1915 yılının 24 Nisan tarihinde uygulanan techir yasasıyla Ermeniler bugün bugünü "Soykırım Günü" olarak kabul etmişler, olmayan bir bellek kendilerine yaratmışlardır.
Halbuki Osmanlı dışarda düşmanla savaşırken, içerde isyanlara uğraşırken, imparatorluk cayır cayır yanarken Ermeniler, Türkler üzerinde katliam yapmaya başlamışlardır ve "zorunlu olarak zorunlu göç yasası" uygulanmıştır. Tabii ki bu göç yaşanırken suçsuz olan ermeniler de zarar görmüştür, kurunun yanında yaş da zarar görmüştür bu şüphesiz bir gerçektir fakat burada yargılanması gereken şey Osmanlı değil, Ermeni çeteleridir. Erzurumda yaşanan Türk katliamı hakkında Kazım Karabekir' in kızı Timsal Karabekir'in d: “Babam, ‘Erzurum’a biraz daha geç kalsam içeride kurtaracak can bulamayacaktım. Allah benim gözümün gördüğünü kimseye göstermesin')
Yani Osmanlı'nın yaptığı şey bir nefsi müdafaadır.
Bu savaş yıllarında Amerikadan gelen generaller bile Türk ulusunun suçsuzluğunu belgelemiştir. (General Harbord Raporu) -bu arada harbord raporu hk çeşitli araştırmalar vardır. Bölgede Türk'ün çoğunluğunu kabul eder ama Ermenilere soykırım yapılmıştır da demeyi ihmal etmez. Bununla ilgili yazılan tezlere YÖK'ten ulaşabilirsiniz. Raporun nasıl verildiğini, rapor yazılırken neleri göz ardı edip neleri göz ardı etmediğini-
Her ne kadar daha sonraları bu sözde soykırımı "Ermeni soykırımı" olarak tanımlamış olsa bile.
Ayrıca Atatürk söylevinde:
"Şüphe etmemek gerekirdi ki, Ermeni kıtali konusundaki sözler, gerçeğe uygun değildir. Aksine, güney bölgelerinde, yabancı kuvvetler tarafından silahlandırılan Ermeniler, gördükleri koruyuculuktan cesaret alarak bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmaktaydılar. İntikam düşüncesiyle her tarafta insafsız bir şekilde öldürme ve yok etme siyaseti gütmekteydiler. Maraş’taki feci olay bu yüzden çıkmıştı. Yabancı kuvvetlerle birleşen Ermeniler, top ve ağır makineli tüfeklerle Maraş gibi eski bir Müslüman şehrini yerle bir etmişlerdi. Binlerce çaresiz ve suçsuz ana ve çocukları işkenceyle öldürmüşlerdi. Tarihte bir benzeri görülmemiş olan bu vahşeti yapan Ermenilerdi. Müslümanlar yalnız namuslarını ve canlarını korumak için karşı koymuş ve kendilerini savunmuşlardı. Yirmi gün süren Maraş soykırımında, Müslümanlarla birlikte şehirde kalan Amerikalıların, bu olay hakkında İstanbul’daki temsilciliklerine çektikleri telgraf, bu faciayı yaratanları, yalanlanamayacak bir şekilde ortaya koymaktaydı.
Adana ili içindeki Müslümanlar, tepeden tırnağa kadar silahlandırılan Ermenilerin süngülerinin baskısı altında her dakika öldürülmek tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyorlardı. Canlarının ve bağımsızlıklarının korunmasından başka bir şey istemeyen Müslümanlara karşı uygulanan bu zulüm ve yok etme politikası, uygar dünyanın dikkatini çekecek ve onları insafa getirecek nitelikteyken, aksinin yapıldığını iddia ederek ondan vazgeçilmesini isteme gibi bir teklif nasıl ciddi olarak kabul edilebilirdi?”
Şeklinde bir söylemde bulunmuştur.
Sözde soykırım yaşanmış olsa zaten bu şu an belgelenir bize kabul ettirilirdi ve Ermeni 4T planını uygulardı. Peki nedir 4T?
Tanıtım
Tanınma
Tazminat
Toprak
Yani bugün sözde soykırımı kabul edecek olursak bizden toprak ve tazminat isteyecekler.
Hiçbir tarihçi Sözde Ermeni Soykırımını kabul etmemektedir. TÜRKİYE CUMHURİYETİ BU SÖZDE SOYKIRIMI ASLA KABUL ETMEMEKTEDİR.
Belge yoksa tarih yoktur, belge yoksa olay yoktur!
Bugün ermenilerin yaptıkları kaydeden, paylaşan, araştıran tüm tarihçilere teşekkürü borç bilirim.
Doğu Anadoluyu Ermeni ve Rus işgalinden kurtaran atalarıma teşekkürlerimi borç bilirim.
Başta dönemin Harbiye Nazırı olan ve Berlin'de terörist bir Ermeni tarafından haince şehit edilmiş Talat Paşa ve İttihat Terakki ruhu taşıyan, suikaste kurban giden tüm paşalarımızın ruhları şad olsun.
Atatürkümüzün ruhu şad olsun, hepsinin mekanları cennet olsun.
Ayrıca Atatürkün Türklüğe bakış açısı "Kendini Türk hisseden eden herkes Türktür, vatandaşlık bağı ile devletimize bağlı olan herkes Türktür" bakış açısıdır.
Atatürkün bir söylevi ile konuyu kapatmak istiyorum
"Bu memleket, tarihte Türk'tü, hâlde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır”
Ne Mutlu Türküm Diyene
Ne mutlu tarihini bilene
Not: Bu yazımda hiçbir millet küçümsenmemiştir, aksine Türk ulusunun masumluğunu belirtilmeye çalışılmıştır. Yazımı eğer bir Ermeni okuyorsa ve bu topraklarda yaşıyorsa ona kocaman sevgilerimi yolluyorum. Bu beni ancak mutlu eder. Topraklarımız her dini, milletini, dili kucaklayabilen bir yapıya sahiptir.
Yurtta sulh cihanda sulh diyen Atatürkümüzün izinden
Halbuki Osmanlı dışarda düşmanla savaşırken, içerde isyanlara uğraşırken, imparatorluk cayır cayır yanarken Ermeniler, Türkler üzerinde katliam yapmaya başlamışlardır ve "zorunlu olarak zorunlu göç yasası" uygulanmıştır. Tabii ki bu göç yaşanırken suçsuz olan ermeniler de zarar görmüştür, kurunun yanında yaş da zarar görmüştür bu şüphesiz bir gerçektir fakat burada yargılanması gereken şey Osmanlı değil, Ermeni çeteleridir. Erzurumda yaşanan Türk katliamı hakkında Kazım Karabekir' in kızı Timsal Karabekir'in d: “Babam, ‘Erzurum’a biraz daha geç kalsam içeride kurtaracak can bulamayacaktım. Allah benim gözümün gördüğünü kimseye göstermesin')
Yani Osmanlı'nın yaptığı şey bir nefsi müdafaadır.
Bu savaş yıllarında Amerikadan gelen generaller bile Türk ulusunun suçsuzluğunu belgelemiştir. (General Harbord Raporu) -bu arada harbord raporu hk çeşitli araştırmalar vardır. Bölgede Türk'ün çoğunluğunu kabul eder ama Ermenilere soykırım yapılmıştır da demeyi ihmal etmez. Bununla ilgili yazılan tezlere YÖK'ten ulaşabilirsiniz. Raporun nasıl verildiğini, rapor yazılırken neleri göz ardı edip neleri göz ardı etmediğini-
Her ne kadar daha sonraları bu sözde soykırımı "Ermeni soykırımı" olarak tanımlamış olsa bile.
Ayrıca Atatürk söylevinde:
"Şüphe etmemek gerekirdi ki, Ermeni kıtali konusundaki sözler, gerçeğe uygun değildir. Aksine, güney bölgelerinde, yabancı kuvvetler tarafından silahlandırılan Ermeniler, gördükleri koruyuculuktan cesaret alarak bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmaktaydılar. İntikam düşüncesiyle her tarafta insafsız bir şekilde öldürme ve yok etme siyaseti gütmekteydiler. Maraş’taki feci olay bu yüzden çıkmıştı. Yabancı kuvvetlerle birleşen Ermeniler, top ve ağır makineli tüfeklerle Maraş gibi eski bir Müslüman şehrini yerle bir etmişlerdi. Binlerce çaresiz ve suçsuz ana ve çocukları işkenceyle öldürmüşlerdi. Tarihte bir benzeri görülmemiş olan bu vahşeti yapan Ermenilerdi. Müslümanlar yalnız namuslarını ve canlarını korumak için karşı koymuş ve kendilerini savunmuşlardı. Yirmi gün süren Maraş soykırımında, Müslümanlarla birlikte şehirde kalan Amerikalıların, bu olay hakkında İstanbul’daki temsilciliklerine çektikleri telgraf, bu faciayı yaratanları, yalanlanamayacak bir şekilde ortaya koymaktaydı.
Adana ili içindeki Müslümanlar, tepeden tırnağa kadar silahlandırılan Ermenilerin süngülerinin baskısı altında her dakika öldürülmek tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyorlardı. Canlarının ve bağımsızlıklarının korunmasından başka bir şey istemeyen Müslümanlara karşı uygulanan bu zulüm ve yok etme politikası, uygar dünyanın dikkatini çekecek ve onları insafa getirecek nitelikteyken, aksinin yapıldığını iddia ederek ondan vazgeçilmesini isteme gibi bir teklif nasıl ciddi olarak kabul edilebilirdi?”
Şeklinde bir söylemde bulunmuştur.
Sözde soykırım yaşanmış olsa zaten bu şu an belgelenir bize kabul ettirilirdi ve Ermeni 4T planını uygulardı. Peki nedir 4T?
Tanıtım
Tanınma
Tazminat
Toprak
Yani bugün sözde soykırımı kabul edecek olursak bizden toprak ve tazminat isteyecekler.
Hiçbir tarihçi Sözde Ermeni Soykırımını kabul etmemektedir. TÜRKİYE CUMHURİYETİ BU SÖZDE SOYKIRIMI ASLA KABUL ETMEMEKTEDİR.
Belge yoksa tarih yoktur, belge yoksa olay yoktur!
Bugün ermenilerin yaptıkları kaydeden, paylaşan, araştıran tüm tarihçilere teşekkürü borç bilirim.
Doğu Anadoluyu Ermeni ve Rus işgalinden kurtaran atalarıma teşekkürlerimi borç bilirim.
Başta dönemin Harbiye Nazırı olan ve Berlin'de terörist bir Ermeni tarafından haince şehit edilmiş Talat Paşa ve İttihat Terakki ruhu taşıyan, suikaste kurban giden tüm paşalarımızın ruhları şad olsun.
Atatürkümüzün ruhu şad olsun, hepsinin mekanları cennet olsun.
Ayrıca Atatürkün Türklüğe bakış açısı "Kendini Türk hisseden eden herkes Türktür, vatandaşlık bağı ile devletimize bağlı olan herkes Türktür" bakış açısıdır.
Atatürkün bir söylevi ile konuyu kapatmak istiyorum
"Bu memleket, tarihte Türk'tü, hâlde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır”
Ne Mutlu Türküm Diyene
Ne mutlu tarihini bilene
Not: Bu yazımda hiçbir millet küçümsenmemiştir, aksine Türk ulusunun masumluğunu belirtilmeye çalışılmıştır. Yazımı eğer bir Ermeni okuyorsa ve bu topraklarda yaşıyorsa ona kocaman sevgilerimi yolluyorum. Bu beni ancak mutlu eder. Topraklarımız her dini, milletini, dili kucaklayabilen bir yapıya sahiptir.
Yurtta sulh cihanda sulh diyen Atatürkümüzün izinden
Son düzenleme: