Kaşgarlı Mahmud ,Divan-ı Lugati’t-Türk ‘te, ilk defa Farslardan işittiğini söylediği “bayram (beyrem)” kelimesinden bozulmuş olduğunu sandığı “bayram (beyrem)”in, “neşe, sevinç günü” demek olan “bayram (id) günü” için kullanıldığını belirtir.
Bayram, kelime olarak, bugün de dilimizde aynı mânâlarda kullanılmaktadır. Özellikle “neşe ve sevinç” mânâsı ile birçok deyim ve atasözünde yer alır.
Beklediği önemli bir olayın olumlu sonuçlanması veya olayların umduğundan daha iyi gelişmesi karşısında bir kişinin aşırı derecede sevinmesi durumunda, “bayram etmek” veya “düğün-bayram etmek” deyimleri kullanılır. Bu hâl birden fazla kişi için söz konusu ise “bayram ediyorlar” veya “dü-ğün-bayram ediyorlar” denir. Böyle kişilerin bulunduğu yere, “bayram yeri gibi” denir.
İnsanların beklenmedik ve alışılmamış şekilde neşe ve sevinç içinde olmaları, bunu gösteren işler yapmaları, “bayram değil, seyran değil” veye “düğün değil, bayram değil” deyimleri ile ifade edilir.
Etrafında olup bitenden habersiz, neşe ve sevinç içinde olmaları, bunu gösteren işler yapmaları, “bayramda, seyranda”; yine etrafında olup bitenlere aldırmadan uygun olmayan yer ve zamanda, neşe ve sevinç gösterenler için, “deliye hergün bayram” deyimleri uygun düşer.
Herkesin üzüldüğü bir olaya, çıkarı için sevinenin durumu, “at ölür, itlere bayram olur.” atasözü ile açıklanır.
Gâlib Dede,
“Herzamân bir meh-i nev-hatla ahşam eyer
Hâsılı Gâlib-i dîvâneye her gün bayram” beyitinde, “bayram” kelimesini, “neşe ve sevinç” mânâsında kullanmıştır.
“Neşe ve sevinç günü, zamanı” mânâsına da kullanılan “bayram” kelimesi, günümüz Türkçesinde daha çok, “dinî veya millî bakımdan özel bir önemi olan ve ilgili olduğu bütün toplumca kutlanan gün veya günler”i ifade etmek üzere kullanılır.
Ortak değerleri ayakta tutan, birlik ve beraberliği geliştiren, toplumun fertlerini birbirine daha da kaynaştıran, dargın ve kırgın olanların barışmasına vesile olan ve iftihar edilecek millî değerlerin anılmasını sağlayan bu gibi günlere, bütün toplumlarca özel önem verilir. Her toplumun kendine mahsus bayramları vardır. Bu bayram günleri, toplumun en küçük birimi olan ailenin bütün fertlerinden başlamak üzere, bütün toplum tarafından neşe ve sevinç içinde, çeşitli eğlence ve oyunlarla kutlanır. Yerine göre çeşitli törenler düzenlenir.
Belli başlı toplumlarda mevcut olan bayramlar genellikle dinî niteliklidir ve dinî bir temele dayanır. Böyle bayramlar, o dine mensup toplumların bütün fertleri tarafından beraberce kutlanır. Bazı toplumlar, önemli millî günlerini de, millî bayram olarak kabul etmişler ve o toplumun fertlerinin tümü veya büyük çoğunluğu tarafından kutlanması âdet haline gelmiştir.
Türkiye de, “bayram” denilince, daha çok iki dinî bayram akla gelir: Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı.
Ramazan Bayramı: Müslümanların bayramıdır. Kamerî aylardan Şevval ayının birinci günüdür.Tamamen dinî nitelikli bir bayramdır.Müslümanların oruç tutması farz olan Ramazan ayının hemen arkasından geldiği için, “Ramazan Bayramı” denilmiştir.
Daha çok şeker ve tatlı şeyler ikram edildiğinden, ‘Şeker Bayramı” da denir. Şevval ayının sadece birinci günü bayram olduğu halde, Türkiye’de ikinci ve üçüncü günler de ilave edilerek üç gün olarak kutlanır.
Kurban Bayramı: İslami bayramların ikincisidir. Kameri aylardan Zilhicce’nin onuncu günü başlar, dört gün devam ederek onüçüncü günü sona erer. Belli bir miktar zenginliği olan müslümanların bu bayramın ilk üç gününün birinde Kurban kesmeleri vacibdir. Bunun için bu bayrama, “Kurban Bayramı” denmiştir.
Her iki bayram da, bütün müslümanlarca aynı günlerde kutlanır. Kamerî ay hesabına göre olduğu için bu bayramlar, her yıl, bir önceki yıla göre yaklaşık on gün önce gelir. Bu yüzden, Ramazan ve Kurban Bayramlarının sene içindeki günleri devamlı değişir ve 33 senede bir aynı günlere denk gelir.
Dinî bayramların ortak özelliklerinden biri de, bayram namazıdır. Bayram namazını kılmak her erkek müslümana vâcibdir.Bu namaz, bayramın birinci günü sabahleyin, güneş doğduktan yaklaşık 45 dakika sonra, câmide, cemaat halinde kılınır. İki rek’attır. Diğer namazlardan farkı, birinci rek’at-ta Fâtiha’dan önce, ikinci rek’atta Fâtiha ve zamm-ı sûreden sonra getirilen, namaza başlama tekbirine benzeyen, üçer adet fazla tekbirdir. Namaz kılındıktan sonra imam hutbe okur. Bu hutbe de vâcibdir.
Ramazan Bayramı gününe kadar sadakasını vermeyenler, bayram namazından önce bunu bir fakire verirler. Hatta Ramazan Bayramı Arapça’da, “îd-i fıtr” diye isimlendirilmiştir.
Kurban Bayramı’nda, bayramdan bir önceki gün olan arefe günü sabah namazından başlayıp, dördüncü günü ikindi namazında (23 vakit) bitecek şekilde, “teşrik tekbirleri” getirilir. Her namazın arkasından getirilen ve vâcib olan teşrik tekbirinin metni şöyledir:
“Allahu ekber, Allahu ekber. Lâ-ilâhe illa’llahu va’llâhu ekber. Allâhu ekber ve li’llâhi’l-hamd.”
Kurban Bayramı’nın vakti aynı zamanda hac zamanıdır. Malî gücü yeten ve gitme imkânı bulabilen her müslümanın, Kurban Bayramı’nın arefesinden önce orada bulunacak şekilde Suudi Arabistan’ın Mekke şehrine giderek, ömründe bir kere haccetmesi farzdır. Her yıl, ülkemizden onbinlerce kişi hacca gider.
Hz Muhammed Medine’ye hicret ettiğinde, Medinelilerin cahiliye döneminde kutladıkları iki bayramları vardı. Bu bayramlarda neşe ve sevinç içinde çeşitli eğlenceler tertiplerler ve özellikle Sudanlılar tarafından sergilenen oyunlar oynarlardı. Bunların yerine geçmek üzere, Ramazan ve Kurban Bayramları bildirildi. Hz.Peygamber , bu konuda şöyle buyurmuştur: “Sizin oyunlarla (kutladığınız) iki bayramınız vardı. Allah, sizin için, onların yerine, daha hayırlı olanlarını getirdi: Bunlar Ramazan ve Kurban Bayramlarıdır. Onlann bayramlarda oynadıklan bu oyunlan daha sonra kendi bayramlarında sürdürmelerine de göz yummuştur.
Bu iki bayramdan başka memleketimizde kutlanan millî bayramlar da vardır. Bu bayramlar, yıl içinde sıralanışına göre şunlardır:
- 1. Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı (23 Nisan)
- 2. Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı (19 Mayıs)
- 3. Zafer Bayramı (30 Ağustos)
- 4. Cumhuriyet Bayramı (29 Ekim)
Bunlardan başka resmen bayram kabul edilmeyen, fakat halk tarafından bayram sayılan ve birçok kimse tarafından çeşitli şekillerde kutlanan bayramlar da vardır: 1 Mayıs Bahar Bayramı, 6 Mayıs Hıdrellez Bayramı, yayla şenlikleri, koç katımı v.b. gibi. Ayrıca çeşitli yerlerde mahallî olarak, dar bir kesim tarafından kutlanan günleri de bayram olarak nitelendirmek mümkündür. Kurtuluş günleri ve çeşitli vesilelerle yapılan festivaller gibi.
Özellikle dinî bayramlann dilimize kazandırdığı bazı tabirler vardır. Bunlan şöyle sıralamak mümkündür:
Bayram arefesi : Bayramın başladığı günden bir önceki gün.
Bayram günü : Bayramın olduğu gün, özellikle bayramın ilk günü; çok sevinilen gün.
Bayram ayı : Ay yılına göre Ramazan’dan sonra gelen kamerî ay; Şevval ayı.
Bayram üstü : Bayramın hemen öncesindeki günler.
Bayram ertesi : Bayram bittikten sonra gelen gün veya günler.
Bayram hediyesi Bayramlarda, özellikle Ramazan Bayramı’nda büyüklerin küçüklere, aile fertlerinin ve yakın akrabalann birbirlerine aldıklan hediye.
Bayram bahşişi : Dinî bayramlarda bekçi, çöpçü, postacı v.b. görevlilere verilen bahşiş.
Bayram şekeri: Dinî bayramlarda, özellikle de Ramazan Bayramı’nda misafirlere ikrâm edilen veya bayram ziyaretine giderken götürülen şeker.
Bayramlık: Bayrama has; bayram için özel olarak alınan veya hazırlanan giyim eşyası; bayramda verilen para veya eşya.
Bayram koçu : Kurban bayramında, nişanlı erkeğin, nişanlısının evine götürdüğü hediye kurbanlık.
Bayram topu : (Eskiden) Ramazan ve Kurban Bayramlannda atılan Top. Arefe günü ikindi vaktinden, bayramın son günü ikindi vaktine kadar, namaz vakitlerinde atılırdı.
Bayram tebriği : Aile fertlerinden küçüklerin büyüklerin ellerini öperek, büyüklerin küçüklere sevgi göstererek; yakında bulunan akraba ve dostlann birbirlerini ziyaret etmeleri ve uzakta olanlann yazılı kart göndermeleri suretiyle bayramlannı tebrik etmeleri.
Bayram ziyareti: Akraba ve dostlann, bayramlannı tebrik etmek üzere birbirlerini ziyaret etmeleri.
Bayramlaşma : Kişilerin birbirinin bayramını tebrik etmeleri.
Bayramlama : Birisinin bayramını tebrik etme.
İki bayram arası : Ramazan ve Kurban Bayramla-nnın arasındaki zaman.
Bayram havası : Bayram günlerinde imiş gibi sevinçli ve neşeli bir ortam.
Bayram yeri : Bayram günlerinde, özellikle çocuk-lann eğlenmesi için hazırlanmış, çeşitli eğlence ve oyun aletleri ile, satıcılann bulunduğu yer.
Bayram, edebiyatımızın konulan arasında da yerini almıştır. Eski edebiyatımızda bayram, çoğunlukla Arapça “îd” kelimesi ile ifade edilir. Divan şiirinde sevgili ile aşık arasındaki münasebetlerde, âşıktan yana gelişen birçok durumda bayram hali söz konusu olur. Aşık için en büyük bayram, sevgilinin cemalini görmek ve sevgiliyle vuslatıdır. Aşığın göz yaşlan bu bayramın gül suyu, sevgilinin vuslat haberi de bayram şekeridir.
Edebiyatta bayram, genellikle neşe, sevinç ve mutluluk veren bir gün olarak da ele alınır. Bayramda yeni elbiseler giyilmesi, fakir-zengin herkesin bu geleneğe uyması da edebî eserlerde söz konusu edilir. Herkesi neşe ve sevinç kaplar.
ALINTIDIR..