- 31 Mart 2012
- 10.869
- 7.479
- Konu Sahibi askitotomsu
- #1
Öğretmenler Günümüz kutlu olsun arkadaşlar.
Allah hayırlı öğrenciler yetiştirmeyi nasip etsin.
En değerli öğretmen olan Hz Muhammed (sav) gibi sabırlı, hoşgörülü, örnek, dürüst, ahlaklı, vicdanlı ve adil bir eğitimci olmayı nasip etsin Rabbimiz inşallah.
VİCDANLARI KANATAN BİR MEKTUP
(BU mektup, ömür boyu hapse mahkum olan bir genç tarafından öğretmenine yazılmıştır.)
Suçlusun Öğretmenim!
Dün selamını aldım. Eğer hapishanede olmasaydım gelip hem elini öper hem de bu sözlerimi yüzüne söylerdim.
Benim için "Böyle bir insanın öğretmeni olduğumdan dolayı utanıyorum." demişsin.
Doğru söylemişsin. Benim gibi bir cani yetiştirdiğin için gerçekten utanmalısın. Çünkü ben gururlanacak hiçbir şey yapmadım. Aileme, çevreme ve sevdiklerime zarar verdim, kötü işlere bulaştım ve sonunda hapsi boyladım.
Ben iyi bir insan, faydalı bir kişi olamadım. Ben de kendimden memnun değilim. Çevremdeki insanlar tarafından dışlanmak, horlanmak ve kötü bir insan olarak görülmek elbette ki insanı memnun etmez.
Ama öğretmenim benim bu hayatımın sebebi sendin. Lütfen beni eleştirmeden önce, bana yaptıklarını hatırla da beni nasıl ruhsuz bir robot haline getirdiğini düşün.
Ah Öğretmenim!
Beni okutan, beni eğiten ve bana şekil veren sensin. Sana baktım, örnek aldım. Ne verdiysen o oldum. Seninle beş yıl aynı okulu paylaştım, sonra da okulu terk ettim.
Bana yaptıklarını hatırlar mısın öğretmenim? Gel birlikte hatırlayalım da neden suçlu olduğunu söyleyeyim.
Benim annem yoktu. Evimizdeki ikinci anne de beni istemiyordu. Ailede hiç huzur ve rahat bulamıyordum. Her şeyi eksik ve noksan yapıyordum, verdiğin görevleri de bu yüzden yerine getiremiyordum. Benim zor hayat şartlarımı bildiğin halde asla anlayışlı olmadın, hep üzerime geldin. Beni hem sevgiden hem okuldan hem de toplumdan soğuttun.
Annem olmadığı için temiz ve tertipli de olamıyordum. Benimle her sabah bu yüzden alay ederdin. Ya kirli ve yırtık pantolonumla ya kirli ellerim ve uzamış tırnaklarımla ya da bakımsız yüzüm ve saçlarımla alay ederdin. Nasıl ezilip büzülürdüm, küçülürdüm ve sana içten içe nasıl bilenirdim anlatamam.
Ödevlerimi yapmayınca elindeki cetvelle vurmadığın ve acıtmadığın yer kalmazdı. Dayanamayıp ağlayınca da "Erkekler ağlamaz." derdin. Bu yüzden okula gelmek bana işkence olurdu. Zaten huzursuz evden biran önce kaçmak, kendimi dışarı atmak isterdim. Tek sığınağım okuldu. Okulu da sen bana dar ederdin, geldiğime bin pişman ederdin. Bu yüzden bütün insanlara isyan ettim, asi oldum.
Hatırlar mısınız öğretmenim, bir gün beni babama şikayet etmiştiniz. "Ders çalışmıyor ve çok yaramazlık yapıyor." demiştiniz. Babam beni öldüresiye dövdü. Babamın o dayağına değil de senin şikayetine çok içerledim. Babam cahildi, dövebilirdi. Ama senden biraz daha anlayış beklerdim. Beni korumanı ne kadar istemiştim. Ama bunu yapmadın.
Ah Öğretmenim, sen çok suçlusun.
Ne olurdu öğretmenim, bana bir güler yüz gösterseydin, hatırımı sorsaydın, yanağını okşayıp bir sevgi gösterisi yapsaydın ve beni kendine bağlayıp nasihatler etseydin.
Neden bunları benden esirgedin?
Halbuki sana sığınmayı, senden yardım beklemeyi ne kadar istemiştim. Beni bir kez koruyup kollasaydın belki de o isyan ateşi yanmadan sönerdi. Belki de şimdi ömrümü dört duvar arasında geçirmiyor olurdum.
Beni kaç kez sınıftan kovup onurumu beş para etmiştin.Arkadaşlarımın önünde benimle alay edince ve onların da bana gülüşlerini görünce kaç kez ölmek istemiştim.
Kısacası sen bana iyi bir model olamadın, örnek bir öğretmenlik sunamadın. Benim toplum içinde zararlı olmama zemin hazırladın. Ektiğin tohumlar, ruhumda isyan meyvelerini verdi. Sonra da hem kendime hem de çevreme zararlı bir insan olup çıktım.
Utan öğretmenim! Benim yaptıklarıma bakarak utan. Bana öğretmen olduğun için utan. Utan da diğer öğretmenler senin gibi olmasınlar.
Ama öğretmenim, ahirette sizi benim için hesaba çekerse bilin ki yine de bütün suçu üstlenmeye hazırım. Çünkü ne de olsa öğretmenimsiniz, yine de ellerinizden öperim. Ziya Şenol
Halit Ertuğrul'un Örnek Öğretmen kitabından alıntıdır.
Allah hayırlı öğrenciler yetiştirmeyi nasip etsin.
En değerli öğretmen olan Hz Muhammed (sav) gibi sabırlı, hoşgörülü, örnek, dürüst, ahlaklı, vicdanlı ve adil bir eğitimci olmayı nasip etsin Rabbimiz inşallah.
VİCDANLARI KANATAN BİR MEKTUP
(BU mektup, ömür boyu hapse mahkum olan bir genç tarafından öğretmenine yazılmıştır.)
Suçlusun Öğretmenim!
Dün selamını aldım. Eğer hapishanede olmasaydım gelip hem elini öper hem de bu sözlerimi yüzüne söylerdim.
Benim için "Böyle bir insanın öğretmeni olduğumdan dolayı utanıyorum." demişsin.
Doğru söylemişsin. Benim gibi bir cani yetiştirdiğin için gerçekten utanmalısın. Çünkü ben gururlanacak hiçbir şey yapmadım. Aileme, çevreme ve sevdiklerime zarar verdim, kötü işlere bulaştım ve sonunda hapsi boyladım.
Ben iyi bir insan, faydalı bir kişi olamadım. Ben de kendimden memnun değilim. Çevremdeki insanlar tarafından dışlanmak, horlanmak ve kötü bir insan olarak görülmek elbette ki insanı memnun etmez.
Ama öğretmenim benim bu hayatımın sebebi sendin. Lütfen beni eleştirmeden önce, bana yaptıklarını hatırla da beni nasıl ruhsuz bir robot haline getirdiğini düşün.
Ah Öğretmenim!
Beni okutan, beni eğiten ve bana şekil veren sensin. Sana baktım, örnek aldım. Ne verdiysen o oldum. Seninle beş yıl aynı okulu paylaştım, sonra da okulu terk ettim.
Bana yaptıklarını hatırlar mısın öğretmenim? Gel birlikte hatırlayalım da neden suçlu olduğunu söyleyeyim.
Benim annem yoktu. Evimizdeki ikinci anne de beni istemiyordu. Ailede hiç huzur ve rahat bulamıyordum. Her şeyi eksik ve noksan yapıyordum, verdiğin görevleri de bu yüzden yerine getiremiyordum. Benim zor hayat şartlarımı bildiğin halde asla anlayışlı olmadın, hep üzerime geldin. Beni hem sevgiden hem okuldan hem de toplumdan soğuttun.
Annem olmadığı için temiz ve tertipli de olamıyordum. Benimle her sabah bu yüzden alay ederdin. Ya kirli ve yırtık pantolonumla ya kirli ellerim ve uzamış tırnaklarımla ya da bakımsız yüzüm ve saçlarımla alay ederdin. Nasıl ezilip büzülürdüm, küçülürdüm ve sana içten içe nasıl bilenirdim anlatamam.
Ödevlerimi yapmayınca elindeki cetvelle vurmadığın ve acıtmadığın yer kalmazdı. Dayanamayıp ağlayınca da "Erkekler ağlamaz." derdin. Bu yüzden okula gelmek bana işkence olurdu. Zaten huzursuz evden biran önce kaçmak, kendimi dışarı atmak isterdim. Tek sığınağım okuldu. Okulu da sen bana dar ederdin, geldiğime bin pişman ederdin. Bu yüzden bütün insanlara isyan ettim, asi oldum.
Hatırlar mısınız öğretmenim, bir gün beni babama şikayet etmiştiniz. "Ders çalışmıyor ve çok yaramazlık yapıyor." demiştiniz. Babam beni öldüresiye dövdü. Babamın o dayağına değil de senin şikayetine çok içerledim. Babam cahildi, dövebilirdi. Ama senden biraz daha anlayış beklerdim. Beni korumanı ne kadar istemiştim. Ama bunu yapmadın.
Ah Öğretmenim, sen çok suçlusun.
Ne olurdu öğretmenim, bana bir güler yüz gösterseydin, hatırımı sorsaydın, yanağını okşayıp bir sevgi gösterisi yapsaydın ve beni kendine bağlayıp nasihatler etseydin.
Neden bunları benden esirgedin?
Halbuki sana sığınmayı, senden yardım beklemeyi ne kadar istemiştim. Beni bir kez koruyup kollasaydın belki de o isyan ateşi yanmadan sönerdi. Belki de şimdi ömrümü dört duvar arasında geçirmiyor olurdum.
Beni kaç kez sınıftan kovup onurumu beş para etmiştin.Arkadaşlarımın önünde benimle alay edince ve onların da bana gülüşlerini görünce kaç kez ölmek istemiştim.
Kısacası sen bana iyi bir model olamadın, örnek bir öğretmenlik sunamadın. Benim toplum içinde zararlı olmama zemin hazırladın. Ektiğin tohumlar, ruhumda isyan meyvelerini verdi. Sonra da hem kendime hem de çevreme zararlı bir insan olup çıktım.
Utan öğretmenim! Benim yaptıklarıma bakarak utan. Bana öğretmen olduğun için utan. Utan da diğer öğretmenler senin gibi olmasınlar.
Ama öğretmenim, ahirette sizi benim için hesaba çekerse bilin ki yine de bütün suçu üstlenmeye hazırım. Çünkü ne de olsa öğretmenimsiniz, yine de ellerinizden öperim. Ziya Şenol
Halit Ertuğrul'un Örnek Öğretmen kitabından alıntıdır.
Son düzenleme: