E
EU1
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU1
- #1
Üniversite çağlarında 27 Mayıs’ın getirdiği özgürlük ortamında çok okuyarak, araştırarak ve yaşamı sorgulayarak kendi düşünce evrenini kurmaya başlamıştı. 12 Mart döneminde çok acı çekti ve sıkıntılar yaşadı. Bu dönemde oldukça şiddetli eleştiri yazılarının hedefi sıkıyönetimdi. 12 Eylül döneminin adaletsizliğini ve kural tanımayan uygulamalarını bıkıp usanmadan yazdı. Dünya görüşünü bilimsel verilerle destekliyor ve yakın tarihi bir tarihçi gibi inceliyordu. Yolsuzluk, yoksulluk ve karmaşa varken, sessiz kalamayanlardandı. Haksızlığa karşı bir Kuvvacı olarak kavgaya girişmişti. Öfkesini yansıtacak kendine özgü sözcükleri vardı, üslubunu sertleştiriyor, anlatımını acılaştırıyor ve tam anlamıyla karşısındakine yükleniyordu. Öfkesini haklılığından alan bir gazeteciydi.
ZEKİ BİR ÇOCUK
1933 yılında evlenen tapu kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey ile Nadire Hanım’ın dört çocuğunun üçüncüsü olan Uğur Mumcu 22 Ağustos 1942’de doğdu. Malatya’da evlenen Mumcu çifti Ankara’ya atanınca sevinmiş ve burada ikiz çocukları dünyaya gelmişti. Adını bile koyamadan birisi öldü diğerine ise Beyhan adını koydular. 1936’da doğan diğer kız çocuğuna Aysel adını verdiler. O yılların korkutucu çocuk hastalığı olan boğmaca Beyhan ile Ayseli yakalamış ve Aysel henüz iki yaşını dolduramadan ölmüştü. Şinasi Bey mesleğinde yükselmesinin yolunu Ankara dışında görev almasında görüyordu. Bu şekilde kaybettikleri çocuklarının acısını da unutabileceklerdi. Kısa bir sürre sonra Tekirdağ’a Fen Amiri olarak atandı. Daha sonraki görev yeri olan Fen Amirliği ise Uğur Mumcu’nun doğum yerinin Kırşehir olarak kaydedilmesini sağlayacaktır. Kendisi doğduğunda iki yaşında olan ağabeyi Ceyhan da burada doğmuştur. Bir yaşını dolduran Uğur doğumgününü babasının yeni görev yeri olan Ayvalık’ta kutlayacaktı. Daha sonraları ben "Ankara’nın yerlisi"yim diyen Uğur Mumcu Ankara’yla, henüz iki yaşında iken tanıştı. Şinasi Bey ve ailesinin yeni ikametgáhı Ankara’ydı.
Eski Ankara evleri genellikle, bir yazlık ve bir de kışlık bölümleri olan iki katlı evlerdi. Şinasi Bey de babasından miras kalan Ulus’taki böyle bir eve ailesiyle yerleşti. Bu sırada Ikinci Dünya Savaşı bütün hızıyla sürmekteydi ve Şinasi Bey de üçüncü defa askere çağrılmıştı. Döndüğünde çocukları Ceyhan ve Uğur’a güzel bir sünnet düğünü yapmayı istiyordu. Şinasi Bey düzenli yaşamayı seven, kuralcı olmasına rağmen onları hoş görebilen dindar ama tutucu olmayan birisiydi. Çocuklarıyla beraber olabilmek için her fırsatı değerlendiriyordu. Oğullarını zaman zaman parka, sinemaya, çarşıya ve de camiye götürüyordu.
Meraklı bir çocuk olan Uğur Mumcu "neden, niçin?"li sorularıyla çevresindekileri fazlasıyla yoruyordu. Ailesindeki herkesin okumayı sevmesi nedeniyle küçük yaşta okumaya merak sardı. Ülkenin ve dolayısıyla Ankara’nın da ekonomisinin ve kent kültürünün gelişmesiyle Ulus, işyerlerinin çoğaldığı bir semt olmuş ve çocuklar rahatça sokakta oynayamaz olmuşlardı. Bu durumdan rahatsız olan Mumcu ailesinin Bahçelievler’de yeni bir ev yaptırması üzerine ilkokulu buradaki Ulubatlı Hasan Ilkokulu’nda tamamladı.
Şinasi Bey, Atatürk devrimlerini benimsemiş bir memur olarak çocuklarına sık sık Atatürk’ü ve Inönü’yü anlatıyordu. 10 Kasım 1953 günü Atatürk’ün naaşı Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’e taşınırken Şinasi Bey de çocuklarıyla beraber oradaydı. Uğur Mumcu Bahçelievler’deki yeni arkadaşlarından biraz farklı bir çocuktu.
1954 yılında ilkokulu pekiyi ile bitirdi. Ekim 1956 seçimleri yapılmış ve Demokrat Parti yine, çoğunlukla seçimleri kazanmıştı. Şinasi Bey de devlet kurumlarında yoğunlaşan siyasi çekimlerden rahatsızlık duyuyordu. Uğur Mumcu da babasının bu rahatsızlığını anlamaya çalışıyor ve başta Inönü ile Bayar olmak üzere radyodan seslerini duyduğu politikacıların taklidini yapıyordu. Cumhuriyet Ortaokulu’nu da 1957 yılında bitiren Uğur Mumcu bu yıllarda futbola olan sevgisini tutkuya dönüştürmüştü. Kendisi de kalede oynadığı için, Galatasaray’ın ünlü kalecisi Turgay Şeren’e hayrandı. Arada bir Ingilizce kitabındaki metinleri Amerikalılardan birisinin karşısına geçip ezbere okuyarak muziplikler yapıyordu.
DENEME LİSESİ
Ardından kaydını yaptırdığı Deneme Lisesi’nde yakın arkadaşlarıyla yine aynı sınıfa düşmüştü. Deneme Lisesi yeni bir okuldu ve yeni bir eğitim modeli deniyordu. ABD’ye gönderilen öğretmenler hem kendi dallarında uzmanlaşmış hem de pedogojik alanda birikim kazanmışlardı. Öğretmenlerinin hepsi Ingilizce biliyordu. Uğur’ların girdiği yıl verdiği ilk mezunların arasından iyi üniversitelere yerleşenler çıkınca okula ilgi artmıştı.
1960’lı yılların başında ülke siyasal olaylarla çalkalanmaktaydı. Uğur ve Deneme Lisesi’ndeki arkadaşları uzakta da olsa bu tartışmaları izliyorlardı. 27 Mayıs Uğur Mumcu için bir dönüm noktası olmuştu. Gönlü 12 Mayısçılardan yana olmasına rağmen gördüğü bazı olayladan dolayı üzülmüştü. DP’li milletvekillerinden bazılarının çocukları Bahçelievler’den oyun arkadaşıydı ve onların babalarının ite kaka götürülmesine canı sıkılmıştı. Her şeye rağmen 27 Mayıs ideolojik olarak onun yönünü belirlemişti.