Tekke ve Zaviyeler eksik kalmisti, o da gelsin.

Lambrusco

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
13 Temmuz 2010
3.692
437
0
- Yurtdışı
Ak Parti'den 'Tekke ve Zaviyeler' teklifi - Politika Haberleri - Radikal

Haber: TARIK IŞIK - tarik.isik@radikal.com.tr / Arşivi

AK Parti Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, devrim kanunları arasında bulunan tekke ve zaviyelerle ilgili yasanın yürürlükten kaldırılması için yasa teklifi hazırladığını söyledi. Yasanın cemevlerinin ibadethane olarak sayılması talebinin önünde engel olduğunu söyleyen Özdalga, “Yasanın çıktığı dönümde dinin devletin kontrolüne alınması gereken bir olgu olduğu zihniyeti çok kuvvetliydi. Dine, toplumdaki bazı kötülüklerin kaynağı olarak bakılıyordu. Bu kanun bir parça aba altından değil, açık bir şekilde sopa gösterilerek çıktı. ‘Buna karşı çıkan varsa gelsin konuşsun. Onun da akıbeti dar ağacı olacak’ diye konuşmalar yapıldı” dedi.

TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Özdalga, 30 Kasım 1925 tarihli 677 sayılı “Tekke ve Zaviyelerle, Türbelerin Seddine (Yasaklanmasına) ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun”un yürürlükten kaldırılması için yasa teklifi verdiğini ifade ederek, teklifin gerekçesiyle ilgili “En önemli gerekçe; bu kanun artık Türkiye ’de hiçbir ihtiyacı karşılamıyor. Bir görüşe göre 1925 tarihinde kabul edildiğinde, o zaman bir ihtiyacı karşıladığını ileri sürenler var. Ben bu tartışmaya girmek istemiyorum. En doğrusu bu tartışmayı tarihçilere, araştırmacılara bırakmak” dedi. Söz konusu kanun kabul edildiğinde TBMM tutanaklarını ve yapılan müzakereleri de incelediğini anlatan Özdalga, şöyle konuştu:

ANAYASAYA AYKIRI DEĞİL

“Bu kanunla bazı unvan ve sıfatlar yasaklanıyor; dedelik, seyidlik, çelebilik, babalık gibi unvan ve sıfatlar, onunla beraber falcılık, büyücülük, üfürükçülük gibi sıfatların kullanılması da yasaklanıyor. Bu iki grup unvan ve sıfat toplumsal tasavvurda kesinlikle bir arada düşünülen ve birbirine yakın değerler taşıyan sıfatlar değil. Mesela bunlardan dedelik, çelebilik, babalık gibi sıfatlara kendi değerler dünyasında olumlu şeyler atfeden vatandaşlar açısından küçük düşürücü bir beraber kullanım ve yasaklama var. Cem evleriyle ilgili tartışmada, cemevlerinin ibadet yeri kabul edilemeyeceğini ileri sürenlerin kullandıkları bir iki gerekçeden biri de bu kanundur. Bu gerekçe de ortadan kalkmış olacak. Bu kanun Anayasanın 174. maddesinde zikredilen inkılap kanunlarından biri. Anayasada sekiz inkılap kanunu zikrediliyor ve Anayasaya aykırı oldukları iddiasında bulunulamaz. Bizim böyle bir iddiamız yok. Teklif gerekçemiz anayasa hükümlerine aykırılık değil, hiçbir toplumsal ihtiyacı artık karşılayamaz olduğudur. Zaten Anayasanın yürürlükte olduğu dönemde defalarca bu kanunlarda değişiklik yapıldı. Koruyucu hüküm sadece bu kanunların anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceğidir.”

AK PARTİ GRUBU İNCELEYECEK

Teklifini AK Parti Grubu’na verdiğini, daha sonra TBMM Başkanlığı’na vermeyi umut ettiğini belirten Özdalga, “Kısa süre önce verdim, olumlu ya da olumsuz cevap gelmedi daha. Onay çıkacağını arzu ve temenni ediyorum. Göreceğiz tabii...” dedi. Özdalga, kanunun yürürlükten kalkması halinde cem evleriyle ilgili kolaylaşmış bir durumun ortaya çıkacağını ama cem evlerinin statüsüyle ilgili otomatik bir durum ortaya çıkmayacağını kaydederek, “Cemevlerinin ibadet yeri olarak kabul edilmesine karşı çıkanların kullandığı önemli gerekçeden birisi budur. Tek gerekçe bu değil. Kanunun yürürlükten kaldırılmasının tek gerekçesi cemevleri değil. Cemevlerinin ibadet yeri olarak kabul edilmesinin yolunu da rahatlatacak. Karşı fikre sahip olanların elindeki önemli gerekçelerden biri kalkacak. Aslında bu tamamen zahiri bir gerekçedir. Cemevlerinin ibadet yeri kabul edilmesine karşı çıkanlar, bu kanunun varlığını ileri sürüyorlar ama geçerli değil. Çünkü kanun metninde kesinlikle cemevleriyle ilgili bir şey yok. Kanun; tekke ve zaviyelerin kapatılmasını, cami ve mescitlerin devamını öngörüyor, bazı unvan ve sıfatları yasaklıyor” diye konuştu.

KARŞI ÇIKANIN AKİBETİ DAR AĞACI

Kanunun müzakerelerini incelediğinde, düzenlemenin amacının, “dini kontrol altına almak” olduğunu ifade eden Özdalga, sözlerine şöyle devam etti:
“O dönemde dinin devletin kontrolüne alınması gereken bir olgu olduğu zihniyeti çok kuvvetliydi. Dine, toplumdaki bazı kötülüklerin kaynağı olarak bakılıyordu. Devlet bunu kontrol atına alarak çözeriz deniliyordu. Bu kanun bir parça aba altından değil, açık bir şekilde sopa gösterilerek çıktı. (Meclis’teki görüşmeler sırasında) ‘Buna karşı çıkan varsa gelsin konuşsun. Onun da akıbeti dar ağacı olacak’ diye konuşmalar yapıldı.

EĞİTİM BİRLİĞİNİ ZEDELEMEZ

Cemevlerinin ibadet yeri olması konusunda kanun yapılmasını kişisel olarak uygun görmediğini, devletin veya hükümetlerin, “belirli inanç mensupları kendi ibadet yerleri olarak nereyi kabul ediyorlarsa biz kabul ederiz” demesi gerektiğini kaydetti. Özdalga, “Yasa teklifiniz eğitimin birliğini zedelemez mi? Türkiye’deki cemaat gerçeği dikkate alındığında tekke ve zaviyelerin mantar gibi çoğalmasının önünü açmaz mı?” sorusuna, “Eğitimin birliği ile bu kanunun hiç alakası yok. Tekke ve zaviyeler, adına ne derseniz deyin, bugün artık geldiğimiz noktada devlet tarafından bu şekilde denetlenmesi, yasaklanması uygun değil. Zaten getirilen yasakların da fiiliyatta hiçbir sonucu yok. Kullanılmayan, geçerli olmayan bir kanundan bahsediyoruz” karşılığını verdi.

ELİMİZİ SÜREMEYECEK MİYİZ?

Bir gazetecinin “falcılık, büyücülük serbest mi olacak?” sorusuna Özdalga, “Olaylara daha farklı şekilde bakmamız lazım. Eğer topluma zarar veriyorsa, başkalarının haklarını özgürlüklerini ihlal ediyorsa, bu hükümler zaten kanunlarımızda var, gereken yapılır. Ama bunlar toplumlarda yasaklanarak yönetilecek şeyler değil” diye cevap verdi. Özdalga, “Size, muhtemelen ‘Atatürkçülük, Kemalizm tasfiye ediliyor’ eleştirisi gelecektir” denilmesi üzerine, “Bunun Atatürk ile ilgisi yok. Atatürk’ü kimse tasfiye edemez” karşılığını verdi. “Devrim kanunu ya bu?” sorusu üzerine Özdalga, “Olabilir. Yani 90 yıl önce yapılmış kanunlara elimizi süremeyecek miyiz? Bu Atatürkçülük mü oluyor? Hiçbir anayasada değiştirilemez hüküm olmaz. Sen bugün anayasa yapacaksın, sonra bir, iki, beş kuşak sonrasına diyeceksin ki ‘benim yaptığım bu hükmü sen değiştiremezsin. Böyle anayasa olmaz. Demokratik hukuk devletinin temel prensiplerine karşı bir şey bu. Böyle hüküm olmaz” dedi.


Cidden bir tekke ve zaviyelerimiz eksik kalmisti. Bakin bilmem hatirlar misiniz, AKP basa geldiginde "tehlikenin farkinda misiniz?" deniyordu, bu söylemleri cürütmek icinse kendileri cok güzel bir strateji izledi. Bir cikis, bir söndürüsle ilerliyorduk. Bir milletvekili ortaya bir sey atiyordu, AKP yok öyle birsey diyordu. Nabizlarimiz ölcüle ölcüle, tepki vermez hale gelene, tepki veremeyecek hale gelene kadar böyle böyle ilerledik. Simdi, en son ögrenci evleri olayini hatirlayin, KK`da olsun, internetteki gazetelerdeki yorumlarda olsun, AKP`nin kendi destekcileri bile inanamamisti, Basbakan cikti "inkar etmiyorum" dedi. Bundan sonraki sürec, inkar etmeme süreci olacak. Bundan sonraki sürec daha farkli ilerleyecek...

"Aman canim alti üstü bir milletvekilinin kendi özgün düsüncesi" degil bu. Parti ici demokrasinin nasil isledigini düsünerek mantikli cevaba zaten herkes ulasabilir. Alevileri de kendi emellerine alet etmek istemisler de, aleviler size kanar mi saniyorsunuz?

Muhalefetteki bütün partilere bütün milletvekillerine mail atin efendim. Dürtmek lazim bunlari. Yoksa ben bir 10 sene sonrasini düsünemiyorum...
 
Dediğim gibi; Atatürk devrimleriyle bir dertleri var ve tek tek o dönemle hesaplaşılıyor..
Tam da emperyalistlerin arzuladığı gibi.

İşin acı yanı, bir kesim halk ta bu yapılanlara alkışlarla, naralarla karşılık veriyor..
 
Muhalefetten ümidimi kesmesem uğraşırdım ama..

Ee onlara bir şey olmuyor nasıl olsa.

Maalesef bu olanlara karşı birlik olunmasından başka çare yok bence.

Yoksa sonumuz karanlık hem de çok..
 
Aydınlanmanın ve Cumhuriyetin yarattığı tüm değerleri "özgürlük" adı altında çöpe atarsanız gelinen nokta bu olur ne yazık ki! Hoş tekke ve zaviyeler kapalı sanıyorsanız yanılıyorsunuz kanunen yasak olmasına rağmen fiilen açıktırlar. Birileri bunu dernek adı altında yapar birileri de buna ihtiyaç bile duymaz... Devletin bilip de bilmezden gelme politikası burada da işlemektedir.

Zaten baktığınızda işine gelen vatandaş sınıfındayken işine gelmeyen, düşünebilen bireylerin terörist ilan edildiği zihniyetten de başka bir sonuç beklenemez. Oysa ki kimse bana sormadı Suriye seferine onay veriyor muyum diye?


Tekke ve Zaviyelerle ilgili bir takım ünvanların men edilmesine dair kanun 1925 yılından beri yürürlükte ve 85 senedir konu ile ilgili herhangi bir hükümet döneminde gözle görülür bir çalışma yapılmadı. Ne zaman ki cemaatler devlet içerisinde kadrolaşmaya başladı, ülkenin siyasetine karışır ve yön verir oldu o zaman da hükümet bunu büyük bir ekonomik güç ve oy potansiyeli olarak gördü ve gündeme geldi.

Savcılarımız nerede? Çeşitli bahaneler ile amaçlarından caydırıldı. Yargıda da kadrolaşan cemaatler değil mi? Hatırlayınız Fettulah Gülen cemaati hakkında iddaname hazırladıktan sonra dava açan kapatılan Ankara 2 nolu DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'i. Çeşitli şantaş ve kasetler ile görevinden kaydırılarak ünvanı elinden alınmış ve normal savcı olarak başka bir bölgeye görevlendirilmiştir. Sadece bu mu? İsmailağa Cemaati'ne karşı soruşturma açan Erzican eski Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner! Soruşturma neticesinde örgüt suçları ile karşı karşıya kalmış ve tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Hoş koşulsuz tahliye edilmiş olsa da görevinden alınmış ve Adana'ya düz savcı olarak atanmıştır.

Amaca ulaşılmış mıdır? Kabul edilmesi gereken tek gerçek amaçlarına ulaştıklarıdır. Sebebi de cemaatlerin geçmişten bugüne devletin en büyük kademelerinde, büyük bir kadro ile çalışıyor olmasıdır. Tespit edilse ne olacak?! Gerekli müdahele olmadığı için kamunun ele geçirilmesi engellenememiştir.

Anayasanın 9. Maddesi yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağı çok açık bir şekilde ifade ediliyor olmasına rağmen yargılama yapan hakimlerin ne derece tarafsız olduğu da tartışmaya açıktır.
 
uştu.

KARŞI ÇIKANIN AKİBETİ DAR AĞACI

Kanunun müzakerelerini incelediğinde, düzenlemenin amacının, “dini kontrol altına almak” olduğunu ifade eden Özdalga, sözlerine şöyle devam etti:
“O dönemde dinin devletin kontrolüne alınması gereken bir olgu olduğu zihniyeti çok kuvvetliydi. Dine, toplumdaki bazı kötülüklerin kaynağı olarak bakılıyordu. Devlet bunu kontrol atına alarak çözeriz deniliyordu. Bu kanun bir parça aba altından değil, açık bir şekilde sopa gösterilerek çıktı. (Meclis’teki görüşmeler sırasında) ‘Buna karşı çıkan varsa gelsin konuşsun. Onun da akıbeti dar ağacı olacak’ diye konuşmalar yapıldı."

Simdi bu ülkeye demokrasi getiren adamin? zamanında edilen sözlere bakin, bir de simdi demokrasiye bakin. Simdi halktan dahi olsa herkes! , fikrini özgürce soyleyebilirken, o zaman meclis uyeleri agzini açsa daragacina gidiyormuş. Vay Bea , vay bea
 

Sizinle aynı şekilde düşünmüyorum ama yorumunuza konuyla ilgili kendi düşüncelerimi söyleyerek cevap vermeyeceğim çünkü 2 taraf da birbirinin dediğini kabul etmez, burası açık.

Benim söylemek istediğim tek şey şu ki,
Tarih yorumculuğunun çok net bir maddesi vardır. O da geçmiş olayları o zamanın şartlarına göre değerlendirmektir. Bu yorumunuzun tarihi çerçevede dikkate alınmasının mümkünatı yoktur.
 


Düsüncelerimizin farklı olduğu konularda konusmamali miyiz :44:

Tarihte hatalar yapilmis olabilir. Bunu ketum bir sekilde devam ettirmek yerine, zamana da uygun olarak neler yapilabilir, onu konuşmak , konuşana da cephe almamak lazimdir...

Siz batililasmadan çok memnun olabilirsiniz ama ben her filminde ayrılan anne, baba ve çocukların draminin konu edildiği batinin, ozentisinde görmek istemiyorum Türkiye'mi

Tekke ve zaviyeler neden kapatilmisti bu arada
 
Son düzenleme:
Vışşş idam geri mi geliyor ?

Asılacak onca hırsız,tecavüzcü varken...

Neyse ben susayım.
 

Ben şurayı anlayamadım . Batılaşmak denilince akla neden ayrılan anne baba ve çocukları geliyor ?
Bizim Türkiye'mizde anne babalar ayrılmıyor mu ?
 
Her şeyimiz tamdı da bir tekke zaviyemiz eksikti zaten. Şükürler olsun hükümet baba onu da tamamladı bizi yaralı bırakmadı. Ne zamandır düşünüyordum bir tekkemiz olsa bir zaviyemiz olsa diye ağlıyorum günlerdir
 
Ben şurayı anlayamadım . Batılaşmak denilince akla neden ayrılan anne baba ve çocukları geliyor ?
Bizim Türkiye'mizde anne babalar ayrılmıyor mu ?

İnanin benim aklima ayrılan anne, babalar, dagilan yuvalar, ya annesini, ya babasini görmeden yasayan çocuklar geliyor.. Bati öyle bir halde ki şimdi , bu boşanma oranlarini dusurebilmek icin insanlara ulaşabildiği her mecrada ailenin degerliligini anlatıyor. Hollywood' un çektiği her filmde, ister super güçlü kahramanlar, ister küçük bir mahalle söz konusu edilsin. İlla ki boşanmış bir çift ve bunun zorluğunu yasamalari, bir araya gelme cabalari konu edilir.

Çünkü biliyorlar ki aile bittiği zaman, toplum biter.. Ahlak biter..

Türkiye' de yok mu boşanma, var.. ama gittikçe artan bir şekilde var.. Batiyi yudumladik yudumladik, artik ozumsuyoruz. Bunlar da sonuclari..
 


Ağlamayın, açılıyormus işte
 

Bu kisim ironi degil mi? Alti cizili kelimenin yaninda neden soru isareti var?
 
Son düzenleme:

en basit şekliyle birileri sizi sömürmesin diye....
 
Son düzenleme:

her cümlene katılıyorum,özellikle kırmızılı yere
 
Ayrıca zahmet edip böyle bir işe girişmesinler. İllegal olarak zibilyon tane yerde var zaten bu insanlardan.
 

Düşüncenize saygı duyuyorum , fakat katılmıyorum çünkü ben bunların özenme olduğunu düşünmüyorum.Bir de; başka tarafa özenirsek de belki de hiç sevmeyerek evlendirildiğimiz eşimizin 4.karısı olurduk .


 
"Turkiye Cumhuriyeti dervisler,seyhler,muritler,meczuplar ulkesi degildir!"
Mustafa Kemal Ataturk.
Bu soz noktayi koyuyor da birkac bir sey daha ekleyeyim.Burada acilan bazi konularda bile cinler periler havada ucusuyor.Bilincsiz bir suru insanimiz var hala.Pozitif bilimden uzak,aklini muska yazan sarikli dedelere kaptirmis insanlarimiz var.Bunlari duzeltmedikce oneri de verirler,yasa taslagi da hazirlarlar.Tek hakiki gercek akil ve ilimdir.Bu boyle biline.
 

İslam bütün coğrafyalarda, arap cografyasi da dahil olmak üzere kadinlarin, en çok eziyet gordugu zamanlarda; kadina şiddeti, eziyeti, birakin öldürmeyi, agir işlerde calistirilmasini bile men etmiş bir dindir..

İslamdan daha fazla kadina önem veren, başka bir din yoktur..

Başka taraf dediğiniz, İslamin yasaniliyor olduğunu zannettiginiz bir yer olabilir. Karismasin lütfen..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…