- 20 Aralık 2017
- 49
- 56
-
- Konu Sahibi Kararsizhatun
- #1
Çooook uzun bir yazı olacak uyarmadı demeyin hatunlar.
Tüm hamileliğim boyunca kendimi normal doğuma şartlamıştım. Hem ameliyat olma düşüncesi hem de bir daha spor yapamama korkusu beni sezaryenden oldukça uzak tutuyordu ta ki doktorum son kontrolümde (39+6) ‘bebeğin hiç suyu kalmamış üstelik aşağı inmesi gerekirken yukarı tırmanıyor; hemen sezaryene almamız gerek seni’ deyip ertesi sabaha gün verene kadar...
Sezaryen olmam gerektiğini duyunca hem çok moralim bozulmuş hem de bebeğimin hayati tehlikesi olması beni fazlasıyla korkutmuştu. Ki asıl korkutucu haberi doktorum panik yapmamam için bebeğimi kucağıma verene kadar bana söylememiş bile!
Bebeğin hem suyu kalmamış (ki bunu zaten biliyor ve 3 günde bir kontrole gidiyordum) hem de kordonu boynuna dolandığı için kendini kanala indiremiyormuş. Boğulmamak için kaburgalara doğru çıkıyormuş.
Mecburen eve gidip kendimi sabahki ameliyata hazırlamaya çalıştım. Sahilde uzun bir yürüyüş yaptım, eve gelip uzuuun bir duş aldım. Ailem memleketten ilk uçakla yanıma geldi. Tabi bunlar olurken kasıklarımda ufak ufak kramplar hissetmeye başladım. Bacağa giren kramplar gibi ama çok daha hafifi... o yüzden pek ciddiye almadım. Saat ilerledikçe krampların şiddeti artmaya başladı. Akşam 10 civarı artık geçmeyeceklerini anlayınca dakika tutmaya karar verdim çünkü benim hissettiğim internette okuduklarım ya da doktorumun anlattığı gibi sancı ya da bel ağrısı değildi. Sadece yavaş yavaş şiddeti artan ama çok da can yakmayan kramplardı. Sonuç: 10dk da bir düzenli kramplar! Bir anda acaba doğuruyor muyum? sorusu belirdi haliyle. Bütün aile heyecanla dakika tutuyoruz... saat 11.30 gibi kramplar 7 dk da bire düşmüştü. Doktorumu arayıp durumu anlattım. Ben daha cümlemi bile bitirmeden hemen acile gitmemi kendisinin de yola çıkacağını söyledi. Ben tabi kordon durumunu bilmediğimden ‘çok sancım da yok neden bu kadar panik yaptı ki?’ diye sakin sakin saçımı başımı düzelttim, çantada eksik var mı diye kontrol ettim. Hastane de yakın diye rahatım tabi. Acilde 1cm açılma var, yatışını yapıyoruz dediler. Ben hala 1 cm açılma neye yetecek eve gideyim sabah zaten sezaryen olucam diyorum. Beni dinleyen yok...
Doktorum gelir gelmez devamlı nst takibi istedi ve bebeğimin kalp atışlarında problem olduğunu ama yine de normal doğum denenebileceğini söyledi. Seçim benimdi ama belki 10 kere yine de seni her an sezaryene alabilirim, o doğum masasından bile kaldırıp sezaryene alabilirim kağıtları imzala sonra istediğini yapalım dedi. Ben tabi ki son ana kadar normal doğum istediğimi söyledim.
Önce açılışı hızlandırmak için (ilk doğum olduğu için uzun sürecekti) vajinadan rahim ağzına bir ilaç verdiler. Bir saat onunla bekledim. İkinci saatin sonunda açılma 2cm olmuştu. Ağrılar da 3 dk da bire düştü ve can yakmaya başladı ama baş edebiliyordum. Sonra sabah 9a kadar kolumda şekerli serum açılmayı bakledik ama sadece 4cm açılmam vardı. Doktorum da suni sancı ile süreci hızlandırmamız gerektiğini yine bebeğimin kalp hızında problem olduğunu söyledi.
Ve sunni sancı! Hayatımda öyle bir acı yaşamadım ben (ki acı eşiğim yüksektir). Sadece 5 dk o serum takılı kaldı ama kramplar hiç kesilmiyordu. Çok şiddetliydi ve rahmim patlayacak gibi hissediyordum. Bebeğimin de kalp atışları 90lara düşünce hemen geri çıkarttılar serumu. Bebeğimin de benim de bünyem bunu kaldırmayacaktı ve yine bir karar vermem gerekiyordu: sezaryen ya da epiduralli normal doğum. Ben tabi ki yine normali tercih ettim. Önce epiduralim takıldı sonra suni sancı... saat 13 gibi ebe sonunda bebeğin kafasını gördüğünü hemen doğumhaneye gideceğimizi söyledi.
Doğuma eşimin de girmesine karar vermiştik. Hemşireler doğumhanenin kapısında eşime önce beni hazırlayacaklarını sonra onu çağıracaklarını söyleyip beni içeri aldılar. Doktorum, ebeler, hemşireler daha eldivenlerini takıp benim üzerimi filan örterken doktorum sen şimdi ıkınmaya başla, epidural olduğu için biraz zorlanacaksın, biz sana yardım edeceğiz dedi. Baktım hala eldivenlerini giyen, benim serumumu takan hemşire filan var. Şimdi mi? Diye sordum, evet dedi. Ben de ıkındım ve daha ilk ıkınmada bebeğimin kafası dışarıdaydı. (Kendisi zaten sadece 2500gr olduğu için hiç zorlanmadı) doktor bile şaşırdı. Hemen durmamı söyledi filan. Ama bir sorun vardı belli ki. Bebeğimin kafası dışarıda, ebenin biri hala elinde nst kalbini dinliyor, doktorum aşağıda birşeyler yapıyor, yanındaki ebeyle fısıldaşıyorlar filan. Ne oldu dedimm, doktorun cevabı ise: ‘buraya kadar çok iyi geldiniz şimdi bir kerede bu kızı buradan çıkarmamız gerek. Ikınmaya başla ve sakın pes etme’ dedi. İkinci ıkınmamda ebelerin de karnıma bastırmasıyla kızım kocaman gözleriyle bana bakıyordu. Ve doktorumun ilk söylediği: ‘ o kordonla çok iyi direndi, helal valla’ oldu. Herşey 5 dk içinde bitmişti. Hemşire de eşimin yanına gidip kusura bakmayın herşey çok hızlı oldu, en azından gelip kızınızı görün diye içeri aldı :)
Sonuç: siz ne planlarsanız planlayın bebeğiniz kendi istediği saatte, kendi istediği şekilde geliyor. Sunni sancı benim için de bebeğim için de ölüm gibiydi, normal doğum sancısı da ne ki?
Şu an 3 günlük bir savaşçıyla bakışarak bunları yazıyorum ve hiç pişman değilim normal doğum istediğime. Çarşamba günü doğurdum, bugün ev temizleyip yenidoğan anneliği yapıyorum hiç zorlanmadan :) tek sıkıntım eve çıktığım ilk gün sızlayan iki kesi dikişimdi. Onun da acısı bir gün sürdü, geçti. Yeniden doğmuş gibiyim doğumunu bekleyen tüm gebelere istedikleri gibi bir doğum ve sorunsuz lohusalık dönemi diliyorum
Tüm hamileliğim boyunca kendimi normal doğuma şartlamıştım. Hem ameliyat olma düşüncesi hem de bir daha spor yapamama korkusu beni sezaryenden oldukça uzak tutuyordu ta ki doktorum son kontrolümde (39+6) ‘bebeğin hiç suyu kalmamış üstelik aşağı inmesi gerekirken yukarı tırmanıyor; hemen sezaryene almamız gerek seni’ deyip ertesi sabaha gün verene kadar...
Sezaryen olmam gerektiğini duyunca hem çok moralim bozulmuş hem de bebeğimin hayati tehlikesi olması beni fazlasıyla korkutmuştu. Ki asıl korkutucu haberi doktorum panik yapmamam için bebeğimi kucağıma verene kadar bana söylememiş bile!
Bebeğin hem suyu kalmamış (ki bunu zaten biliyor ve 3 günde bir kontrole gidiyordum) hem de kordonu boynuna dolandığı için kendini kanala indiremiyormuş. Boğulmamak için kaburgalara doğru çıkıyormuş.
Mecburen eve gidip kendimi sabahki ameliyata hazırlamaya çalıştım. Sahilde uzun bir yürüyüş yaptım, eve gelip uzuuun bir duş aldım. Ailem memleketten ilk uçakla yanıma geldi. Tabi bunlar olurken kasıklarımda ufak ufak kramplar hissetmeye başladım. Bacağa giren kramplar gibi ama çok daha hafifi... o yüzden pek ciddiye almadım. Saat ilerledikçe krampların şiddeti artmaya başladı. Akşam 10 civarı artık geçmeyeceklerini anlayınca dakika tutmaya karar verdim çünkü benim hissettiğim internette okuduklarım ya da doktorumun anlattığı gibi sancı ya da bel ağrısı değildi. Sadece yavaş yavaş şiddeti artan ama çok da can yakmayan kramplardı. Sonuç: 10dk da bir düzenli kramplar! Bir anda acaba doğuruyor muyum? sorusu belirdi haliyle. Bütün aile heyecanla dakika tutuyoruz... saat 11.30 gibi kramplar 7 dk da bire düşmüştü. Doktorumu arayıp durumu anlattım. Ben daha cümlemi bile bitirmeden hemen acile gitmemi kendisinin de yola çıkacağını söyledi. Ben tabi kordon durumunu bilmediğimden ‘çok sancım da yok neden bu kadar panik yaptı ki?’ diye sakin sakin saçımı başımı düzelttim, çantada eksik var mı diye kontrol ettim. Hastane de yakın diye rahatım tabi. Acilde 1cm açılma var, yatışını yapıyoruz dediler. Ben hala 1 cm açılma neye yetecek eve gideyim sabah zaten sezaryen olucam diyorum. Beni dinleyen yok...
Doktorum gelir gelmez devamlı nst takibi istedi ve bebeğimin kalp atışlarında problem olduğunu ama yine de normal doğum denenebileceğini söyledi. Seçim benimdi ama belki 10 kere yine de seni her an sezaryene alabilirim, o doğum masasından bile kaldırıp sezaryene alabilirim kağıtları imzala sonra istediğini yapalım dedi. Ben tabi ki son ana kadar normal doğum istediğimi söyledim.
Önce açılışı hızlandırmak için (ilk doğum olduğu için uzun sürecekti) vajinadan rahim ağzına bir ilaç verdiler. Bir saat onunla bekledim. İkinci saatin sonunda açılma 2cm olmuştu. Ağrılar da 3 dk da bire düştü ve can yakmaya başladı ama baş edebiliyordum. Sonra sabah 9a kadar kolumda şekerli serum açılmayı bakledik ama sadece 4cm açılmam vardı. Doktorum da suni sancı ile süreci hızlandırmamız gerektiğini yine bebeğimin kalp hızında problem olduğunu söyledi.
Ve sunni sancı! Hayatımda öyle bir acı yaşamadım ben (ki acı eşiğim yüksektir). Sadece 5 dk o serum takılı kaldı ama kramplar hiç kesilmiyordu. Çok şiddetliydi ve rahmim patlayacak gibi hissediyordum. Bebeğimin de kalp atışları 90lara düşünce hemen geri çıkarttılar serumu. Bebeğimin de benim de bünyem bunu kaldırmayacaktı ve yine bir karar vermem gerekiyordu: sezaryen ya da epiduralli normal doğum. Ben tabi ki yine normali tercih ettim. Önce epiduralim takıldı sonra suni sancı... saat 13 gibi ebe sonunda bebeğin kafasını gördüğünü hemen doğumhaneye gideceğimizi söyledi.
Doğuma eşimin de girmesine karar vermiştik. Hemşireler doğumhanenin kapısında eşime önce beni hazırlayacaklarını sonra onu çağıracaklarını söyleyip beni içeri aldılar. Doktorum, ebeler, hemşireler daha eldivenlerini takıp benim üzerimi filan örterken doktorum sen şimdi ıkınmaya başla, epidural olduğu için biraz zorlanacaksın, biz sana yardım edeceğiz dedi. Baktım hala eldivenlerini giyen, benim serumumu takan hemşire filan var. Şimdi mi? Diye sordum, evet dedi. Ben de ıkındım ve daha ilk ıkınmada bebeğimin kafası dışarıdaydı. (Kendisi zaten sadece 2500gr olduğu için hiç zorlanmadı) doktor bile şaşırdı. Hemen durmamı söyledi filan. Ama bir sorun vardı belli ki. Bebeğimin kafası dışarıda, ebenin biri hala elinde nst kalbini dinliyor, doktorum aşağıda birşeyler yapıyor, yanındaki ebeyle fısıldaşıyorlar filan. Ne oldu dedimm, doktorun cevabı ise: ‘buraya kadar çok iyi geldiniz şimdi bir kerede bu kızı buradan çıkarmamız gerek. Ikınmaya başla ve sakın pes etme’ dedi. İkinci ıkınmamda ebelerin de karnıma bastırmasıyla kızım kocaman gözleriyle bana bakıyordu. Ve doktorumun ilk söylediği: ‘ o kordonla çok iyi direndi, helal valla’ oldu. Herşey 5 dk içinde bitmişti. Hemşire de eşimin yanına gidip kusura bakmayın herşey çok hızlı oldu, en azından gelip kızınızı görün diye içeri aldı :)
Sonuç: siz ne planlarsanız planlayın bebeğiniz kendi istediği saatte, kendi istediği şekilde geliyor. Sunni sancı benim için de bebeğim için de ölüm gibiydi, normal doğum sancısı da ne ki?
Şu an 3 günlük bir savaşçıyla bakışarak bunları yazıyorum ve hiç pişman değilim normal doğum istediğime. Çarşamba günü doğurdum, bugün ev temizleyip yenidoğan anneliği yapıyorum hiç zorlanmadan :) tek sıkıntım eve çıktığım ilk gün sızlayan iki kesi dikişimdi. Onun da acısı bir gün sürdü, geçti. Yeniden doğmuş gibiyim doğumunu bekleyen tüm gebelere istedikleri gibi bir doğum ve sorunsuz lohusalık dönemi diliyorum