Merhabalar sevgili hanımlar..
Öncelikle hepinize huzurlu bayramlar diliyorum şimdiden
Belirtmek isterim ki buraya yazmamın nedeni bir çare aramaktan ziyade derdimi paylaşmak, belki teselli edilmek..
27 yaşındayım; huzurlu bir yuvam (8 aylık evliyim) ve sevdiğim, sevildiğim bir ailem var. Çalışan, kendi ayakları üzerinde durabilen bir insanım. Genel olarak her işimi kendim yaparım, kimseye ihtiyaç duymam, çevreminde her işine koştururum.
Üç kardeşiz, ben en büyükleriyim ve en çok sorumluluk alan benim. Ailede kimin ne derdi varsa bi çözüm üretmeye çalışırım, bu çözüm beni zor duruma sokacak olsa bile "yeter ki onlar iyi olsun" derim.
Annem çok hastalık çekti, hala düzenli olarak kontrollere gideriz. Onun çektiği acılara şahit olmak beni çok yıprattı. Kaybetme korkusu sardı beni.
Annem iyileşti, yuvamı kurdum, maddi olarak idare ediyoruz kendimizi, tam iyiyiz derken deprem oldu. Biz deprem bölgesinde yaşamıyoruz, ailemden birininde depremde enkaz altında kalabileceği aklımın ucundan dahi geçmezdi. Fakat depremin olduğu günün akşamında kuzenimin bir gün öncesinde bir iş için deprem bölgesine gittiğini, kaldığı yerin yıkıldığını öğrendik.. Bizim için deprem o haberi aldığımızda başladı, ateş düştüğü yeri yakıyormuş.. 5 gün boyunca bir haber bekledik, öleceğini konduramadık, aslan gibi delikanlıydı.. Fakat Allah öyle takdir etmiş, 5 günün sonunda cenazesi çıktı..
6 Şubattan beri gözümüzün yaşarmadığı bir gün geçmiyor, yarın nasıl bayram edeceğiz bilmiyorum..
6 Şubattan beri ben 27 yaşında değilim artık, yaşlandığımı hissediyorum, dizlerimdeki ağrı hiç gitmiyor, halim yok, bir şey yapma hevesim yok.. Teyzemin ciğer yangını beni yakıyor, teselli edemiyorum..
Ve çok korkuyorum, kardeşlerim mesajıma biraz geç yanıt verse "bir şey mi oldu acaba" diyorum, eşim dışarı çıksa gözüm yolda kalıyor..
Allah kimseyi sevdiklerinin yokluğuyla imtihan etmesin, imtihan olanları sabredenlerden eylesin...