Umay Umay

BenPia

Queen
Kayıtlı Üye
8 Nisan 2008
4.850
18
318
Almanya
1966'da Trabzon'da doğdu.Gerçek ismi Umay Gedikoğlu.
1990 yılında “Hush” topluluğundan eray artan ve melih rona ile ilk müzik çalışmalarına başladı. “Leprechaun” adını verdikleri bu toplulukla kısa bir süre çalışma yapan umay’ın pop rock tarzında çıkmış “Umay Umay” (1994), “Naylon” (1996) ve "Ağzı Bozuk Aşk Mektubu" (2002) adlı üç albümü vardir.

2 çocuk annesi ve çok iyi bir anne olduğu söylenir..
Ayrıca çok iyi bir yazardır Umay.Kitaplarının hepsi Turuncu Medya'dan çıkmıştır.
Masmavi bir yazar,müzisyendir..
Kalbi kırmızı olmayanlardan nefret eder.

Rüya Duvarları
Orospu Kırmızısı
Bütün Güzel Çocuklar Şüpheli
Sokaklar Uyudu artık Öpüşebiliriz
34 U 442 /Veda Busesi
Anatolianrock tan alintidir!
 
Büyük kentlerin ortasında, bir işaret gibi bırakılan kırık aynaya dön.
Ve ona borçlu olduğun güzelliği sor.
O , şimdi nerede... Unuttuğumuz şarkının için de mi?.. Köşe başlarında mı?..
Biriktirdiğimiz yıldızlarda mı?.. Niçin hepsi dört bacaklı?..

Ben O’ymuşum kahretsin. Kim yaptı bunu? Kaç yüzyıllık işkence bu?..
Nerden bulaştım? Bu büyü nereden sarıldı sırtımın ucuna?
Neresinden vurdular kırgın sessizliğimi?..
Ah o zor veda... Boyun eğiyorum, bir de...

.
.
.
.
.
.
.
.

üvey zemheri gözleri üvey
yer gök dört duvar sağır
ağır ağır düşmedim daha
dar sokak vurgunları
kaldırın düşenleri
ağır ağır düşmedim daha
ayaz vur vuracaksan
hiç utanmadan
hey talih sende
dön
döneceksen...
çabuk sen yetim yıldız
dal derinlere
kıyamet sende
kop
kopacaksan...
gecen günün beni neden tanımadı
elin kolun beni nasıl saramadı
o bendeki canı henüz yoramadı

of of of of
 
"dogrum yok benim. her yarim $ey gibi.
ne kederli, ne de mutlu.
peki ya sen! hiç hikayen yok mu senin?"

"biraz daha uyu, biraz daha hayatta kal diye tutundugum
ruyalar beynimden yollara fı$kırıyor!"

"bir nefes daha...
geleceği gördüm. kayıp duruyordu avucumdan. belirsizliği, igrencligini örtmüyordu.
kırmızı bir senfoni yazmak istedim, yalnız ı$ıkta duyulan.
cünkü beni, sadece babamin aldigi pabuclar sevindirdi, bayram kiyafetleri, annemin saclarima dokunmasi sevindirdi."

"ikimizin tani$tigi koltuga oturdum. sesini silmeyi beceremedim.
en iyisi a$ktı... onu buldugum yerde beni götürecek bir ayna aradim."

"herşey dönüyor ve kendi etrafindaki tüm masumiyeti yok ediyor.
cehennemi sevmekten ba$ka elimde insanca kalan ne var ki...
cehennemi ruhu hala ü$üyenler için istiyorum.
kendi kötülügümü istiyorum, son bir defa ara istiyorum."

"yine aramamı$sın beni.
biraz daha gec kal ki, bir $ey daha bulayim...
bir gercek daha."

"hayatimdaki o i$aret kayip gidiyor gökten; gündüze kar$ıysa yapayalnizim.
parlak bir hediye paketine sıgdı kalbim."

"yanli$ bu sözcükler, yanli$. cok agladim, cok erkek oldum cok da kadin.
kimseyle kendimle bile ya$ayamazdim. hep yarım kaldım hep!"

"bana muhallebiciden tavuk gögsü alirsin.
belki, bana bir adres bile satin alirsin, cok paran vardir senin.
belki ameliyat ettirirsin; gitsin diye yüzümün diger yarisi da.
nerem varsa insan kalan... i$e orasi acitiyor."

"ba$ini derenin kenarina koy. atini yildizlara bagla.
dinle ama korkma, cünkü vitamin aldim, iyiyim.
ama; ya bu soluk sonsa, agliyorum fren seslerinin ardindan gelen hiza, kaderimin oyuncagi oldum, sokakta a$ki buluyorum diye ama $ekerleri kazandim, övüncü oldum sessiz uzla$macilarin, övüncü oldum tüm ya$ayamami$larin, bir kurbanın onurunu diktiler yakama."

"$imdi her$ey hazir. bir tek eksigim var kirmizi.
bir türlü tamamlanamayan tamamlandikca eksik kalan kirmizi..."

"pirinc i$lemeli bir aynada kirildi yüzümün diger yarisi.
herkes uyuyordu. yüzümün yarisi benim, yüzümün yarisiyla hep yarim öyküler anlatirim.
peki sen, yarim dudakli bir kadini öpmek ister misin?"

"bir dilenci gibi yalvariyorum yine de yanit vermiyor aynalar...
dur bir nefes alayim... ve senin sevdigin kadin olayim."

"yanli$ bu sözcükler. yanli$ bu dokunu$lar, yanli$ bu anla$ilma istegi.
bir sokaktan, kendiminkine nasil gecmeliyim. sinirlarimi böyle yitirmi$ken..."

"inan biktim bu sözcüklerden; karanlik, gece, cocuklugum, korku, yeni sevgilim.
afrika, cilek tanricalar ve calan telefon zillerinden biktim.
bir de kirmizi rujdan.
kendi fotografina gülümseyen, kendi ickisinde bogulan, kendi annesinin celladıyım.
buyum i$te, ba$ka türlü nefes alamam. cocuk da doguramam. hadi nefes al!"

"vücudumla bütün duvarlari yikmak isterdim, kamasindaki elmaslara vurgun bir bicak gibi...
tutunmama izin ver ya da öldür dedim."

"az ögrenmeliyim, az soru sormali, hic beklememeliydim.
ama, bir sabah bunlari yaptim.
kazanilmi$ nefretlerin övüncü $imdi aynalara. ve bir de utanc."

"büyük kentlerin ortasinda, bir i$aret gibi birakilan kirik aynaya dön.
ve ona borclu oldugun güzelligi sor.
o , $imdi nerede... unuttugumuz $arkinin icinde mi?.. kö$e ba$larinda mi?..
biriktirdigimiz yildizlarda mi?.. nicin hepsi dört bacakli?..

ben o’ymu$um kahretsin. kim yapti bunu? kaç yüzyillik i$kence bu?..
nerden bula$tım? bu büyü nereden sarildi sirtimin ucuna?
neresinden vurdular kirgin sessizligimi?..
ah o zor veda... boyun egiyorum, bir de..."

"aglama kalbim. aglama.
ben hep sokak orospularina, ibnelere, travestilere.... a$ik olacagim..
hep masumuz i$te kalmadi gözya$imiz diye bagiracagim senin için akvaryumlar calacagim.
sen büyük evler gibi yikildigimda sanma ki acimi öptügünü unutacagim.
cünkü, ne mucize, hep güzel bir kadin olacagim.
hayatim boyunca yagmura rastladim, hep yagmura... sana... pis yağmur, pis yağmur.

"bir ihanet daha yetim kalıyor."

demir kapi,yigilip kalan ölümün ayagimda biraktigi ve beni durduran kirmizi... bir türlü tamamlanamayan hikayesiyle, orospu kirmizi...
 
Ben, kendine dokunan ve kendiyle çoğalan her aşka kalbini veren kadın...


Doğru muydu hayaletlerin her kaybedişi görünür kıldığı... Bu odada ve bu sonsuzlukta nasıl çılgınca
dileniyorum hayatı!... Eğer yağmur yağınca içeri gireceksen seninle gitmem uzak ülkelere. Ya da
gölgelerine sığınan evimde yeşermeye çalışan canlı bir kaktüsü şımartırken, rüzgara eğimli bir
mektup düşürmezsen penceremden; seninle yaşayamam aşkı. Öylesine zor bir uyku şimdi seni düşünmek.
Sarılışlarıma yanıt olarak içebilir misin gözyaşlarımı... Ama dur!... Tenin sıcaklığında kaderime
bulaşacak bir iz bırakacaksan; dur ve yalnız ürpertisini yolla gerçeğin... Belki de sana gelmek
yerine saçlarımı boyatmalıydım. Bir şiir bırakmak için, tıpkı o şarkıda olduğu gibi; sadece beni sev
diye...


İnan adaletli değil hiçbir alışveriş. Bu uzaklıklar bakışlarından geriye kaldı. Yine de trenin
sesini duy diye fısıldayacağım. Ankara Expresi satırlarıma girerken ilk kez seni sevdiğimi
söyleyeceğim. Güçlü ve güzel kalmalıyım: Kışın, yazın ve daha çok hüzünlü sonbahar geceleri. İnan
dokunduğum bir koku bu; ellerime inan... Hiç ağlamadığın bir şey mi yoksa sana anlatmaya
çalıştığım... Doğruyu söyle... Çünkü benim için bir gün kızıl bir sabahtı. Kırmızı paltolu bu küçük
kızı kimsenin gözü bir yerlerden ısırmıyordu. İnanabilirdin o zaman kanatsız bir melek olduğuma.
Yüreği taştan bir kaderin esiriydim ve yakabilirdim tüm kenti...


Şimdi bana dokun, öyle yavaş... affetmek yok... kalbin üzerinde unutulmuş bir el gibi, göreceksin
daha çok seveceğim seni.


İnan anımsadığın bir koku bu...


İnan anımsadığın bir koku bu...


Ellerime inan..."
 
"yuzumun yarisiyla nefes aliyorum. yuzumun yarisiyla dans ediyorum. trene biniyorum. ve metrolara
ve otobuslere, ve trenlere....yuzumun yarisiyla balkondan dustum. yuzumun yarisiyla ruzgar serptiler
uyandim. yuzumun yarisiyla duzdum kalabaliklari.sana dolmakalem caldim, cam agaci koparttim.ve
yuzumun yarisiyla ben.

yuzumun yarisiyla hep yarim oykuler anlatirim. gorunmeyen bile degilim. peki sen, yarim dudakli bir
kadini opmek ister misin...
 
Kalbi camdan,yaraları camdan,kabuğu buzdan sevgilim
Benim,benim,sevgilim
Biliyosun sokak soğuk
Sesim buruk,mektubumun ağzı bozuk
Olsun... eve dönelim
Kırılmış bilek gibi bakar gözlerin sevgilim
Tamam çok pisim,pisim ama güzelim
Lütfen sevgilim,eve dönelim
Çok acıdım,çok acıktım sevgilim
 
’’her aşk bir devinimdi, bir yolculuk hikayesi. sokağın rüzgarlarına yanıt verdim; borçlu olduğum bir şiir gibi... sırtıma değdi ve tüm bunları bir anda yazıverdim.."
’’ahh, eğilimliydik bir dostun kelimelerine tutunmaya... biz nasıl severdik tümcelerini yıkıp onlara mide kanaması geçirtmeyi... hikayesiz kaldırlar, bizi yazmayı beceremedikleri için... biz hepsinden daha sevdalıydık, daha çok düşüğüz deyip, anlat diyecek kadar kız çocuğu.."
’’hadi uyuyalım... ben çocuk ve aşıktım anne. kendimi karanlıktan düştüm.."

34 u 442 veda busesi
 
Yorulmam devam
Fırtınam tamam
Hadi kalk canına yandığım
Savruk tembel beden
Elimde hesap soran kızın
Kayıp inançları
Avlanan biz değiliz
Korkunun naylon kanatları
Sevemedim onları ben bir türlü
Naylon öfke
Kuru gürültü
Ört üstümü şimdiden kirlenmeden
Çıktığım yolum
Çaldığın kapım
Yetti sus canına yandıgım
Yalan yanlış sözün
Yüzünde yanık yenik kadınlardan
Ödünç acı
Ağlama biz biliriz
Yırtılan naylon sevdaları
 
"GERÇEK KENDİ CEHENNEMİNDE BOĞULSUN"

Proje harici şeyler, mesela kitaplarda kullandığın fotoğraflar gerçeğe dönüşmeyecek mi?
Gerçek kendi cehenneminde boğulsun. Onla yakın bile olmadım. Ben hakikiyim. Olmaz mı?... E tabi fotoyu da müzği de yazıyı da aynı ruhla yapıyorum. Birbirlerine benzemeleri çok doğal. Aslında farklı olsa ne güzel olurdu değil mi?
Ruhum o kadar zengin değil, kahretsin.

Son olarak, bundan sonra nasıl bir çizgi izleyeceksin?
Bir kaç kitap ve internetten belki birkaç müzik. Bir sinema filmi yapmadan ölmek istemiyorum. onu kurup duruyorum kafamda.
Evet onu yapmayı çok istiyorum. hissettirmenin dibine indirmek istiyorum kendimi, en dibine, orda bulutların olduğunu duydum da...

Hem borcum var bir dolu güzel çocuğa, onlar hala şü pheli... Ondan.’’
 
Back
X