Merhaba arkadaslar..
bir de benim hikayemi dinleyin. cünkü beni bir tek siz anlayabilirsiniz. ben sizlerin hikayelerini tek tek okudum ve hepsinin icinde kendimden birseyler buldum.
ben ve esim is icin avusturyadan almanyanin kücük bir sehrine tasinmistik. ailemden ayri yasayacagim icin cok üzülüyordum ama belli bir süre diye avunuyordum. araligin sonu 2009 kardesim ve esiyle istanbula gidecektik, tam da reglim olacakti hemen doktordan geciktirici hap istedim cünkü karnim agrir rezil olurum diye, bunu ilk kez yapmistim. su bildigimiz dogum kontrol haplarindan günde iki tane. neyse gittik geldik, bir kere regl oldum. hava müthis soguktu. ev tasiyacaktik, cok stresli bir dönem falan. bir ay gecti, hastalanmadim, kesin bu haplardan oldu, düzenim karisti diye düsünüyordum. cünkü sadece bir kere iliskimiz olmustu, onda da ilk defa korunmamistik, zaten yarin bir gün regl olurum diye. bundan dokuz gün sonra doktora gittim ve hic beklemedigim haber "hamilesiniz" yani dokuz günlük. sok olmustum ama coookkk sevinmistim, elim ayagima dolasmisti."ama" diyordum, "ben folik asit alacaktim, sunu yapacaktim, bunu yapacaktim" . doktor sorun degil, simdi hemen baslayabilirsin dedi. sigarayi o an biraktim ve iceni de yanima yaklastirmadim.. hemen esimin yanina is yerine kostum, o da cok sevindi, gözleri doldu. ve böyle basladi bizim hikayemiz.
kendi kendime "ben ne dogurgan bi kadinmisim, bir kere iliskiyle hamile kaldim" diyordum. benim bebegim bir mucize gibi gelmisti hayatimiza. doktorum herseyin yolunda oldugunu, testlerin hepsinin yolunda oldugunu söylüyordu. minigimiz her kontrole gittigimizde biraz daha büyüyordu. ayagimiz yerden kesik dolasiyorduk. ben bu arada sizlerin yazdiklarini okuyarak bütün günümü geciriyordum. ilk 3 ayimizi tamamladik. ense kalinligi da normaldi. 14. haftada annemleri ziyarete avusturyaya geldik. onlar da ilk torun heyecaniyla cok mutlulardi. 18. haftada biraz dolasip gelmistik ki, biraz islaklik hissettim, korkuyla hastaneye kostuk. test yapildi ve bebegin suyu oldugu tespit edildi. ama hersey yolunda görünüyordu. hemen hastaneye yatirdilar. hic bir doktor umut vermiyordu, 24 saat icinde bebeginizi kaybedebilirsiniz diyorlardi. mahvolmustuk. her gün kontrollerde ne bebegin suyunda bir azalma, ne de benden su kaybi oluyordu. herkes sasiriyordu. böyle birsey cok nadir diyorlardi. enfeksiyon da bulunamadi ve 9 gün orda titreyerek bekledik. ve cikarildim. "benim oglum beni birakmadi. o benim kahramanim" diyordum. ama iyice hassaslasmistik. 22. haftaya geldigimde detayli organ incelenmesi yapalim da, bu stresli sayfayi kapatalim dedik.
veeeeee o gün bütün hayatimiz degisti. doktor 1 saat bakti, hersey yolunda derken, kalbin büyük damarlarina daha dikkatli bakarken, birseylerin yolunda olmadigini gördü, ben onun yüzünden anlamistim zaten. kem küm.. büyük damarlarin, yani kalpten cikan damarlarin tam ayrilmadiklarini söylüyordu(trunkus). o anda bir kabusta oldugumu sandim. kadin" ama ameliyatla düzeltilebilir, korkmayin, büyük bir kalp anomalisi ama bebegin baska hic bir sorunu yok" diyordu . baska doktorlar, profesorlar.. malesef dogruydu. nasil olabilirdi ki?? ailelerimizde böyle birsey yok, ben de esimde cok saglikliyiz, bir türlü kavrayamiyorduk olanlari.
hemen almanyaya döndük. bu ameliyatlari yapan , bize 2,5 saat uzaklikta bir merkeze gittik. dogumda orada olacakti. kontroller falan derken 40. haftaya gelmistik. bebek cok iyi gelisiyor ve baska bir sorun görünmüyordu. ben ameliyata dayanikli olsun diye kilosu iyi olsun diye cok iyi besleniyordum . doguma gittik. sancilarim gelmeyince, suni sanciyla doguma baslandi. ve 3780gr. agirliginda nur topu gibi oglum dogdu. onu gögsüme koyduklarinda bütün acilarim dinmisti. ama 1 dk bile olmadan oglumu benden alip yogun bakima gözetime götürdüler. bende bayagi bir yirtik olmustu, dikisler, agrilar...
2 saat sonra esim tekerlekli sandalyeyle yanina götürdü. minigimi kablolara baglamislar, havlulara sarmislardi. diger bebekler annelerinin koynundayken, benim oglum kablolara baglamis, hayat kavgasina baslamisti bile. icimiz eriyordu ama, sonu iyi olacak diye umutla her animizi geciriyorduk. 5 günlükken 8 saat operasyon gecirdi. hata düzeltildi, sadece kapakciga fazla birsey yapamamislardi. böyle günler, haftalar gecirdik. ve oglumuz iyi oldu. 8 haftanin sonunda bir bayram senliginde evimize geldik. tabi neler yasadiklarimizi anlatmama gerek yok sanirim. günden güne iyice güzellesiyordu.
ilk gülücük, ilk agu.... babasi üzerine titriyordu. minik kusum bizi sanki her an mutlu etmek icin ugrasiyordu.cok mutluyduk. ama bir taraftan da ne kadar yorulmustum, ta hamilelikten beri korkular, hastane maratonu...
mamasini icerken, "elini ver" deyince hemen serce parmagimi tutmasi, ayaklar nerde deyince, ayaklarini havaya kaldirmasi....
biraz az icmeye baslamisti, inek sütü alerjisinden özel bir mama veriyorduk, tadi iyi degidi, ondan diye düsünüyorduk.
bir gün karma asilarinin sonuncusunu yaptirdik. o günden sonra biraz huzursuzlasmisti. ama asidan sonra normaldi ya böyle seyler. daha az iciyor, biraz da halsizlik..ama oyunlar, gülücükler devam ediyordu. 3 gün gecti, düzelmeyince aksam cocuk doktorunu aradik ve aksam gittik. ben doktora, cok az icti, ondan diyordum, vücut sivisiz kaldi. ogluma baska birsey konduramiyordum. doktor , durumunu pek begenmedim, hastaneye gitmelisiniz dedi, hemen gittik. hep evde oldugumuzdan, hastane ortaminda iyice huzursuzlasmisti. kan al, serum tak..biliyorsunuz zaten oralari. durumu kötülesiyordu iyice. biz hala acliktan gücsüz kaldi, iyilesecek diye oraya buraya kosturuyorduk.
ertesi gün icin helikopterle ameliyat oldugu yere gitmesi planlandi.
oglum cok acikmis, agzi kurumus, inim inim inliyordu. ama mama veremeyiz diyorlardi. kostuk hemsireden bir bardak su ve pamuklu cubuk getirdik. babasi agzina cubukla su veriyordu... oda memeymis gibi emiyordu. eliyle de babasinin serce parmagini tutuyordu, sonra esim bana sen de su ver dedi. ben de verdim... sanki helallesiyorduk farkinda olmadan.
oglumu evde hep kucagimda uyutuyordum, sarkilar söyleyerek. orda o soguk yatagin icinde cok mutsuzdu, kucagima gelmesi lazimdi.. hemen hemsireyi cagirdim, onu benim kucagima verin, o öyle uyumayi seviyor dedim. oda kablolarla, serumlarla kucagima verdi melegimi.
sonra oglum bana son kez korku dolu gözlerle bakti ve sonra gözleri gitti. nabzi düsüyordu... yataga atmisim onu, bagiriyordum.. geldiler ve kalp masajina basladilar, gözümüzün önünde o güzel gögsüne bastiriyorlardi.. ben kabusta gibiydim, esim elinde stetoskopla gözlerinde yaslarla oglunu dinliyordu. ben dösümü tirmaliyordum, lütfen onu kurtarin diye dolaniyordum. bu bizim en büyük sinavimizdi. cünkü esim de ben de doktoruz ve biricik oglumuza, herseyimize elimizden birsey gelmiyordu. bir süre sonra oglumuzu o halde görmeye daha fazla dayanamadik ve yeter artik, durun dedik, onu daha fazla yipratmayin, cünkü o coktan melek olup, Allahin yanina gitmisti. tam o gece 4 ayini doldurmustu.
bütün gece camlar acik o odada onun yaninda oturduk, oda cok soguktu. öpmelere kiyamadigimiz oglumuz buz gibi odada öylece yatiyordu. yüzünde gülümseme, bir melek gibiydi. ben ben olmaktan cikmistim.
sabah imam geldi, babasi ve arkadaslari oglumu yikayip, kefenlemisler, namazini kilmislar. ve oglumuzu avusturya'ya islami mezarliga getirdik.
sonradan o aksam üstü evimizde, oglumun bana kucagimda derin derin bakmasinin anlamini anladim. bana veda ediyordu oglum... seni cok özlüyoruz oglum, ALLAHa emanet ol yavrum
hep niye böyle yapmadik, söyle mi yapsaydik sorulariyla kafayi yeme durumuna gelip, sonra yine Allaha siginiyoruz..
COk uzun oldu galiba özür dilerim, ama sizlerle paylasmak istedim, tesekkürler