- 4 Temmuz 2008
- 5.767
- 14.785
brckarakas@gmail.com / @burcuas
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Ve Beşeri Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Ayten Zara, çocuk istismarcılarının üç kategoride toplandığını belirterek, “’Her istismarcı pedofildir’ ifadesi, istismarı bir hastalık olarak görmek veya göstermeye çalışmak bu suça neden olan sosyopolitik ve sosyokültürel birçok etkeni göz ardı etmenin bir yolu. Hastalıklar suçu bağışlayıcı işlevi görür” dedi.
Ayten Zara
Ayten Zara, öğrencileriyle beraber 2007 yılından beri şiddet ve travmayı önleyici çalışmalar yapan bir isim. ‘Bilgi Açık Kapı’ve ‘World Human Relief’ projeleri vesilesiyle Türkiye’nin birçok yerinde çocuk ihmal ve istismarını önleme çalışmaları ortaya koyuyor. Bu çalışmalardan biri de, ‘Çocuğa Şiddete Dur De Kampanyası.’
Ayten Zara ile söz konusu kampanya vesilesiyle çocuk istismarı kavramını ve istismarın toplumdaki karşılığını konuştuk:
Kavramlar konusunda kafa karışıklığı yaşanıyor. ‘Pedofil’ kelimesini tam olarak nasıl tanımlarsınız?
Pedofilikler erişkinlerle cinsel beraberliği tehdit edici bulan, bir ya da birçok çocukla cinsel edinimde bulunma fantezileri, dürtüleri olan ve fantezileri eyleme dökmek için tasarımlar, planlar yapan psikolojik olgunluğa erişmemiş kişilerdir. Kişilik olarak psikopatik, psikoseksüel ve sosyal açıdan gelişmemişlerdir ve yakın, sıcak ilişki kuramazlar. Genelde çocukların bulunduğu okul, park ortamlarında zaman geçirir veya çocuklara kolay ulaşabilecekleri meslekleri seçerler. Seri halinde bir çocuğa cinsel suçu işleyebilir ve bunu çok iyi gizler.
Ergenlik öncesi çocuklarla cinsel fantezi kuranlara pedofolikler, ergenlik sonrası çocuklarla cinsel fantezi ve edinimde bulunanlara da hedefolikler denir.
Çocuk istismarcılarının üç kategoride toplanabileceğini söylüyorsunuz: Pedofiller, sadistler ve ‘normal’ insanlar. Bu başlıklar, sizin oluşturduğunuz kategoriler mi yoksa literatürde kabul edilen bir ayrım mı?
Fotoğraflar: Reuters
Evet. Suç psikolojisinde (criminal psychology) literatüre göre saldırganları üç gruba ayırabiliriz. Birinci grup pedofili. Bu gruptaki istismarcılar kendi yaşıtlarında olan karşı cinse duygusal ve cinsel bir ilişki geliştiremezler. Kendi yaş grubuyla ilişkileri tehdit olarak görürler ve bundan çok korkarlar. Herhangi bir tehdit hissetmedikleri için cinsel obje olarak çocukları seçerler. Çocukları baştan çıkarmak için hem çok dilbaz hem de çok yetenekli olurlar. Çocukların psikolojisini iyi bilirler, anlarlar. Onları cezbedecek bir sürü objeyi yanlarına taşırlar.
İkinci grup sadistler… Bu gruptaki istismarcılar çok tehlikelidir. Psikotik eğilimleri veya kişilik bozuklukları vardır. Can yakmayı ve zulüm etmeyi severler. Yaptıkları ya da söyledikleri şeylerle can yakmak onları tahrik eder. Öldürücüdürler.
Üçüncü grup ise öfke/kontrol istismarcıları… Bu gruptaki istismarcılar normal yaşam ve aile koşullarına sahip insanlardır. Karşı cins tarafından reddedilme korkusu olan, erkeğin cinsel doyum kaynağının olmaması (evli değildir, kız arkadaşı yoktur, bunu yetişkin bir kadınla parayla yapacak gücü de yoktur) veya olup da bunların tam tatmin etmemesi (evlidir ama cinsel ilişki tatmin edici değildir), işinde aşırı stres yaşayan, evlilik sorunları olan, alkol ya da madde kullanan kişilerdir. Bu sorunlar nedeniyle öfkeli hisseder ve öfkeyi çocuğa şiddet uygulayarak ifade eder.
Toplumda, ‘Her istismarcı pedofildir’ inanışı neden yaygın?
Çocuklara yönelik cinsel istismarın odağı da çocuklardır, arzusu da çocuklarla cinsel seviciliktir. Ancak ‘Pedofildir’ ifadesi bir hastalık olarak görmek veya göstermeye çalışmak da bu suça neden olan sosyopolitik ve sosyokültürel birçok etkeni göz ardı etmenin bir yolu olmuştur. Hastalıklar suçu bağışlayıcı işlevi görür. Bu ifade de bunu anlatmaktadır.
Bir çocuk istismarcısına olmamasına rağmen ‘pedofil’ yakıştırması yapılması, toplum için yüzleşmekten kaçmanın bir yolu mu?
Kesinlikle! Cinsel şiddete maruz kalan gençlerin ve çocukların maruz kaldıkları şiddetin sosyal ve kültürel etkenlere bağlı olarak gelişen travmatik sosyal yankıları onları bir kez daha derinden tahrip eder. Cinsel şiddetin ne bir coğrafyası ne de sosyal bir sınıfı vardır. Her yerde ve farklı birçok sosyokültürel ve ekonomik ailelerde varlık gösterir. Türkiye’de ailenin ne pahasına olursa olsun korunması gereken bir kurum olarak algılanması ve cinselliğin birçok kesim tarafından hala konuşulamıyor olması, çocukların cinsel şiddete uğraması olgusunu çeşitli açılardan şekillendirmektedir.
Çocuk istismarı ile seks skandalı arasında yapılabilen benzetmeyi nasıl okuyorsunuz?
Çocuk istismarı bir suçtur ve hiçbir neden bu suçu ortadan kaldıramaz, azaltamaz, ceza indirimine tabii tutulamaz. Seks skandalı benzetmesi de bu suçun asgari düzeye çeken ve meşrulaştıran benzetmedir. Aynı şey değildir.
Bir söyleşinizde, “Aile içi cinsel istismar bir nesilden başka bir nesle geçer” demişsiniz. Bu ifadeden ne anlamalıyız?
Adli verilere göre yasal başvuruda bulunmuş, mahkemesi sonuçlanmış ya da süren vakalarda saldırganların yüzde 39’unu öz baba, yüzde 15’ini öz ağabey, yüzde 17’sini yakın akraba, yüzde 28’ini ise uzak akrabalar olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca Nüfusbilim Derneği’nin (2009) altı ilde yaptığı araştırma sonuçları, en sık görülen istismar çeşidinin baba-kız ve baba-oğul ilişkisi içinde, ardından da dede-torun, ağabey-kardeş ve akrabalar ilişkileri içinde gerçekleştiğini ortaya çıkarmıştır. Yapılan klinik ve sosyal araştırmalar bu suçu işleyenlerin de geçmişlerinde yakınları tarafından bu şiddete maruz kaldıklarını göstermiştir. Şiddetin her türü önlenmedikçe nesilden nesle aktarılır. Cinsel şiddet de öyle. Yani şiddet babadan oğula geçer, mağduriyet anneden kızına. Çünkü öğrenme, yaşantılama yollarıyla bu şiddeti sonraki nesillere aktarırız.
Çocuk istismarcılarının ortak bir profilini çizmek mümkün mü?
Bence tek profilleri var: Çok örselenmiş, yaralanmış, zedelenmiş ve işgal edilmiş çocukluk!
‘Güç’ ve ‘iktidar’ kavramlarını, çocuk istismarında nereye oturtabiliriz?
Kadınların salt bir cinsel nesne olarak görüldüğü ataerkil toplumlarda cinsel şiddet, doğrudan kurbanın babası veya kocasından intikam almak için kullanılan bir yol da olabilir. Ya da erkeklerin cinsel eylemi şiddetle bağdaştırarak çocuk ve kadınları insan olarak değil de güç elde etme, kontrol etme ve haz alma eylemlerinin üzerlerinde deneyecekleri bir nesne olarak görmelerinden dolayı da ortaya çıkabilir.
https://t.co/NqTma5pWHz