• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sıkıntısı Olan Bu Yazıyı Okusun

birumutt

boncuk gözlüm
Kayıtlı Üye
25 Ocak 2009
7.637
324
398
“Gün gelecek Allah’a bana yaşattığı bu sıkıntılar için şükredeceğimi biliyorum” demişti bir arkadaşım. Belki de hayatının en zor günlerini yaşıyordu. Zorlukların insana ne kadar büyük dersler verdiğini uzun uzun konuşmuştuk. Bir acının öğrettiğini bin kahkahanın öğretemeyeceği üzerine birçok örnekler vermiştik o konuşmamızda.

Aradan iki yıla yakın bir zaman geçince arkadaşımın haklı çıktığını gördük. O günlerin acı görünen olaylarının, kendisine ne kadar büyük kapılar açtığını gördükçe “verdiğin acılar için sana şükürler olsun Allah’ım!” demeye başladı.

Gündüzleri fırsat buldukça bir araya geldiğimiz arkadaşıma o günlerde aşağıdaki hikayeyi yollamıştım. “Strese girenin imanından şüphe ederim!” başlıklı yazımı anlamayan ve/veya yanlış anlayan arkadaşlar umarım bu sefer beni doğru anlarlar.

Yaşlı kadın, bir antika dükkanından aldığı yüzyıllık fincanı özenle salon vitrinine yerleştirdi. Fincanın biçimi, üzerindeki işlemeler, renkler onun bir sanat eseri olduğunu söylüyordu. Ödediği fiyatı hatırladı; hayır, hiç de pahalıya almamıştı.

Hayranlıkla fincanı seyretmeye devam etti. Derken, birden fincan dile geldi ve kadına şöyle dedi;
“Bana hayranlıkla baktığının farkındayım. Ama bilmelisin ki, ben hep böyle değildim. Yaşadığım sıkıntılar beni bu hale getirdi.

Kadın şimdi hayret içindeydi. Önündeki kahve fincanı konuşuyordu!

Kekeleyerek: “Nasıl? Anlayamadım?” diyebildi yaşlı kadın.
“Demek istiyorum ki, ben bir zamanlar çamurdan ibarettim ve bir sanatkâr geldi. Beni eline aldı, ezdi, dövdü, yoğurdu. Çektiğim sıkıntılara dayanamayıp:

“Yeter! Lütfen dur artık!” diye bağırmak zorunda kaldım.
Ama usta sadece gülümsedi ve; “Daha değil!” diye cevapladı beni.

“Sonra beni alıp bir tahtanın üzerine koydu. Burada döndüm, döndüm, döndüm. Döndükçe başım da döndü. Sonunda yine haykırdım:
“Lütfen beni bu şeyin üzerinden kurtar. Artık dönmek istemiyorum!”
Ama usta bana bakıp gülümsüyordu:
“Henüz değil!”
“Derken beni aldı ve fırına koydu. Kapıyı kapayıp ısıyı arttırdı. Onu şimdi fırının penceresinden görebiliyordum. Fırın gitgide ısınıyordu. Aklımdan şöyle geçiyordu: Beni yakarak öldürecek”
Fırının duvarlarına vurmaya başladım. Bir taraftan da bağırıyordum:
“Usta usta! Lütfen izin ver buradan çıkayım!”
“Pencereden onun yüzünü görebiliyordum. Hala gülümsüyor ve “Daha değil!” diyordu.
“Bir saat kadar sonra, fırını açtı ve beni çıkardı. Şimdi rahat nefes alabiliyordum, fırının yakıcı sıcaklığından kurtulmuştum. Beni masanın üstüne koydu ve biraz boyayla bir fırça getirdi.
“Boyalı fırçayla bana hafif hafif dokunmaya başladı. Fırça her tarafımda geziniyor ve bu arada ben gıdıklanıyordum.
“Lütfen usta! Yapma, gıdıklanıyorum!” dedim. Onun cevabı ise aynıydı: “Henüz değil!”
“Sonra beni nazikçe tutup yine fırına doğru yürümeye başladı. Korkudan ölecektim. “Hayır! Beni yine fırına sokma, lütfeeen!” diye bağırdım.
Fırını açıp beni içeri iteleyip kapağı kapattı. Isıyı bir öncekinin iki katına çıkardı. “Bu sefer beni gerçekten yakıp kavuracak!” diye düşündüm. Pencereden bakıp ona yine yalvardım, ama o yine “Daha değil!” diyordu. Ancak bu defa ustanın yanaklarından bir damla gözyaşının yuvarlandığını gördüm.
“Tam son nefesimi vermek üzere olduğumu düşünüyordum ki, kapak açıldı ve ustanın nazik eli beni çekip dışarı çıkardı. Derin bir nefes aldım, hasret kaldığım serinliğe kavuşmuştum. Beni yüksekçe bir rafa koydu ve usta şöyle dedi:
“Şimdi tam istediğim gibi oldun. Kendine bir bakmak ister misin?”
Ona “Evet” dedim.
Bir ayna getirip önüme koydu. Gördüğüme inanamıyordum. Aynaya tekrar tekrar baktım ve “Bu ben değilim. Ben sadece bir çamur parçasıydım.”
“Evet bu sensin!” dedi usta. Senin acı ve sıkıntı diye gördüğün şeyler sayesinde böyle mükemmel bir fincan haline geldin.
Eğer seni bir çamur parçası iken üzerinde çalışmasaydım, kuruyup gidecektin.
Döner tezgahın üstüne koymasaydım, ufalanıp toz olacaktın.
Sıcak fırına sokmasaydım, çatlayacaktın.
Boyamasaydım, hayatında renk olmayacaktı.
Ama sana asıl güç ve kuvveti veren ikinci fırın oldu.
Şimdi arzu ettiğim her şey var üzerinde.”

Ve ben kahve fincanı, şu sözlerin ağzımdan çıktığını hayretle fark ettim:
“Ustam! Sana güvenmediğim için beni affet!
Bana zarar vereceğini düşündüm.
Beni benden fazla sevip iyilik yapacağını fark edemedim.
Bakışım kısaydı, ama şimdi beni harika bir sanat eseri yaptığını görüyorum.
Benim sıkıntı ve acı diye gördüğüm şeyleri bana verdiğin için teşekkür ederim…
Teşekkür ederim.”
Usta fincanı, yaratıcı insanı şekillendirir. Yeter ki acı da ki hikmeti görelim.
Kahrın da hoş, lûtfun da hoş demesini bir öğrenebilsek

ALINTI
 
Hikaye çok güzel... Yunus Emre çok güzel dile getirmiş.
"Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa,
İkiside cana safa:
Kahrın da hoş, lutfun da hoş. "
Yunus Emre
 
Çok beğendim. Benzer şeyi yaşadım, zor günler geçirdim ama anladım ki Allah doğru zamanı biliyormuş.
Ve iyi ki dedim. Şu an da öyle psikolojik sıkıntılarım var ama var bunda hayır diyorum, her zmana hem de..
 
yaşadığımız sıkıntılar gelecek güzel günlerin habercisidir.Yeterki her sıkıntıya şükretmeyi bilelim.isyan ederek rabbimizi gücendirmemek en güzel şey.şüphesiz o herşeyi bilendir.kulları için neyin doğru neyin yanlış olduğunu sadece eniyi o bilir.tıpkı hikayedeki gibi acılardan ders çıkarıcaz ve şükredicez.Burası sınav dünyası bu sınavı kazanmakta kaybetmekte bizim elimizde lütfen herkez Allaha şükretsin her zaman ve her yerde
 
Sevdiklerinizi geri dönüşsüz kaybetseydiniz, yine de acının hikmetini düşünebilir, sukredebilir miydiniz merak ediyorum...
 
Sevdiklerinizi geri dönüşsüz kaybetseydiniz, yine de acının hikmetini düşünebilir, sukredebilir miydiniz merak ediyorum...
insan acıyı ysamadan ne yapacağını bilemiyor.Aynı acıyı sıkıntıyı yaşasanda her insanın sabrı aynı olmuyor.Bazen benim başıma gelse ne yaparım dediğim şeyler var düşüncesi bile uykularımı kaçırıyor ve hemen dua ediyorum Allahım beni sevdiklerimle sınama diye lütfen kendini Allaha bırak güven yasadıgın senin sınavın kaybettiğin kişinin kaderi
 
insan acıyı ysamadan ne yapacağını bilemiyor.Aynı acıyı sıkıntıyı yaşasanda her insanın sabrı aynı olmuyor.Bazen benim başıma gelse ne yaparım dediğim şeyler var düşüncesi bile uykularımı kaçırıyor ve hemen dua ediyorum Allahım beni sevdiklerimle sınama diye lütfen kendini Allaha bırak güven yasadıgın senin sınavın kaybettiğin kişinin kaderi

Ben de düşününce korkardim. Ama düşündüklerimi değil de hiç ummadigim kişiyi kaybedince ister istemez hayatın ne kadar zalim olduğunu düşünüyorum.
Ben de cevremdeki insanlar gibi ailemle mutlu olmak isterdim. Ama onların da bir gün mutlulukları bozulabilir. Teslim olmak en doğru olanı ama çok zor.
 
Tamda ihtiyacim olduğum bir yaziydi suan..
Su kotu gunlerime inşallah tez zamanda bende bu sekilde derim..
Paylasanin emeğine sağlık
 
“verdiğin acılar için sana şükürler olsun Allah’ım

Afrika`da acliktan ölen bebekleri gördügüm zaman, savasda ölen insanlari gördügüm zaman, Soma`da 301 kisi öldügü zaman... ne yazikki verdigin acilar icin sana sükürler olsun Allahim diyemiyorum...
Sadece üzülüyorum ve biz insanlarin yanlis yaptiklari sonuclardan dolayi baska insanlarin, aclik, sefalet ve ölüm görmesi cok üzücü.
Bu hikaye cok hayalperest geldi bana. Keske bende sizler gibi böyle her seye inanabilsem, belki dünya banada hos görünürdü...
Acaba gercekten gercekleri görebiliyormusunuz yoksa sadece böyle hikayelerle kendinizimi avutmaya calisiyorsunuz, cok merak ettim.
Hic kimse hastalandiginda, mesela kanser oldugunda Allahim ne mutlu bana, senin sansli kularindanim, ne güzel simdi kemoterapi görecegim, isin tedavisi görecegim, ameliyatimida olacagim....yyuuhhhuuu ne mutlu bana diyen hic bir insan görmedim, verdigin acilar icin sana sükürler olsun diyenide görmedim . Eger sizler bunu basarabiliyorsaniz, sizleri cani gönülden kutluyorum.
 
Uğradığim Haksızliklara döktüğüm gözyaşlarına dahi sukrediyorum yaşamam gerekiyormus demekki diyorum ve beni daha da olgunlastiriyo biliyorum, bu hikaye hayatın özeti olmuş ve cok da güzel anlatılmış..
Bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim :)
Yaşadığımız her şeye rağmen biz çok özeliz bunu unutmayın bayanlar :)
 
Afrika`da acliktan ölen bebekleri gördügüm zaman, savasda ölen insanlari gördügüm zaman, Soma`da 301 kisi öldügü zaman... ne yazikki verdigin acilar icin sana sükürler olsun Allahim diyemiyorum...
Sadece üzülüyorum ve biz insanlarin yanlis yaptiklari sonuclardan dolayi baska insanlarin, aclik, sefalet ve ölüm görmesi cok üzücü.
Bu hikaye cok hayalperest geldi bana. Keske bende sizler gibi böyle her seye inanabilsem, belki dünya banada hos görünürdü...
Acaba gercekten gercekleri görebiliyormusunuz yoksa sadece böyle hikayelerle kendinizimi avutmaya calisiyorsunuz, cok merak ettim.
Hic kimse hastalandiginda, mesela kanser oldugunda Allahim ne mutlu bana, senin sansli kularindanim, ne güzel simdi kemoterapi görecegim, isin tedavisi görecegim, ameliyatimida olacagim....yyuuhhhuuu ne mutlu bana diyen hic bir insan görmedim, verdigin acilar icin sana sükürler olsun diyenide görmedim . Eger sizler bunu basarabiliyorsaniz, sizleri cani gönülden kutluyorum.
Ölümcül bi hastalık çok farklı bi boyut :KK43: allah kimsenin başına vermesin desek de bu illet hastalıklar gün geçtikçe artıyor. . Ve bu şekilde hasta olsaydım yani kanser gibi, hastalığıma sukretmek yerine sanırım acısız ölmeyi dilerdim :KK43:
 
Back