapsın yaa
 
Mazeret mazeret mazeret o öyle,bu böyle
Sizde hiç hata yok .. bıktıran evlat atsan atılmaz satsan satılmaz ... napsın annen napsın baban... siz gerçekte ne istediğini bilmeyen,uğraşmak emek vermek istemeyen armut piş azıma düş isteyen, ne zorluk çeken gençler var onlar ne yapsın yaa
Ben aileme olanları yansıtmıyorum içimde yaşıyorum. Zaten onların beni gördüğü falan yok kendi kavgalarından zaman bulup sohbet bile etmiyorlar benimle. Dershaneye gönderildim diye çok ilgili anne baba olmuş olmuyorlar. Babam zaten bizle yaşamıyor abimi trafik kazasında kaybettim annem kendi psikolojik sorunlarıyla uğraşıyor. Lütfen bu kadar basite indirgemeyin.
 
Ablalar lütfen biraz zamanınızı ayırıp okur musunuz?
Sınava hazırlandığım ilk sene bir dershaneye yazıldım. Yazıldığım günden beri hiç istememiştim oraya gitmeyi çünkü vasat bir öğrenciydim oysa oraya gidenlerin hepsi iyi liselerde okuyan durumları iyi öğrencilerdi. Kendimi eksik hissediyordum ve lise hayatımda da derslerim hep kötüydü bu yüzden herhangi bir altyapım, çalışma disiplinim yoktu. Neye çalışacağımı bile bilmiyordum o zamanlar. Dershane başladı ve adapte olmakta zorluk çekiyordum. Sınıfta çoğunluğun durumu benden iyiydi ve derslere bile giresim gelmiyordu. Öğretmenlerin tavrı da her öğrenciye farklıydı tabii. Kendi kafalarında belirledikleri öğrenciler vardı ve onlara ilgileri daha farklıydı. Zaten her dershanede bu görülür ama burda çok açıkça hissettiriliyordu. O dönemlerde daha ne istediğimi bile bilmiyordum. Geçen yıl abimi trafik kazasında kaybetmiştik. Hem tek çocuk kalmanın ağırlığı hem ailemin ve benim bozulan psikolojim hem de bizde aile kavramının pek oturamamış olması beni gerçekten yoruyordu. O dönemlerde gerçek bir arkadaşım kalmamıştı. Çoğunun sahte olduğunu anlayıp görüşmeyi bırakmıştım zaten son sınıfta okul değiştirmiştim ve tamamen iletişimim kopmuştu. Hayatımda biri vardı ve aynı zamanda tek gerçek arkadaşımdı da. Ama onunla da mutlu olamıyordun hem aramızda mesafeler vardı artık o bile yalan geliyordu hem de ciddi anlamda toksik bir ilişkiydi. Ama ona bağımlıydım çünkü onunla görüşmeyi kestiğimde problemlerimi anlatacak destek alacak başka kimsem kalmıyordu. Aramızdaki ilişkide saygı denen bir şey kalmamıştı iyiden iyiye soğuyordum ama ona mecburdum. Zaman böyle geçerken ben dershaneden ciddi anlamda soğudum. Derslerim iyi değil ve dershane için gelecek vaat etmiyorum diye gördüğüm muameleyi haketmiyordum. Çünkü ben o psikolojiyle bir çalışma disiplinim bile olmadan nerden başlayacağımı bile bilmeden bir şekilde bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Bana yardımcı olan biri yoktu etrafımda. Benim gibi öğrencilere rehber öğretmenler de pek yardımcı olmuyordu zaten. Baştan savar gibi bir hali oluyordu ve masasında bazı öğrenciler için özel notlar aldığını görünce zaten oraya da gitmek istemiyordum. Hatta bizim sınıf bildiğin başarsızlar sınıfıydı ve o sınıfı da en ücraya bir de tuvaletin yanına konumlandırmışlardı. Defalarca tuvaletin koktuğunu söylememize rağmen ciddiye alıp başka sınıfa bile taşımamışlardı yerimizi :) Günaydın dediğim hocalar bile zorla günaydın diyordu ama iki adım sonra gelecek vaat eden öğrencisi günaydın diyince onla şen şakrak konuşup sohbet ediyorlardı. Her ders hocalardan nasihat dinlemekten azar dinlemekten yoruldum. En olmadı siz de öğretmenliğe gidersiniz gibi laflar duymaktan yoruldum. 2. dönem hiç gitmemeye başladım. Zaten hep istemeye istemeye gidiyordum. Oranın önünden her geçtiğimde kafamı çeviriyorum. Gerçekten hiç bir öğrencinin sırf dersleri kötü olduğu için böyle bir muamele görmemesi lazım. Hal böyle olunca ben çalışmaları da aksattım zaten kimsenin benden umudu yoktu ki benim kendimden olsun. Başarısız tembel hiç bir şeyi anlamayan beceremeyen biri gibi görüyordum kendimi. Zaman geldi sınava girdim. Sonuç hüsran. Hiç şaşırmamıştım zaten kendimden de pek bir şey beklemiyordum. Toksik ilişkim iyice toksikleşmeye başladı. Çünkü sınavı kazanabilseydim mesafeler kalmayacaktı aramızda. Ama ben gerçekten istemiyordum bunu. Çıkar ilişkisi veya her neyse istediğinizi söyleyin. Bu durumu onunla defalarca paylaştım ama kendisi kabullenmek istemedi biz de böyle devam etmeye karar verdik. Sınavı kazanamıyor oluşum ailede kaos yarattı. Halamlar bir ton laf söyledi, komşular o kadar çalışıyordu yapamadı gibi laflar ederek annemi kırdı. Annem o gün çok ağladı belki benden daha fazla üzüldü. İyice kendimi kötü hissediyordum. Hiç bir şeyi başaramamıştım ve annemi de üzmüştüm milletin ağzına laf vermiştim. Daha kararlı bir şekilde yeniden hazırlandım. Ama psikolojim gerçekten iyi değildi. İlişkimin boktanlığı sürekli suçluluk hissedişim sürekli başarsızlık hissedişim bir sene daha olmazsa mahvolurum düşünceleri beni iyice yıprattı. Sınava yeniden girdim ve sonuç geçen seneki gibi olmasa da yine beklediğim gibi değildi. Hayalini kurduğum üniversitenin kapısından bile geçemezdim zaten oraya eski dershanemdeki öğrenciler varken ben mi gidecektim. İlişkimi de sonlandırdım daha fazla devam edemiyordum. Yeniden sınava hazırlanırsam benzer sonuçlar alacağımdan emindim çünkü asla psikolojikmen hazır değildim. Evde her gün annemle babam arasında kavgalar oluyordu. Çevremden bunalmıştım kaçıp kurtulmak istiyordum. Tercih yaptım tek başıma ve ortalama bir üniversitede yeni yükselişe geçen pek kimsenin bilmediği bir bölüm geldi. Ama içime hiç bir zaman sinmemişti. Bölüm hakkında bir fikrim yoktu ama üniversite olarak benim istediğim bir üniversite değildi. Neyse bir şekilde başladım. Fakülteye gittiğim ilk gün utanç isteksizlik ve kaçıp gitme düşüncelerim yine geldi. Ama zamanla alıştım. Arkadaş edindim bölümü tanıdım ve sevdim. Fakat kendimle baş başa kalınca burada olmak istemiyorum diyodum. Kendimi geliştireyim iyi bir mesleğim olsun diye dil kursuna yazıldım fakat araya corona girince o da yarım kaldı. Corona falan derken yine ev yolu göründü. O süreçte kendimi geliştirmek adına hiçbir şey yapmadım. Tek istediğim evden kurtulmaktı. Ama hiç bilmediğimiz bir virüs bir belirsizlik vardı ortada. Saldım kendimi belki de ölürüz düşüncesiyle. Bir yaz öyle boş geçti. Bu sürede kimle karşılaşsam inşallah konu üniversiteye gelmez diye dua ediyordum. İstediğim bir üniversitede olmadığım için bunu söylemeye çekiniyordum. Hatta yazın biri duymaktan korktuğum bir lafı pat diye söyleyivermişti. O ne biçim bölüm ne biçim üniversite ya işsiz kalırsın sen. Ama bölümü sevmiştim sadece üniversiteyi sevmedim. Beni geliştiren hiç bir etkinliği faaliyeti yoktu. Şehir de öyleydi. Konferanslar için İstanbula gidiyorduk. Başka üniversitelerin organize ettiği konferanslara gittiğimde kendimi gerçekten ezik gibi hissediyordum. Güz dönemi geldi okul uzaktan eğitime geçti. Çalışıyordum bir şekilde derslerden mükemmel olmasa da iyi notlar alıyordum. Ama bu ara birden o içimdeki bastırdığım düşünce yine ortaya çıktı. Ben şimdiden bu üniversitemin mezuniyetinden nasıl kaçarım diye düşünüyorum çünkü kendimi bu üniversitede hayal etmemiştim. Yeniden mi sınava hazırlansam diye düşündüm. Ama geçenlerde Erasmus staj başvurusu yaptım ve eğer 1 ay sonraki dil sınavını geçersem yazın Barcelona da bir yerde staj yapacağım. YKS sınavı tarihiyle eğer kazanırsam Barcelona'ya gidiş tarihim arasında 1 gün var yani sınava girmem mümkün değil. Zaten düşününce 4 ay gibi bir süre kalmış ve bu bölümü istediğim üniversitede okumak için derece yapmam gerekir. Obp düşüklüğü konusuna girmiyorum bile. Düşük Obp ile sınavda derece yapmak zorken bir de bunu 4 ayda yapmak daha zor olacaktır. Ayrıca bir de para mevzusu var. Yani Barcelona işi kesinleşirse paraya ihtiyacım olacak. Okul hibe desteği veriyor fakat benim de birikim yapmam gerek. Yks kitapları da pahalı artık ve bu iki işi aynı anda götüremem. Birini bırakmak zorundayım. Ama risk almayı da pek istemiyorum. 2. sınıfı bitireceğim ve derslere gereken önemi vermeyip Yks' ye çalışırsam kazanabileceğimin garantisi yok ve zaten düşük bir ihtimal. Hem de o dersleri tekrar toparlamak zor olacaktır. Ama bir yandan da o isteyip de gidemediğim üniversite içimde ukde kalacak. Her açılan üniversite muhabbetinde içime hemen kaçıp gitme isteği geliyor. Orda bulunmak istemediğim aklıma geliyor. O kadar arada kaldım ki anlatamam. Ne yapmalıyım kendim bile bilmiyorum. Bu ara yemeden içmeden kesildim evdeki kavgalar benim kafa karışıklığım istediğim hiç bir şeyi başaramıyor oluşum iyiden iyide bunalttı beni. Amaçsız yaşıyorum bir hobim bile yok aileme yük olmaktan ve annemi üzmekten başka yaptığım bir şey yok. İntihar etmeyi çok düşündüm bari bomboş bir insanım yok olup gideyim kendime bile hayrım yok diyerek. Sonra ölmezsem sakat kalırsam daha kötü olur diye ona bile cesaret edemedim. Aslında bu hayatta benim hiç bir şeye cesaretim yok. Kendimi her anlamda vasat görüyorum. Ne ilişki ne okul ne hayat her alanda kötüyüm. Terkedilmekte kazık yemekte ve başarısız olmakta üstüme yok. Yani psikologa gitmeyi düşündüm ona verecek bir param yok. Devlettekilerden de herhangi bir fayda göreni görmedim. Ne yapmalıyım ben
Olayları anlatmış şeklinden, kurduğun cümlelerden anladığım kadarıyla hiç de niteliksiz biri değilsin. Sadece olaylara çok olumsuz yönden bakıyorsun. Ben de öğretmenim. İnan hiç bir öğrenci i ayırt etmiyorum. Ama senin gibi bir öğrencim olsa ilgi göstermem çok zor olurdu. Olumsuz çok odaklısın. Muhtemelen kötü şeyler yaşamışsın ama yaşadığın kötü şeyleri hayatının merkezine koymaktan vazgeçmelisin. Ben de çok kötü şartlarda okudum. Ailem dershaneye göndermedi. Bir test kitabım bile olmadı. Girdiğim ilk deneme sınavı üniversite sınavıydı. Gayet güzel bir liseyi 2.lik ile bitirdim. Ama test çözme, zamanı kontrol etme gibi bir tecrübem olmadan sınava girdiğim için güzel bir puan alamadım. Babama yalvarmama rağmen zorla öğretmenlik tercih ettirdiler. Üstelik ataması mucize gerektiren bir branşı. Üniversiteyi 2 tişört bir pantolon ile bitirdim. Ama hiç olumsuz odaklanmadım. Önüme baktım, üniversiteyi birincilik ile bitirdim. Kpss de derece yapıp atandım. Yani demem o ki elinden gelenin en iyisini yap. Olumsuz odaklanma asla. Dil öğren, okul ortalamanı yüksek tut. Erasmus A git. Gerekirse ilerde yüksek lisans yaparsın. İnan bana sen kendine inanır ve azimli olursan hayatta her zaman başarılı olursun. Yeter ki sen iste. Benim naçizane tavsiyem budur. 🌼🌸
 
Iyi de güzel kardeşim sen hep kendin kendine yapmışsın ne yapmışsan. Bahsettigin gibi bir dershaneye gitmek avantajdır. Sen kendini zorlayıp, limitini genisletmeye çalışmak yerine küçük emrah moduna girmişsin. Dershaneye gitmemek ne demek. Senden kötü durumda olanların olduğu bir yerde ancak kendi egonu tatmin edecektin. Iyi kötü bir yer kazanmışsın nihayetinde. Madem daha iyisini yapmaya gücün yok, elindekini en iyi hale getir. bütün zamanını boşa harcamışsın. Isteyene internet uzerinden bile bir dolu egitim var. Bir çoğu ücretsiz üstelik. Bu yasta 2 universite mezunu kadınım. Yuksek lisansimi da yaptim.su an hala acaba ne ogrenebilirim pesinde koşturup çocuklu ve hamile halimle egitim pesinde kosturuyorum. Bunu da sana nispet olsun diye değil örnek olsun diye yaziyorum. Hayat sürekli şikayet etmek için çok ama çok kısa. Bir an önce silkelen ve kendine gel. Elalemin okuduğun okul ya da bölüm hakkında ne düşündüğü degil, senin elindeki malzemeyle ne cikartacagin onemli.
 
Üniversiteyi ilk sene sacma sapan bir dersaneye giderek ve gezerek kazandım ama bölümüm bilinmedik okul da bıldıgın ıkıncı sınıf bır okuldu. Bölümü sevmıstım aslında ama utanıyordum. Ucuncu sınıfta tekrar sınava gırdım ama cok ıyı calıstım ıstedıgım bölumu ve okulu kazandım. Havalı bır bolumde cok ıyı bır okulda okudum mezun oldum. Şimdi eskı okulumdakı yakın ıkı arkadasım benden ıyı kazanıyor daha ıyı yerlerde. Bır tanesı calısırken yuksek lısansa basladı bıtırdı. Demem o kı ne bölume ne okula bakıyor. Bölumu sevdıysen bırakma emınım basarılı olacaksın
 
Ablalar lütfen biraz zamanınızı ayırıp okur musunuz?
Sınava hazırlandığım ilk sene bir dershaneye yazıldım. Yazıldığım günden beri hiç istememiştim oraya gitmeyi çünkü vasat bir öğrenciydim oysa oraya gidenlerin hepsi iyi liselerde okuyan durumları iyi öğrencilerdi. Kendimi eksik hissediyordum ve lise hayatımda da derslerim hep kötüydü bu yüzden herhangi bir altyapım, çalışma disiplinim yoktu. Neye çalışacağımı bile bilmiyordum o zamanlar. Dershane başladı ve adapte olmakta zorluk çekiyordum. Sınıfta çoğunluğun durumu benden iyiydi ve derslere bile giresim gelmiyordu. Öğretmenlerin tavrı da her öğrenciye farklıydı tabii. Kendi kafalarında belirledikleri öğrenciler vardı ve onlara ilgileri daha farklıydı. Zaten her dershanede bu görülür ama burda çok açıkça hissettiriliyordu. O dönemlerde daha ne istediğimi bile bilmiyordum. Geçen yıl abimi trafik kazasında kaybetmiştik. Hem tek çocuk kalmanın ağırlığı hem ailemin ve benim bozulan psikolojim hem de bizde aile kavramının pek oturamamış olması beni gerçekten yoruyordu. O dönemlerde gerçek bir arkadaşım kalmamıştı. Çoğunun sahte olduğunu anlayıp görüşmeyi bırakmıştım zaten son sınıfta okul değiştirmiştim ve tamamen iletişimim kopmuştu. Hayatımda biri vardı ve aynı zamanda tek gerçek arkadaşımdı da. Ama onunla da mutlu olamıyordun hem aramızda mesafeler vardı artık o bile yalan geliyordu hem de ciddi anlamda toksik bir ilişkiydi. Ama ona bağımlıydım çünkü onunla görüşmeyi kestiğimde problemlerimi anlatacak destek alacak başka kimsem kalmıyordu. Aramızdaki ilişkide saygı denen bir şey kalmamıştı iyiden iyiye soğuyordum ama ona mecburdum. Zaman böyle geçerken ben dershaneden ciddi anlamda soğudum. Derslerim iyi değil ve dershane için gelecek vaat etmiyorum diye gördüğüm muameleyi haketmiyordum. Çünkü ben o psikolojiyle bir çalışma disiplinim bile olmadan nerden başlayacağımı bile bilmeden bir şekilde bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Bana yardımcı olan biri yoktu etrafımda. Benim gibi öğrencilere rehber öğretmenler de pek yardımcı olmuyordu zaten. Baştan savar gibi bir hali oluyordu ve masasında bazı öğrenciler için özel notlar aldığını görünce zaten oraya da gitmek istemiyordum. Hatta bizim sınıf bildiğin başarsızlar sınıfıydı ve o sınıfı da en ücraya bir de tuvaletin yanına konumlandırmışlardı. Defalarca tuvaletin koktuğunu söylememize rağmen ciddiye alıp başka sınıfa bile taşımamışlardı yerimizi :) Günaydın dediğim hocalar bile zorla günaydın diyordu ama iki adım sonra gelecek vaat eden öğrencisi günaydın diyince onla şen şakrak konuşup sohbet ediyorlardı. Her ders hocalardan nasihat dinlemekten azar dinlemekten yoruldum. En olmadı siz de öğretmenliğe gidersiniz gibi laflar duymaktan yoruldum. 2. dönem hiç gitmemeye başladım. Zaten hep istemeye istemeye gidiyordum. Oranın önünden her geçtiğimde kafamı çeviriyorum. Gerçekten hiç bir öğrencinin sırf dersleri kötü olduğu için böyle bir muamele görmemesi lazım. Hal böyle olunca ben çalışmaları da aksattım zaten kimsenin benden umudu yoktu ki benim kendimden olsun. Başarısız tembel hiç bir şeyi anlamayan beceremeyen biri gibi görüyordum kendimi. Zaman geldi sınava girdim. Sonuç hüsran. Hiç şaşırmamıştım zaten kendimden de pek bir şey beklemiyordum. Toksik ilişkim iyice toksikleşmeye başladı. Çünkü sınavı kazanabilseydim mesafeler kalmayacaktı aramızda. Ama ben gerçekten istemiyordum bunu. Çıkar ilişkisi veya her neyse istediğinizi söyleyin. Bu durumu onunla defalarca paylaştım ama kendisi kabullenmek istemedi biz de böyle devam etmeye karar verdik. Sınavı kazanamıyor oluşum ailede kaos yarattı. Halamlar bir ton laf söyledi, komşular o kadar çalışıyordu yapamadı gibi laflar ederek annemi kırdı. Annem o gün çok ağladı belki benden daha fazla üzüldü. İyice kendimi kötü hissediyordum. Hiç bir şeyi başaramamıştım ve annemi de üzmüştüm milletin ağzına laf vermiştim. Daha kararlı bir şekilde yeniden hazırlandım. Ama psikolojim gerçekten iyi değildi. İlişkimin boktanlığı sürekli suçluluk hissedişim sürekli başarsızlık hissedişim bir sene daha olmazsa mahvolurum düşünceleri beni iyice yıprattı. Sınava yeniden girdim ve sonuç geçen seneki gibi olmasa da yine beklediğim gibi değildi. Hayalini kurduğum üniversitenin kapısından bile geçemezdim zaten oraya eski dershanemdeki öğrenciler varken ben mi gidecektim. İlişkimi de sonlandırdım daha fazla devam edemiyordum. Yeniden sınava hazırlanırsam benzer sonuçlar alacağımdan emindim çünkü asla psikolojikmen hazır değildim. Evde her gün annemle babam arasında kavgalar oluyordu. Çevremden bunalmıştım kaçıp kurtulmak istiyordum. Tercih yaptım tek başıma ve ortalama bir üniversitede yeni yükselişe geçen pek kimsenin bilmediği bir bölüm geldi. Ama içime hiç bir zaman sinmemişti. Bölüm hakkında bir fikrim yoktu ama üniversite olarak benim istediğim bir üniversite değildi. Neyse bir şekilde başladım. Fakülteye gittiğim ilk gün utanç isteksizlik ve kaçıp gitme düşüncelerim yine geldi. Ama zamanla alıştım. Arkadaş edindim bölümü tanıdım ve sevdim. Fakat kendimle baş başa kalınca burada olmak istemiyorum diyodum. Kendimi geliştireyim iyi bir mesleğim olsun diye dil kursuna yazıldım fakat araya corona girince o da yarım kaldı. Corona falan derken yine ev yolu göründü. O süreçte kendimi geliştirmek adına hiçbir şey yapmadım. Tek istediğim evden kurtulmaktı. Ama hiç bilmediğimiz bir virüs bir belirsizlik vardı ortada. Saldım kendimi belki de ölürüz düşüncesiyle. Bir yaz öyle boş geçti. Bu sürede kimle karşılaşsam inşallah konu üniversiteye gelmez diye dua ediyordum. İstediğim bir üniversitede olmadığım için bunu söylemeye çekiniyordum. Hatta yazın biri duymaktan korktuğum bir lafı pat diye söyleyivermişti. O ne biçim bölüm ne biçim üniversite ya işsiz kalırsın sen. Ama bölümü sevmiştim sadece üniversiteyi sevmedim. Beni geliştiren hiç bir etkinliği faaliyeti yoktu. Şehir de öyleydi. Konferanslar için İstanbula gidiyorduk. Başka üniversitelerin organize ettiği konferanslara gittiğimde kendimi gerçekten ezik gibi hissediyordum. Güz dönemi geldi okul uzaktan eğitime geçti. Çalışıyordum bir şekilde derslerden mükemmel olmasa da iyi notlar alıyordum. Ama bu ara birden o içimdeki bastırdığım düşünce yine ortaya çıktı. Ben şimdiden bu üniversitemin mezuniyetinden nasıl kaçarım diye düşünüyorum çünkü kendimi bu üniversitede hayal etmemiştim. Yeniden mi sınava hazırlansam diye düşündüm. Ama geçenlerde Erasmus staj başvurusu yaptım ve eğer 1 ay sonraki dil sınavını geçersem yazın Barcelona da bir yerde staj yapacağım. YKS sınavı tarihiyle eğer kazanırsam Barcelona'ya gidiş tarihim arasında 1 gün var yani sınava girmem mümkün değil. Zaten düşününce 4 ay gibi bir süre kalmış ve bu bölümü istediğim üniversitede okumak için derece yapmam gerekir. Obp düşüklüğü konusuna girmiyorum bile. Düşük Obp ile sınavda derece yapmak zorken bir de bunu 4 ayda yapmak daha zor olacaktır. Ayrıca bir de para mevzusu var. Yani Barcelona işi kesinleşirse paraya ihtiyacım olacak. Okul hibe desteği veriyor fakat benim de birikim yapmam gerek. Yks kitapları da pahalı artık ve bu iki işi aynı anda götüremem. Birini bırakmak zorundayım. Ama risk almayı da pek istemiyorum. 2. sınıfı bitireceğim ve derslere gereken önemi vermeyip Yks' ye çalışırsam kazanabileceğimin garantisi yok ve zaten düşük bir ihtimal. Hem de o dersleri tekrar toparlamak zor olacaktır. Ama bir yandan da o isteyip de gidemediğim üniversite içimde ukde kalacak. Her açılan üniversite muhabbetinde içime hemen kaçıp gitme isteği geliyor. Orda bulunmak istemediğim aklıma geliyor. O kadar arada kaldım ki anlatamam. Ne yapmalıyım kendim bile bilmiyorum. Bu ara yemeden içmeden kesildim evdeki kavgalar benim kafa karışıklığım istediğim hiç bir şeyi başaramıyor oluşum iyiden iyide bunalttı beni. Amaçsız yaşıyorum bir hobim bile yok aileme yük olmaktan ve annemi üzmekten başka yaptığım bir şey yok. İntihar etmeyi çok düşündüm bari bomboş bir insanım yok olup gideyim kendime bile hayrım yok diyerek. Sonra ölmezsem sakat kalırsam daha kötü olur diye ona bile cesaret edemedim. Aslında bu hayatta benim hiç bir şeye cesaretim yok. Kendimi her anlamda vasat görüyorum. Ne ilişki ne okul ne hayat her alanda kötüyüm. Terkedilmekte kazık yemekte ve başarısız olmakta üstüme yok. Yani psikologa gitmeyi düşündüm ona verecek bir param yok. Devlettekilerden de herhangi bir fayda göreni görmedim. Ne yapmalıyım ben
Anlattıklarının bi kısmını bende yaşadım inan. Hatta ankaradan Bingöl'e gittim yapamadım bıraktım senin kadar dayanıklı değilmişim ama okul konusunda 2. Bi şansım oldu ata üniversitesi sınavsız geçiş hakkıyla 2. Üniversite olarak istediğin bir bölümü yazabilirsin böylece erasmus şansın da elinden alınmamış olur. Ailevi problemler insanı fazlaca yıpratır ama bi süre sonra umursamamaya başlaman gerekir. Nasıl olur yapamam deme onlar senin ailen olabilir fakat sen başlı başına bi insansın 20li yaşlardasın hayatının en verim alabileceğin dönemi bu yüzden ailene bağlı kalmaktan vazgeç bırak onlar kavga etsinler duyma sen kendi hayatını kurmaya bak. Bazen iyi taraftan bakmaya çalışmaktansa umursamamak daha iyidir en azından benim için öyle.
 
Bunun çok benzerini yaşadım neyse ki bu sıralar toparlandim çok şükür. Ben ortaokulda çalışkan bir ogrenciydim daha doğrusu ailem çalışmam için aşırı baskı yapıyordu ben de çalışmaya itildim bir nevi niye çalışıyorum diye oturup da düşünmedim tip istiyordum o dönem bayağı iyi bir liseye gittim fakat lisede ergenliğin getirdiği rehavetle ve ailem de artık baskıyı azaltinca o basarimdan eser kalmadı üstelik sınıftakiler de harıl harıl çalışıyordu onların yanında çok kötü hissediyordum her yılın başında planlar yapıyordum çalışma düzeni oturtmak için çok çabaladım ama sonuç 3 yılda da hüsran oldu çalışmalarında istikrar sağlayamadım. Hatta annem sen bu liseye yanlışlıkla mı girdin o zamanki halinden eser yok diyordu. Dedim en kötü ihtimalle son sene çalışırım son sene hırslı hissederim diye düşündüm hala bir gün çalışacağıma dair özgü ozguvenim vardı bu arada okul evime çok uzak olduğu için geldiğimde çok yorgun oluyordum onun da etkisi vardı o yüzden son sene beni temel liseye yazdirdilar. Buradaki ortamı hocaları çok sevdim çok iyi bir tempoyla başladım ama yine bir yerde kopma oldu sonra toparlayamadım istemediğim bir puan aldım o lisedeki arkadaşlarım hep en iyi yerlere gittiler annem bana hep onları örnek gösteriyordu baya bunalıma girdim bu süreçte bu puanla tercih yapamam dedim mezuna kaldım yine planlar yapıldı çok güzel bir başlayis oldu ama ikinci defa girince insan çok sıkılıyor gerçekten aynı şey oldu yine bir yerde koptum üstelik o yıl sınav sistemi değişti yeni nesil sorular geldi ilkinden daha kötü bir sonuç yaptim:) tabi şok oldum evde sinir krizi geçirdim-en kötü ihtimalle aynı yaparım daha kötü yapmam imkansız diyordum çünkü- komşular ne oluyor falan demişti duyup. Baya depresyonda geçirdim o yazı ama tercih yaptım bu sefer mezuna kaldın yine beceremedin bari bu sefer neresi tutuyorsa git dediler ailem ben de öyle yaptım tercih dönemi de çok sancılı oldu ilk başta bu puanla şehir dışında okumana değmez dediler sonra kavgalar ettik ben ısrar edince mecbur kabul ettiler. Bu arada ben ilk başta tip istiyordum sonradan başka sağlık bölümleri de tutarsa yazcam dedim ama tutan pek yoktu ortalama puanlı mühler tutuyordu muh asla istemiyordum ama biraz araştırdım inşaat muh kafama yattı ona da itiraz ettiler sonra tamam dediler. Aynı senin gibi bölümü gayet sevdim ama üniversiteyi hiç sevmedim doğru düzgün bir arkadaş çevrem bile olmadı o üniversiteye ait değil gibi hissediyordum. Bölüm aynı kalarak daha iyi bir uniye geçerim dedim onu da beceremedim yatay geçişe ort yetmiyordu notlarım iyi değildi zorlaniyordum ara sıra bölümü bırakmayı dusunuyordum ama her seferinde vazgeçtim hani şey olur ya bir ilişkiyi bitirsen kafanın rahat edeceğini bilirsin yine de o nihai kararı bir türlü veremezsin bölümle aramdaki ilişki tam olarak buydu bölümü bırakmaya kıyamadım desem yeridir. Böyle böyle 2 yıl okudum ve pandemi sürecine girdik o dönem yine sınava girdim ama öylesine girdim pek hazirlanamadim başka şeyler yaşadığım için kafam yerinde değildi. Uzaktan eğitim sürecinde artık bölümden de yavaş yavaş soğuyup uzaklaşmaya başladım kendimi inşaat muh olarak goremiyordum ilerde. Bir de pandemiden ötürü sektör çöktü inanılmaz çok mezun vermeye başladı iş bulmak artık imkansız gibi oldu özel sektörde asgari ücrete çalışma fikri hiç cazip gelmemeye başladı açıkçası zaten okuduğum uni de ortalama iş bulup bulamayacağım bile meçhul. Bu dediğim son sınava girişten sonra çok düşündüm her şeyi unutup sıfırdan kendime sordum gerçekten ne istiyorsun sen? Bütün bolumleri araştırdım sayısal çıkışlı olmama rağmen sozel eşit ağırlık dil her şeye baktım dedim ki benim istediğim şey sağlık sektörü tıpkı ilk zamanki gibi, Doktor mu olur dış hekimi mi olur eczacı mi olur hemşire mi olur ne olursa olsun ben mühendis olamam bunu kesinlikle anladım artık. Ama bu sefer de bir sorun vardı 3.sinifa geçmiştim ve herkes bari bunu bitir de öyle oku dediler. Ben de kendime son bir kez çalışmak için 2 yıl ayırdım artık ne istediğimi çok iyi biliyorum hatalarımı biliyorum tecrübem var o yüzden bu yolda yürüyorum 2 yıl sonra kazandigimda hem ailem hem kendim mutlu olucam istediğim işi yapicam üstümdeki bu başarısız etiketinden kurtulucam bunu düşünmek beni motive ediyor sen de tercrubelerine guvenmelisin 22 yaşında mezun olma da daha geç mezun ol ne olmuş bu da senin hikayen olsun sonuçta önemli olan senin tatmin olman hem üniversite hem meslek olarak bu hayatı yaşayacak olan sensin o dershanedeki hocalar değil:) Kafanı sıfırlayıp emin olarak her şeye başla yepyeni bir sayfa aç göreceksin eninde sonunda olacak:)


Aşırı uzun yazmışım hakkınızı helal edin:d Konu sahibine ufak da olsa bir faydam dokunursa çok mutlu olurum:)
Bu arada bence barselonaya gidersen kafan dağılmış yeni bir ortam görmüş olursun iyi hissettirir baya ordan dönüşte daha sağlıklı bir karar verirsin.
 
Son düzenleme:
Ablalar lütfen biraz zamanınızı ayırıp okur musunuz?
Sınava hazırlandığım ilk sene bir dershaneye yazıldım. Yazıldığım günden beri hiç istememiştim oraya gitmeyi çünkü vasat bir öğrenciydim oysa oraya gidenlerin hepsi iyi liselerde okuyan durumları iyi öğrencilerdi. Kendimi eksik hissediyordum ve lise hayatımda da derslerim hep kötüydü bu yüzden herhangi bir altyapım, çalışma disiplinim yoktu. Neye çalışacağımı bile bilmiyordum o zamanlar. Dershane başladı ve adapte olmakta zorluk çekiyordum. Sınıfta çoğunluğun durumu benden iyiydi ve derslere bile giresim gelmiyordu. Öğretmenlerin tavrı da her öğrenciye farklıydı tabii. Kendi kafalarında belirledikleri öğrenciler vardı ve onlara ilgileri daha farklıydı. Zaten her dershanede bu görülür ama burda çok açıkça hissettiriliyordu. O dönemlerde daha ne istediğimi bile bilmiyordum. Geçen yıl abimi trafik kazasında kaybetmiştik. Hem tek çocuk kalmanın ağırlığı hem ailemin ve benim bozulan psikolojim hem de bizde aile kavramının pek oturamamış olması beni gerçekten yoruyordu. O dönemlerde gerçek bir arkadaşım kalmamıştı. Çoğunun sahte olduğunu anlayıp görüşmeyi bırakmıştım zaten son sınıfta okul değiştirmiştim ve tamamen iletişimim kopmuştu. Hayatımda biri vardı ve aynı zamanda tek gerçek arkadaşımdı da. Ama onunla da mutlu olamıyordun hem aramızda mesafeler vardı artık o bile yalan geliyordu hem de ciddi anlamda toksik bir ilişkiydi. Ama ona bağımlıydım çünkü onunla görüşmeyi kestiğimde problemlerimi anlatacak destek alacak başka kimsem kalmıyordu. Aramızdaki ilişkide saygı denen bir şey kalmamıştı iyiden iyiye soğuyordum ama ona mecburdum. Zaman böyle geçerken ben dershaneden ciddi anlamda soğudum. Derslerim iyi değil ve dershane için gelecek vaat etmiyorum diye gördüğüm muameleyi haketmiyordum. Çünkü ben o psikolojiyle bir çalışma disiplinim bile olmadan nerden başlayacağımı bile bilmeden bir şekilde bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Bana yardımcı olan biri yoktu etrafımda. Benim gibi öğrencilere rehber öğretmenler de pek yardımcı olmuyordu zaten. Baştan savar gibi bir hali oluyordu ve masasında bazı öğrenciler için özel notlar aldığını görünce zaten oraya da gitmek istemiyordum. Hatta bizim sınıf bildiğin başarsızlar sınıfıydı ve o sınıfı da en ücraya bir de tuvaletin yanına konumlandırmışlardı. Defalarca tuvaletin koktuğunu söylememize rağmen ciddiye alıp başka sınıfa bile taşımamışlardı yerimizi :) Günaydın dediğim hocalar bile zorla günaydın diyordu ama iki adım sonra gelecek vaat eden öğrencisi günaydın diyince onla şen şakrak konuşup sohbet ediyorlardı. Her ders hocalardan nasihat dinlemekten azar dinlemekten yoruldum. En olmadı siz de öğretmenliğe gidersiniz gibi laflar duymaktan yoruldum. 2. dönem hiç gitmemeye başladım. Zaten hep istemeye istemeye gidiyordum. Oranın önünden her geçtiğimde kafamı çeviriyorum. Gerçekten hiç bir öğrencinin sırf dersleri kötü olduğu için böyle bir muamele görmemesi lazım. Hal böyle olunca ben çalışmaları da aksattım zaten kimsenin benden umudu yoktu ki benim kendimden olsun. Başarısız tembel hiç bir şeyi anlamayan beceremeyen biri gibi görüyordum kendimi. Zaman geldi sınava girdim. Sonuç hüsran. Hiç şaşırmamıştım zaten kendimden de pek bir şey beklemiyordum. Toksik ilişkim iyice toksikleşmeye başladı. Çünkü sınavı kazanabilseydim mesafeler kalmayacaktı aramızda. Ama ben gerçekten istemiyordum bunu. Çıkar ilişkisi veya her neyse istediğinizi söyleyin. Bu durumu onunla defalarca paylaştım ama kendisi kabullenmek istemedi biz de böyle devam etmeye karar verdik. Sınavı kazanamıyor oluşum ailede kaos yarattı. Halamlar bir ton laf söyledi, komşular o kadar çalışıyordu yapamadı gibi laflar ederek annemi kırdı. Annem o gün çok ağladı belki benden daha fazla üzüldü. İyice kendimi kötü hissediyordum. Hiç bir şeyi başaramamıştım ve annemi de üzmüştüm milletin ağzına laf vermiştim. Daha kararlı bir şekilde yeniden hazırlandım. Ama psikolojim gerçekten iyi değildi. İlişkimin boktanlığı sürekli suçluluk hissedişim sürekli başarsızlık hissedişim bir sene daha olmazsa mahvolurum düşünceleri beni iyice yıprattı. Sınava yeniden girdim ve sonuç geçen seneki gibi olmasa da yine beklediğim gibi değildi. Hayalini kurduğum üniversitenin kapısından bile geçemezdim zaten oraya eski dershanemdeki öğrenciler varken ben mi gidecektim. İlişkimi de sonlandırdım daha fazla devam edemiyordum. Yeniden sınava hazırlanırsam benzer sonuçlar alacağımdan emindim çünkü asla psikolojikmen hazır değildim. Evde her gün annemle babam arasında kavgalar oluyordu. Çevremden bunalmıştım kaçıp kurtulmak istiyordum. Tercih yaptım tek başıma ve ortalama bir üniversitede yeni yükselişe geçen pek kimsenin bilmediği bir bölüm geldi. Ama içime hiç bir zaman sinmemişti. Bölüm hakkında bir fikrim yoktu ama üniversite olarak benim istediğim bir üniversite değildi. Neyse bir şekilde başladım. Fakülteye gittiğim ilk gün utanç isteksizlik ve kaçıp gitme düşüncelerim yine geldi. Ama zamanla alıştım. Arkadaş edindim bölümü tanıdım ve sevdim. Fakat kendimle baş başa kalınca burada olmak istemiyorum diyodum. Kendimi geliştireyim iyi bir mesleğim olsun diye dil kursuna yazıldım fakat araya corona girince o da yarım kaldı. Corona falan derken yine ev yolu göründü. O süreçte kendimi geliştirmek adına hiçbir şey yapmadım. Tek istediğim evden kurtulmaktı. Ama hiç bilmediğimiz bir virüs bir belirsizlik vardı ortada. Saldım kendimi belki de ölürüz düşüncesiyle. Bir yaz öyle boş geçti. Bu sürede kimle karşılaşsam inşallah konu üniversiteye gelmez diye dua ediyordum. İstediğim bir üniversitede olmadığım için bunu söylemeye çekiniyordum. Hatta yazın biri duymaktan korktuğum bir lafı pat diye söyleyivermişti. O ne biçim bölüm ne biçim üniversite ya işsiz kalırsın sen. Ama bölümü sevmiştim sadece üniversiteyi sevmedim. Beni geliştiren hiç bir etkinliği faaliyeti yoktu. Şehir de öyleydi. Konferanslar için İstanbula gidiyorduk. Başka üniversitelerin organize ettiği konferanslara gittiğimde kendimi gerçekten ezik gibi hissediyordum. Güz dönemi geldi okul uzaktan eğitime geçti. Çalışıyordum bir şekilde derslerden mükemmel olmasa da iyi notlar alıyordum. Ama bu ara birden o içimdeki bastırdığım düşünce yine ortaya çıktı. Ben şimdiden bu üniversitemin mezuniyetinden nasıl kaçarım diye düşünüyorum çünkü kendimi bu üniversitede hayal etmemiştim. Yeniden mi sınava hazırlansam diye düşündüm. Ama geçenlerde Erasmus staj başvurusu yaptım ve eğer 1 ay sonraki dil sınavını geçersem yazın Barcelona da bir yerde staj yapacağım. YKS sınavı tarihiyle eğer kazanırsam Barcelona'ya gidiş tarihim arasında 1 gün var yani sınava girmem mümkün değil. Zaten düşününce 4 ay gibi bir süre kalmış ve bu bölümü istediğim üniversitede okumak için derece yapmam gerekir. Obp düşüklüğü konusuna girmiyorum bile. Düşük Obp ile sınavda derece yapmak zorken bir de bunu 4 ayda yapmak daha zor olacaktır. Ayrıca bir de para mevzusu var. Yani Barcelona işi kesinleşirse paraya ihtiyacım olacak. Okul hibe desteği veriyor fakat benim de birikim yapmam gerek. Yks kitapları da pahalı artık ve bu iki işi aynı anda götüremem. Birini bırakmak zorundayım. Ama risk almayı da pek istemiyorum. 2. sınıfı bitireceğim ve derslere gereken önemi vermeyip Yks' ye çalışırsam kazanabileceğimin garantisi yok ve zaten düşük bir ihtimal. Hem de o dersleri tekrar toparlamak zor olacaktır. Ama bir yandan da o isteyip de gidemediğim üniversite içimde ukde kalacak. Her açılan üniversite muhabbetinde içime hemen kaçıp gitme isteği geliyor. Orda bulunmak istemediğim aklıma geliyor. O kadar arada kaldım ki anlatamam. Ne yapmalıyım kendim bile bilmiyorum. Bu ara yemeden içmeden kesildim evdeki kavgalar benim kafa karışıklığım istediğim hiç bir şeyi başaramıyor oluşum iyiden iyide bunalttı beni. Amaçsız yaşıyorum bir hobim bile yok aileme yük olmaktan ve annemi üzmekten başka yaptığım bir şey yok. İntihar etmeyi çok düşündüm bari bomboş bir insanım yok olup gideyim kendime bile hayrım yok diyerek. Sonra ölmezsem sakat kalırsam daha kötü olur diye ona bile cesaret edemedim. Aslında bu hayatta benim hiç bir şeye cesaretim yok. Kendimi her anlamda vasat görüyorum. Ne ilişki ne okul ne hayat her alanda kötüyüm. Terkedilmekte kazık yemekte ve başarısız olmakta üstüme yok. Yani psikologa gitmeyi düşündüm ona verecek bir param yok. Devlettekilerden de herhangi bir fayda göreni görmedim. Ne yapmalıyım benHangi bölğretmenlik kazanmak için

Ablalar lütfen biraz zamanınızı ayırıp okur musunuz?
Sınava hazırlandığım ilk sene bir dershaneye yazıldım. Yazıldığım günden beri hiç istememiştim oraya gitmeyi çünkü vasat bir öğrenciydim oysa oraya gidenlerin hepsi iyi liselerde okuyan durumları iyi öğrencilerdi. Kendimi eksik hissediyordum ve lise hayatımda da derslerim hep kötüydü bu yüzden herhangi bir altyapım, çalışma disiplinim yoktu. Neye çalışacağımı bile bilmiyordum o zamanlar. Dershane başladı ve adapte olmakta zorluk çekiyordum. Sınıfta çoğunluğun durumu benden iyiydi ve derslere bile giresim gelmiyordu. Öğretmenlerin tavrı da her öğrenciye farklıydı tabii. Kendi kafalarında belirledikleri öğrenciler vardı ve onlara ilgileri daha farklıydı. Zaten her dershanede bu görülür ama burda çok açıkça hissettiriliyordu. O dönemlerde daha ne istediğimi bile bilmiyordum. Geçen yıl abimi trafik kazasında kaybetmiştik. Hem tek çocuk kalmanın ağırlığı hem ailemin ve benim bozulan psikolojim hem de bizde aile kavramının pek oturamamış olması beni gerçekten yoruyordu. O dönemlerde gerçek bir arkadaşım kalmamıştı. Çoğunun sahte olduğunu anlayıp görüşmeyi bırakmıştım zaten son sınıfta okul değiştirmiştim ve tamamen iletişimim kopmuştu. Hayatımda biri vardı ve aynı zamanda tek gerçek arkadaşımdı da. Ama onunla da mutlu olamıyordun hem aramızda mesafeler vardı artık o bile yalan geliyordu hem de ciddi anlamda toksik bir ilişkiydi. Ama ona bağımlıydım çünkü onunla görüşmeyi kestiğimde problemlerimi anlatacak destek alacak başka kimsem kalmıyordu. Aramızdaki ilişkide saygı denen bir şey kalmamıştı iyiden iyiye soğuyordum ama ona mecburdum. Zaman böyle geçerken ben dershaneden ciddi anlamda soğudum. Derslerim iyi değil ve dershane için gelecek vaat etmiyorum diye gördüğüm muameleyi haketmiyordum. Çünkü ben o psikolojiyle bir çalışma disiplinim bile olmadan nerden başlayacağımı bile bilmeden bir şekilde bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Bana yardımcı olan biri yoktu etrafımda. Benim gibi öğrencilere rehber öğretmenler de pek yardımcı olmuyordu zaten. Baştan savar gibi bir hali oluyordu ve masasında bazı öğrenciler için özel notlar aldığını görünce zaten oraya da gitmek istemiyordum. Hatta bizim sınıf bildiğin başarsızlar sınıfıydı ve o sınıfı da en ücraya bir de tuvaletin yanına konumlandırmışlardı. Defalarca tuvaletin koktuğunu söylememize rağmen ciddiye alıp başka sınıfa bile taşımamışlardı yerimizi :) Günaydın dediğim hocalar bile zorla günaydın diyordu ama iki adım sonra gelecek vaat eden öğrencisi günaydın diyince onla şen şakrak konuşup sohbet ediyorlardı. Her ders hocalardan nasihat dinlemekten azar dinlemekten yoruldum. En olmadı siz de öğretmenliğe gidersiniz gibi laflar duymaktan yoruldum. 2. dönem hiç gitmemeye başladım. Zaten hep istemeye istemeye gidiyordum. Oranın önünden her geçtiğimde kafamı çeviriyorum. Gerçekten hiç bir öğrencinin sırf dersleri kötü olduğu için böyle bir muamele görmemesi lazım. Hal böyle olunca ben çalışmaları da aksattım zaten kimsenin benden umudu yoktu ki benim kendimden olsun. Başarısız tembel hiç bir şeyi anlamayan beceremeyen biri gibi görüyordum kendimi. Zaman geldi sınava girdim. Sonuç hüsran. Hiç şaşırmamıştım zaten kendimden de pek bir şey beklemiyordum. Toksik ilişkim iyice toksikleşmeye başladı. Çünkü sınavı kazanabilseydim mesafeler kalmayacaktı aramızda. Ama ben gerçekten istemiyordum bunu. Çıkar ilişkisi veya her neyse istediğinizi söyleyin. Bu durumu onunla defalarca paylaştım ama kendisi kabullenmek istemedi biz de böyle devam etmeye karar verdik. Sınavı kazanamıyor oluşum ailede kaos yarattı. Halamlar bir ton laf söyledi, komşular o kadar çalışıyordu yapamadı gibi laflar ederek annemi kırdı. Annem o gün çok ağladı belki benden daha fazla üzüldü. İyice kendimi kötü hissediyordum. Hiç bir şeyi başaramamıştım ve annemi de üzmüştüm milletin ağzına laf vermiştim. Daha kararlı bir şekilde yeniden hazırlandım. Ama psikolojim gerçekten iyi değildi. İlişkimin boktanlığı sürekli suçluluk hissedişim sürekli başarsızlık hissedişim bir sene daha olmazsa mahvolurum düşünceleri beni iyice yıprattı. Sınava yeniden girdim ve sonuç geçen seneki gibi olmasa da yine beklediğim gibi değildi. Hayalini kurduğum üniversitenin kapısından bile geçemezdim zaten oraya eski dershanemdeki öğrenciler varken ben mi gidecektim. İlişkimi de sonlandırdım daha fazla devam edemiyordum. Yeniden sınava hazırlanırsam benzer sonuçlar alacağımdan emindim çünkü asla psikolojikmen hazır değildim. Evde her gün annemle babam arasında kavgalar oluyordu. Çevremden bunalmıştım kaçıp kurtulmak istiyordum. Tercih yaptım tek başıma ve ortalama bir üniversitede yeni yükselişe geçen pek kimsenin bilmediği bir bölüm geldi. Ama içime hiç bir zaman sinmemişti. Bölüm hakkında bir fikrim yoktu ama üniversite olarak benim istediğim bir üniversite değildi. Neyse bir şekilde başladım. Fakülteye gittiğim ilk gün utanç isteksizlik ve kaçıp gitme düşüncelerim yine geldi. Ama zamanla alıştım. Arkadaş edindim bölümü tanıdım ve sevdim. Fakat kendimle baş başa kalınca burada olmak istemiyorum diyodum. Kendimi geliştireyim iyi bir mesleğim olsun diye dil kursuna yazıldım fakat araya corona girince o da yarım kaldı. Corona falan derken yine ev yolu göründü. O süreçte kendimi geliştirmek adına hiçbir şey yapmadım. Tek istediğim evden kurtulmaktı. Ama hiç bilmediğimiz bir virüs bir belirsizlik vardı ortada. Saldım kendimi belki de ölürüz düşüncesiyle. Bir yaz öyle boş geçti. Bu sürede kimle karşılaşsam inşallah konu üniversiteye gelmez diye dua ediyordum. İstediğim bir üniversitede olmadığım için bunu söylemeye çekiniyordum. Hatta yazın biri duymaktan korktuğum bir lafı pat diye söyleyivermişti. O ne biçim bölüm ne biçim üniversite ya işsiz kalırsın sen. Ama bölümü sevmiştim sadece üniversiteyi sevmedim. Beni geliştiren hiç bir etkinliği faaliyeti yoktu. Şehir de öyleydi. Konferanslar için İstanbula gidiyorduk. Başka üniversitelerin organize ettiği konferanslara gittiğimde kendimi gerçekten ezik gibi hissediyordum. Güz dönemi geldi okul uzaktan eğitime geçti. Çalışıyordum bir şekilde derslerden mükemmel olmasa da iyi notlar alıyordum. Ama bu ara birden o içimdeki bastırdığım düşünce yine ortaya çıktı. Ben şimdiden bu üniversitemin mezuniyetinden nasıl kaçarım diye düşünüyorum çünkü kendimi bu üniversitede hayal etmemiştim. Yeniden mi sınava hazırlansam diye düşündüm. Ama geçenlerde Erasmus staj başvurusu yaptım ve eğer 1 ay sonraki dil sınavını geçersem yazın Barcelona da bir yerde staj yapacağım. YKS sınavı tarihiyle eğer kazanırsam Barcelona'ya gidiş tarihim arasında 1 gün var yani sınava girmem mümkün değil. Zaten düşününce 4 ay gibi bir süre kalmış ve bu bölümü istediğim üniversitede okumak için derece yapmam gerekir. Obp düşüklüğü konusuna girmiyorum bile. Düşük Obp ile sınavda derece yapmak zorken bir de bunu 4 ayda yapmak daha zor olacaktır. Ayrıca bir de para mevzusu var. Yani Barcelona işi kesinleşirse paraya ihtiyacım olacak. Okul hibe desteği veriyor fakat benim de birikim yapmam gerek. Yks kitapları da pahalı artık ve bu iki işi aynı anda götüremem. Birini bırakmak zorundayım. Ama risk almayı da pek istemiyorum. 2. sınıfı bitireceğim ve derslere gereken önemi vermeyip Yks' ye çalışırsam kazanabileceğimin garantisi yok ve zaten düşük bir ihtimal. Hem de o dersleri tekrar toparlamak zor olacaktır. Ama bir yandan da o isteyip de gidemediğim üniversite içimde ukde kalacak. Her açılan üniversite muhabbetinde içime hemen kaçıp gitme isteği geliyor. Orda bulunmak istemediğim aklıma geliyor. O kadar arada kaldım ki anlatamam. Ne yapmalıyım kendim bile bilmiyorum. Bu ara yemeden içmeden kesildim evdeki kavgalar benim kafa karışıklığım istediğim hiç bir şeyi başaramıyor oluşum iyiden iyide bunalttı beni. Amaçsız yaşıyorum bir hobim bile yok aileme yük olmaktan ve annemi üzmekten başka yaptığım bir şey yok. İntihar etmeyi çok düşündüm bari bomboş bir insanım yok olup gideyim kendime bile hayrım yok diyerek. Sonra ölmezsem sakat kalırsam daha kötü olur diye ona bile cesaret edemedim. Aslında bu hayatta benim hiç bir şeye cesaretim yok. Kendimi her anlamda vasat görüyorum. Ne ilişki ne okul ne hayat her alanda kötüyüm. Terkedilmekte kazık yemekte ve başarısız olmakta üstüme yok. Yani psikologa gitmeyi düşündüm ona verecek bir param yok. Devlettekilerden de herhangi bir fayda göreni görmedim. Ne yapmalıyım ben
hangi bölümde okuyorsunuz
 
Sana brişey diyeyim mi zen kendin bu yaşam içinde yaşamaya öngörüyorsun aslında o düşüncelerden bir çık. Ritüel mi yapıyorsun dua mı ediyorsun önce bir aşağılamaya bırak kendini. Kısasa kısas ne demek daha kaç yaşındasın.
Önce kendini sev,sonra gerisi o kadar güzel olur ki 👍🏻
 
Ablalar lütfen biraz zamanınızı ayırıp okur musunuz?
Sınava hazırlandığım ilk sene bir dershaneye yazıldım. Yazıldığım günden beri hiç istememiştim oraya gitmeyi çünkü vasat bir öğrenciydim oysa oraya gidenlerin hepsi iyi liselerde okuyan durumları iyi öğrencilerdi. Kendimi eksik hissediyordum ve lise hayatımda da derslerim hep kötüydü bu yüzden herhangi bir altyapım, çalışma disiplinim yoktu. Neye çalışacağımı bile bilmiyordum o zamanlar. Dershane başladı ve adapte olmakta zorluk çekiyordum. Sınıfta çoğunluğun durumu benden iyiydi ve derslere bile giresim gelmiyordu. Öğretmenlerin tavrı da her öğrenciye farklıydı tabii. Kendi kafalarında belirledikleri öğrenciler vardı ve onlara ilgileri daha farklıydı. Zaten her dershanede bu görülür ama burda çok açıkça hissettiriliyordu. O dönemlerde daha ne istediğimi bile bilmiyordum. Geçen yıl abimi trafik kazasında kaybetmiştik. Hem tek çocuk kalmanın ağırlığı hem ailemin ve benim bozulan psikolojim hem de bizde aile kavramının pek oturamamış olması beni gerçekten yoruyordu. O dönemlerde gerçek bir arkadaşım kalmamıştı. Çoğunun sahte olduğunu anlayıp görüşmeyi bırakmıştım zaten son sınıfta okul değiştirmiştim ve tamamen iletişimim kopmuştu. Hayatımda biri vardı ve aynı zamanda tek gerçek arkadaşımdı da. Ama onunla da mutlu olamıyordun hem aramızda mesafeler vardı artık o bile yalan geliyordu hem de ciddi anlamda toksik bir ilişkiydi. Ama ona bağımlıydım çünkü onunla görüşmeyi kestiğimde problemlerimi anlatacak destek alacak başka kimsem kalmıyordu. Aramızdaki ilişkide saygı denen bir şey kalmamıştı iyiden iyiye soğuyordum ama ona mecburdum. Zaman böyle geçerken ben dershaneden ciddi anlamda soğudum. Derslerim iyi değil ve dershane için gelecek vaat etmiyorum diye gördüğüm muameleyi haketmiyordum. Çünkü ben o psikolojiyle bir çalışma disiplinim bile olmadan nerden başlayacağımı bile bilmeden bir şekilde bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Bana yardımcı olan biri yoktu etrafımda. Benim gibi öğrencilere rehber öğretmenler de pek yardımcı olmuyordu zaten. Baştan savar gibi bir hali oluyordu ve masasında bazı öğrenciler için özel notlar aldığını görünce zaten oraya da gitmek istemiyordum. Hatta bizim sınıf bildiğin başarsızlar sınıfıydı ve o sınıfı da en ücraya bir de tuvaletin yanına konumlandırmışlardı. Defalarca tuvaletin koktuğunu söylememize rağmen ciddiye alıp başka sınıfa bile taşımamışlardı yerimizi :) Günaydın dediğim hocalar bile zorla günaydın diyordu ama iki adım sonra gelecek vaat eden öğrencisi günaydın diyince onla şen şakrak konuşup sohbet ediyorlardı. Her ders hocalardan nasihat dinlemekten azar dinlemekten yoruldum. En olmadı siz de öğretmenliğe gidersiniz gibi laflar duymaktan yoruldum. 2. dönem hiç gitmemeye başladım. Zaten hep istemeye istemeye gidiyordum. Oranın önünden her geçtiğimde kafamı çeviriyorum. Gerçekten hiç bir öğrencinin sırf dersleri kötü olduğu için böyle bir muamele görmemesi lazım. Hal böyle olunca ben çalışmaları da aksattım zaten kimsenin benden umudu yoktu ki benim kendimden olsun. Başarısız tembel hiç bir şeyi anlamayan beceremeyen biri gibi görüyordum kendimi. Zaman geldi sınava girdim. Sonuç hüsran. Hiç şaşırmamıştım zaten kendimden de pek bir şey beklemiyordum. Toksik ilişkim iyice toksikleşmeye başladı. Çünkü sınavı kazanabilseydim mesafeler kalmayacaktı aramızda. Ama ben gerçekten istemiyordum bunu. Çıkar ilişkisi veya her neyse istediğinizi söyleyin. Bu durumu onunla defalarca paylaştım ama kendisi kabullenmek istemedi biz de böyle devam etmeye karar verdik. Sınavı kazanamıyor oluşum ailede kaos yarattı. Halamlar bir ton laf söyledi, komşular o kadar çalışıyordu yapamadı gibi laflar ederek annemi kırdı. Annem o gün çok ağladı belki benden daha fazla üzüldü. İyice kendimi kötü hissediyordum. Hiç bir şeyi başaramamıştım ve annemi de üzmüştüm milletin ağzına laf vermiştim. Daha kararlı bir şekilde yeniden hazırlandım. Ama psikolojim gerçekten iyi değildi. İlişkimin boktanlığı sürekli suçluluk hissedişim sürekli başarsızlık hissedişim bir sene daha olmazsa mahvolurum düşünceleri beni iyice yıprattı. Sınava yeniden girdim ve sonuç geçen seneki gibi olmasa da yine beklediğim gibi değildi. Hayalini kurduğum üniversitenin kapısından bile geçemezdim zaten oraya eski dershanemdeki öğrenciler varken ben mi gidecektim. İlişkimi de sonlandırdım daha fazla devam edemiyordum. Yeniden sınava hazırlanırsam benzer sonuçlar alacağımdan emindim çünkü asla psikolojikmen hazır değildim. Evde her gün annemle babam arasında kavgalar oluyordu. Çevremden bunalmıştım kaçıp kurtulmak istiyordum. Tercih yaptım tek başıma ve ortalama bir üniversitede yeni yükselişe geçen pek kimsenin bilmediği bir bölüm geldi. Ama içime hiç bir zaman sinmemişti. Bölüm hakkında bir fikrim yoktu ama üniversite olarak benim istediğim bir üniversite değildi. Neyse bir şekilde başladım. Fakülteye gittiğim ilk gün utanç isteksizlik ve kaçıp gitme düşüncelerim yine geldi. Ama zamanla alıştım. Arkadaş edindim bölümü tanıdım ve sevdim. Fakat kendimle baş başa kalınca burada olmak istemiyorum diyodum. Kendimi geliştireyim iyi bir mesleğim olsun diye dil kursuna yazıldım fakat araya corona girince o da yarım kaldı. Corona falan derken yine ev yolu göründü. O süreçte kendimi geliştirmek adına hiçbir şey yapmadım. Tek istediğim evden kurtulmaktı. Ama hiç bilmediğimiz bir virüs bir belirsizlik vardı ortada. Saldım kendimi belki de ölürüz düşüncesiyle. Bir yaz öyle boş geçti. Bu sürede kimle karşılaşsam inşallah konu üniversiteye gelmez diye dua ediyordum. İstediğim bir üniversitede olmadığım için bunu söylemeye çekiniyordum. Hatta yazın biri duymaktan korktuğum bir lafı pat diye söyleyivermişti. O ne biçim bölüm ne biçim üniversite ya işsiz kalırsın sen. Ama bölümü sevmiştim sadece üniversiteyi sevmedim. Beni geliştiren hiç bir etkinliği faaliyeti yoktu. Şehir de öyleydi. Konferanslar için İstanbula gidiyorduk. Başka üniversitelerin organize ettiği konferanslara gittiğimde kendimi gerçekten ezik gibi hissediyordum. Güz dönemi geldi okul uzaktan eğitime geçti. Çalışıyordum bir şekilde derslerden mükemmel olmasa da iyi notlar alıyordum. Ama bu ara birden o içimdeki bastırdığım düşünce yine ortaya çıktı. Ben şimdiden bu üniversitemin mezuniyetinden nasıl kaçarım diye düşünüyorum çünkü kendimi bu üniversitede hayal etmemiştim. Yeniden mi sınava hazırlansam diye düşündüm. Ama geçenlerde Erasmus staj başvurusu yaptım ve eğer 1 ay sonraki dil sınavını geçersem yazın Barcelona da bir yerde staj yapacağım. YKS sınavı tarihiyle eğer kazanırsam Barcelona'ya gidiş tarihim arasında 1 gün var yani sınava girmem mümkün değil. Zaten düşününce 4 ay gibi bir süre kalmış ve bu bölümü istediğim üniversitede okumak için derece yapmam gerekir. Obp düşüklüğü konusuna girmiyorum bile. Düşük Obp ile sınavda derece yapmak zorken bir de bunu 4 ayda yapmak daha zor olacaktır. Ayrıca bir de para mevzusu var. Yani Barcelona işi kesinleşirse paraya ihtiyacım olacak. Okul hibe desteği veriyor fakat benim de birikim yapmam gerek. Yks kitapları da pahalı artık ve bu iki işi aynı anda götüremem. Birini bırakmak zorundayım. Ama risk almayı da pek istemiyorum. 2. sınıfı bitireceğim ve derslere gereken önemi vermeyip Yks' ye çalışırsam kazanabileceğimin garantisi yok ve zaten düşük bir ihtimal. Hem de o dersleri tekrar toparlamak zor olacaktır. Ama bir yandan da o isteyip de gidemediğim üniversite içimde ukde kalacak. Her açılan üniversite muhabbetinde içime hemen kaçıp gitme isteği geliyor. Orda bulunmak istemediğim aklıma geliyor. O kadar arada kaldım ki anlatamam. Ne yapmalıyım kendim bile bilmiyorum. Bu ara yemeden içmeden kesildim evdeki kavgalar benim kafa karışıklığım istediğim hiç bir şeyi başaramıyor oluşum iyiden iyide bunalttı beni. Amaçsız yaşıyorum bir hobim bile yok aileme yük olmaktan ve annemi üzmekten başka yaptığım bir şey yok. İntihar etmeyi çok düşündüm bari bomboş bir insanım yok olup gideyim kendime bile hayrım yok diyerek. Sonra ölmezsem sakat kalırsam daha kötü olur diye ona bile cesaret edemedim. Aslında bu hayatta benim hiç bir şeye cesaretim yok. Kendimi her anlamda vasat görüyorum. Ne ilişki ne okul ne hayat her alanda kötüyüm. Terkedilmekte kazık yemekte ve başarısız olmakta üstüme yok. Yani psikologa gitmeyi düşündüm ona verecek bir param yok. Devlettekilerden de herhangi bir fayda göreni görmedim. Ne yapmalıyım ben
Merhaba
Öncelikle mevcut durumunuza uzaktan bakıldığında korkunç görünmediğini bilin. Bölümünüz ne bilmiyorum fakat yurtdışı anlaşması olan bir bölümde okumanız bile bir ayrıcalık. İstanbuldaki pek çok üniversitenin pek çok bölümünün Erasmus anlaşması yok. Bu anlaşmalar bölüm bazında yapılır ve ciddi uğraşlar gerektirir. Prestij göstergesidir.
Kafanızdan kötü üniversite kötü bölüm fikrini silin. Siz mezuniyet alanınızda kendinizi ne kadar geliştirirseniz o kadar iyi. Okul bitince kimse sizin YKS veya OBP puanınızla ilgilenmeyecek. Dil öğrenmeye yoğunlaşın, artık her şey online, ailenizle görüşüp dil için online kursa yazılmak istediğinizi, yurtdışı deneyimin sizi geliştireceğini belirtin.
Üniversitelerin açık ve uzaktan eğitim veya sürekli eğitim merkezleri var. Orada aralıksız online kurslar devam ediyor. Öğrencilere özel indirimler oluyor. (Marmara Üniversitesi MÜSEM, İstanbul Üniversitesi İÜSEM gibi)
Yolunuz açık olsun!
 
Şunu yapabilirsiniz yuksek lisans düşünüyorsanız lisansı bu üniversitede bir an önce bitirip yükseği istediğiniz okulda yapmak için uğraşsaniz her üniversitenin farklı şartları oluyor ortalamanizi yüksek tutun bence yks ye tekrar tekrar hazırlanmaktansa alese hazirlanmak daha mantıklı hem de yükseği istediği yerde yapmak da insanı tatmin eder.
 
Zor zamanlar gecirmissiniz amenna.. diyecek lafım yok ama elinizdeki fırsatları değerlendirin lütfen bahane üretmeyin bunu bırakın öncelikle her kadın ayakta durabilecegi mesleği olmali bunu ilerde daha çok anlayacaksın . Bir ara dinlenin aklınızı toplayın kitap okuyun mesela yada hobi edinin kendinize gelin.. tekrar deneyin bn olsam dersanedeki öğrenciler benden iyiyse onlar kadar olmasam dahi cabalardim ugrasirdim gitmemezlik yapmazdım. Deniyrm başaracağım demelisin. Evliyim iki çocuğum var iki yıllık mezun , üstüne AÖF kamu yönetimi okumaya çalışan bu senede tekrr sınava hazırlanmaya çalisan biriyim . Bunu kendim için yapıyorum. Calisabilecegim atanabileceğim meslek için uğraşıyorum en azından deniyrm diyorum kendime.
 
X