• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Soruyorum: cinsiyetçilik, ırkçılık, türkçülük, heteroseksizm nedir?

  • Konu Sahibi Konu Sahibi xx_9
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi

xx_9

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
3 Ağustos 2014
1.363
1.504
123
İstanbul
Bu kavramlar hakkında bildiklerinizi, görüşlerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.
 
Madem kimse bir şeye yazmaya yanaşmıyor, ben kısaca giriş yapayım.

Irkçılığın ne olduğunu hepimiz biliyoruz zaten. Bir ırkı diğer ırklardan daha üstün görmek. Ve diğer ırkların, bu üstün ırka hizmet etmek, kölelik etmek için yaratılmış olduğunu iddia ederek diğer ırkları sömürmek, köleleştirmek, diğer ırkların hayatını çeşitli şekillerde zorlaştırmak, onların özgürlüklerini kısıtlamak... Hatta onları katletmek.

Cinsiyetçilik de aşina olduğumuz bir kavram. Bir cinsi diğer cinsten üstün görmek. Bir cinsin, diğer cinse hizmet ve kölelik için yaratılmış olduğunu savunmak. Diğer cinsi köleleştirmek, baskılamak, diğer cinse, aklınıza gelebilecek her türlü şiddet ve vahşet yöntemiyle saldırmak ki bütün bunlar bugün hala dünyanın birçok yerinde, kadının ikinci cins kabul edilmesi şeklinde zühur ediyor ve inanılmaz bir erkek şiddeti şeklinde her an, her dakika, her gün dünyanın her yerindeki kadınlar tarafından deneyimlenmeye devam ediliyor.

Heteroseksizm birçoğumuzun pek duymadığı bir kavram.
Bu da diğerleri gibi "ayrımcılık" türlerinden biri.
Kendi cinsel yönelimlerini tek yönelim olarak kabul edip, diğer cinsel yönelime sahip insanların yaşama hakkına dahi saygı duymamaya kadar gidebiliyor bu ayrımcılık türü de. Heteroseksizm, homofobi, transfobi gibi birçok hastalıklı düşüncenin önünü açan ayrımcılık türü.
Yani birileri ciddi ciddi çıkıp kendi vücut ve hormon yapılarını kesinlikle tek otorite kabul ediyor. Ve farklı arzularla, farklı hormonal donanımlarla, farklı hissyatlarla, farklı yönelimlerle dünyaya gelmiş, var olmuş insanların bırak var oluşlarına saygı duymayı, onların nefes alma hakkına bile saygı duymuyor.

Türcülük ise hiçbirimizin son zamanlara kadar aklına bile getirmediği fakat tarihin en vahşi, en köklü, en acımasız ayrımcılıklarından biri. Belki de tüm ayrımcı ideolojilerin kökeni.
Nasıl ki ırkçılık, kendi ırkını diğerlerinden üstün görüp diğer ırkların haklarını gaspetmekse, nasıl ki cinsiyetçilik kendi cinsini üstün görüp diğer cinsin yaşam hakkını ihlal etmekse;
türcülük de,
kendi türünü diğer türlerden üstün görüp, diğer türleri sömürme, diğer türlerin yaşam haklarını, özgürlüklerini yok sayma hakkını kendinde bulmak demek.

Biz insanlar aklımızın bile almayacağı kadar uzun zamandır hayvanları sömürüyoruz. Hayvanlardan çalıyoruz. Onların yaşam döngülerine müdahale ediyor, onları katlediyoruz.

Biz insanlar, vücudumuz %100 meyvecil/otçul olduğu halde,
vücudumuzun tek bir gıdım hayvansal ürüne ihtiyaç duymadığı gerçeğine rağmen,
süt elde etmek için tecavüzle inekleri hamile bırakıp, ineklerin doğan bebeklerini onlardan çalarak bebeği mezbahaya yollayıp öldürdükten sonra, bin bir işkenceyle anne ineklerin sütünü çalıyor ve nihayetinde sadece 3-4 sene içinde anne inekleri de mezbahaya yollayıp öldürmeyi seçiyoruz.

Biz insanlar,
her bir hayvansal gıda, vücudumuza aklınıza gelebilecek en zararlı şeylerden bile daha fazla zarar verdiği halde,
sırf yumurta yiyebilmek için, yeni dünyaya gelmiş "üretim fazlası" milyonlarca erkek civcivi canlı canlı pres makinelerine atarak öldürüyor, hormonlarla büyüttüğümüz dişi civcivlerdense yine bin bir işkenceyle yumurtalarını çalıyor ve nihayetinde onları da 1-2 yıl içinde katlederek onların cesetlerini yemeyi seçiyoruz.

Biz insanlar,
arıların bütün yıl kendi besinleri ve yuvaları için yaptığı balı, arıların soyunun tükenmesine sebep olan yöntemlerle, onların evlerini dumana boğarak onlardan çalıyoruz.

Biz insanlar,
koşan, gülen, eğlenen, seven, yavrulayan, annesi olan, anne olan, bebek olan, yavrusunu koruyan, soğuktan korunmayı bilen, sıcaktan saklanmayı bilen, sahibi ölünce onu terkedip gitmeyen, bu dünyada hiç kimseye tek bir zarar vermemiş olan koyunları, kuzuları, kazları, inekleri, domuzları, hindileri, tavukları topluca katlederek onların CESETLERİNİ yemeyi seçiyoruz.

Eğer ben bugün bırakın "herhangi birinizi zorla hamile bırakıp daha sonra da yeni doğan bebeğinizi öldürme ve sizin sütünüzü sizin isteğiniz dışında sizden çalma ve birkaç yıl sonra sizi de öldürme" eylemini gerçekleştirmeyi, sadece bu tip eylemlere dair düşüncelerin kafamda olduğunu söylesem bile, beni barbarlıkla, ruh hastalığıyla, psikopatlıkla suçlardınız ve en yakın akıl hastanesine kapatılırdım.

Oysa biz insanlar günün her bir saniyesinde, dünyanın her yerinde hayvanlara bunu ve çok daha fazlasını, çok daha acımasızını yapıp duruyoruz ve bundan rahatsız bile değiliz.

Bugün en yüksek teknolojilerimizle bile, arıların, karıncaların, yunusların haberleşme yöntemlerini inşa edemiyoruz. Öylesine gelişmiş bir iletişim ağları var.
Sizler sadece hayvanlar sizden farklı bir dil konuşuyor ve sizler onların dilini anlamıyorsunuz diye, kendinizin hayvanlardan daha gelişmiş ve daha üstün olduğunu mu düşünüyorsunuz gerçekten? =)

Eğer bugün arıların soyu tükenirse, sadece 10 yıl içinde bu dünyadaki hayat sona erer. Arılar, dünya için bu kadar önemlidir.
Karıncalar yok olursa, dünyadaki hayat 7-8 yıl içinde biter.

Oysa insanlar yok olursa bu gezegene ne olur biliyor musunuz? Gezegen, hiç olmadığı kadar iyi bir duruma gelir ve hayat, insanların sebep olduğu yıkım olmadan, en üst kalitede devam eder.
İnsan, bu dünya için bir virüstür.
Bu benim yorumum değil. Biyologlar, insanın bu gezegen üstünde yarattığı etkinin, tam olarak virüslerin, herhangi bir sistem üstünde yarattığı etkiyle aynı olduğunu söylüyor.

Gerçekten soruyorum, bir siyahinin sizden daha önemsiz ve gereksiz bir canlı olduğunu düşünüyor musunuz?
Peki kadınların erkeklerden daha önemsiz ve gereksiz canlılar olduğunu söyleyen erkekler hakkında ne düşünürsünüz?
Ve tekrar soruyorum, bir ineğin sizden daha değersiz olduğunu ve sırf sizin bencilce isteklerinize cevap verebilmek için tecavüzü, işkenceyi, sömürüyü ve cinayete kurban gitmeyi hakettiğini gerçekten düşünüyor musunuz?

Dünyada kendi annesinin ürettiği dışında süt içen herhangi bir canlı yokken,
hiçbir gergedan, zürafa sütü,
hiçbir zürafa, eşek sütü,
hiçbir eşek, fil sütü,
hiçbir insan, sincap sütü içmezken... ve hiçbir canlı, katı beslenmeye geçtikten sonra kendi annesinin sütünü dahi içmeye devam etmezken (çünkü buna ihtiyaç yokken çünkü süt sadece her insanın, katı beslenmeye geçene kadar besin alabilmesi için kendi annesinden emmesi gereken bir şeyken),
siz 20-30 yaşında insanların, başka bir türün(ineğin) kendi yavrusu için yaptığı ve ineğin memesinden çıkan hormon salgısını neden içmekte direttiğinizi bana açıklayabilir misiniz?

ya da tavuğun poposundan çıkan ve kendi üreme ritüeli için oluşturduğu yumurtayı çalıp yemenin size nasıl garip gelmediğini bana açıklayabilir misiniz?
tavuğun çıkarttığı yumurta, bizim her ay yaşadığımız reglin analogudur, eşdeğeridir.
gerçekten tavuk regliyle ve inek memeleriyle obsesif bir bağınız var. bu garip yerlerden gelen abuk subuk şeylere bağımlısınız.
ayrıca tabaklarınızda kesilmiş, parçalanmış ceset parçaları görmeye de bayılıyorsunuz.
hem de tırnağınız kırılsa yeri göğü inleten sizler... tırnağınızın ucu kırıldı diye 1 saat zırlayan sizler, ömürleri işkence ve sömürüyle geçtikten sonra vahşice katledilip bin parçaya doğranmış hayvanların cesetlerini YEMEKTEN hiç rahatsızlık duymuyorsunuz.

Şimdi söyleyin bakalım, biz insanlar, daha ne kadar şeytan olabilirdik?
 
İneklere tecavüzü de şöyle açıklayalım çünkü bazı cahilliklerini geçtim, vicdansız insanların nedense bu durumu komik dahi bulduklarına şahit oldum.
İneklerin de süt vermesi için, tüm memeliler gibi, doğum yapması gerekir. Bu yüzden yapay yollarla döllenirler. Bu da ya tecavüz rafı denilen bir aletin ya da birilerinin çıplak ellerinin ineklerin vajinasına ve anüsüne girmesi ve boğa spermi enjekte etmesiyle olur.
Buzağı doğduktan sonra hemen annesinden uzağa götürülür çünkü o süt, çalınıp size satılmak için vardır, buzağı içsin diye değil.
Süt çiftliklerini gezen vegan aktivistler, hayatlarında duydukları en acı çığlığın, buzağısı kendisinden alınan anne ineğin çığlığı olduğunu ve o anne ineğin haftalarca buzağısı için acı içinde bağırmaya devam ettiğini anlatıyorlar.
Buzağı uzaklaştırıldıktan sonra, anne ineğin sütü sömürülmeye başlanır.
İneğin sütü bittiğinde inek aynı yöntemlerle tekrar hamile bırakılır, tekrar aynı şeyler olur.
Birkaç sene içinde inek yeterince süt veremez hale gelince de mezbahaya yollanıp katledilir.
Bir inek normalde 25-30 yıl yaşayabiliyorken, süt endüstrisi elindeki bir ineğin yaşama süresi maksimum 3-4 yıl olabilir çünkü sürekli sömürülen inek, 3-4 yıl sonunda artık süt veremez hale gelir ve katledilsin de cesedini yiyebilelim diye et endüstrisinin ellerine yollanır.
 
İneklere tecavüzü de şöyle açıklayalım çünkü bazı cahilliklerini geçtim, vicdansız insanların nedense bu durumu komik dahi bulduklarına şahit oldum.
İneklerin de süt vermesi için, tüm memeliler gibi, doğum yapması gerekir. Bu yüzden yapay yollarla döllenirler. Bu da ya tecavüz rafı denilen bir aletin ya da birilerinin çıplak ellerinin ineklerin vajinasına ve anüsüne girmesi ve boğa spermi enjekte etmesiyle olur.
Buzağı doğduktan sonra hemen annesinden uzağa götürülür çünkü o süt, çalınıp size satılmak için vardır, buzağı içsin diye değil.
Süt çiftliklerini gezen vegan aktivistler, hayatlarında duydukları en acı çığlığın, buzağısı kendisinden alınan anne ineğin çığlığı olduğunu ve o anne ineğin haftalarca buzağısı için acı içinde bağırmaya devam ettiğini anlatıyorlar.
Buzağı uzaklaştırıldıktan sonra, anne ineğin sütü sömürülmeye başlanır.
İneğin sütü bittiğinde inek aynı yöntemlerle tekrar hamile bırakılır, tekrar aynı şeyler olur.
Birkaç sene içinde inek yeterince süt veremez hale gelince de mezbahaya yollanıp katledilir.
Bir inek normalde 25-30 yıl yaşayabiliyorken, süt endüstrisi elindeki bir ineğin yaşama süresi maksimum 3-4 yıl olabilir çünkü sürekli sömürülen inek, 3-4 yıl sonunda artık süt veremez hale gelir ve katledilsin de cesedini yiyebilelim diye et endüstrisinin ellerine yollanır.
çok üzücü :(
 
Back