- Konu Sahibi giovinetta
-
- #1
(Yazım uzun görünebilir ama sabredip okursanız kendinizden bir şeyler bulabileceğinizi ve paylaşmak isteyebileceğinizi düşünüyorum.)
Anne olmanın heyecanını ve tadını çıkardığım şu günlerde ardarda yaşadığım olaylar beni şaşkına çevirmeye başladı. Fesupanallah!
Doğum yaptığımdan beri, hatta hamile olduğumu öğrenip de duyurduğumdan beri hep büyüklerimden ardı arkası kesilmeyen nasihatler dinliyorum ve tam da sıkıldığımı hissetmişken ve bundan arkadaşlarıma yakınırken durumu sorgulamaya karar verdim.
Hamilelik sürecimi sadede gelebilmek adına atlıyorum.
Sevgili anneler; sizin de başınıza geldi mi merak ediyorum gerçekten… Ne zaman bebeğim hakkında masumca güzel bir şeyler söylesem o gün mutlaka ama mutlaka olumsuz bir şey yaşıyorum! Ben rahat bir insanım ve batıl inançlarım da yoktur. Duamı da eksik etmem, aklıma geldikçe okurum kızıma. Nazara inancım kötü enerjinin insanı etkileyebileceği düşüncesiyle sınırlıdır. Fakat yaşıyor olduklarım beni paranoyak yapar mı bilmem de büyüklerimin önünde saygıyla eğiliyorum…
Kızımın doğumundan sonra annemlerin ikazını dinlemeden herkese heyecanla doğumumun ne kadar kolay olduğunu anlattım; 2-3 gün içinde dayanılmaz sancılar çektim. Geçti. Sevgili annelerim “Ah kızım ah!” diye sitem etti. Olacağı varmış canım, siz de yani… dedim.
Doğumda ebeler “Simsiyah saçları var!” diye bebeğimi severken içimden “Yaşasın bana benzeyecek” deyip, tüm sülaleme kızımın o güzel saçlarını anlatıp da sonraki bir ay içinde o saçların tamamen dökülüp yerine sapsarı cılız tüylerin çıktığını da gören ben değil miydim!
Kızımın mevlüdünde, süsledim püsledim kuzumu; annemcimleri dinlemedim bir de milletin karşısına çıktık sarmaş dolaş; sordular ağlar mı keyfi nasıl diye… Maşallah hiç ağlamaz, öyle gazı falan da hiç yok deyiverdim samimiyetle ve annemlerin hortlak görmüş gibi bakışlarına maruz kaldım… Evet, akşama bir sancı bir sancı… Tam 1 hafta her akşam gece yarısına kadar sancıdan ağladı da ağladı kuzuğum…
Yok ben daha uslanmadım ama…
Akşam saati, yemek vakti uzun bir uykusu olurdu prensesimin. Tamam öyle devam etmeyeceğini bekliyordum ama kayınvalidemin yemekte “Ne şanslısınız, bebekler genelde yemek vakti uyumazlar, ne uzun uyudu maşallah!” demesinden hemen sonraki gece bu uykunun terk edilmesine ne demeli… Abartmıyorum, gerçekten o günden sonra o saatlerde hiççç uyumadı.
Yavaş yavaş uyanmaya başlamıştım…
Ne zaman ağzımı tutamayıp canparemin akşam saat 9 buçuktan sabah 7’ye kadar uyuduğunu anlatsam dinleyen her kimse hayret eder, gece defalarca uyanıp ya kendime kızdım hala akıllanmadım diye ya da anlattığım kişiye laf söyledim kenafir gözlü diye…
Artık en yakınıma bile kızımdan sohbet açmamaya çalışıyordum çünkü paylaşacak dertleşecek hiç olumsuz bir şey yaşamıyordum; kuzucuğum beni üzmüyordu (yukarıdakilere benzer “ibret”leri saymazsak). Ama biri, uykusunu, yemesini içmesini, huyunu suyunu, SÜTÜMÜ sorunca da annemin tembihlediği gibi lafı kıvırmayı başaramayıp bülbül gibi şakıyordum yine… Sonuç; inanılmaz ama gerçek… Hep dersimi aldım. Daha örnek çok yani.
Hatta geçenlerde bir anneye süt hakkında öneride bulunmuş, benim sütümün o yöntemlerle yeterli olduğunu yazmıştım. Birkaç gün anlattığım gibi dolu dolu gelmedi. Biliyorum, tuhaf görünüyor ama gerçek!
Geçmiş zamanda konuşuyorum ama hala tam akıllanmış sayılmam. Yine de en azından uyku düzeninden bahsetmemeyi öğrenmiştim. Yani kısmen :26:
Yabancı bir arkadaşımla kahve içerken laf arasında bana uykusunu sordu. Uzun süredir unuttuğum bir konuydu bu! Anlatmakta sakınca görmedim. Yabancı ya… Nazar ne bilmez ya... Arkadaşımın o kadar hayret edeceğini bilemezdim dimi! Tamam o gece de uykusuzduk…
Ve öyle de oldu.
3 gün önce okulu ziyaretimde, bir öğretmen arkadaşım, bebeğimin çok sağlıklı göründüğünü hiç hasta olup olmadığını sordu. Ne demeliydim… Erkek olduğu için üzerinde duracağını düşünmedim ve hiç hasta olmadığını sıradan bir şekilde söyledim. Neeeee? Ateşi bile mi çıkmadı? I-ıh, çıkmadı çok şükür hocam…
Al sana ateş! Dün gece ateşler içinde inleyerek uyanan kızımı rahatlatmak için sabaha kadar uyumadık. Neyse ki ateşini düşürdük. Kızımdan defalarca özür diledim.
Bu anlattıklarımı yaşayanın yalnızca ben olmadığımı düşünüp avunuyorum. Her şeye rağmen yeni felsefemi paylaşmaktan mutluluk duyuyorum: ÇENENİ TUT, HUZUR BUL…
Kadınlar Kulübü’nde serbest
Anne olmanın heyecanını ve tadını çıkardığım şu günlerde ardarda yaşadığım olaylar beni şaşkına çevirmeye başladı. Fesupanallah!
Doğum yaptığımdan beri, hatta hamile olduğumu öğrenip de duyurduğumdan beri hep büyüklerimden ardı arkası kesilmeyen nasihatler dinliyorum ve tam da sıkıldığımı hissetmişken ve bundan arkadaşlarıma yakınırken durumu sorgulamaya karar verdim.
Hamilelik sürecimi sadede gelebilmek adına atlıyorum.
Sevgili anneler; sizin de başınıza geldi mi merak ediyorum gerçekten… Ne zaman bebeğim hakkında masumca güzel bir şeyler söylesem o gün mutlaka ama mutlaka olumsuz bir şey yaşıyorum! Ben rahat bir insanım ve batıl inançlarım da yoktur. Duamı da eksik etmem, aklıma geldikçe okurum kızıma. Nazara inancım kötü enerjinin insanı etkileyebileceği düşüncesiyle sınırlıdır. Fakat yaşıyor olduklarım beni paranoyak yapar mı bilmem de büyüklerimin önünde saygıyla eğiliyorum…
Kızımın doğumundan sonra annemlerin ikazını dinlemeden herkese heyecanla doğumumun ne kadar kolay olduğunu anlattım; 2-3 gün içinde dayanılmaz sancılar çektim. Geçti. Sevgili annelerim “Ah kızım ah!” diye sitem etti. Olacağı varmış canım, siz de yani… dedim.
Doğumda ebeler “Simsiyah saçları var!” diye bebeğimi severken içimden “Yaşasın bana benzeyecek” deyip, tüm sülaleme kızımın o güzel saçlarını anlatıp da sonraki bir ay içinde o saçların tamamen dökülüp yerine sapsarı cılız tüylerin çıktığını da gören ben değil miydim!
Kızımın mevlüdünde, süsledim püsledim kuzumu; annemcimleri dinlemedim bir de milletin karşısına çıktık sarmaş dolaş; sordular ağlar mı keyfi nasıl diye… Maşallah hiç ağlamaz, öyle gazı falan da hiç yok deyiverdim samimiyetle ve annemlerin hortlak görmüş gibi bakışlarına maruz kaldım… Evet, akşama bir sancı bir sancı… Tam 1 hafta her akşam gece yarısına kadar sancıdan ağladı da ağladı kuzuğum…
Yok ben daha uslanmadım ama…
Akşam saati, yemek vakti uzun bir uykusu olurdu prensesimin. Tamam öyle devam etmeyeceğini bekliyordum ama kayınvalidemin yemekte “Ne şanslısınız, bebekler genelde yemek vakti uyumazlar, ne uzun uyudu maşallah!” demesinden hemen sonraki gece bu uykunun terk edilmesine ne demeli… Abartmıyorum, gerçekten o günden sonra o saatlerde hiççç uyumadı.
Yavaş yavaş uyanmaya başlamıştım…
Ne zaman ağzımı tutamayıp canparemin akşam saat 9 buçuktan sabah 7’ye kadar uyuduğunu anlatsam dinleyen her kimse hayret eder, gece defalarca uyanıp ya kendime kızdım hala akıllanmadım diye ya da anlattığım kişiye laf söyledim kenafir gözlü diye…
Artık en yakınıma bile kızımdan sohbet açmamaya çalışıyordum çünkü paylaşacak dertleşecek hiç olumsuz bir şey yaşamıyordum; kuzucuğum beni üzmüyordu (yukarıdakilere benzer “ibret”leri saymazsak). Ama biri, uykusunu, yemesini içmesini, huyunu suyunu, SÜTÜMÜ sorunca da annemin tembihlediği gibi lafı kıvırmayı başaramayıp bülbül gibi şakıyordum yine… Sonuç; inanılmaz ama gerçek… Hep dersimi aldım. Daha örnek çok yani.
Hatta geçenlerde bir anneye süt hakkında öneride bulunmuş, benim sütümün o yöntemlerle yeterli olduğunu yazmıştım. Birkaç gün anlattığım gibi dolu dolu gelmedi. Biliyorum, tuhaf görünüyor ama gerçek!
Geçmiş zamanda konuşuyorum ama hala tam akıllanmış sayılmam. Yine de en azından uyku düzeninden bahsetmemeyi öğrenmiştim. Yani kısmen :26:
Yabancı bir arkadaşımla kahve içerken laf arasında bana uykusunu sordu. Uzun süredir unuttuğum bir konuydu bu! Anlatmakta sakınca görmedim. Yabancı ya… Nazar ne bilmez ya... Arkadaşımın o kadar hayret edeceğini bilemezdim dimi! Tamam o gece de uykusuzduk…
Ve öyle de oldu.
3 gün önce okulu ziyaretimde, bir öğretmen arkadaşım, bebeğimin çok sağlıklı göründüğünü hiç hasta olup olmadığını sordu. Ne demeliydim… Erkek olduğu için üzerinde duracağını düşünmedim ve hiç hasta olmadığını sıradan bir şekilde söyledim. Neeeee? Ateşi bile mi çıkmadı? I-ıh, çıkmadı çok şükür hocam…
Al sana ateş! Dün gece ateşler içinde inleyerek uyanan kızımı rahatlatmak için sabaha kadar uyumadık. Neyse ki ateşini düşürdük. Kızımdan defalarca özür diledim.
Bu anlattıklarımı yaşayanın yalnızca ben olmadığımı düşünüp avunuyorum. Her şeye rağmen yeni felsefemi paylaşmaktan mutluluk duyuyorum: ÇENENİ TUT, HUZUR BUL…
Kadınlar Kulübü’nde serbest