Benim kızım 13 yaşında ve teknoloji onun için her şey demek. İnternet, tablet, telefon onun için çok önemli. Ne ceza verirseniz verin etkilenmiyorlar. Ne zaman ki internet kapatma, tablet-telefonu elinden alma cezası gelse ortalık birbirine giriyor. Bu yaşlarda çocukları olanlar beni kesinlikle çok iyi anlayacaktır. Şimdi birtakım sorunları maddeleyeceğim, sizlerde de aynı durum var mı kontrol edin lütfen.
Kızımın durumu;
- Sürekli online olmak istiyor.
- Video çekip paylaşmayı çok seviyor.
- Sürekli sınıf arkadaşları ve diğer arkadaşları ile mesajlaşıyor.
- Farklı farklı sohbet grupları üzerinden her yaşadığını paylaşıyor.
- Ödev verildiğinde ya da yapmak zorunda olduğunda bunu ‘Google’ a sormayı daha mantıklı buluyor.
- İngilizce kelime arayacaksa gerçek bir sözlükten değil internetten bakmak daha pratik geliyor. İnternet yoksa ders çalışamayacağını söylüyor.
- Doğru düzgün çok zor bir sinema filminin tamamını izleyebiliyor. Neden izlemediğini sorduğumuzda ‘sıkıldım’ diyor.
- Eğer bir arkadaşı ile buluşmayacaksa evden çıkmak istemiyor.
- Doğru düzgün beslenmeyip hemen odasına kaçmak istiyor.
- Sürekli fastfood yemek istiyor.
- Anne ve babasına ev konusunda en ufak bir yardımı yok. Beklentimiz sadece odasını toplu tutması.
Liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Tabii ki bazı maddeler yaşının verdiği durumlar. Kuşak farkımızın olduğu da aşikâr. TEOG sınavına girecek olması bir stres yaratmadığı gibi durumun öneminin farkında değil bile diyebilirim. Bu arada belki çok konumuz değil ama zaten hormonal olarak çorba olmuş çocuklarımızın bu sınav sistemi içerisinde perişan edilmesi konusuna mutlaka bir çözüm bulunmalı. Aileler, çocukları hayatlarının en zor günlerini bu süreçte geçiriyor.
Konumuza geri dönelim. Şimdi yukarıda listelediğim maddelerin ne kadarını siz de yaşıyorsunuz bilemiyorum ama benim elimdeki en somut ve gerçek kanıtlar bunlar.
Kızımın bu durumlara verdiği tepkilere gelince.
- Bütün arkadaşlarım ‘online’.
- Onların ailesi karışmıyor. Siz çok baskıcısınız.
- Tabii ki ‘bana karışamazsınız!’
- Bu benim hakkım!
- Biz böyle ders çalışıyoruz.
- Beni anlamıyorsunuz.
Bu liste de bu şekilde uzar gider. Okulu ile görüştüğümüzde sonuç hem iyi hem kötü.
İyi dememe bakmayın züğürt tesellisi diyebiliriz. Herkesin aynı durumda olduğunu duymak biraz içimizi ferahlatır gibi oldu o kadar. Okulumuzun söylediği, internete ve teknoloji kullanımına sınır koymalısınız, tüm velilerimize aynı şeyi söylüyoruz dediler. Güzel, biz sınırı koyuyoruz diyelim diğer veliler aynı özeni göstermediği anda sistem çatlıyor. ‘Siz çok baskıcısınız’ sonucuna gidiyor. Elimizden geldiğince diğer veliler ile iletişime geçiyoruz. Onlardan da aynı şeyi yapmasını istiyoruz ama bu işin böyle çözülmesi mümkün görünmüyor. Inanın bana evde huzur, sessizlik, keyif kalmadı. Özellikle eşim Şenay perişan. Kız çocuk diye herhalde ben ne kadar kızarsam kızayım, ceza verirsem vereyim her türlü Şenay’a patlıyor kız. Gözünün içine baka baka onu kızdıracak her şeyi yapıyor. Onun için kendini paralayan annesini hiç gözünün yaşına bakmadan harcıyor diyebilirim. Bir de acımasızlar anlayacağınız. Bu işin içinden nasıl çıkalım? Bu konuda bir fikri olan var mı? Teknolojik diyetin başarılı olacağına inanmıyorum. Hatta doğru da bulmuyorum. Neticede bu çocuklar sadece teknolojiyi kullanarak belki iş hayatlarını geçirecekler. Çok fazla yabancılaştırmamak lazım. Sınır koyma fikrine çok sıcak bakıyorum. Belki de en makul yöntem diyebiliriz. Tek yapmamız gereken anneler babalar olarak örgütlenmek. Tek bir tavır ve davranış sergileyebilmek. Önce evde anne baba bütünlüğü sağlamalı. Birlikte hareket ederek bu durumla mücadele etmeliyiz. Gerçek sosyalliği çocuklarımıza anlatmalı, teknolojiyi hayatını kolaylaştıran bir araç pozisyonunda konumlandırmasını öğretmeliyiz.
Sakın unutmayın! Tablet, telefon çocuk bakıcısı değil! Oyun oynayınca uslu duruyor, biz de arkadaşlarımızla iki çift laf edebiliyoruz bakış açısında olmamalıyız. Ben bile bazen bu hataya düşüyorum. Sonrası mı? Sonrası can sıkıcı tabii ki.