1 Mayısta sendikaların Taksimi işaret etmesiyle hükümet ve dostları yine koro halinde aynı türküye
başladı; provokatörler sahnede, provokasyona dikkat.
Ağzını açan hükümet yetkilisi provokasyon tehlikesi var diyor. Devlet görevlileri lafa provokatörler
demeden başlayamıyor. Hükümet destekli medya, içinde provokasyon geçmeyen manşet atamıyor.
Haklılar aslında. Olaylı geçen her sokak eyleminde en az bir provokatör bulunur. Üstelik bu
kışkırtıcının, olayları davet edenin kim olduğunu bulmak çok kolaydır. Azıcık akıl yürütmek yeter.
Geçen pazar günü, Taksim civarında üç eylem yapıldı. Üçü de devlet medyası tabiriyle olaylı geçti.
Bu örneklerin üzerinden yürüyerek provokatörü arayalım. Belki üç olayın da provokatörü aynı kişi
çıkar.
İlk eylem sabah saatlerinde Taksim Anıtı önündeydi. Berkin Elvanın 40ı vesilesiyle bir grup vatandaş
anıta simgesel olarak ekmek bırakmak istedi. Polis izin vermedi. Ellerinde ekmek taşıyan insanlar yaka
paça gözaltına alındı.
Yani eylem olaylı geçti.
Polis bu eyleme müsaade etse ne olurdu? Muhtemelen grup anıt önüne ekmekleri bırakır, belki
içlerinden birkaçı Berkin için dua okur, biri açıklama yapar eylemi bitirirdi.
Yani eylem olaylı geçmezdi.
İkinci eylem, adına eylem mi denir bilmiyorum, Gezi Parkındaki kitap okuma etkinliğiydi. Sosyal
medyadan çağrılar yapıldı, birkaç düzine insan parkta bir araya geldi. Kitap ve kıyafet takası yaptılar.
Polis buna da izin vermedi. Ellerinde kitapla parkta duran insanları dışarıya süpürdü.
Yani etkinlik olaylı geçti.
Polis bu etkinliğe müsaade etse ne olurdu? Birileri birileriyle tanışırdı, kitaplar üzerine güzel bir pazar
sohbeti dönerdi, belki bir daha buluşmak üzere sözleşilir ve dağılınırdı.
Yani etkinlik olaylı geçmezdi.
Üçüncü eylem taraftar gruplarının e-bilet protestosu. Tüm kulüplerden taraftarlar caddede buluştu,
elektronik bilet fişlemedir dedi ve bu konudaki protesto haklarını kullanmak istedi. Polis yine izin
vermedi. Formalı insanlar gaza, tazyikli suya maruz kaldı.
Yani protesto olaylı geçti.
Polis taraftar gruplarına müsaade etse ne olurdu? Muhtemelen gruplar e-bilet uygulamasına neden
karşı çıktıklarını anlatır, en fazla meydana yürür protestoyu biraz da orada sürdürürlerdi.
Yani protesto olaylı geçmezdi.
1 Mayıs 2010da Taksimde kutlandı, pek olay yaşanmadı.
1 Mayıs 2011de de Taksimde kutlandı, yine olay çıkmadı.
1 Mayıs 2012de de Taksimde kutlandı, gayet sakin geçti.
1 Mayıs 2013de ise Taksime giden tüm yollar savaş meydanına döndü. Onlarca insan yaralandı, kent
merkezi kilitlendi. 2013ün önceki 3 yıldan farkı neydi? Tabii ki Taksimin yasak olması.
Son dört yılın 1 Mayıslarında, hatta sadece geçen pazar gününde ortaya çıkan tabloya bakarak bile
provokatöre rahatça ulaşabiliriz. Olay çıkaran provokatördür. Olayı da eyleme giden değil eyleme
müsaade etmeyenler çıkarıyor. Provokatör de dolayısıyla eyleme müsaade etmeyenin kendisidir.
Denklem bu kadar basit...
Bugün 23 Nisan
Sabah gardiyana sayım veren, günün ilk selamını usta başından alan, üç gün sonraki düğününe hazırlık yapan, tatildir diye kent merkezlerine koşup dilenmek zorunda kalan çocukların da bayramı kutlu olsun.
HAKAN DEMİR