- Konu Sahibi ProfDrBulentTiras
Tüp bebek tedavisi, yardımcı üreme tekniklerinden bir tanesidir. Tüp bebek tedavisinde kadının yumurtalıklarından toplanan yumurtalar ile spermler bir araya getirilerek döllenmenin gerçekleşmesi sağlanır. Döllenmiş olan yumurta dondurularak saklanabilir ya da kadının rahmine transfer edilebilir.
Tüp bebek tedavisi sayesinde kısırlıkla ilgili çeşitli sorunların üstesinden gelmek mümkün olabildiği için doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftler, bebeklerini kucaklarına almak için tüp bebek tedavisine başvurmaktadır.
Tüp bebek tedavisiyle ilgili olarak en çok merak edilen noktalardan bir tanesi tüp bebek fiyatlarının neye göre ve nasıl belirlendiğidir. Bu konuda öncelikle Türkiye’de tüp bebek fiyatlarının, Avrupa ve Amerika’ya kadar 6 ila 8 kat daha ucuz olduğunu belirtmek gerekir.
Tüp bebek tedavisinin Türkiye’de, Avrupa ve Amerika’ya göre daha ucuz olmasının başarı oranlarını olumsuz bir şekilde etkileyip etkilemediğini düşünüyor olabilirsiniz. Ancak bu konuda endişe duymanıza gerek yok. Ülkemizde iyi ve sayılı tüp bebek merkezlerindeki başarı oranları oldukça iyidir. Hatta tüp bebek tedavisiyle elde edilen gebelik oranları yaklaşık olarak yüzde 65 olmaktadır.
Türkiye’nin avantajlı olduğu konulardan bir tanesi ise teknoloji olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı Avrupa ülkeleri ile ABD’nin bazı eyaletlerinde yasal olmayan bazı uygulamaların ülkemizde yapılması, tüp bebek tedavisinde başarının arttırılması açısından önemli bir etkendir. Örneğin, embriyonun kadının rahmine transfer edilmeden önce genetik tarama yapılması ülkemizde tamamen yasaldır. Bu işlemin ne olduğuna ve neden gerçekleştirildiğine aşağıda göz atabilirsiniz.
Preimplamantasyon Genetik Tarama (PGS), embriyodaki hücrelerin kromozom sayılarının normal olup olmadığını tespit etmek için kullanılır. Embriyolar laboratuvar ortamında büyüdükten sonra genelde 5. gün, yani blastokist aşamasında biyopsi yapılır. Bu aşamada seçilen embriyolar her bir hücre içerisindeki kromozomların sayılması için laboratuvara gönderilir. Normal kromozom sayısına sahip olan embriyolara “öploidi” denirken anormal olanlara ise “anöploidi” ismi verilir. PGS’nin amacı kromozom sayısı anormal olan embriyoların rahme transfer edilmesinin önüne geçmektedir.
Kromozom sayılarında anormallik olan embriyolar her çiftte görülebilir. Bununla birlikte bu risk kadının yaşı ilerledikçe önemli derecede artmaktadır. Embriyoda anomaliler olması durumunda embriyonun rahme tutunması mümkün olmamakta, tutunsa bile kimyasal gebelikle, düşükle, gebeliğin ilerleyen dönemlerinde bebeğin ölümüyle, ölü doğumla ya da bebekte anomaliler olmasıyla sonuçlanmaktadır.
Tüp bebek tedavisi gören çiftler erkekte ciddi kısırlık faktörü, tekrarlayan düşükler ve ileri yaş gibi durumlar olması halinde PGS yaptırmayı isteyebilmektedir. Günümüzde gittikçe daha fazla çift normal olan embriyoların tespit edilip transfer edilmesi PGS yaptırmayı istemektedir.
Yeni Nesil Dizileme (NGS)
Kromozomdaki anomalileri tespit etmek için kullanılan en son teknoloji Yeni Nesil Dizileme (NGS) olarak karşımıza çıkmaktadır. NGS tüp bebek tedavisinde kullanılan embriyo tarama yöntemlerinden biri olup kapsamlı bir kromozom taraması sunmaktadır.
NGS ile yapılan kromozom taramasında gelişmekte olan embriyolardan test için hücreler alınır. NGS ile embriyonun hücrelerinde bulunan her kromozomun kopya sayısını öğrenmek için dizileme teknolojisi kullanılmadan önce hücre çekirdeğindeki DNA’nın büyütülmesi sağlanır. Bu sayede kromozomlarda hata olması durumunda bunlar doğru bir şekilde tespit edilebilir. NGS sonucu normal kromozom profiline sahip embriyo seçilip transfer edilerek başarılı gebelik elde etme şansı arttırılmış olur.
Tüp bebek tedavisinde NGS kullanılması halinde tedavinin fiyatında artış olacaktır. Embriyolar için genetik tarama yapılması halinde tedavinin fiyatını arttıran etkenler şunlar olarak karşımıza çıkmaktadır:
Tüp Bebek Tedavisinde Kullanılan İlaçlar ve Fiyatları
Tüp bebek tedavisi boyunca çeşitli ilaçlar kullanılmakla birlikte Sağlık Bakanlığımız ve hükümet politikaları sonucunda bu ilaçlara kolay bir şekilde erişilebilmektedir. Tüm dünyaya baktığımızda tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar konusunda dünyanın en ucuz ülkelerinden biri olduğumuz söylenebilir.
Yurt dışından gelecek olan hastalar bazen Türkiye’ye gelirken kendi ilaçlarını getirmeleri gerekip gerekmediğini merak etmekle birlikte böyle bir şeye gerek duyulmamaktadır. Hatta çoğu Avrupa ülkesi ve ABD ile karşılaştırdığımız zaman ülkemizde tüp bebek tedavisi ilaçları daha ucuz olduğu için bu ilaçların ülkemizde tedarik edilmesi tedavi ücreti bakımından daha iyi olacaktır.
Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlardan kısaca bahsetmek gerekirse öncelikle yumurtalıkların uyarılmasında kullanılan ilaçlara göz atmamız faydalı olacaktır:
PKOS ilaçları: PKOS’u olan kadınlarda insülin direnci azalmış olabileceği için Glucophage ve Metformin gibi ilaçlar kullanılarak insülin direncinin iyileştirilmesi ve yumurtlama şansının arttırılması hedeflenir.
Yumurtlama uyarıcı tabletler: Yumurtlama uyarımı için genelde Letrozol ve daha az olmakla birlikte Klomifen Sitrat kullanılmaktadır. Bunların kullanılmasının nedeni hipofiz bezinin daha fazla FSH salgılamasını sağlamaktır. FSH daha fazla salgılandığı zaman yumurtalık uyarımı sağlanmış olur.
Yumurtlama uyarıcı iğneler: Gonadotropin bulunduran doğurganlık iğneleri ile yumurtalıkların uyarılması sağlanır. Bazı enjeksiyonların içinde luteinleştirici hormon (LH) da bulunmaktadır.
Tüp bebek döngüsünde kullanılan ilaçlar tedavinin hangi aşamasında bağlı olduğunuza göre değişiklik gösterecektir. Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar genelde şu şekilde olmaktadır:
Yumurtlamanın baskılanması: Yumurtlamanın çok erken dönemde gerçekleşmesini önlemek amacıyla ilaç kullanılarak yumurtlamanın, yumurtaların toplanacağı kadar ertelenmesi gerekebilir.
Yumurtlamanın uyarılması: Yumurtalar toplanmadan önce yumurta üretiminin uyarılması için ilaç kullanmak gerekebilir.
Çatlatma iğnesi: Enjeksiyon şeklinde olan bu ilaçlar ile yumurtlama zamanı kontrol edilebilir. Bazı çatlatma iğnelerinin içerisinde hCG bulunmaktadır.
Progesteron: Bu hormonun kullanılması ile rahim iç tabakası desteklenebilir ve bu sayede erken gebelik başarısı arttırılabilir.
Tüp bebek tedavisi kısırlık ya da genetik sorunlar olması durumunda uygulanır. Bununla birlikte tüp bebek tedavisi gerektiren başka sağlık sorunlarına da sahip olabilirsiniz. Bu durumda sahip olduğunuz sağlık sorunlarına yönelik bir tedavi gerekecektir. Tüp bebek tedavisi gerektiren sağlık sorunları arasında şunlar bulunmaktadır:
Rahim içi yapışıklıklar: Normalde adet görmeyle birlikte rahmin en yüzeydeki tabakası olan endometriyum dökülür. Kadının hamile kalması durumunda ise bu tabaka dökülmez ve embriyo buraya tutunur. Ancak bazı durumlarda endometriyumu etkileyen bir yara ya da enfeksiyon tabakanın zarar görmesine ve yapışıklıklar oluşmasına yol açar. Yapışıklık olması durumunda rahim içi duvarlar birbirine anormal bir şekilde yapışır. Sonuç olarak ise adet görmeme, tekrarlayan düşükler ve kısırlık gibi durumlar gerçekleşebilir.
Fallop tüplerinde hasar ya da tıkanıklık: Fallop tüplerinin hasarlı ya da tıkalı olması durumunda yumurtanın döllenmesi ya da döllenmiş yumurtanın rahme ulaşması zor olabilmektedir.
Rahim miyomları: Miyomlar, rahim duvarında bulunan iyi huylu tümörler olmakla birlikte genelde 30’lu ve 40’lı yaşlardaki kadınlarda görülmektedir. Miyomlar döllenmiş olan yumurtanın yerleşmesini zorlaştırabilmektedir.
Endometriozis (Çikolata kisti): Endometriozis, rahim içi dokunun rahim dışındaki bir yere tutunması ve büyümesiyle meydana gelir. Bu durum genelde yumurtalıkların, rahmin ve fallop tüplerinin işlevini etkilemektedir.
Adenomiyozis: Adenomiyozis, normalde rahim içinde olan tabakanın (endometriyal doku), rahimdeki kas tabakasına doğru ilerlemesiyle meydana gelir. Yer değiştirmiş olan doku her adet döngüsünde normal bir şekilde hareket etmeye, yani kalınlaşmaya, dökülmeye ve kanamaya devam eder. Rahmin genişlemesi sonucu adet dönemleri ağrılı ve ağır geçebilir. Adenomiyozis sonucu hamile kalmak zorlaşabilmektedir.
Yumurtlama bozuklukları: Yumurtlama sık değilse ya da hiç gerçekleşmiyorsa döllenme için müsait olan yumurta sayısı az olur.
Tüplerin bağlanması: Fallop tüplerinin gebeliği kalıcı olarak engellemek için kesildiği ya da kapatıldığı işlem olan tübal ligasyon yaptırdıysanız ve hamile kalmak istiyorsanız bu durumu tersine çevirmek için tüp bebek tedavisinden faydalanılabilir.
Sperm üretiminin ya da işlevinin zarar görmüş olması: Sperm konsantrasyonunun ortalamanın altında olması, sperm hareketlerinin zayıf olması ya da spermlerin boyutunda ve şeklinde anormallikler olması, spermin yumurtalı döllemesini zorlaştırabilmektedir. Menide anormallikler bulunuyorsa bu sorunların düzeltilip düzeltilemeyeceği ya da alttaki sağlık sorunları araştırılmalıdır.
Açıklanamayan kısırlık: Açıklanamayan kısırlık durumunda yapılan testlere ve muayenelere rağmen kısırlık nedeni bulunamadığı için tüp bebek tedavisi tercih edilir.
Genetik hastalıklar: Sizin ya da eşinizin çocuğunuza geçebilecek bir genetik hastalığı bulunuyorsa tüp bebek tedavisinin de içerisinde yer alan preimplamantasyon genetik tarama yaptırmanız gerekebilir. Bunun için yumurtalar toplanıp döllendikten sonra belli genetik sorunlar bakımından kontrol edilir. Sorunsuz olduğu görülen embriyoların rahme transferi gerçekleştirilebilir.
Kanser ya da diğer sağlık sorunları için doğurganlığın korunması: Radyoterapi ve kemoterapi gibi kanser tedavileri görmek doğurganlığınıza zarar verebileceği için tüp bebek tedavisi düşünebilirsiniz. Bu durumda yumurtalar, kadının yumurtalıklarından toplanacak ve döllenmeden sonra kullanılmak üzere saklanacaktır. Bazen ise yumurtalar döllenip embriyo olduktan sonra ileride kullanılmak üzere saklanabilmektedir.
Mikroenjeksiyon ya da intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI), tek bir spermin alınarak yumurtaya enjekte edilmesi işlemidir. Seçilmiş olan sperm, yumurtaya enjekte edildikten sonra bunlar birkaç günlüğüne petri kabının içerisinde bırakılır. Bu süreç boyunca döllenmiş yumurta gözlenerek embriyonun rahme transfer edilip edilemeyeceğine karar verilir.
Mikroenjeksiyon, kısırlık sorunu yaşayan çiftlerin çocuk sahibi olmalarına yardımcı olabilmektedir. Bu yöntem, sperm sayısında sorun olan ya da ejakülasyonda sorun yaşayan erkekler için kullanılan bir yöntemdir.
İntrasitoplazmik morfolojik sperm enjeksiyonunda (IMSI) olgunlaşmış yumurtaya özellikle seçilmiş olan tek bir spermin enjekte edilir. Spermlerin baş kısmında sık bir şekilde anormaliler görülebilmekte ve küçük boşluklar olabilmektedir. Bu tarz anomaliler bulunan spermlerin normal genetik materyal taşıma ihtimallerinin daha düşük olduğu düşünülmektedir. IMSI ile spermler büyütülür ve anormali bulunan spermler elenerek normal görünen spermler seçilir. Spermler yumurtaya kıyasla çok daha küçük oldukları için daha yüksek güçte büyütme gerektirmektedir.
Aşağıdaki durumların olması halinde IMSI düşünülebilir:
Mikroenjeksiyonda kullanılan bir diğer yöntem ise mikroçip yöntemi olmaktadır. Mikroçip, diğer adıyla mikro akışkan çip teknolojisi sayesinde spermlerin seçilmesi ve enjekte edilmesi sürecinde canlı spermlere zarar verecek yöntemler kullanılmamaktadır. Bu yöntemde sperm seçimi için tek kullanımlık çipler kullanılmaktadır. Mikroçip ile seçilen sperm hücrelerinin şekli, genetik kalitesi ve hareketliliği daha iyi olmaktadır.
Mikroçip teknolojisinin nasıl çalıştığına kısaca değinmek gerekirse öncelikle döllenme sürecinden bahsetmek gerekir. Doğal döllenme sürecinde sperm ile yumurta bir araya gelir ve yumurtanın döllenmesi gerçekleşmiş olur. Mikroçip yönteminde ise vücutta hormonların meydana getirmiş olduğu mikro kanalcıklar taklit edilir. Bu mikro kanalcıklar iyi kalitedeki spermlerin seçilmesine olanak tanır. Bu sayede kaliteli spermler mikro kanallardan geçerek bir araya toplanırken anomaliler bulunan spermler ise farklı bir bölünde toplanır. Sağlıklı ve kaliteli spermlerden elde edilen embriyolarda gebelik şansı daha yüksek olabilmektedir. Mikroçip yöntemi ile kaliteli spermler elde edildikten sonra mikroenjeksiyon ile seçilen sperm, yumurtaya enjekte edilir ve tüp bebek tedavisinde uygulanan diğer süreçlere devam edilir.
Mikroçip yöntemi tüp bebek uygulamasında mutlaka olması gereken bir prosedür olmadığı için mikroçip uygulanması durumunda tüp bebek tedavisin masrafı artacaktır. Bununla birlikte erkeğin sperm sayısı, şekli ve hareketliliği gibi konularda sorun varsa bu yöntemin uygulanması ile gebelik şansı artabilmektedir.
Tüp Bebek Tedavisinde Sigaranın Etkisi
Sigara içmenin kalp, akciğer ve kan damarları açısından teşkil ettiği sağlık riskleri herkes tarafından bilinmektedir. Bununla birlikte sigara içmenin doğurganlık üzerinde de önemli etkileri olsa da bu etkiler genelde önemsenmemektedir. Ancak sigara içmenin gebe kalmak ve gebeliği sürdürmek açısından negatif etkileri bulunmaktadır.
Yapılan pek çok araştırma sigara içmenin doğurganlık üzerinde zararlı etkileri olduğunu göstermektedir. Sigara içmeyen kişilere kıyasla sigara içen kişilerde kısırlık daha yaygın bir şekilde görülmekte ve gebeliğin elde edilmesi için gereken süre daha uzun olmaktadır.
Eşlerin sigara içmesinin doğurganlık üzerinde olumsuz etkisi olmakla birlikte sigara içmeyen, ancak pasif içici olarak sigaradan etkilenen kişilerde de sigaranın doğurganlık üzerindeki olumsuz etkileri görülmektedir. Araştırmalara göre sigara içmek kadının yumurtalıklarına zarar vermekte ve bu zarar, kadının içtiği sigara miktarına ve sigara içtiği süreye göre değişiklik göstermektedir.
Sigara dumanında bulunan bileşenlerin yumurtalıktaki hücrelerin östrojen üretme yeteneklerine engel olduğu ve yumurtaların (oositler) genetik anomalilere daha yatkın olmasına neden olduğu görülmüştür. Sigara içme ile kendiliğinden düşük riskinin artması ve muhtemelen dış gebelik ile güçlü bir şekilde ilişkili olmaktadır. Sigara içen kişilerin düşük doğum ağırlığına sahip bebek doğurma ya da erken doğum yapma olasılıkları daha yüksek olmaktadır. Ani bebek ölümü sendromu da eşlerin sigara içtiği durumlarda artmaktadır.
Sigara içmek erkeklerde ise sperm sayısının ve hareketliliğinin daha düşük olmasına, sperm şeklinde ve işlevinde anomalilerin artmasına neden olmaktadır. Bununa birlikte sigara içmenin erkek doğurganlığı üzerindeki etkilerini anlamak daha zor olmaktadır. Çünkü bu sorunu ele alacak araştırmalar oluşturmak zordur.
Sigara içmenin erkek doğurganlığı üzerindeki etkileri henüz kesin olarak bilinmemekle birlikte pasif içiciliğin kadın doğurganlığı üzerinde zararlı etkilerinin olduğuna ve sigaranın sperm kalitesini olumsuz etkilediğine dair bulunan kanıtlar, erkeğin sigara içmesinin bir kısırlık faktörü olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşündürmektedir.
Sigara içmek yalnızca doğurganlığı değil, aynı zamanda kısırlık için görülen tedavileri de etkileyebilmektedir. Sigara içen kişilerin, içmeyenlere göre yaklaşık iki katı kadar daha fazla tüp bebek tedavisi yaptırması gerekmektedir. Tüp bebek tedavisiyle ilgili yapılan araştırmalar, sigara içen kadınlarda yumurtalıkları uyarmak için daha yüksek dozlarda gonadotropinlere ihtiyaç duyulduğunu ve bu kadınların daha düşük estradiol seviyelerine sahip olduklarını, daha az oosit elde edildiğini, daha fazla iptal edilmiş döngülere sahip olduklarını ve sigara içmeyenlere kıyasla başarısız döllenmeyle sonuçlanan daha fazla döngü yaşadıklarını göstermiştir.
Sigara içmek düşük oranlarını da arttırmaktadır. Sigara içmenin zararlı etkileri yaşı daha ileri olan kadınlarda daha belirgin olarak görülmektedir. Sigara ile ilişkili olarak doğal doğurganlığın azalması nedeniyle yardımcı üreme tekniklerinden fayda sağlanamayabilir.
Uzun süreli sigara içmek yumurtalık işlevi üzerinde geri döndürülemez etkilere neden olsa da kısırlık tedavisi görmeden önce sigaranın bırakılması halinde sigaranın tedavi üzerinde neden olacağı zararlı etkiler kısmen geri döndürülebilir.
Eşlerin sigara kullanması halinde kadının kullanması gereken ilaçların dozları artabileceği için bu durum tüp bebek tedavisi için ödemeniz gereken ücrete yansıyacaktır. Bu nedenle hem tedaviden daha olumlu sonuç alabilmek hem de masraflarınızı azaltmak adına tedavi öncesi sigarayı bırakmanız önemli olmaktadır.
Son dönemlerde yapılan bazı araştırmalar Vücut Kitle Endeksi ve tüp bebek tedavisi başarı oranları arasında ilişki olduğunu göstermektedir. Aşırı kilolu olmak yumurta kalitesini olumsuz olarak etkileyebildiği için tüp bebek tedavisiyle bile başarılı bir gebelik elde etme şansı azalabilmektedir. Ayrıca obez olan kadınlarda yumurtalıkların uyarılması için ilaçların daha yüksek dozlarda kullanılması gerekebilmektedir. Tüp bebek tedavisinde daha yüksek dozlara ihtiyaç duyulması, tedavinin ücretinin artacağı anlamına gelmektedir. Bu nedenle aşırı kiloluysanız tüp bebek tedavisi öncesi kilo vermeniz hem tedavinin başarısını arttırmak hem de masrafları azaltmak açısından faydalı olacaktır.
Bazı kadınlarda rahmin doğuştan düzgün bir şekilde oluşmadığı yapısal sorunlar görülebilmektedir. Rahmin yapısında bulunan bu sorunlar kısırlığa neden olabilmektedir. Bu durumda doğurganlığın tekrar kazanabilmesi için ameliyat yapılması gerekebilmektedir.
Çözümü genelde ameliyat olan kısırlık sorunlarının bazılarını aşağıda okuyabilirsiniz.
Endometriozis: Endometriozis ya da çikolata kisti, rahim içinde büyüyen dokunun vücudun başka yerinde büyümesiyle meydana gelmektedir. Endometriozis doğurganlıkla ilgili sorunlara yol açabileceği için çözüm olarak iki tür ameliyat önerilmektedir. Ancak ileride çocuk sahibi olmayı düşünen kadınlar için bu ameliyatların yalnızca bir tanesi uygun olmaktadır. Bu ameliyatların ilkinde hamile kalma şansını arttırmak için endometriyal dokunun mümkün olduğunca çok olacak şekilde çıkarılması sağlanır. İkinci seçenek ise histerektomi olup rahmin alınmasını gerektirdiği için kadının hamile kalma ve çocuk sahibi olma ihtimalini ortadan kaldırmaktadır.
Tüp tıkanıklığı: Fallop tüplerinde tıkanıklık olması durumunda kısırlık meydana gelir. Çünkü bu durumda döllenme için yumurta ve sperm bir araya gelemez ya da yumurta döllenmiş olsa bile tutunmak için rahme ulaşamaz. Tüp tıkanıklığının olduğu yere ya da kapsamına bağlı olarak gerçekleştirilecek ameliyat değişiklik gösterecektir. Tüp tıkanıklığı durumunda yaygın olarak kullanılan prosedürler arasında şunlar bulunmaktadır:
Rahim içi yapışıklıklar: Rahim içinde meydana gelen yapışıklıklar doğurganlıkla ilgili sorunlara yol açabileceği için bunların genelde laparoskopik prosedür ile ortadan kaldırılması gerekir.
Polikistik over sendromu (PKOS): PKOS, yumurtlamayı etkileyen hormonal bir bozukluk olmakla birlikte genelde üreme çağındaki kadınlarda görülmektedir. PKOS tedavisinde kullanılan iki cerrahi prosedür bulunmaktadır:
Yukarıda yer alan sorunlar arasında yaşadıklarınız varsa tüp bebek tedavisi öncesi bunların tedavi edilmesi gerekebilir. Bu durumda gerekli olan prosedürler tüp bebek tedavisinden bağımsız olarak gerçekleştirileceği için tüp bebek tedavisine ek bir masraf kalemi olarak karşınıza çıkacaktır.
Tüp bebek tedavisi sayesinde kısırlıkla ilgili çeşitli sorunların üstesinden gelmek mümkün olabildiği için doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftler, bebeklerini kucaklarına almak için tüp bebek tedavisine başvurmaktadır.
Tüp bebek tedavisiyle ilgili olarak en çok merak edilen noktalardan bir tanesi tüp bebek fiyatlarının neye göre ve nasıl belirlendiğidir. Bu konuda öncelikle Türkiye’de tüp bebek fiyatlarının, Avrupa ve Amerika’ya kadar 6 ila 8 kat daha ucuz olduğunu belirtmek gerekir.
Tüp bebek tedavisinin Türkiye’de, Avrupa ve Amerika’ya göre daha ucuz olmasının başarı oranlarını olumsuz bir şekilde etkileyip etkilemediğini düşünüyor olabilirsiniz. Ancak bu konuda endişe duymanıza gerek yok. Ülkemizde iyi ve sayılı tüp bebek merkezlerindeki başarı oranları oldukça iyidir. Hatta tüp bebek tedavisiyle elde edilen gebelik oranları yaklaşık olarak yüzde 65 olmaktadır.
Türkiye’nin avantajlı olduğu konulardan bir tanesi ise teknoloji olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı Avrupa ülkeleri ile ABD’nin bazı eyaletlerinde yasal olmayan bazı uygulamaların ülkemizde yapılması, tüp bebek tedavisinde başarının arttırılması açısından önemli bir etkendir. Örneğin, embriyonun kadının rahmine transfer edilmeden önce genetik tarama yapılması ülkemizde tamamen yasaldır. Bu işlemin ne olduğuna ve neden gerçekleştirildiğine aşağıda göz atabilirsiniz.
Preimplamantasyon Genetik Tarama
Preimplamantasyon Genetik Tarama (PGS), embriyodaki hücrelerin kromozom sayılarının normal olup olmadığını tespit etmek için kullanılır. Embriyolar laboratuvar ortamında büyüdükten sonra genelde 5. gün, yani blastokist aşamasında biyopsi yapılır. Bu aşamada seçilen embriyolar her bir hücre içerisindeki kromozomların sayılması için laboratuvara gönderilir. Normal kromozom sayısına sahip olan embriyolara “öploidi” denirken anormal olanlara ise “anöploidi” ismi verilir. PGS’nin amacı kromozom sayısı anormal olan embriyoların rahme transfer edilmesinin önüne geçmektedir.
Kromozom sayılarında anormallik olan embriyolar her çiftte görülebilir. Bununla birlikte bu risk kadının yaşı ilerledikçe önemli derecede artmaktadır. Embriyoda anomaliler olması durumunda embriyonun rahme tutunması mümkün olmamakta, tutunsa bile kimyasal gebelikle, düşükle, gebeliğin ilerleyen dönemlerinde bebeğin ölümüyle, ölü doğumla ya da bebekte anomaliler olmasıyla sonuçlanmaktadır.
Tüp bebek tedavisi gören çiftler erkekte ciddi kısırlık faktörü, tekrarlayan düşükler ve ileri yaş gibi durumlar olması halinde PGS yaptırmayı isteyebilmektedir. Günümüzde gittikçe daha fazla çift normal olan embriyoların tespit edilip transfer edilmesi PGS yaptırmayı istemektedir.
Yeni Nesil Dizileme (NGS)
Kromozomdaki anomalileri tespit etmek için kullanılan en son teknoloji Yeni Nesil Dizileme (NGS) olarak karşımıza çıkmaktadır. NGS tüp bebek tedavisinde kullanılan embriyo tarama yöntemlerinden biri olup kapsamlı bir kromozom taraması sunmaktadır.
NGS ile yapılan kromozom taramasında gelişmekte olan embriyolardan test için hücreler alınır. NGS ile embriyonun hücrelerinde bulunan her kromozomun kopya sayısını öğrenmek için dizileme teknolojisi kullanılmadan önce hücre çekirdeğindeki DNA’nın büyütülmesi sağlanır. Bu sayede kromozomlarda hata olması durumunda bunlar doğru bir şekilde tespit edilebilir. NGS sonucu normal kromozom profiline sahip embriyo seçilip transfer edilerek başarılı gebelik elde etme şansı arttırılmış olur.
Tüp bebek tedavisinde NGS kullanılması halinde tedavinin fiyatında artış olacaktır. Embriyolar için genetik tarama yapılması halinde tedavinin fiyatını arttıran etkenler şunlar olarak karşımıza çıkmaktadır:
- Tüp bebek tedavisinin ücreti
- Tüp bebek tedavisi merkezinin ücreti
- Kullanılan teknolojinin ücreti
- Test edilecek embriyo sayısı
Tüp Bebek Tedavisinde Kullanılan İlaçlar ve Fiyatları
Tüp bebek tedavisi boyunca çeşitli ilaçlar kullanılmakla birlikte Sağlık Bakanlığımız ve hükümet politikaları sonucunda bu ilaçlara kolay bir şekilde erişilebilmektedir. Tüm dünyaya baktığımızda tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar konusunda dünyanın en ucuz ülkelerinden biri olduğumuz söylenebilir.
Yurt dışından gelecek olan hastalar bazen Türkiye’ye gelirken kendi ilaçlarını getirmeleri gerekip gerekmediğini merak etmekle birlikte böyle bir şeye gerek duyulmamaktadır. Hatta çoğu Avrupa ülkesi ve ABD ile karşılaştırdığımız zaman ülkemizde tüp bebek tedavisi ilaçları daha ucuz olduğu için bu ilaçların ülkemizde tedarik edilmesi tedavi ücreti bakımından daha iyi olacaktır.
Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlardan kısaca bahsetmek gerekirse öncelikle yumurtalıkların uyarılmasında kullanılan ilaçlara göz atmamız faydalı olacaktır:
PKOS ilaçları: PKOS’u olan kadınlarda insülin direnci azalmış olabileceği için Glucophage ve Metformin gibi ilaçlar kullanılarak insülin direncinin iyileştirilmesi ve yumurtlama şansının arttırılması hedeflenir.
Yumurtlama uyarıcı tabletler: Yumurtlama uyarımı için genelde Letrozol ve daha az olmakla birlikte Klomifen Sitrat kullanılmaktadır. Bunların kullanılmasının nedeni hipofiz bezinin daha fazla FSH salgılamasını sağlamaktır. FSH daha fazla salgılandığı zaman yumurtalık uyarımı sağlanmış olur.
Yumurtlama uyarıcı iğneler: Gonadotropin bulunduran doğurganlık iğneleri ile yumurtalıkların uyarılması sağlanır. Bazı enjeksiyonların içinde luteinleştirici hormon (LH) da bulunmaktadır.
Tüp bebek döngüsünde kullanılan ilaçlar tedavinin hangi aşamasında bağlı olduğunuza göre değişiklik gösterecektir. Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar genelde şu şekilde olmaktadır:
Yumurtlamanın baskılanması: Yumurtlamanın çok erken dönemde gerçekleşmesini önlemek amacıyla ilaç kullanılarak yumurtlamanın, yumurtaların toplanacağı kadar ertelenmesi gerekebilir.
Yumurtlamanın uyarılması: Yumurtalar toplanmadan önce yumurta üretiminin uyarılması için ilaç kullanmak gerekebilir.
Çatlatma iğnesi: Enjeksiyon şeklinde olan bu ilaçlar ile yumurtlama zamanı kontrol edilebilir. Bazı çatlatma iğnelerinin içerisinde hCG bulunmaktadır.
Progesteron: Bu hormonun kullanılması ile rahim iç tabakası desteklenebilir ve bu sayede erken gebelik başarısı arttırılabilir.
Tüp Bebek Tedavisi Hangi Durumlarda Uygulanır?
Tüp bebek tedavisi kısırlık ya da genetik sorunlar olması durumunda uygulanır. Bununla birlikte tüp bebek tedavisi gerektiren başka sağlık sorunlarına da sahip olabilirsiniz. Bu durumda sahip olduğunuz sağlık sorunlarına yönelik bir tedavi gerekecektir. Tüp bebek tedavisi gerektiren sağlık sorunları arasında şunlar bulunmaktadır:
Rahim içi yapışıklıklar: Normalde adet görmeyle birlikte rahmin en yüzeydeki tabakası olan endometriyum dökülür. Kadının hamile kalması durumunda ise bu tabaka dökülmez ve embriyo buraya tutunur. Ancak bazı durumlarda endometriyumu etkileyen bir yara ya da enfeksiyon tabakanın zarar görmesine ve yapışıklıklar oluşmasına yol açar. Yapışıklık olması durumunda rahim içi duvarlar birbirine anormal bir şekilde yapışır. Sonuç olarak ise adet görmeme, tekrarlayan düşükler ve kısırlık gibi durumlar gerçekleşebilir.
Fallop tüplerinde hasar ya da tıkanıklık: Fallop tüplerinin hasarlı ya da tıkalı olması durumunda yumurtanın döllenmesi ya da döllenmiş yumurtanın rahme ulaşması zor olabilmektedir.
Rahim miyomları: Miyomlar, rahim duvarında bulunan iyi huylu tümörler olmakla birlikte genelde 30’lu ve 40’lı yaşlardaki kadınlarda görülmektedir. Miyomlar döllenmiş olan yumurtanın yerleşmesini zorlaştırabilmektedir.
Endometriozis (Çikolata kisti): Endometriozis, rahim içi dokunun rahim dışındaki bir yere tutunması ve büyümesiyle meydana gelir. Bu durum genelde yumurtalıkların, rahmin ve fallop tüplerinin işlevini etkilemektedir.
Adenomiyozis: Adenomiyozis, normalde rahim içinde olan tabakanın (endometriyal doku), rahimdeki kas tabakasına doğru ilerlemesiyle meydana gelir. Yer değiştirmiş olan doku her adet döngüsünde normal bir şekilde hareket etmeye, yani kalınlaşmaya, dökülmeye ve kanamaya devam eder. Rahmin genişlemesi sonucu adet dönemleri ağrılı ve ağır geçebilir. Adenomiyozis sonucu hamile kalmak zorlaşabilmektedir.
Yumurtlama bozuklukları: Yumurtlama sık değilse ya da hiç gerçekleşmiyorsa döllenme için müsait olan yumurta sayısı az olur.
Tüplerin bağlanması: Fallop tüplerinin gebeliği kalıcı olarak engellemek için kesildiği ya da kapatıldığı işlem olan tübal ligasyon yaptırdıysanız ve hamile kalmak istiyorsanız bu durumu tersine çevirmek için tüp bebek tedavisinden faydalanılabilir.
Sperm üretiminin ya da işlevinin zarar görmüş olması: Sperm konsantrasyonunun ortalamanın altında olması, sperm hareketlerinin zayıf olması ya da spermlerin boyutunda ve şeklinde anormallikler olması, spermin yumurtalı döllemesini zorlaştırabilmektedir. Menide anormallikler bulunuyorsa bu sorunların düzeltilip düzeltilemeyeceği ya da alttaki sağlık sorunları araştırılmalıdır.
Açıklanamayan kısırlık: Açıklanamayan kısırlık durumunda yapılan testlere ve muayenelere rağmen kısırlık nedeni bulunamadığı için tüp bebek tedavisi tercih edilir.
Genetik hastalıklar: Sizin ya da eşinizin çocuğunuza geçebilecek bir genetik hastalığı bulunuyorsa tüp bebek tedavisinin de içerisinde yer alan preimplamantasyon genetik tarama yaptırmanız gerekebilir. Bunun için yumurtalar toplanıp döllendikten sonra belli genetik sorunlar bakımından kontrol edilir. Sorunsuz olduğu görülen embriyoların rahme transferi gerçekleştirilebilir.
Kanser ya da diğer sağlık sorunları için doğurganlığın korunması: Radyoterapi ve kemoterapi gibi kanser tedavileri görmek doğurganlığınıza zarar verebileceği için tüp bebek tedavisi düşünebilirsiniz. Bu durumda yumurtalar, kadının yumurtalıklarından toplanacak ve döllenmeden sonra kullanılmak üzere saklanacaktır. Bazen ise yumurtalar döllenip embriyo olduktan sonra ileride kullanılmak üzere saklanabilmektedir.
Tüp Bebek Tedavisinde Başarı Şansını Arttırabilecek Ek Uygulamalar
Mikroenjeksiyon ya da intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI), tek bir spermin alınarak yumurtaya enjekte edilmesi işlemidir. Seçilmiş olan sperm, yumurtaya enjekte edildikten sonra bunlar birkaç günlüğüne petri kabının içerisinde bırakılır. Bu süreç boyunca döllenmiş yumurta gözlenerek embriyonun rahme transfer edilip edilemeyeceğine karar verilir.
Mikroenjeksiyon, kısırlık sorunu yaşayan çiftlerin çocuk sahibi olmalarına yardımcı olabilmektedir. Bu yöntem, sperm sayısında sorun olan ya da ejakülasyonda sorun yaşayan erkekler için kullanılan bir yöntemdir.
İntrasitoplazmik morfolojik sperm enjeksiyonunda (IMSI) olgunlaşmış yumurtaya özellikle seçilmiş olan tek bir spermin enjekte edilir. Spermlerin baş kısmında sık bir şekilde anormaliler görülebilmekte ve küçük boşluklar olabilmektedir. Bu tarz anomaliler bulunan spermlerin normal genetik materyal taşıma ihtimallerinin daha düşük olduğu düşünülmektedir. IMSI ile spermler büyütülür ve anormali bulunan spermler elenerek normal görünen spermler seçilir. Spermler yumurtaya kıyasla çok daha küçük oldukları için daha yüksek güçte büyütme gerektirmektedir.
Aşağıdaki durumların olması halinde IMSI düşünülebilir:
- Düşük sperm hareketliliği
- Sperm şekil bozuklukları
- Düşük sperm sayısı
- Ameliyat ile sperm toplanması
Mikroenjeksiyonda kullanılan bir diğer yöntem ise mikroçip yöntemi olmaktadır. Mikroçip, diğer adıyla mikro akışkan çip teknolojisi sayesinde spermlerin seçilmesi ve enjekte edilmesi sürecinde canlı spermlere zarar verecek yöntemler kullanılmamaktadır. Bu yöntemde sperm seçimi için tek kullanımlık çipler kullanılmaktadır. Mikroçip ile seçilen sperm hücrelerinin şekli, genetik kalitesi ve hareketliliği daha iyi olmaktadır.
Mikroçip teknolojisinin nasıl çalıştığına kısaca değinmek gerekirse öncelikle döllenme sürecinden bahsetmek gerekir. Doğal döllenme sürecinde sperm ile yumurta bir araya gelir ve yumurtanın döllenmesi gerçekleşmiş olur. Mikroçip yönteminde ise vücutta hormonların meydana getirmiş olduğu mikro kanalcıklar taklit edilir. Bu mikro kanalcıklar iyi kalitedeki spermlerin seçilmesine olanak tanır. Bu sayede kaliteli spermler mikro kanallardan geçerek bir araya toplanırken anomaliler bulunan spermler ise farklı bir bölünde toplanır. Sağlıklı ve kaliteli spermlerden elde edilen embriyolarda gebelik şansı daha yüksek olabilmektedir. Mikroçip yöntemi ile kaliteli spermler elde edildikten sonra mikroenjeksiyon ile seçilen sperm, yumurtaya enjekte edilir ve tüp bebek tedavisinde uygulanan diğer süreçlere devam edilir.
Mikroçip yöntemi tüp bebek uygulamasında mutlaka olması gereken bir prosedür olmadığı için mikroçip uygulanması durumunda tüp bebek tedavisin masrafı artacaktır. Bununla birlikte erkeğin sperm sayısı, şekli ve hareketliliği gibi konularda sorun varsa bu yöntemin uygulanması ile gebelik şansı artabilmektedir.
Tüp Bebek Tedavisinde Sigaranın Etkisi
Sigara içmenin kalp, akciğer ve kan damarları açısından teşkil ettiği sağlık riskleri herkes tarafından bilinmektedir. Bununla birlikte sigara içmenin doğurganlık üzerinde de önemli etkileri olsa da bu etkiler genelde önemsenmemektedir. Ancak sigara içmenin gebe kalmak ve gebeliği sürdürmek açısından negatif etkileri bulunmaktadır.
Yapılan pek çok araştırma sigara içmenin doğurganlık üzerinde zararlı etkileri olduğunu göstermektedir. Sigara içmeyen kişilere kıyasla sigara içen kişilerde kısırlık daha yaygın bir şekilde görülmekte ve gebeliğin elde edilmesi için gereken süre daha uzun olmaktadır.
Eşlerin sigara içmesinin doğurganlık üzerinde olumsuz etkisi olmakla birlikte sigara içmeyen, ancak pasif içici olarak sigaradan etkilenen kişilerde de sigaranın doğurganlık üzerindeki olumsuz etkileri görülmektedir. Araştırmalara göre sigara içmek kadının yumurtalıklarına zarar vermekte ve bu zarar, kadının içtiği sigara miktarına ve sigara içtiği süreye göre değişiklik göstermektedir.
Sigara dumanında bulunan bileşenlerin yumurtalıktaki hücrelerin östrojen üretme yeteneklerine engel olduğu ve yumurtaların (oositler) genetik anomalilere daha yatkın olmasına neden olduğu görülmüştür. Sigara içme ile kendiliğinden düşük riskinin artması ve muhtemelen dış gebelik ile güçlü bir şekilde ilişkili olmaktadır. Sigara içen kişilerin düşük doğum ağırlığına sahip bebek doğurma ya da erken doğum yapma olasılıkları daha yüksek olmaktadır. Ani bebek ölümü sendromu da eşlerin sigara içtiği durumlarda artmaktadır.
Sigara içmek erkeklerde ise sperm sayısının ve hareketliliğinin daha düşük olmasına, sperm şeklinde ve işlevinde anomalilerin artmasına neden olmaktadır. Bununa birlikte sigara içmenin erkek doğurganlığı üzerindeki etkilerini anlamak daha zor olmaktadır. Çünkü bu sorunu ele alacak araştırmalar oluşturmak zordur.
Sigara içmenin erkek doğurganlığı üzerindeki etkileri henüz kesin olarak bilinmemekle birlikte pasif içiciliğin kadın doğurganlığı üzerinde zararlı etkilerinin olduğuna ve sigaranın sperm kalitesini olumsuz etkilediğine dair bulunan kanıtlar, erkeğin sigara içmesinin bir kısırlık faktörü olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşündürmektedir.
Sigara içmek yalnızca doğurganlığı değil, aynı zamanda kısırlık için görülen tedavileri de etkileyebilmektedir. Sigara içen kişilerin, içmeyenlere göre yaklaşık iki katı kadar daha fazla tüp bebek tedavisi yaptırması gerekmektedir. Tüp bebek tedavisiyle ilgili yapılan araştırmalar, sigara içen kadınlarda yumurtalıkları uyarmak için daha yüksek dozlarda gonadotropinlere ihtiyaç duyulduğunu ve bu kadınların daha düşük estradiol seviyelerine sahip olduklarını, daha az oosit elde edildiğini, daha fazla iptal edilmiş döngülere sahip olduklarını ve sigara içmeyenlere kıyasla başarısız döllenmeyle sonuçlanan daha fazla döngü yaşadıklarını göstermiştir.
Sigara içmek düşük oranlarını da arttırmaktadır. Sigara içmenin zararlı etkileri yaşı daha ileri olan kadınlarda daha belirgin olarak görülmektedir. Sigara ile ilişkili olarak doğal doğurganlığın azalması nedeniyle yardımcı üreme tekniklerinden fayda sağlanamayabilir.
Uzun süreli sigara içmek yumurtalık işlevi üzerinde geri döndürülemez etkilere neden olsa da kısırlık tedavisi görmeden önce sigaranın bırakılması halinde sigaranın tedavi üzerinde neden olacağı zararlı etkiler kısmen geri döndürülebilir.
Eşlerin sigara kullanması halinde kadının kullanması gereken ilaçların dozları artabileceği için bu durum tüp bebek tedavisi için ödemeniz gereken ücrete yansıyacaktır. Bu nedenle hem tedaviden daha olumlu sonuç alabilmek hem de masraflarınızı azaltmak adına tedavi öncesi sigarayı bırakmanız önemli olmaktadır.
Tüp Bebek Tedavisinde Kilonun Önemi
Kadının kilosu doğurganlığını etkileyebilmektedir. Bu durum hem çok zayıf hem de çok kilolu olunan durumlar için geçerli olmaktadır. Çünkü Vücut Kitle Endeksi normal aralıkta olmayan kişilerde yumurtlama düzenli bir şekilde gerçekleşmeyebilir. Bazı durumlara yumurtlamanın hiç gerçekleşmemesi de görülebilmektedir. Yumurtlama gerçekleşmiyorsa ya da düzensizde hamile kalmayı denemeden önce yumurtlamanın uyarılması gerekebilir.Son dönemlerde yapılan bazı araştırmalar Vücut Kitle Endeksi ve tüp bebek tedavisi başarı oranları arasında ilişki olduğunu göstermektedir. Aşırı kilolu olmak yumurta kalitesini olumsuz olarak etkileyebildiği için tüp bebek tedavisiyle bile başarılı bir gebelik elde etme şansı azalabilmektedir. Ayrıca obez olan kadınlarda yumurtalıkların uyarılması için ilaçların daha yüksek dozlarda kullanılması gerekebilmektedir. Tüp bebek tedavisinde daha yüksek dozlara ihtiyaç duyulması, tedavinin ücretinin artacağı anlamına gelmektedir. Bu nedenle aşırı kiloluysanız tüp bebek tedavisi öncesi kilo vermeniz hem tedavinin başarısını arttırmak hem de masrafları azaltmak açısından faydalı olacaktır.
Tüp Bebek Tedavisi Öncesi
Bazı durumlarda tüp bebek tedavisinden önce üremeyle ilgili sağlık sorunları açısından ameliyat olunması gerekebilir. Kısırlığa neden olan bazı sorunlar ameliyat gerektirebilmektedir. Kısırlığın nedeni doktorunuz tarafından belirlendikten sonra size tedavi seçeneği sunulacaktır. Rahimdeki, fallop tüplerindeki ya da pelvik bölgedeki yapısal sorunlar veya tıkanıklıklar olması durumunda ameliyat gerekli olabilmektedir.Bazı kadınlarda rahmin doğuştan düzgün bir şekilde oluşmadığı yapısal sorunlar görülebilmektedir. Rahmin yapısında bulunan bu sorunlar kısırlığa neden olabilmektedir. Bu durumda doğurganlığın tekrar kazanabilmesi için ameliyat yapılması gerekebilmektedir.
Çözümü genelde ameliyat olan kısırlık sorunlarının bazılarını aşağıda okuyabilirsiniz.
Endometriozis: Endometriozis ya da çikolata kisti, rahim içinde büyüyen dokunun vücudun başka yerinde büyümesiyle meydana gelmektedir. Endometriozis doğurganlıkla ilgili sorunlara yol açabileceği için çözüm olarak iki tür ameliyat önerilmektedir. Ancak ileride çocuk sahibi olmayı düşünen kadınlar için bu ameliyatların yalnızca bir tanesi uygun olmaktadır. Bu ameliyatların ilkinde hamile kalma şansını arttırmak için endometriyal dokunun mümkün olduğunca çok olacak şekilde çıkarılması sağlanır. İkinci seçenek ise histerektomi olup rahmin alınmasını gerektirdiği için kadının hamile kalma ve çocuk sahibi olma ihtimalini ortadan kaldırmaktadır.
Tüp tıkanıklığı: Fallop tüplerinde tıkanıklık olması durumunda kısırlık meydana gelir. Çünkü bu durumda döllenme için yumurta ve sperm bir araya gelemez ya da yumurta döllenmiş olsa bile tutunmak için rahme ulaşamaz. Tüp tıkanıklığının olduğu yere ya da kapsamına bağlı olarak gerçekleştirilecek ameliyat değişiklik gösterecektir. Tüp tıkanıklığı durumunda yaygın olarak kullanılan prosedürler arasında şunlar bulunmaktadır:
- Bağlı tüplerin yeniden açılması: Tübal ligasyon yapıldıysa bunu tersine çevirmek ya da fallop tüplerinin zarar görmüş kısımlarını onarmak için ameliyat yapılması gerekebilir. Bu ameliyat sırasında cerrah tüpte sorunlu olan yeri ya da tıkanıklığı ortadan kaldırabilir ve sonrasında tüpleri sağlıklı iki uç ile bağlayabilir. Ameliyat, karında açılan kesi yoluyla ya da laparoskopik olarak gerçekleştirilebilir.
- Salpenjektomi: Bu prosedür, tüplerde sıvı birikimi varsa tüp bebek tedavisinin başarısını arttırmak için fallop tüpünün bir kısmının çıkartılması şeklinde gerçekleştirilebilir.
- Salpingostomi: Tüplerde sıvı birikimi olması durumunda tüplerin yumurtalıklara yakın olan kısmında açıklık yaratılabilir. Ancak bu ameliyattan sonra skar doku tekrar büyüyebilir ve tüplerin tekrar tıkanmasına neden olabilir.
- Fimbrioplasti: Bu tedavide tüpün yumurtalığa en yakın olan ucu kısmen tıkalıysa fallop tüplerinin uç kısmı yeniden oluşturulur.
- Tubal kanülasyon: Rahim yakınlarında bulunan tüp tıkanıklıklarını açmak için yapılan bu ameliyatta doktorunuz, tıkalı fallop tüpüne vajina yoluyla bir kateter yerleştirecektir. Tıkanıklığın olduğu kısım bulunduğu zaman kateter üzerindeki balon kullanılarak bu alanın açılması sağlanacaktır.
- Miyomektomi: İleride hamilelik düşünen kadınlar için en iyi tedavi seçeneği miyomektomi olmaktadır. Bu ameliyatta miyomlar ortadan kaldırılmakla birlikte sağlıklı doku rahim içerisinde bırakılır. Miyomektomi abdominal, histereskopik ya da laparoskopik olarak gerçekleştirilebilir.
- Miyoliz: Doktorunuz bu prosedürde miyomun ölmesi ve küçülmesi için ısıtma, dondurma ya da radyofrekans enerjisiyle miyoma giden kan akışını kesecektir.
- Uterin arter embolizasyonu: Bu ameliyatta rahim atardamarına bir kateter yerleştirilir ve miyomlara giden kan akışı kesecek bir madde enkente edilerek miyomların ölmesi ya da küçülmesi sağlanır.
Rahim içi yapışıklıklar: Rahim içinde meydana gelen yapışıklıklar doğurganlıkla ilgili sorunlara yol açabileceği için bunların genelde laparoskopik prosedür ile ortadan kaldırılması gerekir.
Polikistik over sendromu (PKOS): PKOS, yumurtlamayı etkileyen hormonal bir bozukluk olmakla birlikte genelde üreme çağındaki kadınlarda görülmektedir. PKOS tedavisinde kullanılan iki cerrahi prosedür bulunmaktadır:
- Laparoskopik ovaryan drilling (LOP): Bu prosedürde istenmeyen yumurtlamayı tetikleyebilen yumurtalık kısımlarını yok etmek içim lazer ya da elektrokoter kullanılır.
- Wedge rezeksiyonu: Bu prosedürde ise yumurtalıkların bir kısmı cerrahi olarak çıkarılır. Bununla birlikte bu işlem sırasında yumurtalıklarda hasar meydana gelebileceği için doğurganlığın korunması düşünülüyorsa nadiren gerçekleştirilir.
Yukarıda yer alan sorunlar arasında yaşadıklarınız varsa tüp bebek tedavisi öncesi bunların tedavi edilmesi gerekebilir. Bu durumda gerekli olan prosedürler tüp bebek tedavisinden bağımsız olarak gerçekleştirileceği için tüp bebek tedavisine ek bir masraf kalemi olarak karşınıza çıkacaktır.