Tuvalet adabı ve sağlığı

ROJDE

:)
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
24 Ağustos 2009
71
6
TUVALETİN TARİHÇESİ;
—Önce tuvalettin geçmişini anlatmak istiyorum. Bunu bir dergide okumuştum. Galiba Ahmet Sarbay adlı bir yazarın araştırması idi. İslam öncesi cahilliye toplumu tuvaleti bilmediği için, ihtiyacı gelen def-i hacet etmek için dağ bayır gezermiş. Onları bu sıkıntıdan İslamiyet kurtarmıştır. 1388 yılında İngiltere kralı, göl ve derelere def-i hacet yapılmasını yasaklamış, ama nereye yapılacağını söylemeyi unutunca, zavallı Edinburgh halkı ne yapsın? Evinde ürettiği büyük, küçük her türlü pisliği camından aşağıya salarmış. Artık herkes aynı şeyi yaptığı için, gece sokağa çıkma gafletinde bulunan insanlar, başına bir oturağın boşaltılmasını önlemek için, sürekli olarak “beed your hande” (elindekine dikkat et) diye bağırmak zorunda kalırmış.
Fransa da o yıllarda pekiyi durumda değilmiş. “Güneş Kral” denilen XIV. Louis’nin Paris’inde de gece gündüz demeden, pencereden lazımlıklar boşaltılıyormuş. Ancak Fransızlar daha nazik oldukları için lazımlığı boşaltmadan önce, pencereden başlarını uzatıp “suya dikkat et” diye bağırıp, sonra boşaltırlarmış. Daha sonra her şeyi Devletten beklemek olmaz sloganı ile yola çıkan özel sektör, bu işe el atmış. Ortaya seyyar umumi helâlar çıkmış. Ellerinde pelerinlerle dolaşanlar, ihtiyacı olanları pelerinlerin altına alarak işlerini görmelerini sağlarlarmış. Bu sayede çok para kazananlar olmuş. O dönemin Paris’inde, çevrede insan olup olmadığı hiç önemsenmeden, her yerde rahatlama serbestliği varmış. Hatta Louvre Saray’ının merdivenlerinde bile, ihtiyaç giderilirmiş. Bu sebeple, birçok saray leş gibi kokarmış. Versay Sarayı kaynaklı “tüy dikme” metodu ise; şöyle uygulanırmış: Koridor köşelerinde, hacetlerin büyüğü giderildiğinde uşaklar, bunları dışarı atmadan önce, bir kaz tüyünü içine sokarlarmış. Birkaç gün sonra da tüyden tutarak, sertleşmiş olan haceti, pencereden dışarı fırlattıklarında, o anki şanslı kişi kim ise, onun kafasında patlarmış.
Kadınlar hem gülüyorlar, hem de mideleri bulanmış, öğürüyorlardı. Nuray Hanım konuşmasına kaldığı yerden devam etti:
—İslamiyet temizliğe çok önem verir. Hatta temizliği imanın şartlarından sayar. Hz. Peygamberimizin de bütün hayatında, temizliğin her türlüsüne çok dikkat ettiği bilinir. Müslüman maddi manevi temizliğine dikkat eder. Bildiğimiz gibi, her tür hastalıktan korunmanın ilk şartı, temiz olmak ve temiz ortamlarda yaşamaktır. Bakara suresinin 222. ayetinde de “Allah daima tövbe edenleri sever, temizlenenleri sever” buyurmuştur. Allah birçok ayetinde; ruh ve beden temizliğinden bahseder. Ayrıca hadislerde de, temizlik hakkında birçok bahis vardır.
Ben size önce tuvalet adabından bahsetmek istiyorum. Tuvalete girmeden önce her işimizde olduğu gibi önce besmele çekip sol ayakla girmemiz sünnettir. Çıkarken ise sağ ayakla çıkmamız gerekiyor. Peki, neden bu şekilde giriyoruz diye soracak olursanız? Tuvalete girme esnasında tansiyon bayılma gibi vesaire durumlar olduğu zaman bir bayılma söz konusu olursa tuvaletin içine değil de dışına düşmemiz açısından yararlıdır. Ama ev ve mescitlere girerken tam tersi uygulanmalıdır, yani sağ ayakla girip, sol ayakla çıkmamız gerekiyor. Burada da durum aynıdır. Peygamberimiz; temiz işlerde sağ elimizi, pis işlerde de sol elimizi kullanmamızı, sağlığımız açısından tavsiye ediyor. Def-i hacet yaparken oturarak yapmamız ve asla üzerimize sıçratmamamız gerekiyor. Sıçrayan def-i hacetin, namaza mani olduğunu hatta kabir azabına neden olduğunu Peygamberimiz söylüyor. Oturarak def-i hacet yapmanın sağlık açısından faydalı olduğunu, doktorlar kabul ediyor. Ayakta yapılan idrar, böbreklere ve mesaneye zarar veriyor. Oturarak yapıldığı zaman, böbreklerden gelen taş, kum, bakteri ve üre; oturmanın verdiği baskı ile kolayca dışarı atılır. Taharet ise; içinde birçok şifa ile birlikte gelir.
Vücudumuz sistemli bir makine gibidir, yediğimiz gıdaların yaralı olanını alırız yaramayanını, yâda fazlalıklarının posasını bağırsak yolu ile sıvı olanını ise mesane yolu ile dışarı atarız. Yani def-i hacette, mide, bağırsak, böbrek, mesane birbirine bağlı olarak çalışır. Bu atıkların atılmasından sonra, taharet dediğimiz temizlik çok önemlidir. Taharette mutlaka su kullanmak gerekiyor ve en önemlisi taharetlenirken önden arkaya doğru temizlenmek gerekiyor. Taharetin sağlığımıza ne gibi faydası var derseniz? Su ile temizlikte def-i hacetten sonra gevşeyen kalın bağırsağın toparlanmasına, ıkınma ile bağırsağa hücum eden kanın geri çekilmesine, makatta oluşan küçük kurtçukların giderilmesine, yoksa oluşumunu engellemeye, basur oluşmasını önlemeye, varsa ilerleyip müzminleşmesini, iltihap oluşmasını engellemeye yardımcı olur. Kabızlığı önler, bazı kadın hastalıklarını önler, prostat hastalığını önler, varsa ilerlemesini önler, tenasül uzuvlarına kuvvet verir. Taharette birçok şifa vardır unutmayın! Su ile yıkadıktan sonra, mutlaka temiz bir bez ile veya tuvalet kâğıdı ile kurulamak gerekiyor. Kurulamadığımız takdirde ise, mantar hastalığı için zemin hazırlamış oluştururuz. Ayrıca iç çamaşırımızı da sık sık değiştirerek, temiz olmasını sağlamalıyız. Ayrıca tuvalette çok kalmayalım, her ne kadar orası, hayal kurma ve düşünme yeri ise de, tuvaletten çıkan gazların saçları döküp kelliğe neden olduğu söyleniyor.
.Özel ve genel temizlik; İslamiyet ile hayat buldu.Türkler ise, Akşemsettin sayesinde, mikropların nasıl bulaştığını çok iyi bildiği gibi, hastalıklara karşı aşı bile bulmuştu…
Nuray Hanımın anlattıklarını kadınlar pür dikkat dinliyorlardı. Bu durum Nuray Hanımın çok hoşuna gitmişti. Bir konuyu anlatacağı zaman, önce o konuya cemaatin iyice ilgisini çekmesi gerekiyordu, böylelikle anlatacağı konuyu daha iyi anlayıp uygulayacaklarını düşünüyordu.


BU KENDİ KİTABIM OLAN GECE HOCALARINDAN ALINTIDIR UMARIM YARARLI OLUR :emir_bebek:
 
Son düzenleme:
son derece önemli bi konuya temas etmişsiniz.. paylaşım için teşekkürler
 
X