- 22 Mayıs 2007
- 4.482
- 105
- Konu Sahibi DreamLover
- #1
Guatr ve Tiroid Kanseri Derneği Başkanı Prof. Dr. Cumali Aktolun, tiroid ve unutkanlık ilişkisinde beyinde meydana gelen kan akımı bozukluğunun da rolünü dikkate almak gerektiğini söyledi.
Guatr ve Tiroid Kanseri Derneği Başkanı Prof. Dr. Cumali Aktolun, genel olarak tiroid hastalıklarının tiroidin hormon hastalıkları (yetersiz veya aşırı üretimi) ve tiroidin yapısal hastalıkları (nodül, kanser ve iltihaplar) olmak üzere iki ana grupta toplandığını ifade etti.
Beyine giden kan azaldığında veya aşırı olduğunda beyin hücrelerinin beslenmesinin bozulduğunu ve normal görevlerini yapamadığını vurgulayan Prof. Dr. Aktolun, bu durumda unutkanlık başta olmak üzere birçok psikolojik sorunun ortaya çıktığını belirtti.
Prof. Dr. Aktolun, beyine giden kan akımının net ve görsel olarak ölçümü üzerine geliştirilmiş ileri teknoloji cihazları bulunduğunu hatırlatarak, SPECT (single photon emission tomography) ve PET (positron emission tomography) adı verilen teknolojilerle beynin kan akımının görsel olarak haritasını çıkarmanın mümkün olduğunu kaydetti.
Bu görüntüleme teknikleri sayesinde birçok hastalığın ayrıntıları hakkında bilgi elde edilebildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Aktolun, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hastanın yaşı ne olursa olsun, tiroid hormonu yetersiz veya aşırı üretilen kişilerde yani her türlü tiroid hormon bozuluğunda unutkanlık, devamlı uyku hali, ani öfke patlaması, panik atak, depresyon ve gergin kişilik bilinen yaygın durumlardır. Bugüne kadar, bu psikolojik sorunların tiroid hormonunun direk etkisine bağlı olduğu kabul edilmekteydi. Halbuki son zamanlarda yayınlanan bir çok bilimsel araştırmada, tiroid hastalıklarında beyin kan akımının bozulduğu SPECT ve PET görüntüleme teknolojileri ile ortaya konulmuştur. Beyin kan akımı bozulan kişilerde unutkanlık (bunamaya kadar varan şiddetli unutkanlık), depresyon, sinirlilik görülür. Bu bilimsel bulgular ışığında tiroid ve unutkanlık ilişkisinde ve öfkenin kökeninde tiroid hormon bozukluğunun etkisiyle birlikte beyinde meydana gelen kan akımı bozukluğunun da rolünü dikkate almak gerekir.”
Bu gerçeği dikkate alarak, bugüne kadar uygulanan tedavinin değiştirilmesi ve beyin kan akımının bozulmasına bağlı etkileri yok edici destekleyici ilaçların reçeteye girmesinin uygun olacağına işaret eden Prof. Dr. Aktolun, tiroid hastalarında görülen ruhsal sorunların giderilmesi için kullanılacak depresyon ilaçlarının özenle seçilmesi gerektiğini vurguladı.
“Her depresyon ilacı tiroid hastalarına iyi gelmez”
Prof. Dr. Aktolun, birçok depresyon ilacının tiroid hormon üretiminin azalmasına ve hastaların 1-2 ay içinde kilo almasına neden olduğunu ifade ederek, “Bu nedenle her depresyon ilacı tiroid hastalarına iyi gelmez. Halbuki beyin kan akımını ve özellikle de beyindeki seratonin isimli maddenin düzeyini artıran depresyon ilaçları bu konuda seçilmesi gereken ilaçlardır” diye konuştu.
Guatr ve Tiroid Kanseri Derneği Başkanı Prof. Dr. Cumali Aktolun, genel olarak tiroid hastalıklarının tiroidin hormon hastalıkları (yetersiz veya aşırı üretimi) ve tiroidin yapısal hastalıkları (nodül, kanser ve iltihaplar) olmak üzere iki ana grupta toplandığını ifade etti.
Beyine giden kan azaldığında veya aşırı olduğunda beyin hücrelerinin beslenmesinin bozulduğunu ve normal görevlerini yapamadığını vurgulayan Prof. Dr. Aktolun, bu durumda unutkanlık başta olmak üzere birçok psikolojik sorunun ortaya çıktığını belirtti.
Prof. Dr. Aktolun, beyine giden kan akımının net ve görsel olarak ölçümü üzerine geliştirilmiş ileri teknoloji cihazları bulunduğunu hatırlatarak, SPECT (single photon emission tomography) ve PET (positron emission tomography) adı verilen teknolojilerle beynin kan akımının görsel olarak haritasını çıkarmanın mümkün olduğunu kaydetti.
Bu görüntüleme teknikleri sayesinde birçok hastalığın ayrıntıları hakkında bilgi elde edilebildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Aktolun, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hastanın yaşı ne olursa olsun, tiroid hormonu yetersiz veya aşırı üretilen kişilerde yani her türlü tiroid hormon bozuluğunda unutkanlık, devamlı uyku hali, ani öfke patlaması, panik atak, depresyon ve gergin kişilik bilinen yaygın durumlardır. Bugüne kadar, bu psikolojik sorunların tiroid hormonunun direk etkisine bağlı olduğu kabul edilmekteydi. Halbuki son zamanlarda yayınlanan bir çok bilimsel araştırmada, tiroid hastalıklarında beyin kan akımının bozulduğu SPECT ve PET görüntüleme teknolojileri ile ortaya konulmuştur. Beyin kan akımı bozulan kişilerde unutkanlık (bunamaya kadar varan şiddetli unutkanlık), depresyon, sinirlilik görülür. Bu bilimsel bulgular ışığında tiroid ve unutkanlık ilişkisinde ve öfkenin kökeninde tiroid hormon bozukluğunun etkisiyle birlikte beyinde meydana gelen kan akımı bozukluğunun da rolünü dikkate almak gerekir.”
Bu gerçeği dikkate alarak, bugüne kadar uygulanan tedavinin değiştirilmesi ve beyin kan akımının bozulmasına bağlı etkileri yok edici destekleyici ilaçların reçeteye girmesinin uygun olacağına işaret eden Prof. Dr. Aktolun, tiroid hastalarında görülen ruhsal sorunların giderilmesi için kullanılacak depresyon ilaçlarının özenle seçilmesi gerektiğini vurguladı.
“Her depresyon ilacı tiroid hastalarına iyi gelmez”
Prof. Dr. Aktolun, birçok depresyon ilacının tiroid hormon üretiminin azalmasına ve hastaların 1-2 ay içinde kilo almasına neden olduğunu ifade ederek, “Bu nedenle her depresyon ilacı tiroid hastalarına iyi gelmez. Halbuki beyin kan akımını ve özellikle de beyindeki seratonin isimli maddenin düzeyini artıran depresyon ilaçları bu konuda seçilmesi gereken ilaçlardır” diye konuştu.