Tekir’in büyükannesi ve büyükbabası başka bir şehirde oturuyordu. Tekir ve ailesi televizyondaki haber programını izliyorlardı.
SPİKER: Evet sayın seyirciler bir son dakika haberini sizlere iletiyoruz. Aşırı yağış yüzünden bazı illerimizde ev ve işyerleri sular altında kaldı, sel baskınına uğramıştır.
Bu haberi duyan Tekir’in annesi hemen telefonla onları arası. Cevap alamayınca cep telefonlarını aradı. Ama cep telefonuna cevap veren yoktu. Tekir ve ailesi çok telaşlandılar.
Babası ben şehre gidiyorum. Haber alır almaz sizi ararım, dedi. Fakat köprü yağış yüzünden hasar gördüğü için babası şehre gidemedi. Ertesi sabah gazetelerde sel baskınında can kaybı olmadığı haberini okudular. Biraz daha rahatlamışlardı.
Tekir: Anneciğim, büyük annemlerden nasıl haber alabiliriz, dedi.
Annesi: Yavrum aşırı yağmurdan, telefon, telgraf telleri zarar görmüş, yollarda hasar var. O nedenle onlara sadece mektup yazabiliriz. Onunda cevabını geç alabiliriz. Şu an televizyonda izleyip, gazete okuyarak gelişmelerden haberdar olabiliriz dedi.
Babası hemen oturup bir mektup yazdı. Tekir babasını dikkatlice izliyor, bir an önce mektubun yollanması için sabırsızlanıyordu. Mektubu zarfın içine koydu. Zarfın üzerine adres yazdı. Mektubun pulunu Tekir yapıştırdı. Postaneye giderek acil postsa servisi kutusuna mektubu attılar.
Aradan günler geçmişti. Tekir büyükannesinden ve büyükbabasından haber bekliyordu. İki hafta sonra postacı zürafa, Tekir’lere bir mektup getirdi. Mektup büyükbabasından geliyordu. Mektupta iyi olduklarını telefon arızasından dolayı arayamadıklarını selde cep telefonunu kaybettiklerini ve yaz tatilinde oraya geleceklerini yazmıştı.
Tekir bu duruma çok sevinmişti. Babası mektubu okurken Tekir bir yandan büyükannesinin ve büyükbabasının onlara gelişini hayal ederek mutlu oluyordu.